Füsun Akatlı'dan Leyla Erbil'e onur ödülü

Oybirliği ile Leyla Erbil'e verilen "Yaşam Boyu Saygı Ödülü" ilk ve tek defa verilen bir ödül olma özelliği taşıyor. “Füsun Akatlı Kültür ve Sanat Ödülü” bundan sonra her yıl farklı dallarda sürdürülecek.

Leyla Erbil, Zeynep Altıok’la birlikte Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mitat Uysal’ın elinden ödülünü alırken; "Geri bırakılmış  tabakaları bolca olan bir arabesk dekadans’ın yaşatıldığı ülkemizde, kendi üstün dilini oluşturabilmiş örnek yazarlardan biriydi. Bugün bana taa uzaklardan yolladığı hediyesini onurla kucaklıyorum.” dedi.

Füsun Akatlı’nın İletişim Bilimleri Bölüm Başkanı olduğu Rektör Uysal’ın; “Başarılı, özverili, etik kurallara bağlı çalışmalarıyla ardında bugün dahi bizleri bir araya toplayan büyük bir isim bıraktı.” sözleriyle başlayan kızı Zeynep Altıok'un sunduğu sempozyumda ise, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dilek Doltaş’ın konuşmasını İletişim Bilimleri Bölüm Başkanı Dikmen Yakalı Çamoğlu okudu. Doltaş, Füsun Akatlı’nın son kitabı “Kırmızı Gagalı Pelikan: Kırk Yıldan Kırk Sesleniş” kitabından alıntılarla onun aydınlanma felsefesi, aydın olmaya verdiği önemin altını çizerek; “Karanlığın aydınlığı sevmemesi doğal. Amam aydının aydına düşmanlığı, derin bir gafletten başka nedir?” sözlerini özlemle hatırlattı.

Üç oturumda geçekleşen sempozyum, Oruç Aruoba, Ahmet Arslan, Kurtuluş Dinçer’in katıldığı Hilmi Yavuz’un yönettiği “Felsefe Penceresinden” oturumuyla başladı.Oturumda; Akatlı’nın eğitimi ve üretimiyle esas olarak “felsefeci”  olduğu, edebiyat ve sanata problematik yaklaştığı, diyalektik materyalizmi benimsediği, toplum duygusunun çok yüksek olduğu yazılarından alıntılarla anlatıldı. Arslan; “Felsefe tarihimizi yaptığı önem bir katkı da hocamız Nusret Hızır’ın yazılarını derlemesidir.” dedi. Dinçer özellikle söylemindeki tutarlılığa dikkat çekti. Aruoba ise, Metin, Zeynep Altıok ve Füsun Akatlı ile paylaştığı güzel anılarla başladığı konuşmasında Bilge Karasu’yu da anarak; “Felsefe, edebiyat ve sanat nasıl bir araya gelerek yaşamın anlamını açıklar diye düşündüğünde aklına gelen isimlerden biri Füsun Akatlı’dır.” dedi.

Seçkin Selvi'nin yönettiğ “Tiyatro Penceresinden” oturumunda   “Füsun Akatlı’nın Tiyatro Eğitimine Katkısı” başlığı bağlamında Tilbe Saran, öğrencisi Yiğit Sertdemir ve Prof.Dr. Sevda Şener katıldı. Saran, söylemek istediklerini onun satırlarında dolaşarak yazdığı "Füsun'la Uçam Halıda Olmak" adını koyduğu mektupla anlattı. Sertdemir, "Ödev verir ama en iyi ödevi kendi yapardı. Aydınlığın başı sağ olsun." sözüyle notaladığı konuşmasında  ardından Mimesis Dergisi'ne yazdıklarını paylaştı. Şener; her zamanki zarif  uslübuyla Akatlı'nın çok yaralandığını hatırlatarak; "Ciddi bir insandı. Dostluğu da dostluktu." dedi.  

Doğan Hızlan'ın yönettiği “Edebiyat Penceresinden” oturumuna Tahsin Yücel, Selim İleri ve Eray Canberk katıldı. Ahmet Cemal'in ameliyatının başarılı geçtiği müjdesi verilerek başlayan oturumda “Felsefe Aracılığıyla Edebiyat”, “Füsun Akatlı’nın Yazın Yaklaşımı” başlıkları bağlamında yapıta bütünüyle ve derinlemesine ele alan Akatlı'nın romandan şiire eleştirilerinin edebiyatımız için örnek olduğunu, yazdıklarının da başucu kitabı olduğu anı ve alıntılarla vurgulandı. Nitelikli bir felsefeci olmasının yazılarına özgün bir boyut kattığı, edebiyatı kuşatan yazılar yazdığı  “Yaz Başına Neler Gelir", “Niçin Diyalektik" kitaplarından alıntılarla vurgulandı.

Sempozyuma, Akatlı'nın ailesi, Doğuş Üniversitesi hoca ve öğrencileri, aralarında Oya Başak, Gülriz Sururi, Tülin Tankut, Beyazıt Kahraman, Emel Dinseven, Yaşar Miraç, Nemika Tuğcu, Esra Hızal, Koray Onur'un da olduğu dostları, Yeditepe Üniversitesi'nde yetişen öğrencileri katıldı.