Görüşme sona erdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasındaki görüşmenin ''çok samimi bir havada geçtiği, Ermenistan ve İran başta olmak üzere bir çok konunun ele alındığı'' bildirildi.

Görüşme sona erdi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.04.2010 - 14:13

Erdoğan, Obama'ya Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Doğu'da barışın tesisi için yaptığı çalışmaları aktarırken görüşmede ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Kafkafsya bölgesiyle ilgili sürdürdükleri çalışmaların devamı için mutabakata varıldı.

Başbakan Erdoğan, ayrıca Obama'ya İran'ın nükleer programı konusundaKİ görüşlerini de iletti. Obama da Türkiye'nin diplomasi ve barışa yönelik çalışmalarını takdirle izlediklerini ancak çözüme ulaşmak ve ilerleme kaydetmek için bu konuda Türkiye'nin devrede kalarak girişim ve çabalarını, yapıcı katkısını sürdürmesini istedi.

''Çok samimi bir havada geçtiği'' bildirilen görüşme, 15 dakika planlanmasına karşın 45 dakika sürdü. ''Yapıcı ve olumlu olduğu'' bildirilen görüşmede, Kafkaslar ve Orta Doğu'daki gelişmeler de ele alındı.

Nükleer Enerji Zirvesi'nin yapıldığı merkezde gerçekleşen görüşme 45 dakika sürdü. Görüşmede, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da hazır bulundu.
 

Erdoğan-Medvedev görüşmesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Başkanı Dmitri Medvedev ile görüşüyor. Başbakan Erdoğan, Nükleer Enerji Zirvesi'ne katılmak üzere geldiği Washington'da, ikili temasları çerçevesinde ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmenin ardından Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile görüştü.

 

Nükleer Güvenlik Zirvesi

Washington Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantının başında zirveye katılan liderler aile fotoğrafı çektirdi. Daha sonra ABD Başkanı Barack Obama, zirvenin açılış konuşmasını yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Obama'nın başkanlığında düzenlenen ''Nükleer Materyaller ve Yasa Dışı Kaçakçılığın Önlenmesi Konusunda Uluslararası Tedbirler'' konulu oturuma katılacak. Başbakan Erdoğan da zirvede bir konuşma yaptı.

Erdoğan, daha sonra Obama'nın ev sahipliğinde düzenlenecek nükleer güvenlikte Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun rolü konulu çalışma yemeğine katılacak. Zirve, Obama'nın yapacağı basın toplantısının ardından sona erecek. Toplantının yapıldığı zirve merkezi güzergahında liderlerin kullandığı caddeler trafiğe kapatılırken bazı metro giriş çıkışları da güvenlik sebebiyle işletilmiyor. Bir kısım guruplar da zirveyi protesto ediyor.

Erdoğan: "Türkiye çabaları teşvik etmektedir"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, güvenlik algısının son derece önemli değişimler geçirdiği, güvenlik ve özgürlük dengesinin daha kırılgan ve hassas nitelik kazandığı bir süreçten geçildiğini bildirdi.

Güvenlik kavramına ilişkin her geçen gün yeni tanımlamaların yapıldığını, güvenliğin kapsamının daha da genişlediğinin herkesin malumu olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Bununla birlikte, karşı karşıya bulunduğumuz risk ve tehditlerin yapısı da önemli ölçüde değişerek ulusal savunma ve uluslararası güvenliğe ilişkin köklü varsayımları geçersiz kılacak hale gelmiştir'' dedi.

Yoksulluk, iklim değişikliği, korsanlık, bölgesel istikrarsızlık ve terörizm gibi tehditlerin etkisinin, küçülen dünyada daha derinden hissedildiğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Böyle bir atmosferde yeni tehditlere, eski yaklaşımlarla karşılık vermek geçerli bir yöntem olarak kabul edilemez. Yeni tehditler, yeni yaklaşımları beraberinde getirmelidir. Bugün, büyük ölçüde güncellenmiş ve daha fazla eş güdüm sağlanmış bir mukabele yöntemine ihtiyaç vardır. Şunu da unutmamak gerekir ki küresel bir köye dönüşen dünyada sorunlarımız da ortak bir mahiyet arz etmektedir. Sorunlarımız ortak olduğuna göre, o halde çözüm yolları da daha insicamlı ve ortak tutumları gerekli kılmaktadır.

Bu noktada, şu hususu da özellikle vurgulamak istiyorum: Başta nükleer enerji ve nükleer silahlar olmak üzere, her alanda dünya kamuoyunu ve vicdanları rahatlatacak cevaplar üretmemiz artık kaçınılmaz ve ertelenemez bir hal almıştır. Adalet duygusu örselenmiş ve tahrip edilmiş kitlelerin nasıl bir umutsuzluk duygusu içinde olduklarını ve bu umutsuzluğun yol açtığı çaresizliğin nasıl sorunlar ürettiğini hep birlikte yaşayarak gördük. Adalet, eşitlik ve hakkaniyet duygusundan uzak yaklaşımlar, maalesef düşmanlıkların, kamplaşmaların artmasında en önemli rolü oynuyorlar.''


Küresel meselelere ortak çözümler üretme

Türkiye olarak üzerinde hassasiyetle durdukları Medeniyetler İttifakı'nın, dünyada çeşitli nedenlerden oluşmuş ön yargıları ve yanlış anlamaları gidermeye yönelik önemli bir mücadele yöntemi olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, ''Nükleer silahlar, kitle imha silahları, uluslararası terörizm gibi konularda, ortak ve kararlı bir hareket tarzı ortaya konmadığı sürece, medeniyetler arasındaki uçurum daha da derinleşecek ve telafisi zor husumetler ortaya çıkacaktır'' diye konuştu.

Küresel meselelere ortak çözümler üretme konusunun, bugün her zamankinden daha fazla ciddiyet ve önem arz ettiğini bildiren Erdoğan, nitekim, yaşanmakta olan ağır küresel krizin, küresel meseleler karşısında ortak ve aktif çabaların ne kadar hayati olduğunu ispat ettiğini dile getirdi.

Erdoğan, şöyle konuştu:
''Aynı şekilde, nükleer enerji, nükleer silahlar, terörizm, yoksulluk, iklim değişikliği gibi küresel sorunlar karşısında da bu ortak kararlılığı göstermek zorundayız. Bugün burada, nükleer güvenlik konusundaki ortak çabalarımızı güçlendirmek ve geliştirmek için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu toplantı vesilesiyle nükleer güvenlik ve nükleer risklerin azaltılması konusunda ihtiyari bir rehber oluşturmayı hedefliyoruz.

Bu hedef doğrultusunda şu hususlara dikkat edilmesi özellikle önem arz etmektedir: Nükleer terörizm riskinin bertaraf edilmesi yolunda ilk ve en önemli adım, hiç şüphesiz nükleer silahsızlanma çabalarının artırılması ve ulusal güvenlik politikalarında nükleer silahların rolünün azaltılmasıdır. Nükleer silahları kullanma riskinin ancak nükleer silahların yayılmasının önlenmesiyle azaltılabileceğini idrak etmeliyiz. Bu yolda atılması gereken öncelikli ve hayati adımlar da ortadadır.

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nın (NPT) yetki ve etkinliği güçlendirilerek sürdürülmelidir. Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması gecikmeden yürürlüğe girmelidir. Çekirdeği Bölünebilir Maddelerin Yasaklanması Antlaşması için müzakerelere başlanmalı, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi yükümlülüklerine de tam riayet gösterilmelidir.

Bütün bu hassasiyetler çerçevesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın rolü güçlendirilmelidir. Bununla birlikte her ülkenin nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanma hakkı teslim ve teyit edilmelidir. 'Güvenlik' ve 'emniyet' kavramları barışçı nükleer teknolojilerden istifade etmek için koşulan şartlar olmamalı, bu teknolojilerin sorumlu biçimde kullanılmasını etkili biçimde temin eden araçlar olarak görülmelidir.''


Nükleer silahlar

Türkiye olarak, uluslararası toplumun güvenlik algısının artırılması ile nükleer silahlara dayalı güvenlik arasında ters orantı bulunduğuna inandıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Şahsi düşüncem, gerçek caydırıcılığın veya güvenliğin nükleer silahlara değil, halklarımızın refahına yapılan yatırımlarla mümkün olduğu yönündedir'' dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Nükleer silah sahibi ülkeler, bu çerçevede ayırdıkları dev kaynak ve bütçeleri, bunun yerine halklarının refahı için tahsis etselerdi, kuşkusuz o ülke çok daha zengin ve zengin olduğu kadar da güvenli olabilirdi. O nedenle, nükleer silahların tedricen azaltılması ve bir aşamada ortadan kaldırılması, bölgesel ve küresel güvenlik ve istikrara yapılabilecek en faydalı hizmet olacaktır. Elbette güvenlik konusunun yegane unsuru nükleer silahlar değildir. Ancak en yıkıcı etkilere sahip olan tehdidin, nükleer silahlar olduğu kesindir.

Bu bağlamda, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya, herkesin kendini daha güvende hissedeceği bir dünya anlamına gelecektir ve Türkiye bu yöndeki çabaları teşvik etmektedir. Nükleer programlara ilişkin meselelerin ancak diyalog, angajman ve diplomasi yoluyla çözülebileceği yönündeki tezimiz de halen geçerlidir.
Nükleer güvenlik her şeyden önce ulusal bir sorumluluktur ancak bu konudaki tehditler de faydalar da ortaktır. Bu çerçevede, nükleer silah sahibi ülkelerin, tutumları ve attıkları adımlarla öncü rol oynamaları elzemdir. Yeterli fiziksel koruma, uygun düzenlemeler, etkin tespit ve nükleer emniyet ile güvenlik sistemlerinin bütünleşmesi ilkelerini kapsamayan bir anlayış, nükleer güvenliğe de dengeli bir yaklaşım olmayacaktır. Her ülke, Nükleer Maddelerin Fiziksel Korumasına İlişkin Sözleşme ve bu sözleşmenin tadil edilmiş halini hassasiyetle uygulamalıdır.

Nükleer Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi ve 1373 ve 1540 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararları da nükleer güvenliğe ilişkin aynı hassasiyetle uygulanması gereken uluslararası düzenlemelerdir. Ülkelerimizin sorumluluğunda bulunan nükleer tesislerin ve materyallerin güvenliğinin artırılması da büyük önem taşımaktadır ve nükleer silahların güvenliği bu çerçevede bir istisna teşkil etmemelidir.
Diğer taraftan, nükleer maddelerin istenmeyen ellere geçmemesi için artan ölçüde müteyakkız olmalıyız. Uluslararası toplumun bu konudaki işbirliği etkin ve yüksek düzeyde ilerletilmeli; nükleer güvenlik konusundaki ortak çabalarımız bir üst aşamaya taşınmalıdır.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, küresel nükleer güvenlik çerçevesinin oluşturulması ve etkili bir şekilde uygulanmasının teşviki alanındaki çabalarını sürdürmelidir. Bugün buradaki mevcudiyet ve kararlılığımızın, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya hedefi yolunda başarılı bir adım teşkil edeceğine bütün samimiyetimle inanıyorum. Unutmamak gerekir ki en güçlümüzün hissettiği nükleer emniyet duygusu, en zayıfımızdan kaynaklanacak bir zafiyet karşısında kırılgandır. Bir başka deyişle hepimizin güvende olmadığı bir dünyada hiçbirimiz güvende olamayız.
Dikkatli ve dengeli bir şekilde hazırlanan Zirve Bildirisi ve Çalışma Planının da bu yaklaşımı benimsemesinden memnuniyet duyuyorum.''

 

Rusya 2.5 milyar dolar harcayacak

ABD'nin başkenti Washington'daki nükleer güvenlik zirvesine katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergel Lavrov, ABD ile yapılan anlaşma gereği, nükleer silah üretiminde kullanılabilir 34 ton plütonyumu imha etmek için 2.5 milyar dolar harcayacaklarını söyledi.

Lavrov, açıklamayı, Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile iki ülkenin Soğuk Savaş dönemi silah programlarındaki plütonyum stoklarını azaltma konusunda vardıkları anlaşmanın protokolünü imzalamadan önce yaptı.

 

Obama, İran'a karşı NPT'yi güçlendirmeyi umuyor

ABD Başkanı Barack Obama'nın İran gibi devletleri "sorumlu tutma"nın bir yolu olarak, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasının (NPT) güçlendirilmesini hedeflediği bildirildi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, NPT sayesinde uzun yıllar boyunca nükleer silahların yayılmasının büyük oranda engellendiğini belirterek, "İran ve Kuzey Kore gibi bazı devletlerin nükleer silahların peşine düşmesiyle son yıllarda yıprandığını görüyoruz" dedi. Bu nedenle Başkan Obama'nın güçlendirilmiş bir NPT'ye sahip olabilme konusuna odaklandığını belirten Rhodes, "Böylece devletler yükümlülüklerini yerine getirmediklerinde, onları bundan sorumlu tutabiliriz" diye konuştu.

 

Bütün ülkeler nükleer silahları teröristlerden uzak tutmakla sorumlu

ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ''Nükleer Güvenlik Zirvesi''nin sonuç bildirgesinin taslağında, nükleer silah yapımında kullanılan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum ve ayrıştırılmış plütonyum üzerinde yeni kontroller yapılmasının talep edildiği bildirildi.

47 ülkeden temsilcilerin katıldığı zirvenin sonuç bildirgesinin taslağını ele geçiren uluslararası haber ajansları, taslakta bütün ülkelerin nükleer silahları teröristlerden uzak tutmak konusunda sorumlu olduğunun belirtildiğini duyurdu. Taslaktaki kilit hedeflerden birinin, "devlet dışı aktörlerin" bu maddeleri kötü amaçlarla kullanmalarının önlenmesi için nükleer maddelere ilişkin bilgi ve teknolojiye ulaşmalarının engellenmesi olduğu belirtildi.

Gelişmekte olan ülkelerin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlı kullanma haklarını ihlal etmeyecek şekilde, güçlü nükleer güvenlik prosedürleri uygulanması da desteklenen taslakta, devletlerin yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum kullanılan nükleer reaktörlerini, düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum kullanılan reaktörlere dönüştürmesi de cesaretlendirildi.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) üstlendiği önemli role bir kez daha işaret edilen taslak metinde, kurumun görevini yerine getirebilmesi için yeterli kaynağa sahip olmasının sağlanacağı vaadinde bulunuldu. Taslakta, yasadışı nükleer ticaretinin etkin bir şekilde engellenmesi için daha fazla uluslararası işbirliği yapılması da talep edildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler