"Gerekirse soruşturma açılır"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurahman Yalçınkaya ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ''Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi'' konferansında konuştu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurahman Yalçınkaya, Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi'nin açılış konferansının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yalçınkaya, ısrarlı sorular üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tarafsız bir kuruluş olduğunu ifade etti.
Yargıtay Başsavcılığı'nın hiçbir kesimin etkisinde kalmayacağını vurgulayan Yalçınkaya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Ergenekon ile ilgili "Şimdi biz onları fişliyoruz" diyen AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ve "İktidara karşı çıkanların kanı bozuk" ifadesini kullanan AKP Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş'un konuşmaları hakkında inceleme başlattığı yönündeki iddiaları üzerine inceleme ve soruşturma arasındaki farka dikkat çekerek, "İnceleme ve soruşturma birbirinden farklıdır. Şu anda soruşturma aşamasında olduğunu söyleyemeyiz. Gazetelerde yapılan açıklamaları ihbar olarak görüyoruz. Gerekirse soruşturma başlatılır" dedi.
Yalçınkaya, yazılanları ihbar kabul edip dosyalama yaptıklarını da söyledi.
"Yapılması gerekenler yapılamadı"
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, adil yargılanma ve ağır işleyen bir yargı sistemine ilişkin konularda toplumda önemli bir duyarlılık oluştuğunu ve endişe ile izlenen bu sorunlara acil çözüm getirilmesinin ilgililerden beklendiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, şunları söyledi:
''Ne yazık ki topluma acı veren bu konularda gerekli düzenlemeler yapılması için tüm çağrılar sonuçsuz kalmıştır. Her fırsatta yargı, siyasi partiler seçim sistemi, özgürlükler ve demokratik alanın genişletilmesi gibi konularda değişiklik önerileri, toplumun tüm kesimlerince dile getirilmesine rağmen gerekli adımlar atılmamıştır. Korkmadan konuşabilmeyi, öfkelenmeden tartışabilmeyi beceremediğimiz için farklı görüşler arasında olması gereken diyalogları maalesef kuramadık. Kuvvetler arasında yaşanan sınır çatışmalarını büyüterek toplumu taraf olmaya zorladık.
Gerilimsiz bir ortamda yargının sorunlarına ilişkin yapılması gerekenler yapılamadı. Sorunları çözmesi gerekenler de yargı reformunu ancak siyasi kavgaların ve siyasi sonuçların sıcak ortamında hatırladılar. Bu sıcak ortamda yargının sorunlarını tartışan başka odaklar ise yargıyı ele geçirme itirazları ve ithamları arasında çözümsüzlüğü güvence altına aldılar. Oysa bu kadar farklılıkların yaşandığı bir ülkede birlikte yaşama ortamını sağlayacak olan tek gücün yargı olduğu bilinmeliydi. Taraf olmaya zorlanan bir yargının, bu görevi yerine getirmesi düşünülemez. Unutmayalım ki demokratik, laik bir hukuk devletinin alın yazısı gerçekten bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığına bağlıdır.''
Haşim Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu bağlamda devlete düşen görev, insan onurunun ve evrensel hukukun kabul etmeyeceği yerel ideolojik saplantılardan kurtularak çağdaş bir dünyanın üyesi olmak için gerekli düzenlemeleri acilen hayata geçirmektir. Hangi kutsal düşünce adına olursa olsun yargının taraf olması ya da bu görüntüyü vermesi asla kabul edilemez. Yargı, toplumun bir kesiminde sosyal, siyasal ya da duygusal kopuş yaratacak davranışlara neden olamaz. Tarafsızlığını koruyamayan bir yargı, bu nedenle mağdur ettiği insanların ancak öfke ve isyan duygularını kabartır. Yargının kapısında hak isteğini haklamak, hiç kimsenin hakkı olamaz. Toplum yargıçtan adil yargılama yapmasını ve tarafsız kalmasını istiyor.
Kendi yandaşlarına, inancına ya da ideolojisine daha iyi servis yapabilmek için yargı bağımsızlığının arkasına saklanmak, hukuk ahlakının kabul etmeyeceği bir büyük onursuzluktur. Devlet gücünü kullanan kim olursa olsun, hukuk dışına çıktığında hesap vermek zorunda olduğunu bilmelidir. Bu güç, hukuk dışına çıkılarak toplumu hizaya getirme aracı olarak kullanılamaz. Kamu gücünün emanet edildiği görevliler, bunu kullanarak toplumu tehdit etme, korkutma, sindirme hakkına sahip değildir. Yargı yetkisini kullananların adil yargılama yaptığını, tarafsız kaldığını ve herkesin güvencesi olduğunu topluma hissettirme borcu vardır. Zaten yargı bağımsızlığı da bunun için değil midir?''
Yargının başına buyrukları hukuk içine çekmesi için güçlü olması gerektiğinin tartışmasız olduğunu vurgulayan Kılıç, ''Toplumu arındırmanın yolu budur. Hukuka bağlı olmayan kirlenmiş vicdanlarla bu görevin yerine getirilmesi beklenemez. Türk milleti adına kullanılan yargı yetkisinin hiç kimseden esirgenmeden ve geciktirilmeden kullanılması, yargısal sorumluluğun bağımsızlıktan ayrı düşünülmemesini zorunlu kılmaktadır'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?