Ezgilerle özgürlük talebi... Tutuklu yazar ve yöneticilerimiz için Adalet Nöbeti buluşması (19.07.2017)
Gazetemiz avukatlarının haksız tutuklanmalarına tepki olarak ‘Adalet Nöbeti’ tutan meslektaşları, düzenledikleri etkinlikle Silivri Cezaevi’ne selam yolladı
<video:785129>
Gazetemizin tutuklu avukatlarının meslektaşlarının düzenlediği etkinlikte şiir ve türkülerle özgürlük talebinde bulunuldu.
Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kapsamında 9 aydır tutuklu bulunan avukatlarımız Akın Atalay, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör nezdinde haksız tutuklamalara tepki olarak 15 haftadır “Adalet Nöbeti” tutan avukatlar, düzenledikleri etkinlikle Silivri’deki meslektaşlarına selam yolladı.
Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde dün akşam gerçekleştirilen etkinliğe gazetemizin tutuklu avukatlarının çok sayıda meslektaşının yanı sıra, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Parti Meclisi Üyesi Canan Kaftancıoğlu, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazarlarımız Aydın Engin ve Şükran Soner, oyuncu Nur Sürer ile tutuklu yakınları da katıldı. Tiyatro oyuncusu Defne Halman’ın sunuculuğunu yaptığı etkinlik gazetemizin maruz kaldığı siyasi baskının tarihini ve 31 Ekim 2016’da gazetemizi susturma amacıyla başlatılan operasyonu konu alan kısa film gösterimiyle başladı. Etkinlikte Kardeş Türküler, Suavi, Ataol Behramoğlu ve Ahmet Telli de türkü ve şiirleriyle sahne aldı.
‘Hiçbirimiz özgür değiliz’
Etkinlikte konuşan avukat Kemal Aytaç “İstedik ki ezgiler zindanların duvarlarını aşsın, dostlarımıza ulaşsın. Kulaklarının bizde olduğundan şüphemiz yok ancak bedenleri tutsak. Siyasi saiklerle tutuklu olan HDP Eş Başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, basın mensuplarına, akademisyenlere selam olsun. Onlar içeride oldukça hiçbirimiz özgür değiliz” dedi. Adaletsizliğin böylesine hüküm sürdüğü bir dönem hatırlamadıklarını ifade eden Aytaç, “Artık yargı muhalefetin tasfiyesi, adım adım tek adam diktatörlüğünün inşası için silah olarak kullanılmaktadır. Zulüm varsa direniş de vardır. Adalet nöbeti bir anlamda bir çoban ateşidir. Haksız olana adalet zulüm gibi gelir. Bizler gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Yalnızca kendimiz için değil haksızlığa uğramış herkes için adalet istiyoruz. Cesaretlerinden güç aldığımız Nuriye ve Semih için, 601 gün önce katledilen dostumuz Tahir Elçi için adalet istiyoruz” diye konuştu.
‘Barış oluncaya dek’
Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ise, “Hukukun ibret değil örnek olduğu bir geceye sahiplik yapmayı isterdik. Türkiye oldukça tehlikeli ve karanlık bir dönemden geçiyor. Haklılıkla haksızlığın karıştırıldığı, demokratik sistemlerin işlerliğini yitirdiği parti devletine doğru yol alıyoruz. Gazeteciler sadece düşündükleri görevlerini yaptıkları için cezaevinde. Bizler Mustafa Kemal’in evlatları olarak bu ülkeye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yeryüzü barışın yüzü olana kadar mücadelemiz devam edecek” ifadelerini kullandı.
‘Asla hazmedemezler’
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da, bütün birikim ve deneyimlerinin, evrensel hukukun bu tutukluluğa isyan edilmesi gerektiğini söylediğini ifade etti ve şunları söyledi: “262 gün boyunca içlerinde hukuku hissetmiş, onunla yaşamış sevgili Akın, Bülent ve Mustafa Kemal bu hukuksuzluğu asla hazmedemezler. Haksızlık en çok hukukçuyu, avukatı vurur. Bütün umutsuzluklara, davaların siyasi içeriklerine karşın avukatlar hâlâ umut biriktirmeye devam ediyorlar. 16 nöbet tuttuk, umuyorum ki 17’nciyi tutmayacağız. 24’ünde özgürlüklerine kavuşacak arkadaşlarımız, özgürlüğümüze kavuşacağız biz. Önümüzdeki hafta aydınlık bir gelecek için bir umut olacak diye düşünüyorum. Adalet istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.”
Orhan Erinç: umutsuzluk karamsarlık bizim için lüks
Etkinlikte bir konuşma yapan gazetemizin imtiyaz sahibi Orhan Erinç, sözlerine “Gazeteciliğin doğal sonucu olarak bu konuşmayı profesyonel bir sanık olarak yapıyorum” diyerek başladı. Erinç, çok partili döneme geçilen ve iktidarın Demokrat Parti’de olduğu 1950’de hukukçuların büyük bölümünün kurtuluş savaşı mücadelesinden geldiğini anımsatarak, “Cumhuriyetin yargıçları, savcıları olduklarının bilincindelerdi. Her türlü baskıya direnme başarısını gösterdiler. Bugünün yargısına bakınca 12 Mart döneminin sıkı yönetim yargısını ve işkencelerini anımsıyorum. Hukukun olmadığı, sıkıyönetim altında yaşadığımızı, evlerde kitap arandığını, yayınların suç kanıtı olduğu dönemin o zaman başladığını biliyoruz” dedi.
Bugün gelinen noktanın 12 Eylül yargısını da aştığını vurgulayan Erinç, “Anayasa yok. Anayasa olmadığı için insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin iç hukuktan üstün olduğunu belirten AKP’nin getirdiği 90. maddenin hükmü de yok” dedi. 12 yazar, çizer, muhabir ve yöneticimizin hukuksuz bir şekilde Silivri’de süre doldurduğunu aktaran Erinç, “Böyle bir hukuksuzluk karşısında avukat olarak görev alma konusunda özveri gösteren hukukçuların karşısında ancak teşekkür ve saygı duyabiliriz. Umutsuzluk ve karamsarlık bizim için lükstür. Bizler 7 Mayıs 1924’te kurucumuz Yunus Nadi’nin belirttiği ilkelere, Anadolu aydınlanmasına, Atatürk ilkelerine bağlı olan Cumhuriyet’i yayınlama direncini sizlerden alıyoruz” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza