Evsizler: Bize dört mevsim kış
Cumhuriyet, yılın ilk kar yağışında geceyi evsizlerle geçirdi.
Yılın ilk kar yağışı, nerede bittiği zorlukla kestirilen uzun bir masada yan yana dizilmiş, önlerindeki yemeğe kaşık daldıran 150 adam için zor zamanların başlangıcıydı. Her biri birbirinden aç, yorgun ve mutsuz bu insanlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Zeytinburnu’ndaki Spor Kompleksi’nde bir araya getirdiği evsizlerden başkası değil. Yer yer yırtık ve lekeli t- shirt’üyle etrafa şaşkın gözlerle bakan tiner bağımlısı çocuk da, “Sarıgül bana ‘sen büyük adamsın’ dedi, çıkardı para verdi” sözleriyle arkadaşlarına hava atan orta yaşlı alkolik adam da, yıllar önce yuvası dağılan akıl hastası yaşlı amca da bugün aynı masadaydı çünkü kader ortaktı: Yılın ilk karı yağmıştı.
İstanbul sokaklarının farklı köşelerinde yaşayan evsizler için oluşturulan merkezlerden birindeyim. Kapıların açılmasıyla birlikte yüzüme çarpan, buradaki hiçbir şeyin başka bir yerdekine benzemediği hissi: Ortama hakim olan sessizlik, ölümüne bir kavganın aniden son bulmasıyla havada asılı kalan sessizlik gibi. Atmosfer, havanın nefes alışverişlerle ısınmış hali. Renkler, gerçekte öyle oldukları için değil, oradaki insanlarla zıtlık oluşturduğu için çok parlak. 2 bin metrekarelik salon florasan ışıklarla aydınlatılmış, sağdaki duvara devasa Türk Bayrağı ve Atatürk posterleri asılı, tek tip kıyafet giymiş insanlar yan yana yemek yiyor. Yalnızca uzun bir masa ve sedye tipi yataklar var, çünkü yalnızca en temel ihtiyaçların var olduğu ve insanların donmamak için bir arada bulunduğu bir mekandan söz ediyoruz. Kısa bir tura koyuluyorum, banyo, depo, giyinme odasından geçtikten sonra, kadınlar için oluşturulmuş ayrı bir bölüme varıyorum. Şimdilik iki kadın var, beyaz plastik sandalyelere oturmuş usul usul etrafa bakıyorlar. “Merhaba” diyorum ama selamım sanki onlara çarpıp bana geri dönüyor, yüzlerindeki ifade donuk ve beklentisiz.
Burada konuştuğum görevli, evsizlerin genellikle zabıta aracılığıyla getirildiğini anlatıyor: “İçeri girişleri yapılır yapılmaz eski kıyafetlerini çöpe atıyoruz, tıraş ve banyo yaptırıp yeni kıyafetler veriyoruz. Sonra da yemek yiyorlar, günde 3 öğün yemek mevcut. Gece ise kendilerine sağlanan yataklarda uyuyorlar. İstedikleri kadar, isterlerse kış boyunca burada kalabiliyorlar.”
Kışın en sert günlerinde bile en kalabalık haliyle 500 kişiyi barındırabilen bu kompleks, evsizlere kapılarını açtığı 11 Aralık günü sorunsuzdu, peki böyle devam edebilecek miydi? Yıllarını buralarda geçirmiş, “kıdemli” bir evsiz ile sohbet ediyoruz. O, ışıklar ve kapılar kapandıktan sonra her şeyin değiştiğini söylüyor: “Buralarda tinercisi de, akıl hastası da, normal insanı da bir arada kalıyor. Bu nedenle geceleri çok kavgalar oluyor, kimi zaman ölümle bile sonuçlanıyor. Kendi halinde, zararsız insanlar burada olmaktan çok korkuyor ama başka çareleri de yok. Bir de personelin davranışından şikayet oluyor, evsizlere insan muamelesi yapılmadığı herkesin söylediği bir şey… Çünkü çoğu yerde personel uzman değil, eski evsizleri görevli yapıyorlar, onlar da bilinçsiz…”
Bir başka evsiz, “kışın sokakta donup medyaya malzeme olmayalım diye bizi buralara topluyorlar. Öyle olmasa havanın bu kadar soğumasını beklemezlerdi” diyor. Ve şöyle devam ediyor: “Belediyeler aslında 50 bini aşan yerlerde evsizlere bakmakla yükümlü. Ama bunu yapan belediye yok denecek kadar az. Türkiye sözde sosyal devlet, hiç alakası yok, olsa biz bilirdik.”
Sokaklarda yaşayanlar
Bugün yalnızca İstanbul’da 10 bin, Türkiye genelinde ise 100 bin kadar evsiz insan var. Metro istasyonları, otobüs durakları, park banları, hastane acilleri, boş inşaatlar ve ATM alanları onların yaşam alanları. Zeytinburnu Spor Kompleksi’nden sonra, Taksim’e çıkıyoruz. Genç bir evsiz, zabıta ve polisin kendisini kaldığı yerlerden sürekli göndermeye çalıştığını söylüyor, etrafa tehdit oluşturduğu gerekçesiyle. Çok zor bir hayatı var elbette: “Isınma ayrı dert, barınma ayrı dert, temizlik ayrı dert. Çoğu yerde tuvalet bile yok. Gece kaldığımız yerler soğuk, deliksiz bir uyku mümkün değil. Kışın güneş yüzünü gösterirse parka gidiyorum, onun dışında ATM’lerde kalmaya çalışıyorum.”
Sonuç olarak, bugün Türkiye’de evsiz insanlara yönelik üç aşamalı bir çözüm planına acilen ihtiyaç olduğu gerçeği ortaya çıkıyor: Yaz- kış barınabilecekleri alanlar, psikolojik tedavi, meslek edindirme kursları. Aksi takdirde, Türkiye’de sayıları her geçen gün artan bu evsiz insanlar, ya soğuktan öldüklerinde ya da suç işlediklerinde hatırlanmaya devam edecek.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti