Ergenekon'da 5 tahliye

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay'a saldırı davası ile Ergenekon davasının birleştirilmesi yönünde görüş bildirdi. Birleştirme kararını ise Danıştay sanıklarının yargılandığı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi verecek. Tutuklu sanıklardan Halil Behiç Gürcihan, Rasim Görüm, Bekir Öztürk, Abdullah Arapoğulları ve Oğuz Alpaslan Abdülkadir tahliye edildi.

Ergenekon'da 5 tahliye
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.05.2009 - 08:46

Ergenekon davasında tutuklu yargılanan sanıklar emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli Astsubay Oktay Yıldırım, mahkeme heyeti tarafından yeniden sorgulandılar. Sanıklara ağırlıklı olarak Danıştay saldırısına ilişkin sorular yöneltildi. Muzaffer Tekin, Danıştay saldırısı gerçekleşmeden yaklaşık 9 saat önceki mesaj trafiğinin tesadüf olduğunu belirtti. Ümraniye’de bulunan 27 adet el bombasının sahibi olduğu iddia edilen Oktay Yıldırım da zanlı Alparslan Arslan’ı tanımadığını söyledi.

Davanın 83. oturumunda yeniden sorgulanan Yıldırım’a, üye yargıç Hasan Hüseyin Özese, 2006 yılının nisan, mayıs, haziran aylarında İstanbul dışına çıkıp çıkmadığını sordu. Yıldırım “Danıştay saldırısının olduğu tarih değil mi? Tabii ki çıktım. Muzaffer Tekin’in sorgulandığı Ankara Adliyesi’nin bahçesindeydim. Tekin’i alıp getirdik” yanıtını verdi.

Tutuklu sanık Tekin, Danıştay davası sanığı Osman Yıldırım’ı hayatı boyunca hiç görmediğini söyledi. Başkan Şengün, Tekin’e “Danıştay saldırısının olduğu gün saat 01.00 ve 01.50 arasında 64 tane mesaj çektiniz. Bu mesajlar neyle ilgiliydi” diye sordu. Tekin ise “Doğrudur. Bana sabaha karşı birde mesajlar çekildi. İbrahim Şahin çekmiş olabilir tam hatırlamıyorum. Hoşuma gitti, uyumamıştım. Ben de arkadaşlarıma yolladım” yanıtını verdi.

Mesajların içeriğini tam hatırlamadığını, “yine mor dağlara duman çöküyor, dumanı dağlarda kalan bilir” şeklinde bir bölümü olduğunu ifade eden Tekin, o gün Danıştay saldırısının olmasının tesadüf olduğunu ifade etti. Özel harekâtçıların Tuzla Piyade Okulu’nda üç ay kurs aldıklarını, özel harekâtçıların başındaki yüzbaşının çok yakını olduğunu söyleyen Tekin, orada eğitim alanlardan Susurluk’ta yaşamını yitiren emniyet amiri Hüseyin Kocadağ ile eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin’i bildiğini ifade etti. Üye yargıç Özese’nin “Şahin büronuza niçin geldi” diye sorması üzerine Tekin, “Murat Karayılan’ı mı getirecektim? Tabii ki İbrahim Şahin’i getirdim. Aynı düşüncede olan insanların bir arada olması doğaldır. Haz duydum” dedi.


Ankara’ya bildirilecek

Mahkeme heyeti, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin bozma kararına uyarak iki davanın birleştirilmesi konusunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden görüş istediğini anımsattı. Bu yönde olumlu görüş bildiren mahkeme heyeti kararında, Yargıtay Ceza ve Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun çeşitli kararlarını göz önünde bulundurdu. Aynı sanıklar ve eylemlerle ilgili kanıtların bir arada toplanıp bütün olarak değerlendirilmesiyle somut gerçeğin en doğru şekliyle ortaya çıkarılacağına, gerçeğe daha çabuk ve kolay ulaşılacağına dikkat çekti.

Mahkeme, Danıştay davasının yargılamasının ayrı yapılması konusunun dosya geldikten sonra düşünülmesine de hükmetti. Birleştirme kararı verilerek dosyanın İstanbul’a gönderilmesi için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılacak.

 

Küçük'ten çarpıcı açıklama

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük, çarşamba günü savcılıkta Malatya’daki Zirve Yayınevi cinayeti ile ilgili ifade verdiğini belirterek şunları söyledi: “Mersin’de cezaevinde Abdullah adlı bir sabıkalı Taraf gazetesine mail atmış. ‘Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin tertipçi ve azmettiricisi Veli Küçük’tür’ demiş. Taraf gazetesi mail’i Malatya Savcılığı’na gönderiyor. Malatya Savcılığı, Silivri Savcılığı’na talimat gönderiyor. Ben Zirve Yayınevi cinayetinin şüphelisi olarak ifade verdim.”

Küçük, Danıştay cinayetini ilk olarak çalıştığı güvenlik şirketinin sahibi eski İstanbul Valisi Erol Çakır’ın yanındayken duyduğunu anlattı. Küçük “Erol Çakır ‘Çok sevdiğim Mustafa (Özbilgin) baskında ölmüş çocuk..’ dedi. Danıştay saldırısını ilk öğrenen benim. Daha Alparslan’ın ifadesi alınmadan aynı günün akşamı İstanbul’da Muzaffer Tekin’in evi arandı. Tekin’in Alparslan ile merhabası olduğu daha bilinmiyordu. Evini nereden biliyorlardı? Mahkeme kararı aynı gün nasıl alındı? Önce Danıştay’a saldırıyı biliyorlar mıydı da bu kararı alalım dediler?” diye konuştu. DKHP-C ve PKK terör örgütleriyle ilişkilendirilmesine tepki gösteren Küçük, söz konusu örgütlerin hedefinde olduğunu ve kendisine yönelik bir saldırıda oğlunun öldürüldüğünü söyledi. Küçük, “Gizli tanık ‘Dilovası’ gizli değil artık Hüseyin Tatlıgil, eski DHKP-C militanı. Beni öldürmek için emir almıştı. Eylemden son anda vazgeçtiklerini biliyorum. Bunun gibi bir eylemde oğlumu kaybetmiştim” diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler