Genel Kurul gerildi
TBMM Genel Kurulu gerildi. AKP ile CHP'liler arasında karşılıklı küfürler ve suçlamalar havada uçuştu. AKP ile CHP'li milletvekilleri birbirlerinin üzerine yürüdüler, yumruklar son anda engellendi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un AKP'lilere, "Bu Meclis'te şerefsizler var" demesi üzerine Genel Kurul'daki hareketlilik daha da arttı.
Tekel işçilerinin eylemine destek vermek üzere Abdi İpekçi Parkı'na giden yaklaşık 15 CHP'li milletvekilinin polis engeline takılması ve üzerlerine biber gazı sıkılmasını Genel Kurul'a taşıyan CHP'liler ile AKP'liler arasında gerginlik yaşandı.
TBMM Genel Kurulu'nda, Adalet ve Milli Savunma Bakanlığı'nın 2010 Mali Yılı Bütçelerinin görüşülmeleri sırasında söz alan CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Türkiye'nin dört bir yanından gelen Tekel işçileri Ankara'da AKP Genel Merkezi'nin önünde daha sonra Abdi İpekçi parkında sorunlarını dile getirmek için uğraştıklarını anlatarak şöyle dedi:
"Herhangi bir bakan ve iktidar mensubu gitmedi. Bugün milletvekili arkadaşlarımız işçilerin dertlerini dinlemek üzere oraya gittiler. Arkadaşlarımız milletvekili olduklarını söylemelerine rağmen polisler tarafından üzerlerine gaz su sıkıldı. Arkadaşlarımız yaralandı. Hallerine bakın. İmralı'dakinin barış elçisi diye gelenleri içeri sokanlar, bu ülkenin işçisine destek veren milletvekilleri parkın içine almadılar. Habur'da gösterilen müsamanın binde biri milletvekili işçilerimize gösterilmiyor. Bütün işçilere terör uygulandı. " sözleri üzerine, AKP sıralarından sert sözlerle tepkiler geldi.
Bunun üzerine AKP ve CHP'li milletvekilleri arasında karşılıklı küfürleşmeler yaşandı.
Genel Kurul'da gerginliğe yol açan diyalog şöyle gelişti:
AKP Manisa Milletvekili Mehmet Çerçi'nin, "doğru konuş sus . yoksa.." sözleri üzerine;
CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Sıvas Milletvekili Melik Ejder Özdemir, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ayağa kalkarak sert sözlerle tepki gösterdiler. AKP'li Çerçi CHP'lilerin üzerine yürümeğe çalıştı.
AKP ve CHP milletvekilleri arasında gruplar halinde küfürleşmeye varan atışmalar yaşanırken, Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu'nun, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'a dönerek, "Sizde bu olayı kınıyor musunuz?" diye sordu.
Bunun üzerine AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş, "Kendine gel burası CHP kürsüsü değil" sözleri üzerine oturduğu yerden ayağa kalkan Kemal Anadol, "Bu Meclis'te şerefsizler var, burada durulmaz" diye bağırınca Genel Kurul'da gerginlik daha da arttı. AKP ve CHP'li milletvekilleri gruplar halinde birbirlerinin üzerine yürümeğe başladılar. Yumruklar son anda önlenirken, oturuma ara verildi.
Ancak, tartışma da devam etti. AKP'li Göktaş'ın, "Şerefsiz sizsiniz ulan" sözlerine CHP'liler, "Ulan senin babandır, şerefsiz de sensin" diyerek karşılık verdi. CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü AKP'li Göktaş'ın üzerine yürümeye kalkınca Genel kurul salonu iyice karıştı.
Milletvekilleri ayrı gruplar halinde birbirleriyle bir süre karşılıklı sataşmaya devam ettiler. MHP'lilerin araya girmesiyle sakinleştiler.
''Adalet Bakanlığı, adaletsizliklerin odağı ve karargahı haline geldi"
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Adalet Bakanlığı'nın, Başbakanlık ile birlikte adaletsizliklerin odağı ve karargahı haline geldiğini'' iddia etti. Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alan Kart, Türkiye'nin yaşadığı kritik dönemde, Adalet Bakanlığının, ''Başbakanlık ile birlikte adaletsizliklerin odağı ve karargahı haline geldiğini gördüklerini'' ileri sürdü. Kart, hukuk devletini, bağımsız yargıyı inşa etmekle birinci derece sorumlu olan Adalet Bakanlığının, artık ''tuzun koktuğu yer'' haline geldiğini savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Stalin'in ''1 kişinin ölümü trajik, 1 milyon kişinin ölümü istatistiktir'' sözüne eleştirel olarak atıfta bulunduğunu iddia eden Kart, ''Başbakan, Türkiye'de Stalin'leşmeyi kurumsal hale getirme noktasında ciddi bir mesafe almış durumdadır'' dedi.
Kart, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili ''kayıp trilyon'' davasının akıbetini 6 ay boyunca öğrenemediklerini, daha sonra Adalet Bakanlığında sümen altı edildiğinin ortaya çıktığını söyledi. Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili fezlekenin ise Başbakanlıkta 16 ay boyunca sümen altı edildiğini savundu.
CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu da TEKEL işçilerine yönelik müdahaleyi ''vahşet ve insanlık suçu'' olarak nitelendirdi ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in sadece milletvekillerinden değil, işçilerden de özür dilemesi gerektiğini belirtti. Terörün yaygınlaştığını ancak savunma bütçesinin gerilediğini ifade eden Hacaloğlu, son zamanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı sistematik bir muhalefet cephesi açıldığını, bu cepheleşmenin kaynağının iktidar, uygulayıcısının ise Başbakan Erdoğan olduğunu öne sürdü.
CHP Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe de AKP'nin, İsrail'e veryansın ettiğini ancak İsrail'in Ortadoğu'da Türkiye'nin müttefiki olduğunu söyledi. Tınastepe, ''Hem one minute diyeceksiniz hem de gizli gizli antlaşma yapacaksınız, şovdan başka bir şey değil'' dedi.
''Ordu günlük siyasetin içine çeklilmemeli"
AKP Bursa Milletvekili Canan Candemir Çelik, Bursa'da meydana gelen maden faciasının ardından hayatını kaybeden işçilerin ailelerine yönelik yapılan yardılar hakkında bilgi verdi.
Çelik, Danıştay bütçesinin 2009'a göre yüzde 59,3 artırıldığını dile getirdi.
AKP Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan, ordunun yıpratılmasının kimseye fayda sağlamayacağını, ordunun günlük siyasetin içine çekilmemesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğunu, dış politikasını daha güçlü yürütebilmesi için güçlü bir orduya sahip olması gerektiğini anlatan Doğan, ''Milli Savunma Bakanlığının ihtiyaçlarının karşılanması için elimizden geleni yapmaktayız'' dedi.
AKP Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın faaliyetleri hakkında ilgi verdi.
''Bugün hiç bir şekilde teröre taviz verilmesi söz konusu değildir"
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, bugün hiç bir şekilde teröre taviz verilmesinin söz konusu olmadığını ifade ederek, ''Demokratikleşmede muhatap millettir ve terörle demokratikleşme arasındaki ilişki yanlış yorumlanmamalıdır'' dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığının bütçesi üzerine söz alan Gönül, Türkiye'nin güvenliğine yönelik en büyük tehdidin bugün için PKK terörü olduğunu belirtti. Gönül, ''Bilindiği gibi PKK terör örgütünün varlığı sınır ötesi de dahil olmak üzere güvenlik güçlerimizin yaptığı operasyonlar ve kararlılıkla uygulanan tedbirler neticesinde son derece kritik bir sürece girmiştir'' diye konuştu.
Gönül, terör örgütünün insanlık dışı eylemlerine karşı başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere tüm güvenlik güçlerinin, Hükümetin ve konuyla ilgili tüm kurumların kararlı tutumunun sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), uluslararası alanda aldığı görevleri anlatan Gönül, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın, hali hazırda TSK'nin öncelikli modernizasyon projeleri arasında yer alan 240 savunma sanayii projesini başarıyla yürüttüğünü kaydetti.
Geçen yıl sonu itibariyle Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nun (MKEK) 560 milyon TL olarak gerçekleştirdiği satışlar sonucu, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) organize ettiği ''İSO 500'' şirket içinden yapılan sıralamada 120. sıradan 98. sıraya yükseldiğini söyleyen Gönül, ''Kurum, alınan tedbirler sonucu üretimlerinde kalite ve verimliliğini artırmış, ürün maliyetlerini düşürmüş, bu suretle yarattığı rekabet gücü ile TSK'nın taleplerini karşıladığı gibi dünyaya yaptığı ihracat imkanlarını da artırmıştır. Bu doğrultuda 2005 yılı öncesinde ortalama yılda 2,5 milyon dolar seviyesinde olan ihracat, alınan tedbirler ve yapılan çalışmalar sonucu 2008 yılı sonu itibariyle 33,5 milyon dolar olarak gerçekleşmiş olup, Ekim 2009 sonu itibariyle bağlantılarla birlikte 92 milyon dolar seviyesine yükselmiştir'' şeklinde konuştu.
TSK'nin silah, mühimmat, teçhizat ve diğer ihtiyaçlarının kamu ve özel sektör firmalarından ihale mevzuatı çerçevesinde serbest rekabete açık bir şekilde karşılandığını söyleyen Gönül, 2009 yılı Ekim ayı başına kadar yapılan 5 bin 961 adet ihaleden 46 adet için Kamu İhale Kurumuna şikayet başvurusu yapıldığını ve inceleme sonucu sadece 1 adet ihalenin iptal edildiğini bildirdi. Gönül, ''Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan ihaleler son derece açık, şeffaf ve mevzuata uygun olarak yapılmaktadır'' dedi.
Yerli katkı payı yüzde 44'lere çıktı
Milletvekillerinin eleştirilerine de cevap veren Gönül, profesyonelleşme konusunda bugün için 37 bin 507 kadro bulunduğunu, bunun 35 bin 922'sinin doldurulduğunu kaydetti.
Komanda tugayında ise 2747 erbaşın atamasının yapıldığını, halen 644 uzman erbaşın eğitiminin devam ettiğini, ayrıca faaliyetine başlanan 992 uzman erbaşın Mart 2010'da birliklerine katılmalarının öngörüldüğünü kaydeden Gönül, böylece komandodaki profesyonel uzman erbaş sayısının 4 bin 383 olacağını söyledi.
Terörle mücadelede siyasi iradenin açıkça beyan edildiğini belirten Gönül, ''Bu iradenin tezahürü olarak yüzlerce sorti yapılmış ve onlarca defa hudut ötesi harekat düzenlenmiştir. Bunlardan birisi de bildiğiniz gibi çok başarılı şekilde düzenlenen kara harekatıdır. Bugün hiç bir şekilde teröre taviz verilmesi söz konusu değildir. Zaten Başbakanımızın da ifade ettiği gibi, demokratikleşmede muhatap millettir ve terörle demokratikleşme arasındaki ilişki yanlış yorumlanmamalıdır. Çünkü terör bir milli felaket olarak elbette itlaf edilecektir'' diye konuştu.
Gönül, 7 sene içerisinde büyük sistemlerden hiç bir tanesinin ''anahtar teslimi'' alınmadığını bildirdi. Milli Savunma Bakanlığı'nın projelerinden bahseden Bakan Gönül, hiç bir ihalenin gizli olmadığını, ihalelerin ve sonuçlarının internette ilan edildiğini söyledi.
Savunma sanayinde 7 sene önce yüzde 22'lerde olan yerli katkı payının bugün yüzde 44'lere çıktığını belirten Gönül, MHP Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu'nun dövizli askerlik mükelleflerinin eğitiminin mobil timlerle yapılması önerisini dikkatle not aldıklarını kaydetti. Gönül, ''İnceleyelim. Eğer yabancı ülkelerde vereceğimiz eğitim faaliyetleri anlaşmalarla çözülebilirse, gerçekten mükelleflerimize büyük hizmet olacaktır'' dedi.
''Başbuğ'un ifadeleri, bir asker gözüyle meselelerin aydınlatılmasıdır"
Gönül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Trabzon'da yaptığı açıklamaya ilişkin, ''Başbuğ'un ifadeleri, bir asker gözüyle meselelerin aydınlatılmasıdır, halkın aydınlatılmasıdır. Psikolojik harbe gelince, yalnız Genelkurmay değil, bütün kurumlar psikolojik harbin muhatabıdır'' dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Gönül, astsubayların terfileriyle ilgili Başbakanlığa ''askeri hiyerarşiyi bozmadan aradaki maddi farkı kapatalım'' diye bir teklifte bulunduklarını ve onu takip ettiklerini söyledi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'un, ''Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı psikolojik harekat yürütüldüğüne'' ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine de Gönül, şunları kaydetti:
''Başbuğ'un ifadeleri, bir asker gözüyle meselelerin aydınlatılmasıdır, halkın aydınlatılmasıdır. Psikolojik harbe gelince, yalnız Genelkurmay değil bütün kurumlar, psikolojik harbin muhatabıdır. İçinde yaşadığımız şu Mecliste nasıl bir psikolojik harp yapıldığını sizler benden daha iyi takdir edersiniz.''
Bulunduğu ülkede askerlik
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Yargıtay ve Danıştay bütçeleri üzerinde CHP adına konuşan Manisa Milletvekili Şahin Mengü, kişiye, cemaate göre ayrı ayrı infaz şekli uygulandığını savundu.
Mengü, ''4 senede suçlu sayısı yüzde 115 artıyorsa, ülkeyi yönetenlerin dönüp kendisine bakması gerekir'' diye konuştu. Uygulanan ekonomi politikaları sonucu cezaevlerinde kapasitenin üzerine çıkıldığını ileri süren Mengü, Adli Tıp Kurumu'nun özerkliğinin kalmadığını ifade etti.
Yürütmenin, ''bağımsız yargıyı kuşatma altına alma çabası içinde olduğunu'' öne süren CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, ''yargıya sürekli ve sistematik baskılar uygulandığını'' savundu.
MHP Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu, Şehitler ve Gaziler Temel Kanunu çıkarılmasını önerdi. Savunma Sanayinin projelerinin devam ettirilmesinin ''ele güne muhtaç olunmaması bakımından önemli olduğunu'' belirten Çakmakoğlu, özellikle Türkiye'ye uzak olan yabancı ülkelerdeki yurttaşların bulundukları ülkelerde askerlik hizmetlerini yapılabilmelerine yönelik düzenleme yapılması önerisinde de bulundu.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, bu bütçe rakamlarıyla yargının sorunlarını çözülebilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Adliye ve cezaevi bina sorununun bir takım çabalara rağmen hala tam olarak çözülemediğini belirten Bal, ''İktidar sorunları çözmek yerine 7 yıldır yargıyla kavga etmiştir'' diye konuştu.
MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, infaz memurlarını özlük ve sosyal haklarının iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti. Yalçın, AKP iktidarları döneminde ''suç patlaması'' yaşandığı savundu.
Özür dilesin
Öte yandan, söz isteyen AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un ''Bu Mecliste ş.......ler var'' şeklindeki sözleri olduğunu belirterek, milletvekillerinin hakkını, hukukunu korumanın Meclis Başkanlığına düştüğünü kaydetti.
Elitaş, ''Sayın milletvekili kastını aşan sözlerinden dolayı TBMM'den özür dilemesi gerekir. Söylenen söz bütün milletvekillerini itham etmektedir. Ben AKP Grup Başkanvekili olarak bütün milletvekillerinin hakkını, hukukunu koruma amaçlı bir şey söylüyorum. Ben grubumun şerefi konusunda kefilim. Herkes kendi grubuna kefil olsun'' dedi.
Başkanvekili Güldal Mumcu da, ''Ben de kastını aştığını düşünüyorum. Bu tutanaklara geçmiş oldu'' dedi.
5 yılda dinlenen toplam 69 hakim ve savcı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin de ''yürütmenin yargıyı baskı altına almaya çalıştığı'' iddialarının haksız olduğunu ifade etti. Mevzuatın hiç bir tanesinin son 7 yılda çıkartılmadığını belirten Ergin, 1982'den beri uygulanan yöntemin, 2002 Kasımından sonra da devam ettirildiğini kaydetti.
2003'den sonra hakim ve savcılar üzerinde yapılan şikayetlerin çok daha azının incelendiğini, isimsiz şikayetlerin dikkate alınarak hakimler ve savcıların rahatsız edilmediğini belirten Ergin, ''Telefon dinlemeleriyle Türkiye'de bir korku imparatorluğunun oluşturulduğu, hakim ve savcılar üzerinde baskı kurulduğu'' gibi değerlendirmeler olduğunu hatırlattı. Ergin, ''11 binin üzerinde hakim ve savcı var. Son 5 yılda dilenen toplam 69 hakim ve savcıdır. Sanki bütün hakim ve savcılar üzerinde dinleme işlemi yapılıyormuş gibi bir enformasyon yapılması doğru değildir'' dedi.
Yapılan dinlemelerin ya da hakim ve savcıların denetimi faaliyetinin, Anayasanın Adalet Bakanlığına verdiği görev olduğunu dile getiren Ergin, getirdikleri yargı reformu stratejisinde bu yetkilerin Adalet Bakanlığından alınmasını teklif ettiklerini anımsattı.
Tutanak tartışması
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın, CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un ''Bu Mecliste ş....sizler var'' sözlerine ilişkin yaptığı açıklamaya yanıt verdi.
Okay, Elitaş'ın, incelenmemiş ham tutanaklara dayanarak bir açıklama yaptığını ileri sürerek, ''Elimdeki incelenmemiş tutanaklar ile incelenen tutanakları karşılaştırdığımda, eğer böyleyse çok vahim bir tahrifat görüyorum'' dedi. CHP'li Okay, AKP Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş'ın, Anadol'a verdiği yanıtın incelenmemiş tutanak ile incelenmiş tutanakta farklı olduğunu iddia etti.
AKP Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapalı ise tutanaklara göre konuştuklarını vurgulayarak, ''Bu konu çok açık, hepimiz buradaydık. Tutanaklar delildir, ben dahil, hepimiz Anadol'un bu şekilde konuştuğunu duyduk'' diye konuştu.
Birleşimi yöneten TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu da tutanakları kendisinin de incelediğini, tutanakların incelenmemiş bölümünde bazı eksik sözcüklerin bulunduğunu, bunun üzerine detayını istediklerini anlattı. Mumcu, yeniden gözden geçirilmiş tutanağın bazılarında harf, sözcük eksiklerinin olduğunu belirterek, bunların düzgün tutulması konusunda Başkanlık Divanı olarak gerekli hassasiyeti gösterdiklerini söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da yerinden söz alarak, Anadol'un, Elitaş'ın sözlerinin yanlışlığına yönelik bunu söylediğini ifade ederek, ''Bu Mecliste, milletin seçtiği milletvekillerinin Meclisinde asla ş...siz olmaz'' görüşünü dile getirdi.
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, bütçe müzakerelerinde bakanların çıkıp ''yalan'' söylediğini iddia ederek, Meclis Başkanlığının buna müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Genç, bütçe müzakere sistemini protesto ettiğini belirterek, bütçe görüşmelerine katılmayacağını kaydetti.
Genel Kurulda, Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Adalet Bakanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Yargıtay ve Danıştay bütçeleri kabul edildi. Başkanvekili Güldal Mumcu, bütçelerin kabul edilmesinin ardından yarın saat 11.00'de toplanmak üzere birleşimi kapattı.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'