Felaket haberleri artacak
CNN Türk meteoroloji editörü, hava yorumcusu, namı diğer “havayı koklayan adam” Bünyamin Sürmeli. Mesleğiyle o kadar bütünleşti ki sokakta herkes ona havayı soruyor, tutmayan tahminleri için sitem ediyor ya da teşekkür ediyor.
Sürmeli bir süredir de küresel ısınmaya dikkat çekmek için belgesel hazırlıyor. İlk belgeselinde Alaska’yı anlatan Sürmeli, Arizona’da çöl çekimi yapmak isterken postmodern bir Kızılderili kabilesi tarafından kısa bir süre göz hapsine bile alınmış. Şimdi ise rotasını Kenya’ya çevirmiş.
- Her kanalda hava durumu yorumcusu var ama siz en çok sevilenlerin başındasınız. Var mı bunun bildiğiniz bir nedeni?
- İnanın hiçbir fikrim yok. Belki de içgüdüsel bir seçim bu. Bilimsel bir açıklamasının olduğunu düşünmüyorum. Bu arada tüm hava durumu yorumcuları aynı hava bilgisine sahip değil. Her yorumcu kendi bilgisini derliyor. 1997 yılından beri hava tahmini yapıyorum. 1999’dan beri de profesyonelim. Türkiye pek çok kulvarda olduğu gibi burada da bu işlere geç girdi. Örnek modelimiz yoktu. Kendimiz, el yordamıyla bir şeyler denedik, uğraştık. Bugünlere kolay gelmedik.
- Özellikle kış aylarında size göre hareket ediyor insanlar. Ben de öyle ama tutmayan tahminleriniz yüzünden arkanızdan laf ettiğim de çok oluyor.
- Bu işin dünya üzerinde mükemmeli yok! Yüzde 95’i yakalayabiliyorsanız başarılısınızdır. Tüm tahminlerin tutmasını beklemek çok doğru ve mantıklı değil. Bilimin netliği burada biraz flu.
- Tutma, tutmama hikâyesinin matematiği nedir?
- Elbette pek çok etken var bu işi etkileyen. Milimetrik bir fark, rüzgâr, hava derecesinde bir değişim ya da buhar dengesinde bir oynama her şeyi değiştirebilir. En basit ameliyatta bile yüzde olarak ölüm riskiniz var.
- Herkes size, her yerde “Hava nasıl olacak yarın?” sorusunu sorma hakkını görüyor olmalı?
- Evet, herkes beni tanıyor gibi davranıp, “selam” dedikten sonra havayı soruyor. İçten ve rahat bir şekilde soruyorlar. Tabii bu samimiyet benimle mi havayla mı onu bilemiyorum. Sanırım ben bu işten başka iş yapamam artık!
- “Alaska” belgeseli çektiniz, sonra da “Arizona”. Havadan sıkıldınız mı?
- Benim derdim hep küresel ısınma ve onu anlatabilmekti. Çöl, buzul anlatıp duruyordum ama sıkışmıştım köşeye. Çünkü dönem iletişim ve teknoloji dönemi, görüntü vermeden bir şey olmuyor. Hem zaten ben de hikâye anlatmayı seviyorum, belgeselde bunu bulabileceğimi düşündüm.
- Küresel ısınma diyoruz da ne kadar farkındayız olacakların?
- Felaket haberleri artacak. Zor zamanlar bekliyor dünyayı. Ama sona yaklaşmadık, ne yapabiliriz sorusunu sormak için hâlâ zamanımız var. Dünyanın genel sirkülasyonlarındaki değişimler, çok sık karşılaşmadığımız hava olaylarına gidiyor.
- Belgesel çekerken Arizona’da Kızılderililer tarafından bir süre “göz hapsinde” tutuldunuz. Sanırım onlar size “Hava nasıl olacak?” diye sormadı?
- Biz tüm çekim izinlerimizi ABD’den almıştık ama orada butik bir Kızılderili devleti var. İletişimi zor bir bölge ve izinlerimizi kabul etmediler, “Bunlar ABD’den aldıklarınız, bizim izinlerimiz değil” diye bizi durdurdular! Tam vazgeçip döneceğiz, bırakmadılar da... Kendi araştırmalarını yaptılar. Butik bir güvenlik ofisinde, dizüstü bilgisayarlarla araştırma başladı. Kafanızda ne canlanıyor bilmiyorum ama prefabrik evlerde ve karavanlarda yaşayan bir kabileden bahsediyorum. Yarı bağımsız bir Amerikan filmini yaşadık. Kullandığım arabanın markasını bile sordular, Türkiye’deki ev adresimi aldılar ve tam sekiz saat sonra izin verdiler.
- Şimdi hangi ülke var?
- Şimdi Kenya için hazırlanıyoruz.
- Başka program teklifleri de geliyor mu? Oyunculuk da yapabilirsiniz belki!
- Hava durumu sunuculuğu ve belgeselcilik dışında şu ana kadar böyle bir teklif gelmedi ama yarışma ya da tartışma programı olursa bu tür bir çalışma içinde yer alabilirim. Oyunculuk da olabilir.
- Hiç unutamadığınız bir anınız ya da sizi çok heyecanlandıran bir haber var mı?
- Bir düğün organizasyonu şirketinden arayıp “Kemer Country’de hava nasıl?” dediler ve bunu tüm hafta boyunca gün gün arayıp sordular. Ondan sonra beni Taha Akyol aradı ve “Çok sevdiğim bir arkadaşımın Kemer’de düğünü var, hava nasıl olacak?” dedi. Tüm hafta Kemer ile ilgili tahminleri bildiğim için, “Hava gayet güzel, güneşli, yakından uzaktan geçecek herhangi bir şey yok! Rahat olun” dedim. Neyse Taha Bey düğün günü beni aradı, “Burada gök delindi, sağanak var” dedi. “Nasıl olabilir?” dedim. O dönemlerde de telefonlar yok, internet kafeye gittim. Tüm modelleri açıyorum hiçbir şey yok, damla düşmüyor. Şaka sandım önce. Sonra “Siz neredesiniz?” dedim. “Antalya Kemer’deyim, bari bu yağış arada kesiliyor mu, nikâhı kıyıp öyle çıkalım” dedi.
- Siz hangi havaları seviyorsunuz?
- Ben bahar çocuğuyum, nisanda doğdum.
- Haberlerde olduğu kadar hava durumu izlerken de dikkatimi çeken bir durum var, “haftaya korkunç bir kar gelecek önleminizi alın” dediğinizde insanlarda tuhaf bir keyif ve heyecan duyuyor sanki.
- Kazaları izlemeyi seviyoruz, felaketler değişik bir heyecan veriyor. İnsanoğlunun yapısında bu var. Söylediğinize her anlamda katılıyorum. İnsanlar tuhaflar, bazen bahsi geçen yoğun kar ve fırtına gelmedi diye bile bana kızanlar oluyor.
Fotoğraf: Vedat Arık
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!