"Genel Kurul tarihinde önemli bir gün"

192 üyeli genel kurulda bugün de süren ülke temsilcilerinin konuşmalarının tamamlanmasının ardından Filistin ve Arap ülkeleri tarafından genel kurula sunulan karar tasarısı, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 114 ülkenin oylarıyla kabul edildi. Oylamada, aralarında ABD ve İsrail'in bulunduğu 18 ülke ''hayır'' oyu kullanırken, 44 ülke de çekinser oy attı.

Kararda BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'dan, Goldstone Raporu'nu BM Güvenlik Konseyi'ne sunması, İsrail ile Hamas'tan ise raporda da istendiği biçimde savaş suçu işlendiklerine dair iddialarla ilgili kendi iç soruşturmalarını 3 ay içinde açmaları isteniyor.

BM Genel Kurul kararları, BM Güvenlik Konseyi kararlarının tersine uluslararası hukukta bağlayıcılık taşımıyor, ancak tavsiye niteliğindeki bu kararlar uluslararası toplumun görüşünü yansıtması açısından önem taşıyor.
 

Mansur: Bu Genel Kurul tarihinde önemli bir gün

Filistin'in BM Temsilcisi Riyad Mansur, BM Genel Kurulu'nun, İsrail ve Hamas'ı Gazze'de Aralık 2008-Ocak 2009 tarihleri arasındaki çatışmalarda savaş suçu da dahil uluslararası insani hukuk kurallarını çiğnemekle suçlayan ve iki taraftan da soruşturma açmalarını isteyen Goldstone Raporu'nu destekleyen karar tasarısını kabul etmesinden memnuniyet duyduğunu açıkladı.

Mansur, kararın kabulünün ardından Genel Kurul'da yaptığı açıklamada ''Bu, Genel Kurul tarihi açısından son derece önemli bir gün'' dedi. Mansur İsrail'in Gazze'de yaptıklarının cezasız kalmaması ve hesap vermesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
''Biz, Filistinliler olarak 3 ay sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un Kurul'un bugün aldığı kararın uygulamaya konulmasıyla ilgili raporunu dinlemek için yine buraya geleceğiz. Bugün bu yolculuğa başladık. Bu bir süreç ve biz, Filistinli sivillere karşı savaş suçu işleyen İsrailliler hakettikleri cezayı alana dek bu süreci devam ettireceğiz.''

ABD ve İsrail temsilcileri

Karar tasarısına ''hayır'' oyu veren ABD'nin Daimi Temsilci Yardımcısı Alejandro D. Wolff da yaptığı açıklamada, ABD'nin ''insan hakları ve insani hukuk ihlallerine karşı hesap verebilme ilkesini desteklediğini, bu bakımdan iki tarafın ihlal iddialarıyla ilgili olarak kendi iç soruşturmalarını açmaları ilkesini benimsediklerini" söyledi. Ancak Goldstone raporunun dengesiz bir biçimde İsrail'i hedef aldığını, İsrail'e karşı önyargılı olduğunu savunan Wolff, konuyu BM Güvenlik Konseyi'nin önüne getirme yönündeki baskıların da Orta Doğu barış süreci açısından hiç yapıcı olmadığını, raporun tartışma yerinin BM İnsan Hakları Konseyi olduğunu söyledi.

İsrail'in BM Daimi Temsilci Yardımcısı Daniel Carmon de, raporun ''tek taraflı, çarpıtılmış ve önyargılı'' olduğunu savundu ve Gazze'de Filistin tarafında soruşturmayı kimin açacağı sorusunu yöneltti. Carmon ''Bu soruşturmayı İsrail'i yok sayan terör örgütü Hamas mı, yoksa Gazze'den atılan Filistinli yetkililer mi yürütecek?'' diye konuştu.