'Gülünç öldürmez' öyle mi?

Aurel, "Bu olayların bir karikatür yüzünden çıktığına inanmıyorum. Bunlardan daha ağır ve sivri karikatürler çizilmiş, ama böyle bir tepki doğurmamışlardı" diyor.

'Gülünç öldürmez' öyle mi?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.09.2012 - 07:54

Danimarkalı çizer Kurt Westergaard’ın Hz. Muhammed karikatürünün yarattığı krizin üzerinden geçen 7 yılın ardından, Charlie Hebdo adlı Fransız mizah dergisinde yayımlanan bir karikatür, “Hz. Muhammet’i aşağıladığı” gerekçesiyle şiddet olaylarının fitilini ateşliyor.

Peki bu yapıtlar, fikir ve ifade özgürlüğünün bir ürünü mü, provokasyonun aracı mı? Sorularımızı, Türkiye’nin AB ile ilişkilerini konu alan “Uzun İnce Bir Yol, Karikatürlerle Türkiye-AB İlişkileri” başlıklı sergisi için İstanbul’a gelen “Cartooning for Peace / Barış İçin Karikatür” oluşumundan Belçikalı ünlü çizer Michel Kichka ve Le Monde çizeri Aurel yanıtladı.

 

Sorumluluk duygusu

- Danimarkalı karikatürist Kurt Westergaard’ın Batı ile İslam dünyasını karşı karşıya getirdiği Hz. Muhammet, karikatürünün yarattığı hezeyanda 140 kişi hayatını kaybetmişti. Bugün yaşanan benzer krizi göz önünde bulundurunca, karikatür sanatına bakışta bir değişim başladı mı?

Kichka: 2005’teki bu olayın sonrasında karikatüristlerde sorumluluk duygusunun geliştiğini düşünüyorum. Daha çok tartışmaya, sorgulamaya başladılar. Uluslararası medya karikatür ve karikatüristlerle ilgilenmeye başlarken, kamuoyu da yeniden siyası karikatüre ilgi duydu.

Aurel: Bu olayların bir karikatür yüzünden çıktığına inanmıyorum. Karikatürü algılama sorunu olduğunu sanıyorum. Bunlardan çok daha ağır ve sivri karikatürler çizilmiş, ama böyle bir tepki doğurmamışlardı. Sorun, bu karikatürlerin nasıl ve hangi nedenle algılandığından kaynaklanıyor.

- Önce “Innocence of Muslims” adlı film, yine Müslüman dünyasının ayaklanmasına, çok kişinin ölmesine neden oldu. Ardından Fransa’da yayımlanan Muhammed karikatürü, yeniden büyük tepkiler aldı. Size göre bunlar düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında mı değerlendirilmeli?

Kichka: Bu filmi Obama ya da ABD yapmadı. Tersine, ABD bu rezil provokasyonu mahkûm etti. Bana göre bu, karşı tarafın provokasyona ne denli hazır olduğunu gösteriyor. Aslında iki sorun var: Köktendinciler bütün karikatüristlerin korkmasını, çizerken ellerinin titremesini istiyorlar. İkinci sorun, ılımlı İslamın sesini duyurmasının engellenmesi oldu. Aşırı tepkileri dengeleyecek başka bir ses çıkmıyor ve doğal olarak Batı korkuyor.

Aurel: Yanlış olan, bu karikatürlere fazla önem verilmesi. İslam dünyası yeterince kalabalık ve güçlü bir konumda. Yapılacak en iyi şey, bu karikatürleri eleştirmek, ama ciddiye almamak, görmezden gelmek olacaktır. Ancak filmi ve karikatürleri aynı çizgiye koymamalıyız. Filmin bambaşka bir amaçla yapıldığı belli oluyor.

- Bazı görüşlere göre 20. yüzyılda Yahudi karşıtı söylemlerde kullanılan stereotiplerin çok benzer biçimleri, bugün Müslümanlara karşı kullanılıyor. Bu görüşü savunanlar, antisemitizm ile İslamafobinin benzer kaynaklardan beslendiği, hatta aynı araçları neredeyse aynı yöntemlerle kullandığı kanısında. Goebbels’in Yahudi karşıtı propaganda filmi ile “Innocence of Muslims” örneklerinde olduğu gibi. Siz, sanatın ve sanatçının politika için araçsallaştırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kichka: Bu film Goebbels’in propaganda filmi ile karşılaştırılamaz. Birkaç oyuncunun rol aldığı Innocence of Muslims’i, YouTube olmasaydı kimse bilmezdi. Oysa Goebbels tüm yeteneklerini ırkçı ve faşizan bir ideolojinin hizmetine sundu.

Aurel: Filmi görmedim, karşılaştıramam. Her durumda, kim olursa ve kime karşı olursa olsun, sanatla nefret saçanları kınıyorum. Sorunun ilk bölümüne gelince, Yahudiler bir halktır, İslam ise bir dindir. Din bir felsefedir, inançtır; halklar ise insanlardır. Biz de Fransa’da bu ayırımın farkındayız.

Karikatür sorun çözmez

- Sizin de içinde olduğunuz, Cartooning for Peace kurulduğundan bu yana barışa nasıl bir katkı sağlanabildi?

Kichka: Cartooning for Peace okyanusta bir su damlası! Bugün bu girişimin 100 üyesi var, ama bunlar ülkelerinin önde gelen karikatüristleri, yazılı ve görsel basında çok etkililer. Bu da bu küçük topluluğun milyonlara seslenmesi anlamına geliyor.

Aurel: Farklı görüşlerden çizerleri bir araya getirdi. Tahran’dan Paris’e, insanlar farklı düşünüyorlar. Benim bakışımda da pek çok değişiklik oldu.

- Bu oluşumda yer alan sanatçılar özellikle din ekseninde yaşanan krizlerde ne kadar etkili olabilir? Giderek radikalleşen ya da radikalleştirilen Müslümanlar, kendi içlerinden Edward Said gibi kalemler çıkaramadığı sürece, dışarıdan, özellikle Batı’dan gelen çabalar ne kadar etkili olabilir?

Kichka: Bu tür krizlerde ilk işim, bu konuda çizilen karikatürlere bakmak olur. Genellikle çok cesur çizimlere rastlıyorum, çünkü her iki tarafın da çevresinde güçlü mizah unsurları var. Radikalleri gülünç-leştirdikleri gibi, Batı’nın hoşgörüsüzlüğünü de gülünçleştiriyorlar. Fransızca’da bir söz vardır: “Gülünç öldürmez!” Bir karikatürle gülünç-leştirmek acıtabilir, ama kesinlikle öldürmez!

Aurel:
Karikatür, sorunları gözler önüne sermek için var olmalı, sorun yaratmak ya da çözmek için değil. Biz bunu anlatıyoruz.       
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler