Erken Cumhuriyet İstanbul'undan küçük bir sahne: Çaresaz
Halide Edip Adıvar dendiğinde akla ilk gelen, Türk yazın ve düşünce dünyasının en başarılı kadınlarından biri olduğudur şüphesiz. Hayatının büyük bir kısmını kadın haklarını savunarak geçiren unutulmaz yazar Halide Edip Adıvar, Çaresaz'da, kadınlığa görev gibi iliştirilen zorlukların öyküsünü anlatıyor.
Erenköy civarlarında bir ilkokul öğretmeni olan Mediha (Çaresaz), küçük yaşta kaybettiği annesinin ardından babasını da kaybedince aile dostları Nikolati Efendi’nin kendisini gönderdiği yatılı okulda büyür. Aradan geçen uzun yıllar Mediha’yı bir öğretmen yapar ve sadece öğrencileri için değil yaşadığı mahalledeki herkesin yardım meleği olur. Mediha’yı tanıyanların onu sevmemesi mümkün değildir. Mahalle sakinlerinden Münir, Meliha’ya aşık olur. Münir ve annesinin Mediha’ya olan sevgisi mutlu bir tablo çizerken Münir’in birden yakalandığı ağır hastalık herşeyi altüst edecektir.
Münir’in iki yıl süren hastalığı boyunca sabırla ona destek olan Mediha, bu süreç içinde onunla evlenir. Fakat Münir duygularından emin olamadığı için resmi nikah istemez. Münir’in annesinin ölümüyle tüm evin sorumluluğunu da üstlenen Mediha, aşkın en amansız sınavlarından biriyle karşı karşıya gelecektir.
Romanlarında tasvir ettiği güçlü ve fedakar kadın karakterleriyle Türk edebiyatının öncü yazarlarından biri olan Halide Edip Adıvar, Çaresaz’da kadın ruhunun aşk ve mantık arasındaki yolculuğunu özgün bir dille anlatıyor.
Halide Edip Adıvar
Halide Edip Adıvar, 1882’de İstanbul’da doğdu. Üsküdar’daki Amerikan Kız Koleji’nde okudu. 1908’de gazetelere yazmaya başladığı kadın haklarıyla ilgili yazılardan ötürü gericilerin düşmanlığını kazandı. 31. Mart Ayaklanması’nda bir süre için Mısır’a kaçmak zorunda kaldı. 1909’dan sonra eğitim alanında görev alarak öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Balkan Savaşı yıllarında hastanelerde çalıştı. 1919’da Sultanahmet Meydanı’nda, İzmir’in işgalini protesto mitinginde etkili bir konuşma yaptı. 1920’de Anadolu’ya kaçarak Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Kendisine önce onbaşı, sonra üstçavuş rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917’de evlendiği ikinci kocası Adnan Adıvar’la birlikte Türkiye’den ayrıldı. 1939’a kadar dış ülkelerde yaşadı. O yıllarda konferanslar vermek üzere Amerika’ya ve Mahatma Gandi tarafından Hindistan’a çağrıldı. 1939’da İstanbul’a dönen Adıvar, 1940’ta İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü başkanı oldu, 1950’de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954’te istifa ederek evine çekildi ve 1964’te öldü.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!