Gergedanlaşmadan

Yaşadığımız bu yüzyıl hem dünyada hem de ülkemizde etki bulan son derece önemli bir görünmez iktidarlar dönemini yansıtmaktadır.

Gergedanlaşmadan
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.04.2010 - 07:51

Siyaset üstü bir yapılanmalar çağının önerdiği çoğunlukla içi boş temsili güçler, hipergerçeklikle yapılandırılmış sistemin bir parça hayali ve şişirme kahramanlarını değişik coğrafyalarda yaratmaktadır.

İktidar ilişkileri arasında iradesini ortaya koymakta zorlanan bireyler ise abartılmış yapılar, kendileri dışında gelişen durumlar ve kurgular içinde yaşama uğraşına kalkışmaktadır. Tüm dünya, toplumsal bakış açısından mahrum edilerek hak etmedikleri yönetimlerle oyalanma çağındadır.

Demokrasi, sınıf mücadelesi, haklar ve eşitliklerin söylemiyle simgeleşmiş ülkelerde dahi bir devinimsizlik ve safsata yönetimleri iş başında tutan bir sistem mevcuttur. Saçma ve absürd tanımları bence ilk kez bu kadar aleni biçimde toplumları –ki buna bizim içinde bulunduğumuz süreç de dahildir- ilgilendirir hale gelmiştir.

Oysa İkinci Dünya Savaşı’nın ardından insanın  ruhunu saran korkunç umutsuzluk duygusunun gündelik pratiğinde hissedildiğinden kat ve kat daha fazla, sanatın dilinde ve yapısında ortaya çıkmaya başlayan süreç insan bilincinin karşılaştığı en korkunç gerçek kabul edilebilirdi.

Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, batılı devletlerin silahlanmasının sonunun gelmeyeceği kesindi, hatta akla aykırı kabul edilen olgu, bilimsel ve teknolojik gelişimlerin yalnızca insanın mutlu yaşamına yönelik kullanılacak oluşuydu. 1900’lerin başına gelindiğinde tüm bu “ilerleme” ve “gelişimlerin” silahlanmaya, savaş stratejilerine ve diğerlerinin yani gelişmemesi planlanan, gerilemesi öngörülenlere kullanılmaya doğru hazırlanması ve sanayinin olanaklı kıldığı hammaddeyi işleyip paylaşma ereği, çok yakında korkunç bir atom bombası gerçeğinin dünyayla tanışmasına ve öylesine bir katliamın yaşanmasına sahne olacaktı ki, insana dair dengeler kısa sayılabilecek bir zaman içinde altüst olacaktı. Bunlar korkunç süreçlerdi.

Yaşamın bir bakıma acımasızlığı, sistemi kuranların ve zamanı kurgulayanların leyhine doğru bir unutkanlık olgusunu da, diğer bir çok iç içelik gibi içinde besliyor oluşudur. Bir zaman sonra, çağının tanığı olmayan insanlar için bu olan biten olaylardan hicap ve onmaz üzüntüler duymak hissi, sadece kaynaklar ve tarih yardımıyla gerçekleşmektedir. Teknolojik gelişimle ne yazık ki paralel ilerleyen yalnızlaşma, donanımsızlaşma, düşüncenin önünde ilerleyen sevimsiz tekilcilik duygusu, toplumsal tavırdaki kırılmalar, ruhsuz benzeşmeler, karakter olabilmenin zorluğu, prototiplerin fabrikasyon edimleriyle vaad edilmiş siyasi düzen, kendisini bulunduğu en küçük birimde bile ilahileştirip tek özne kabul etmesi kurgulanırken aslında uyutulan ve demokrasinin prizmada kırılan yansısından yapılmış bir  totaliterlik insanın insan için kurduğu en muhafazakar kapanlardan biridir.

Bugünlerde Romanya doğumlu oyun yazarı Eugène Ionesco’yu, doğumunun 100. yılında anmaya devam ediyoruz. Absürd tiyatro yazarı olan Ionesco özellikle Gergedanlar oyununda bence ulaşacağımız şu yüzyılda korkunç biçimde kendisini hissettiren çıkışsızlık duygusunu olağanüstü bir dille bütünleştirmiştir. Kentin birinde yaşayan insanların insanlıktan çıkarak süratle gergedanlaşmaya başlamasına diğerlerinin pek de duyarlı olmayışı ve herkesin birer birer gergedanlaşmasını anlatan oyun bizim kendimizle yüzleşebilmemizi sağlayan çok önemli metinlerden biridir. Mutlak ve tek bir düşüncenin güdümüne girererek yaşamak, derisi kalınlaşarak, ağırlaşarak, benzeşerek, ilkelleşerek, güdülenerek, sevginin bile gergedanlaşmaya engel olamadığı bir durumu kabul ederek yaşamının eğretilemeli bir anlatımıdır bu oyun. 

İnsan kendisi olmaktan çıkar ve kitlesel bir yalnızlaşmaya kurban gidebilir mi? Gergedanlaşmak dediğimiz şey adeta sosyal, düşünsel ve ilkesel olarak mutasyona uğramaktır. Çevremize baktığımızda gergedanlaşmaktan anladığımız şeye karşılık gelen çok sayıda  insan görebiliriz. İnsan bir ‘sürü’ psikolojisinin ardında düşünemez hale geldiğinde hala  insan olarak kalabilir mi? İyimserlik dilekleriyle yavaşça yanıbaşımıza sokulan şiddet duygusu insana hem insani hem de mesleki ahlakını kaybettirebilecek kadar savaşa susamış olabilir.

Bu çağ, demokrasi ve barış talebinin iç cebinde sakladığı korkunç bir ayrıştırma, ayrıştırırken benzeştirme, içeriksizleştirerek aynı kılma ve kontrol yoluyla kişiyi gergedanlaştırma çağıdır. Gergedanlaşan insanı bir metre uzaktan tanıyabilirsiniz. Bu değişim kişiyi ses tonundan dış görünüşüne dek hızla ele geçirebilir. Ionesco’yu bir kez daha anarak, özellikle bu oyunun gerçekten hücrelerine kadar değişime uğrayanları daha kolay anlayabilmemiz adına muhteşem simgelerle karşılaşabileceğimiz bir yapıt olduğunu hatırlatmayı bir borç biliyorum. Henüz gergedanlaşmayanlardansanız lütfen okuyun....


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler