Filiz Özdem'in yayıma hazırladığı bir yaşanmışlıklar toplamı: "Altın Ülke: Çocukluk"

Filiz Özdem'in yayıma hazırladığı kitap, 1980 öncesi yıllarda çocukluğunu geçiren, 80'den sonra ise yazın yaşamının bir parçası haline gelen kalem insanlarına çocukluk günlerini tekrardan yaşatıyor. Kitabı, Banu Aktan değerlendirdi...

Filiz Özdem'in yayıma hazırladığı bir yaşanmışlıklar toplamı:
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.04.2014 - 14:06

"Altın Ülke: Çocukluk"

 

1980, birçok zihinde hâlâ travma. Nedeni de belli: Büyük kopuş. Yasalardan, siyasetten, eğlenceden, kültürden, insandan... kısacası yaşamdan, yaşamın ta kendinden koparıldı insanlar 1980'de yapılan darbeyle. Normalleşme süreci ise aradan geçen otuzdan fazla yıla rağmen tamamlanabilmiş değil. Darbenin yaşattığı büyük depremin sarsıntıları bir kuşağı sildi, ardından gelenlere de artçılarını bıraktı. Bununla birlikte darbe, her anlamıyla, belki de büyüyerek, yaşamımızda yer etmeye devam ediyor.

Darbeden öncesi ise siyasi anlamda çok tartışılsa da yaşayış ve insani değerler anlamında aynı kertede masaya yatırılmadı. "Nerede o eski günler?" derler ya. İşte bu cümle siyasi günlerin özlemi içinde söylenmez genelde. Yaşamın, arkadaşlığın, komşuluğun, kısacası insanlığın özlemi bu naif soru cümlesiyle akla getirilmek istenen.

Bunu bir de çocukluğunu, ilkgençlik yıllarını 80'lerden öncesinde geçirip de bu tarihten sonra kendini yazıya, edebiyata verenlere sorsak, nasıl bir yanıt alırız peki, hiç düşündünüz mü? O günlerden öncesinin güzelliğini, üstelik insan yaşamının en güzel günlerini, çocukluğunu 80 öncesinde yaşayanlara...
Filiz Özdem'in yayıma hazırladığı ve kendisinin de çocukluk günlerini anlattığı yazıyla katkıda bulunduğu kitabı "Altın Ülke: Çocukluk", az önce de bahsedilen türden günleri anlatıyor. 80 öncesi yıllarda çocukluğunu geçiren, 80'den sonrasında ise yazın yaşamının bir parçası haline gelen kalem insanlarına anlattırıyor bu günleri Özdem ve "Nerede o eski günler?" sorusunun yanıtını aramaya çalışıyor. Anlatılanları, basit çocukluk anıları olarak görmemek gerek çünkü çocukluk sanılandan çok daha fazla insanın tüm yaşamı boyunca içinde yer etmeyi sürdürüyor. Söz konusu kalem insanları olduğunda ise bu durum patolojik bir hal bile alabiliyor.

Kitapta, çocukluk günlerini bize açan isimler şunlar: Ayşegül Çelik, Berat Alanyalı, Doğan Yarıcı, "Emine" Sevgi Özdamar, Faruk Duman, Filiz Özdem, Gürsel Korat, Güven Turan, Haydar Ergülen, İnan Çetin, Mine Söğüt, Murat Yalçın, Nursel Duruel, Semra Topal ve Yekta Kopan...

Bu isimlerin en önemli özelliği, doğum tarihlerinin az önce de bahsedildiği gibi 1980 öncesi olması. Buna paralel, geniş bir çerçeve sunuyor bize yazarlar. 1940'dan 1970'e uzanan, otuz yıllık kapsayıcı bir süreç burada söz konusu olan. Bağlı olarak da bu tarihler arasındaki yaşamlardan ve yaşayışlardan beslenme, o günleri tekrardan anımsama fırsatı sunuyor. Diğer taraf, yani yazarlar açısından olaya baktığımızda ise özlemlerin ne kadar ön planda olduğunu görüyoruz. "Altın Ülke: Çocukluk" kitabının, bir özlemler kitabı olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla.

Geçmiş, güzel günlerle birlikte, şehirler de birer birer remi geçidini sergiliyor kitap boyunca. Bu bağlamda geniş bir Türkiye panoramasının çıktığını söyleyebiliriz. Taşradan kente, perspektifi alabildiğine canlı bir resim bu. Mesela Ayşegül Çelik Ankara'da, kenti bir çocukluğu anlatıyor; Haydar Ergülen, Eskişehir günlerinin büyüsünde; İnan Çetin, Tunceli'de dağlarla çevrili bir köy yaşamından bahsediyor; Doğan Yarıcı ise İstanbul'un Paşabahçesi'ndeki çok kültürlü mahalle yaşamından... Şehirler düzleminde kitaba en önemli katkıyı yapan ise Faruk Duman. Demiryolları'nda çalışan memur babasının peşinde Kars, Balıkesir, İzmir ve Ankara'yı anıyor cümlelerinde.

Filiz Özdem'in, kitaba önsöz niyetine kaleme getirdiği yazıda da belirttiği gibi insanlar, "çocukluğun görünmeyen bavuluyla" dolaşırlar yaşamları boyunca. Söz konusu kalem insanları olunca ise genelde çocukluklarıyla hesaplaştıkları bir yazı dönemi geçirirler. Aynı zamanda bunun da tanıklığını sağlıyor kitap. Şiirlerinden, öykülerinden, romanlarından tanıdığımız yazarların çocukluklarıyla tanışmamızın yanında, yapıtlarında bu çocukluğun izlerini yakalama imkanı yakalıyoruz. Mesela Mine Söğüt'ün romanlarına da yansıyan çocukluk korkuları, Faruk Duman'ın doğayla iç içe geçmiş çocukluğu ve bunun şimdilerde romanlarına, öykülerine yansıması... Diğer yazarlar mı? Onlar için de kitabın sayfalarını karıştırmak gerekecek.

Altın Ülke: Çocukluk/ Kolektif/ Yayıma Hazırlayan: Filiz Özdem/ Yapı Kredi Yayınları/ 276 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler