Feyzioğlu: Ya devletin yanında ya da terör örgütünün yanındasındır
Metin Feyzioğlu: Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihin en büyük kalkışmasıyla karşı karşıyadır. Bu kalkışmada ya devletin yanındasındır ya terör örgütünün yanında. Bunun arası kalmamıştır.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, hukukçular olarak devletin yıkılmaması için adaletli bir devlet olması gerektiğini herkesten daha iyi bildiklerini belirterek, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihin en büyük kalkışmasıyla karşı karşıyadır. Bu kalkışmada ya devletin yanındasındır, ya terör örgütünün yanında. Bunun arası kalmamıştır' dedi.
Kırıkkale Barosu tarafından düzenlenen 'Hitabet' konulu seminere katılarak Kırıkkale Barosu avukatlarına konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, "Bu devleti yıkmayalım. Başka gidecek yerimiz de devletimiz de yok. Devleti yıkmamak için hem teröriste destek olmamak lazım, hem de 'Adalet Mülkün Temelidir' diyen bizler, devletin yıkılmaması için adaletli bir devlet olması gerektiğini herkesten daha iyi biliriz. İlk cümleyi duyan ya çılgınca alkışlıyor ya faşist oluyoruz. Sadece ikinci cümleyi duyan bölücü diye başlıyor. Böyle bir şey yok. Varolan bir şey var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihin en büyük kalkışmasıyla karşı karşıyadır. Bu kalkışmada ya devletin yanındasındır ya terör örgütünün yanında. Bunun arası kalmamıştır. Devletin yanında olmak ise devleti doğruya yöneltmekle, adaletli olmasını sağlamakla olur. Hiçbir şekilde terör örgütüyle devleti aynı kefeye koymakla asla ve katta olmazö diye konuştu.
AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİ
Özgürlükçü ve liberal düşüncede olmak için mutlaka terör örgütünü desteklemek gibi bir zorunluluğun olmadığına dikkati çeken Feyzioğlu, ‘Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin yayımladığı bildirinin kendi gözünde ve düşüncesinde akademik bir değerliliğinin olmadığını söyledi.
Feyzioğlu şöyle devam etti: "Gerçeklerle uyumluluğu yoktur ve bunu kendi düşüncelerimle çürütmek, iki paralık etme imkanım, gücüm, düşünce birikimim vardır. Bu bildiriyi imzalayanları, yazanları linç etmeye kalkışmak, soruşturmalar açmak sadece ve sadece PKK'nın işine gelir. Çünkü uluslararası arenada bu ifade hürriyetinin ihlali olarak kabul edileceği için devletin meşruiyeti azalırken, PKK'nın en çok işine gelen kendi meşruiyeti artar. Dolayısıyla terörle akıllı ve kararlı mücadele edilmesi lazım. Bölücü terör örgütü çok ciddi bir uluslararası hukuk desteği almaktadır. Bu desteğe karşın Türkiye'nin de uluslararası hukuk da bilgili, bilinçli, duygusal değil, derin nefesler alarak tepkiler vermesi zorunludur.
1990'lardan bu yana terör örgütünün istediği Türkiye'de iç çatışmaya uluslararası gözlemci getirtmektir. Bu uluslararası gözlemci, uluslararası hukuka göre, ya Uluslararası Kızılaydır, ya Uluslararası Kızılhaçtır. Uluslararası gözlemci talep edilmesi işi buraya götürür. 1990'lardan beri bölücü örgütün en ileri düzeyde aldığı uluslararası hukuk danışmanlarının ciddi bir birikimi o metinde vardır. Uluslararası Kızılay ve Kızılhaçın bölgeye gözlemci sıfatıyla davet edilmesinin bir sonraki adımı, BM Güvenlik Konseyi'nin davet edilmesidir ve barış gücünün çağrılmasıdır. Barış gücünün girdiği bir ülke fiilen bölünür.
İÇ SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI
"Etnik köken ve mezhep sorgulamalarının yapılmasının doğru ve mümkün olmadığı bölgedeki tek ülke Türkiye'dirö diye konuşan Feyzioğlu, “ Bu sebeple bizim bölünmemiz son derece zordur ama bölünme yoluna girdiğimizde bunun sonu Suriye'den Irak'tan bin beter olur. Türkiye'yi barışalım diye özerk bölgelere ayırmak isteyenler, aslında İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in ara sokaklarında kanlı bir iç savaşı tetiklemek isteyen iç savaş çığırtkanlığıdır."
Kırıkkale Barosu tarafından düzenlenen 'Hitabet' konulu seminere katılarak Kırıkkale Barosu avukatlarına konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, "Bu devleti yıkmayalım. Başka gidecek yerimiz de devletimiz de yok. Devleti yıkmamak için hem teröriste destek olmamak lazım, hem de 'Adalet Mülkün Temelidir' diyen bizler, devletin yıkılmaması için adaletli bir devlet olması gerektiğini herkesten daha iyi biliriz. İlk cümleyi duyan ya çılgınca alkışlıyor ya faşist oluyoruz. Sadece ikinci cümleyi duyan bölücü diye başlıyor. Böyle bir şey yok. Varolan bir şey var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihin en büyük kalkışmasıyla karşı karşıyadır. Bu kalkışmada ya devletin yanındasındır ya terör örgütünün yanında. Bunun arası kalmamıştır. Devletin yanında olmak ise devleti doğruya yöneltmekle, adaletli olmasını sağlamakla olur. Hiçbir şekilde terör örgütüyle devleti aynı kefeye koymakla asla ve katta olmazö diye konuştu.
AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİ
Özgürlükçü ve liberal düşüncede olmak için mutlaka terör örgütünü desteklemek gibi bir zorunluluğun olmadığına dikkati çeken Feyzioğlu, ‘Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin yayımladığı bildirinin kendi gözünde ve düşüncesinde akademik bir değerliliğinin olmadığını söyledi.
Feyzioğlu şöyle devam etti: "Gerçeklerle uyumluluğu yoktur ve bunu kendi düşüncelerimle çürütmek, iki paralık etme imkanım, gücüm, düşünce birikimim vardır. Bu bildiriyi imzalayanları, yazanları linç etmeye kalkışmak, soruşturmalar açmak sadece ve sadece PKK'nın işine gelir. Çünkü uluslararası arenada bu ifade hürriyetinin ihlali olarak kabul edileceği için devletin meşruiyeti azalırken, PKK'nın en çok işine gelen kendi meşruiyeti artar. Dolayısıyla terörle akıllı ve kararlı mücadele edilmesi lazım. Bölücü terör örgütü çok ciddi bir uluslararası hukuk desteği almaktadır. Bu desteğe karşın Türkiye'nin de uluslararası hukuk da bilgili, bilinçli, duygusal değil, derin nefesler alarak tepkiler vermesi zorunludur.
1990'lardan bu yana terör örgütünün istediği Türkiye'de iç çatışmaya uluslararası gözlemci getirtmektir. Bu uluslararası gözlemci, uluslararası hukuka göre, ya Uluslararası Kızılaydır, ya Uluslararası Kızılhaçtır. Uluslararası gözlemci talep edilmesi işi buraya götürür. 1990'lardan beri bölücü örgütün en ileri düzeyde aldığı uluslararası hukuk danışmanlarının ciddi bir birikimi o metinde vardır. Uluslararası Kızılay ve Kızılhaçın bölgeye gözlemci sıfatıyla davet edilmesinin bir sonraki adımı, BM Güvenlik Konseyi'nin davet edilmesidir ve barış gücünün çağrılmasıdır. Barış gücünün girdiği bir ülke fiilen bölünür.
İÇ SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI
"Etnik köken ve mezhep sorgulamalarının yapılmasının doğru ve mümkün olmadığı bölgedeki tek ülke Türkiye'dirö diye konuşan Feyzioğlu, “ Bu sebeple bizim bölünmemiz son derece zordur ama bölünme yoluna girdiğimizde bunun sonu Suriye'den Irak'tan bin beter olur. Türkiye'yi barışalım diye özerk bölgelere ayırmak isteyenler, aslında İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in ara sokaklarında kanlı bir iç savaşı tetiklemek isteyen iç savaş çığırtkanlığıdır."
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!