"Ergenekon, siyasi iktidarın oyuncağı"
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, Anayasa Mahkemesi üyelerinin görevinin; Cumhuriyetin niteliklerini törpülemek değil, o değerleri sadakatle savunmak olduğunu belirterek ''Anayasanın değiştirilemez maddeleri üzerinde tartışma yaratmak, bu yönde oluşturulmak istenen siyasi gerilim ortamına destek vermektir " dedi.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, ''Ergenekon soruşturması ile anayasanın değiştirilemez maddeleri üzerinde yürütülen tartışmalara'' ilişkin, TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
Ergenekon soruşturması kapsamında, hukukun üstünlüğü ilkesinin nasıl zedelendiğini, yargının nasıl yıpratıldığını ibretle izlediklerini ifade eden Okay, yaşanan süreçte bu soruşturmanın, bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve siyasi iktidar yetkililerince yönlendirildiğinin, net bir şekilde ortaya çıktığını ileri sürdü.
Her geçen gün Ergenekon soruşturmasının, nasıl yönlendirildiğine ilişkin yeni bir olaya tanık olduklarını ifade eden Okay, bu açıdan Ergenekon davasının, adeta siyasi iktidarın oyuncağı haline geldiğini savundu.
İddianamenin niteliği ile ''şaka gibi bir iddianame'' şeklinde değerlendirildiğini belirten Okay, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a, ''Yandaş medya sahibinin 2 sayfaya sığdırılan ifadesinin dışında kayda geçirilmeyen ifadeleri var mı? Bir meczubun, yandaş medya sahibinin ve bir tarikat liderinin verdiği ifadelerin bulunduğu kasetlerin tüm çözümleri iddianameye kondu mu?'' sorularını yöneltti.
'Çifte standart, kötü niyet"
ABD Kongresindeki bir komisyonun, Ergenekon davasının, uluslararası hukuk standartlarına uymadığına ilişkin değerlendirmelerine işaret eden Okay, ''AKP'nin kapatılmasına ilişkin dava açıldığında, Türkiye'de yargı bağımsızlığı yok diye, yeri göğü inleten Sayın Barroso ve AB'nin diğer yetkililerinin Ergenekon davasına ilişkin suskunluğu, en hafif değerlendirmeyle, çifte standarttır ve kötü niyete işaret etmektedir'' diye konuştu.
Okay, iktidarın, dini siyasete alet ettiğinin, mahkeme kararıyla kanıtlandığını, seçim öncesinde toplumsal gerginliği artırarak oy toplamaya yönelik bir çizgi izlediğini öne sürerek, yerel seçimler öncesi, benzer bir oyunun sergilendiğinin anlaşıldığını söyledi.
''Cumhuriyetin niteliklerini tartışacak yeni bir zemin"
Bilkent Üniversitesinde düzenlenen ''Anayasalardaki Değiştirilemez İlkeler'' başlıklı sempozyumu da değerlendiren Okay, sempozyumun, zamanlaması ve katılımcılarının ilgi çekici olduğunu kaydetti.
Okay, bu sempozyumun, zamanlama açısından teknik bir tartışma zemini yaratmaktan çok, siyasi iktidara Cumhuriyetin niteliklerini tartışacak yeni bir zemin yaratmaya yönelik olduğunu ifade etti.
Sempozyumun katılımcılarının da düşündürücü olduğunu belirten Okay, bunlardan birinin, ''sözde sivil anayasa'' taslağının baş mimarı, diğerinin ise AKP'nin kapatılmasına ilişkin davanın ve üniversitelerde türban serbestisine ilişkin davanın raportörü olduğunu söyledi.
''İşi taşerona havale etmek"
''Bu girişim, siyasi iktidarın ülkeyi yeni bir tartışma zeminine taşımak için işi taşerona havale ettiğini ortaya koymaktadır'' diyen Okay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Seçimler öncesinde, hem siyasi iktidarla arası bozulan liberallere hem cemaatlere hem de dış çevrelere 'yıkılmadık ayaktayız' mesajı verilmeye çalışılıyor. Bu açıdan bu girişimi masumane akademik bir çalışma gözüyle değerlendirmediğimizi vurgulamak isterim.
Türk halkının; devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentiyle bir alıp veremediği yoktur. Bu değerleri içinde barındıran anayasanın ilk 3 maddesi ile sorunu olanların ise amaçları farklıdır. Bu çevreler ve onlara alet olanların amaçları halkı bölerek, kamplara ayırarak soygun düzenini devam ettirmektir. Hiç kimse bulunduğu ortama göre 'farklı şapkam var, ben o şapkama göre açıklama yaparım' diyerek, konumundan kaynaklı gücü ile bazı şeyleri dikte ettiremez. Özellikle ve özellikle rejime yönelik Anayasa Mahkemesinde yapılan değerlendirmelerin vazgeçilmez raportörü ve görüşleri belli olduğu halde ona bu yönde görev verenlerin, kendi iç dünyalarının görüşlerini, siyasal iktidarın isteğine uygun bir şekilde Türkiye'nin gündemine ısıtıp ısıtıp taşımalarının bulundukları görev ve sorumlulukları ile bağdaşmadıkları kanısındayız.''
''Siyasi gerileme destek vermek"
CHP Grup Başkanvekili Okay, hakimlerin, kararlarıyla konuştuğunu belirterek, Anayasa Mahkemesinin kararları bağlayıcı olduğunu, her şeyden önce Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerini bağladığını vurguladı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan anayasanın ilk 3 maddesini, ''herkesin sadakatle bağlı olmakla yükümlü olduğu düzenlemeler'' şeklinde nitelendiren Okay, şöyle konuştu: ''Aksi düşünceler laik, demokrat hukuk devletini zedelemenin ötesinde ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını koruyacağına yemin ederek göreve başlayan Anayasa Mahkemesi üyelerinin görevi; Cumhuriyetin niteliklerini törpülemek değil, aksine o değerleri sadakatle savunmaktır. Bu görev, kurucu iradenin değiştirilmesi teklif dahi edilemez anlayışından kaynaklanan bir zorunluluktur. Özellikle değiştirilemez maddeler üzerinde tartışma yaratmak bu yönde oluşturulmak istenen siyasi gerilim ortamına destek vermektir; yangına körükle gitmektir. Değişmesi gereken, anayasanın değiştirilmez hükümleri değil, bu yönde açıklama yapan Anayasa Mahkemesi mensuplarının anlayışlarıdır.''
''İş ortaklıklarını, siyasi ortaklığa dönüştürme"
AKP Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül'ün, ''Ben vurmaktan hoşlanan bir adam değilim, ama devletim ve milletime karşı gelenleri elbette vurmaktan hoşlanacağım'' sözlerine ilişkin değerlendirmesinin istenmesi üzerine Okay, ''Başbakan bunu mazur gösterirse, çok doğal ki milletvekili de bunu tasvip eder. Milletvekili tasvip edebiliyorsa, düşünün halkın neler yapabileceğini. Dilerim, toplum, bu açıklamalardan etkilenmez ve söylenenlerin gereğini yapmaya kalkışmaz'' dedi.
İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD'nin yeni Başkanı Barack Obama arasında arabuluculuk yapacağına yönelik haberler üzerine Okay, ''Berlusconi, ilk kez arabuluculuk yapmıyor. Sayın Başbakan'ın, değişik ilişkilerinde de aracılık yaptığına ilişkin kamuoyunda tartışmalar oldu. Demek ki iş ortaklıklarını, siyasi ortaklığa dönüştürmek gibi bir anlayış sergileniyor. Türkiye Cumhuriyeti, büyük bir devlettir, birilerinin himmetine, himayesine, lütufuna ihtiyacı yoktur'' diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi