Ergün gündemi değerlendirdi

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, isterse, sebepleri farklı olsada, bütün siyasi partilere birden kapatma davası açabilecek yetkilere sahip olduğunu söyledi.

Yayınlanma: 12.06.2009 - 12:14
Abone Ol google-news

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bakanlıkta Parlamento muhabirleriyle düzenlediği kahvaltılı sohbet toplantısında Anayasa Mahkemesinin Siyasi Partiler Yasasına kısmi iptal içeren kararıyla ilgili soruları yanıtladı.

Bir soru üzerine Ergün, parti kapatmayla ilgili sistemin "iyi bir sistem olmadığını" savundu. Ergün, hem Anayasa hem de Siyasi Partiler Yasası'nda bir çok değişiklik gerektiğini, ancak bugüne kadar partiler arasında bu konuda mutabakat sağlanamadığını anlattı.

Ergün, ''Böyle bir parti kapatma sistemi, demokrasiyi ciddi manada sıkıntıya sokan bir sistemdir. İsterse Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bütün siyasi partilere birden kapatma davası açabilecek yetkilere sahip'' diyen Ergün, bütün siyasi partilerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kapatmasına imkan veren bir sistemin sağlıklı olmadığını kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
 

Doğru bir sistem değil

"Bir kişi oturuyor, gazetelerden, televizyon ve başkaca kaynaklardan elde ettiği verilerle bütün partiler sistemini ortadan kaldırabilecek, hepsini birden bir cendereye sokabilecek imkan ve kabiliyete sahip. 'Efendim bunun pratiği yok, olur mu böyle bir şey, hiçbir başsavcı bunu yapamaz.' Teoride de olmaması lazım. Ama mevcut teorik, anayasal ve yasal altyapı, buna imkan veriyor. Başsavcı, bu imkanı kullanmıyor olabilir. Ama birisi gelir kullanmak isterse, kullanmasına imkan var. Madem siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuru, bu kadar baskı altında olursa rejim demokrasiyi güçlendiren bir rejim olarak çalışmaz. Partinin milletvekilleri suç işleyebilir ya da suç işledikleri iddia edilebilir. Bununla ilgili tek bir milletvekili için Genel Kurul kararı gerekiyor, yargılanabilmesi için. Ama o milletvekilinin partisinin suç işlediği iddia edilirse, hiç kimsenin kararına gerek kalmadan hakkında kapatma davası açılabiliyor. Bu doğru bir sistem değil."

İstenirse bu sistemin, parti kapatma sisteminden Parlamentoyu kapatma sistemine dönüşebileceğini vurgulayan Ergün, " Mesela, eğer bizim partimize açılmış kapatma davası kapatmayla sonuçlanmış olsaydı, bir kere dava yoluyla hükümet düşürülmüş olacaktı. İkincisi, kapatma davasına konu olan milletvekillerinin sayısı 70 ile sınırlandırılmıştı. Bu sayıyı artırmak mümkündü, 300'e çıkarmak mümkündü" diye konuştu. Başörtüsünü üniversitelerde serbestini öngören Anayasa değişikliğini hatırlatan Ergün şöyle dedi:

"Mesela Anayasa değişikliğine imza atan milletvekillerinin hepsi hakkında (bunlardan birisi de anayasa değişikliğine grup başkanvekili olarak imza attığım için ben oluyorum), bu imza sebebiyle siyasi yasak talebinde bulunabilirdi. İmza atan 300'dan fazla milletvekili vardı. Mahkeme de hem kapatma kararı verirken bir siyasi yasak kararı verse, 300 kişiyi birden milletvekilliğini düşürmüş, hükümet düşürmeden de öte parlamentoyu kapatan bir karara dönüşmüş olacaktı. 'Efendim, mahkemeler bu kadar da ileriye gitmez.' Sistem, bu kadar da ileriye gitmeye imkan veriyor. Sistemin bir kere bu kadar da ileriye gitmeye imkan vermiyor olması lazım."
 

"Sistemin kendisi değişmeli"

Bu çerçevede asıl değişmesi gereken, sistemde bir değişikliğe ihtiyaç olduğunu ifade eden Ergün, "Sistemin kendisi değişirse zaten öbür konuda başka bir şey yapmaya gerek yok. Ama ne yazık ki partiler bu konuda uzlaşamadılar. Herhalde 'olsun, AK Parti'nin başına geldi, bizimkinin başına gelmez' diye düşünüyor olabilirler. Ama önemli olan şunun bunun başına gelmesi değil, sistem doğru değil. Bu sistemin düzeltilmesi lazım. Düzeltilirse o zaman siyasette, bu ülkede daha kalıcı adımlar atılabilir" dedi.
 

"Siyasetçi 40 kere düşünür"

Ergün, düşünceyi açıklama hürriyeti konusunda herkesin siyasetçiden daha rahat olduğunu ifade ederek, "Çünkü biz düşüncemizi açıklarken 40 kere düşünmek mecburiyetindeyiz, 'Ya yanlış anlaşılırsam, ya savcı not ederse, ya dava konusu olursa...' Yani siyasetçinin tek sermayesi, düşüncesini açıklamasıdır. Oysa, düşünce hürriyeti en kısıtlı olan kişiler Türkiye'de siyasetçilerdir" diye konuştu. Siyasetçilerin düşüncelerini en açıkça söylemesi gereken kişiler olması gerektiğini vurgulayan Ergün konuşmasına şöyle devam etti:

"Ama düşüncesini ifade ederken 40 kere düşünmesi lazım gelen kişilerdir. Bu bizim siyasi düşünce üretmemizi de zorlaştıran bir şey. Olabilir, düşünceyi açıklama hürriyeti, sadece doğru düşünceleri açıklama hürriyeti değil. Yanlış düşüncelerin de açıklanma hürriyeti var. Yanlışsa, birisi eleştirir. Zaten demokrasi de tartışıla tartışıla bir yerde buluşulacak. Ama parti kapatma sistemimiz bile buna imkan vermiyor, bunu bile zorlaştırıyor. Böyle bir sistemde, siyasi düşünce üretimi söz konusu olabilir mi? Onun için Parlamento kısır tartışmaların içinde boğulur kalır. Parlamentoda zaman zaman konuştuğumuz şeylere bakın. Parlak siyasi düşünceler ortaya koyma eğilimi var mı? Bir şey ortaya koyuyorsunuz, hemen karşınıza 'vatan satılıyor, ihanet, şöyle oluyor' diye sığ bir takım argümanlarla siyaset üretiliyor."

Bunların çok ötesine çok ötesine geçen, siyasi fikir üretimine ihtiyaç olduğunu dile getiren Ergün, "Ama sistemimiz buna imkan vermiyor. Buna ciddi revizyon gerekiyor" dedi.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Ar-Ge yasası ile getirilen tekno-girişim sermayesi ile teknolojik ürün geliştiren genç girişimcilerden her yıl 100'ünün desteleneceğini ve 100 bin lira girişim sermaye vereceklerini belirterek, bu yıl 170 projenin başvurduğunu bunların değerlendirme aşamasında olduğunu söyledi.

Bakan Ergün, bakanlıkta Parlamento muhabirleriyle düzenlediği sohbet toplantısında 15 Haziranda süresi dolacak olan KDV ve ÖTV indiriminde süre uzatımı yeni teşvik sistemi ile gündeme ilişkin konularda soruları yanıtlayarak, değerlendirmelerde bulundu.
Ergün, bazı sektörlerde getirilen KDV ve ÖTV indiriminde süre uzatımı konusunun Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'nda yapılacak değerlendirmenin ardından netleşeceğini söyledi.

Ergün, Bugüne kadar yapılan uygulamanın üretici ve tüketici açısından amacına ulaştığını kaydederek şöyle konuştu:

"Bu sadece vergi kaybına değil, aynı zamanda diğer tarafların canlanmasındaki sürenin de uzamasına da etkili olacak. O açıdan yapılan vergi indirimleri önemli oranda maksadına ulaşacak. Şimdi yapılan hesap şu, bu dönemde maksadına ulaştı. Piyasada bir hareketlenme meydana geldi. Piyasadaki bu hareketlenme şimdi kendi kendisini sürükleyebilir mi? Yoksa bir süre daha desteklenmeye ihtiyacı var mı? Vergi indirimlerini sürdürelim mi? Yoksa 'yeter artık bu hareket sağlanmıştır' Ona bakılacak. Bizim yaptığımız bir kova suyu dökmek ve tulumba çalıştırmak. Eğer bir miktar daha destekle piyasa hızlandırılacaksa oda yapılır. Hayır; yok piyasa artık kendini çevirir bu destek çarkı döndürür denilirse; o zaman bu destekler ihtiyaç olmadığı anlaşılacak vergi indirimleri olmadan da piyasa çalışabilecek. Veya başka bir seçenek de ortaya çıkabilir. Piyasa sektörleri açısından amacın tam sağlandığı, bazı sektörler açısından desteğin devam etmesi gerektiği ortaya çıkabilir. Veya bir miktar artırılarak ya da azaltarak destek verilebilir."


ÖTV indirimi devam edebilir

Ergün, diğer seçeneğin ise bazı sektörler açısından vergi indirimlerinin sona erdirilmesi bazı sektörler için desteğin devam etmesi yada vergi indirimlerinin bir miktar azaltılarak devam etmesi olabileceğini belirterek, " Otomotiv'de yüzde 37'den yüzde 18'e indirdik vergiyi, maksat hasıl olduysa 37 olarak devam eder; ya da daha düşük olarak 18'den 25'e çıkarak daha az destekle devam edilebilir. Pazar günü yapılacak toplantıyla karar verilecek Pazartesi günü Bakanlar Kurulu ile birlikte nihai karar açıklanacak. Henüz karar bağlamında hangisinin uygulanacağı konusu net değil" dedi.

Tüketim ve üretim noktasında bir moral desteğin verilmesi için bazı sektörlerde KDV ve ÖTV indirimine gidildiğini kaydeden Ergün, o gün alınmış olan tedbirlerin sektörler itibariyle amacına ulaştığını söyledi. Ergün, başta otomotiv olmak üzere beklentilerin çok daha üzerinde bir talebin oluştuğunu ve bazı sektörlerde stokların eridiğini belirterek, "Maliye açısından bakıldığında biraz daha az vergi toplandı diye düşünülebilir. Ama bu vergi indirimleri olmasaydı böyle bir satış hiç olmayabilir ve satış olmadığı için vergi doğmayabilirdi O zaman kayıp daha fazla olurdu.Bir vergi kaybından ziyade Maliye'ye vergi kazancı olarak girdi" dedi. Bazı yaklaşımlarda ise tüketim talebinin öne çekildiğinin ifade edildiğini kaydeden Ergün," Ama bu sadece bir senaryo böyle olmaya bilirdi insanlar tüketimlerini daha da uzun süre kısabilirlerdi, sadece vergi kaybına değil piyasanın canlanmasındaki süreyi de uzatabilirdi. Bu açıdan vergi indirimli önemli ölçüde amacına ulaştı" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler