Gerçeker: Kuruldan müsteşar çıkarılmalı
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargı reformu kapsamında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının değiştirilmesi tartışmasına katılarak, "Kuruldan öncelikle mutlaka müsteşar çıkarılmalıdır. Hakim ve savcıların dışında kurula üye alınmaması gerekiyor. Kurul kararlarına karşı mutlaka bir temyiz mercii olmalı. Zaten bunların dışında üye alınması yargının bağımsızlığına aykırıdır" diye konuştu.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Adalet Bakanı Ergin ile bugünkü görüşmesinin ardından bazı gazeteciler ile makamında bir araya geldi. Gerçeker, gazetecilere yaptığı açıklamada gündemdeki bir çok konuya ilişkin değerlendirmede bulundu. HSYK'nın yapısında öngörülen değişikliklere değinen Gerçeker, kurulun yapısına hakim ve savcıların dışında üye seçilmesi durumunda, bir çok sıkıntı yaşanacağını vurguladı ve "Tabi yeni öneriler olabilir. 12 Eylül'den önceki 61 Anayasasında kurula parlamentodan üye seçimi vardı. Bunların sakıncaları görülünce 10 yıl sonra bundan vazgeçildi. Yüksek hakimler kurulu ve yüksek savcılar kurulu ayrı olarak 2 ayrı kurul vardı. O zaman Adalet Bakanı hakimler kurulunda vardı ama oy kullanma yetkisi yoktu. Her toplantıya katılmıyordu. İstediği toplantıya katılıyordu. Temsili bir görevi vardı" dedi. Gerçeker, bunların tartışılabileceğini ifade ederek, özellikle vurguladıklarının ise kurula müsteşarın üye olmaması gerektiği olduğunu söyledi.
Uzlaşmadan çok görüşler var
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile olan görüşmelerinde henüz bir uzlaşmaya varamadıklarını da kaydeden Gerçeker, "Uzlaşma denemez ama uzlaşamamaktan çok, farklı görüşler var. Farklı düşünceler var. Uzlaşmada olmayabilir. İlle uzlaşma olacak diye bir şey yok. Biz görüşlerimizi bildiriyoruz. Son söz yasama ve yürütmenindir" dedi.
"Örnekleri var, istikrar sağlanamaz"
Gerçeker, kurulun üye sayısının çoğaltılabileceğini dile getirirken, kurulun kararlarına karşı kurulun kendi içinde itiraz mekanizmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Gerçeker, şöyle konuştu:
"Ayrı kurullar oluşturulmalı. Eskiden ayrı kurullar vardır. Örneğin bir kurul, başka bir kurulun verdiği karara itiraz edebilirdi. Ama kararı verilen üyeler itiraz görüşmesine katılmazdı. Asıl AB kıstasları bunu gerektiriyor. İkili sistem olması gerekir. İtiraz mercii olması gerekiyor. Hakim ve savcıların dışında kurula üye alınmaması gerekiyor. Bunun 'oligarşik bir sistem' olarak nitelendiriliyor ama böyle değil. Bu işleri en iyi yürütebilecek olanlar bu mesleğin için de olan yargıç ve savcılardır. Zaten bunların dışında üye alınması yargının bağımsızlığına aykırıdır. Bunun örnekleri de var. RTÜK gibi kurumlar. Orada her alandan her yerden üyeler var. Karma sistem var. Oralarında nasıl çalıştığını biliyoruz. Sakıncaları var. Böyle kurumlarda yönetim zaafiyeti var. İstikrar olmuyor."
Hakim alımlarının da kurulun yapması gerektiğini dile getiren Gerçeker, "Yargı bağımsızlığı diyorsak eğer hakim alımlarının da kurulun yapması gerekir. Adalet Akademisi tam bağımsız hala getirilmesi gerekir. Adli Tıp müessesesinin de tam bağımsız olması, özerk olması gerekir. Bunlar yargının sağlıklı işlemesini sağlayacak tedbirlerdir" dedi.
"Hakim ve savcıların dışında kurulda üye olamaz"
HSYK'nın çok önemli görevleri olduğunun altını çizen Gerçeker, "HSYK, Yargıtay üyesi seçiyor. Çok önemli bir kurum. Hakimlerin ve savcıların özlük işleri ve disiplin işleri ile ilgileniyor. Yetkili bir kurum. Bu kurumda o sorumluluğu bu yetkiyi kullanabilecek insanların olması gerekiyor" dedi. Gerçeker şöyle devam etti:
"Geniş tabanlıdan anladığımız kurula, Yargıtay'dan Danıştay'dan daha fazla üye olsun. Üye sayısı 17 olsun. Daha önce de belirtik. 2 kurul halinde olsun. İdari kurul, adli kurul diye. Büyük kurul şeklinde itiraz mercii olur. Yapısı önemli. Üniversitedeki hocaların profesörlerin de kurula katılmasını kabul etmiyoruz. Hakim ve savcı dışındaki kişilerin kurula alınmasını doğru olmadığı yapıya ters olacağını düşünüyoruz."
Cumhurbaşkanı mutabakat istiyor
HSYK'nın Başsavcı İlhan Cihaner ile ilgili süreçte verdiği kararlara da değinen Gerçeker,
"HSYK yetki aşımı yaptı diye bir eleştiri var ortada. Biz onu değerlendiriyoruz. Kurul yetkisini aştı mı aşmadı mı? Bunlar başka bir ortamda olsa tepki doğurmayacaktı. Komu oyunda yarattığı tepkiye göre yorumlandığı için böyle şeyler ortaya çıkıyor" dedi.
Gerçeker, bunların rutin olarak yapılan işlemler olduğuna dikkat çekerek, "Bunları Cumhurbaşkanı ile de görüştük. Cumhurbaşkanı anladığım kadarıyla daha önceki beyanlarından da anlaşılacağı üzere bir mutabakat olsun düzenleme yapılsın bu şekilde bir beyanı olduğu için bizlerle görüşüyor. Adalet bakanı da tabi bu konulara ilişkin bizle görüşmek istiyor. Biz kurumsal bir yapıyız. Bu konuya ilişkin açıklamalarımızı daha önce ortaya koyduk. Bu görüşlerimiz devam ediyor. Herhangi bir değişiklik yok. Ama sonuç itibari ile son noktayı koyacak olan siyasi idaredir" şeklinde konuştu.
Öncelik altyapı sorunları
"Yargı Reformu Stratejisi" taslağı ile ilgili bilgi veren Gerçeker, konuya ilişkin daha önceki görüşlerinin dışında başka bir görüşlerinin olamadığını söyledi. Gerçeker, önceliklerinin yargıdaki alt yapı sorunlarının giderilmesi olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Aslında şimdi daha öncelikli olması gereken yargının alt yapı sorunlarıdır. Yani iş yükü sorunları, fiziksel sorunlar, personel sorunları. Öncelikle bunların çözümlenmesi gerekir. Bunları çözmeden üst yapıyı istediğiniz kadar en iyi konumu getirin bir şey fark etmez. Bugün hep söylüyorum 800 bin dosya çıkmış Yargıtay'dan. Dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir şey değil. Bir o kadar da dosya da bekliyor. Bazı daireler 2006 yılının dosyalarına bakıyor. Yani 4 yıl geriden geliyorlar. Bunları düzeltmeden yapılacak işlemler hiçbir işe yaramaz. Tabi bunlar bugün ki iktidarın da sorunu değil. Diyorlar ki yüksek mahkemeler direnç gösteriyor. Biliyorsunuz geldiğim den beri söylüyorum. İstinat mahkemeleri bir an önce yürürlüğe girsin. Yargıtay'da iş yükünü engellemek için başka bir şey yok. Eğer istinat mahkemeleri yürürlüğe girerse ben eminim ki Yargıtay'ın bir süre sonra iş yükü hafifleyecektir. Çalışmalar hızlanacaktır. Arkadaşlarım tüm çabaların veriyorlar."
"İhsas-ı rey değil, görevimizi yaptık"
Yargıtay Başkanı Gerçeker, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in Yargıtay'a yönelik "İhsas-ı Rey" eleştirilerine de değinerek, şöyle konuştu:
"Bakın geçen günkü konu. İhsas-ı Rey ifadesi. Yargıtay yasasında bir hüküm var. 1. Başkanlık Kurlunu görevleri orada sayılır. Yargıtay üyesi sıfatı taşıyan kişilerin haklarında ki, soruşturma yapmakla görevlidir. Yani orada bir Yargıtay üyesi hakkında kurul üyeleri de Yargıtay üyesidir. Bir şikayet bulunuyorsa bunu 1. Başkanlık Kurulu'nca değerlendirilir. Soruşturmaya gerek var mı yok mu diye. Bizim yaptığımız budur. Biz haklıdır haksızdır demiyoruz. Bir yetki kullanılmış. Bu yetki kullanımı hukuka uygun mudur değil midir? Biz bunu irdeliyoruz. Bize bir sürü şikayet geliyor üyeler hakkında. Bunlar toplanılıyor ve konuşuluyor. Görev alanımızda kalan bir durum. Yargılama yok. Ben kurumun başkanıyım. Temsilcisiyim. Dairede görevim yok. Yargılama görevim yok. Ama ona rağmen o hassasiyeti kabul ediyorum. İhsas -ı rey değildir. Bunları diyalogla konuşulması gerekir. Kanunun açıp okuyun derken bunlardan söz ettim. Bizler 35-40 senelik yargıçlarız. Adalet için adamışız kendimizi. Bize hiçbir güç hukukun emrettiği dışında bir şeyler yaptıramaz. Mümkün değil. Bizim geçmişimiz belli. Elenerek geliyorsunuz buralara. Yanlış bir şey yaparsanız kendinizi inkar edersiniz. Hak ve adalet önce gelir. Hak hukuk neyse önemli olan odur. Hukuk temelde gelir."
Gerçeker, öte yandan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a ait olduğu öne sürülen ses kaydına ilişkin gazetecilerin soruları üzerine, "Bu konularda görüş bildirmek istemiyorum. Görüş bildirdiğide ihsas-ı rey diyorlar. Konuşmamız mümkün değil" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması