‘Feministler olarak her yerdeyiz!’

“Çalıkuşu’nun Z Raporu (ÇZR)” isimli radyo programı birkaç kadının internet üzerinden yayın yapan Nor Radyo’ya giderek program yapma isteğinde bulunmasıyla başladı. Programda “Feministler olarak her yerdeyiz!” sloganıyla feminist kültür, sanat, tarih, gündem ve politika ele alınıyor. 2015 yılında yayın hayatına başlayan Çalıkuşu’nun Z Raporu bazı dönemler ara versede şu an devam ediyor. Programın kurucuları arasında yer alan Eda Aslı Şeran (33) ve Nor Radyo Yayın Kurulu üyesi Diren Cevahir Şen (33) ile konuştuk.

‘Nefes alma alanım’

- Kendinizi tanıtır mısınız?

E. Şeran: Ankara Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördüm. Halen Galatasaray Üniversitesi’nde kamu hukuku alanında doktora yapıyorum ve aynı zamanda aynı üniversitede araştırma görevlisiyim. Feminist aktivistim. Gezi Direnişi’nden bu yana Yoğurtçu Kadın Forumu’nun bir parçasıyım. Uzun yıllar amatör tiyatro ile uğraştım ve akademik olarak ilgilenmeye devam ediyorum. Şimdilerde radyoculuk yaşamımın bir parçası oldu.

D. Şen: İki yıldır radyonun yayın kurulu üyesiyim ama kurulduğundan beri Nor Radyo’nun gönüllüsüyüm. 5, 6 yıldır da program yapıyorum. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Aslında avukatım, bir yandan da Nor Radyo benim nefes alma alanım.

- Çalıkuşu’nun Z Raporu programını hangi tarihten beri yapıyorsunuz?

E. Şeran: Şu an bir kolektif olan ancak ilk başladığında Elif Benan Tüfekçi ve benim hazırlayıp sunduğumuz ÇZR’nin ilk programı 3 Kasım 2015’te yayınlandı. Yayın hayatına başladığında her hafta salı günleri Nor Radyo’da feminist kültür, sanat, tarih, gündem ve politikanın ele alınacağı bir program olarak düşünülmüştü ancak kendi kişisel gündemlerimiz ve sorumluluklarımız nedeniyle programa kimi zaman ara vermek zorunda kaldık. O tarihten beridir çeşitli aralıklarla 40’ı aşkın program yaptık. ‘Söyleyecek sözümüz var’ n Bu programı yapmayı düşünürken neyi amaçladınız? E. Şeran: Amacımız feminist bir yöntemle ve feminizmi gündemine alan bir program yapmaktı. Feminizmlerin sesini çoğaltmak, geriye bir arşiv bırakmak ve elbette ki kendimizi iyi hissetmek... Elimizdeki imkânlarla sınırlı da olsa yine de bir arşiv bırakma amacımıza ulaşabildiğimizi ve buna devam ettiğimizi düşünüyorum. Feminist bir program yapmayı tetikleyen şey elbette ki Türkiye’deki antifeminist söylem ve kadın düşmanlığı. Her gün kadın olarak tehdit altında hissettiğimiz bu ülkede bizim de söyleyecek sözümüz, kadınlar olarak hep birlikte örgütlü bir gücümüz var demenin bir biçimi.

‘Birlikte güçleneceğiz’

-  Programı yaptığınızdan bu zamana kadar nasıl tepkiler aldınız?

E. Şeran: Aslında ilk programa başladığımızda kendi adımızla feminizme dair bir iş yaptığımız için olumsuz tepki aldık. Feminizm kolektivizmi öne çıkaran bir hareket ve yeterince kolektif bulunmadık belki de. Sözcülük gibi bir iddiamız hiç olmadı. Bugün artık daha geniş bir ekibiz. Son dönemde daha çok bilinen bir program haline geldi ve şahsen olumlu eleştirilerin artıyor olmasından mutluluk duyuyorum. Sayımız arttı, bu çeşitliliğimizi ve hevesimizi de arttırıyor. Kadınlar programımıza katkı sunmak ya da dahil olmak isterlerse bize yazmaktan çekinmesinler. Birlikte güçleneceğiz. Kadınlar vardır, biz varız.

D. Şen: Çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Kadınların sorunlarını konuşan bir radyo programı. Böyle bir alana her zaman ihtiyaç duyuyor kadın hareketi, feministler. Gidebildiği kadar gidecek. Radyoda spesifik konularla ilgili, anadillerle ilgili programlarımız var. Biz gönüllüler topluluğuyuz, belki onlarda bizimle olmak isterler. Bizi dinlemelerini öneriyorum.

- Başka projeleriniz var mı?

E. Şeran: Önümüzdeki süreçte yalnızca İstanbul’dan değil farklı illerden, coğrafyalardan yayınlar yapmak, Türkiye’nin çeşitli illerindeki kadın dayanışma ağlarıyla bir araya gelmek ve onların konuk olduğu ya da hazırladığı programlarda buluşmak istiyoruz. Artvin, Datça ve Bodrum gibi yerlerdeki kadın dayanışma ağları ile iletişime geçtik. Daha pek çok yerle iletişime geçebilmeyi istiyoruz. Programımızı salı akşamları saat 20.00’de takip etmenizi tavsiye ediyorum.

D. Şen: Bir hayaldi hayaller gerçek olur belki FM bandına geçeriz bilemiyorum. Aslında istediğimiz şey radyoyu profesyonel bir alana taşıyıp halkların, kimliklerin insanların sesi yapmak