‘Gelin bahçemizi ekelim’

Başlıktaki cümle Voltaire’in ‘Candide’ romanından. 19 Mayıs’ta başlayacak Cappadox’un teması. Küratörü Fulya Erdemci, söyleşimizde sizi doğanın ritmine dönmeye çağrıyor.

‘Gelin bahçemizi ekelim’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.03.2016 - 20:20

Cappadox, bu yıl 19 - 22 Mayıs tarihleri arasında müzik, çağdaş sanat, gastronomi, açık hava etkinliklerini “Gelin bahçemizi ekelim” teması altında topluyor. “Gelin bahçemizi ekelim” Voltaire’in “Candide” romanından bir alıntı. Pozitif tarafından hayata geçirilen Cappadox 2016, Uçhisar, Göreme ve yakın çevresindeki etkinliklerle gerçekleşecek. “Gelin bahçemizi ekelim” temasının yavaşlığa bir övgü, doğanın kendi ritmine bir güven olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca, “Bir arada eylenmeye ve yeşertmeye duyulan özleme karşı mütevazı bir teklif” de sunuyorlar. Cappadox Çağdaş Sanat Programı Küratörü Fulya Erdemci sorularımızı yanıtladı...

‘Coğrafya başrolde’

- “Gelin bahçemizi ekelim” diyorsunuz, çok naif... ‘Herkes kapısının önünü süpürse dünya temiz olur’un bir başka versiyonu; herkes bahçesinde üretse dünya başka bir yer olur gibi... Öyle mi?

Evet, naif aslında. Daha basit, daha ilksel bir noktaya işaret ediyor. Bugüne dek bildiklerimizi, öğrendiklerimizi unutup, bir çocuk kadar sade ve meraklı tekrar bakalım, yeniden öğrenelim de diyoruz bu cümleyle. Bu cümle Voltaire’in ‘Candide’ romanından bir alıntı. Mutluluğun peşinde dünyayı dolaşan Candide’in son durağı olan İstanbul’da karşılaştığı yaşlı bir çiftçinin sözleri. Unutulmuş bir bilgeliğe, doğanın ritmine dönmeye bir çağrı. Hız ve ısı üreten yaşam tarzlarımıza karşı bir öneri. Metaforik olarak, yakın çevremize, yaşantımıza, ilişkilerimize bakalım, dönüştürelim, değer katalım diyoruz. Toprağa elimizi sürmekten, tarımdan, hatta çevreci söylemlerden bahsediyoruz.

- Temanızda ütopya söz konusu mu?

Dünyanın daha iyiye gittiği bir “bahçe” hayali var tabii, bunu hepimiz istiyoruz. Toprağa dönelim demek de ütopik bir öneri. Cappadox bu yıl Kapadokya’nın inanılmaz coğrafyasına çıkıyor. Yani coğrafya başrolde. Uçhisar meydanının yanı sıra sergi bu coğrafyanın küçük ölçekli bir örneği olan Kızıl Çukur’da yoğunlaşıyor. Buradaki projeler daha çok doğanın bilim, kültür ve sanatla ilişkisine bakıyor. Naif dediniz ya sanat o naiflikle tekrar doğayla kendi ilişkisine bakıyor, mesela Ayşe Erkmen’in peri bacalarının doğal formuyla geometrik soyutlamayı bir araya getirdiği heykel yerleştirmesi ya da Marila Dardot ve Hera Büyüktaşçıyan’ın kültür ve tarih ile ilgili bahçeleri. Diğer bir örnek de Tomas Saraceno’nun bilim ve çevreci fikirleri sanatın ütopik yanıyla bir araya getirdiği uçan heykelleri...

Yerel işbirlikleri

- Safranbolu’da turistler merkezdeki cilalı konakları görüp gidiyor. Halbuki gerçek konaklar Safranbolu’nun köylerinde var. Bir köyde arkadaşımız ahırın kapısını açık unutunca camdan seslenen teyzeden fırça yemişti: “Kapa kapa inek üşüyor!”

İşte biz de bu hissiyatı tekrar gündeme getirmek istiyoruz. Hepimiz ineği de düşünelim istiyoruz, aynı zamanda da iyi restorasyonu. Cappadox olarak, Kapadokya’yı yalnızca etkileyici bir arkaplan olarak düşünmüyoruz. Burayla ilişkimizi adım adım kurmak her yıl daha ileri götürmek istiyoruz. Bu amaca yönelik bu yıl Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nin Resim ve Müzik Bölümleri, Avanos Meslek Yüksek Okulu, Organik Tarım Programı ve Uçhisar Kalkınma ve Dayanışma Derneği Kadınevi başta olmak üzere birçok yerel kurum ve kişilerle işbirlikleri gerçekleştiriyoruz. Sergide Kapadokya’nın görkemli görselliği ve katmanlı tarihiyle yarışmaya giren büyük sözler yok, bu bölgenin sakinlerine, yaşayan kültürüne, dokusuna, hatta florasına değinen mütevazı projeler var: Özge Önderoğlu Akkuyu, Emin Naci Akkuyu ve Murat Taşçıoğlu’nun Kapadokya’nın florasıyla ilgili programlarının bir parçası olan Flora Yürüyüşü ya da Murat Germen’in “hızlı” turistik turlara alternatif, yaşayan kültüre işaret eden rotaları, bisiklet turları gibi.

 

‘Başka bir dünya mümkün’

- Şu süreçte sanat etkinlikleri iptal edilirken bu çalışmanızla bugünkü ülke gündemine dair hangi naif soruları soruyorsunuz?

Her şey o kadar çapraşık ki en basit, en sade, en temel sorulara ihtiyaç var: Başka bir dünya mümkün mü? Başka bir yaşam tarzı? Bütün bunların üstesinden nasıl geliriz?

Aslında sergiyle başka bir dünya mümkün, ona bakalım diyoruz. Tek tek bireylere çağrı olduğu kadar içinde kolektif harekete de bir çağrı var. Bu kadar karmaşaya, şiddete, çatışmaya karşı “gelin çalışalım, üretelim, başka bir dünyayı mümkün kılalım” diyoruz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler