Güneydoğu'ya özgü beslenme böbrek taşına neden oluyor

Böbrek taşının en yoğun görüldüğü Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yöreye özgü beslenme şeklinin taş oluşumunu artırdığı belirtiliyor.

Güneydoğu'ya özgü beslenme böbrek taşına neden oluyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.12.2011 - 09:51

Dünyada yüzde 10, Türkiye'de yüzde 15 oranında görülen böbrek taşının Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 30 oranında görüldüğünü belirten uzmanlar başta yöreye özgü beslenme şekli olmak üzere iklim koşullarının ve az sıvı tüketiminin taş oluşumunu artırdığı uyarısında bulunuyor

Bölgeden daha çok ''yan ağrısı'' şikayeti ile yılda 8 bin hastanın başvuruda bulunduğu Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tetkikler sonucu bu hastaların yüzde 50'sine böbrek taşı teşhisi konulurken, ayda ortalama 50 hastaya da taş kırma operasyonu gerçekleştiriliyor.

DÜ Üroloji Bölümü Öğretim Üyesi Namık Kemal Hatipoğlu, üriner sistem taş hastalığının üroloji pratiğinde en sık karşılaşılan hastalıklardan biri olduğunu, tüm dünyada yüzde 10 oranında görülen bu hastalığın Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 3 kat fazla görüldüğünü söyledi.

Hastalığın bölgede en sık 20-50 yaş arasında görüldüğünü ifade eden Hatipoğlu, ancak yeni doğan bebekler de dahil çocuklarda da böbrek taşı görülme oranının arttığını belirtti.
Bölgede yoğun görülmesinin başlıca etkenleri arasında yöreye özgü beslenme şeklinin geldiğine dikkati çeken Hatipoğlu, şöyle dedi:
''Bölgede kırmızı et tüketimi yaygın. Batıda haftada birkaç gün tercih edilen kırmızı et, bölgede her gün ve bazen günde 2 öğün tüketiliyor. Bu da taş oluşumunu artırıyor. Bunun yanı sıra bölgede hayvansal gıdaların tüketilmesi de yaygın. Hava sıcaklığının bölgede yüksek olmasına rağmen sıvı tüketiminin yetersiz olması, asitli içecekler kahve ve tuzlu yiyeceklerin çokça tüketilmesi de taş oluşumunu etkiliyor'' dedi.

Batman, Şırnak, Şanlıurfa, Bitlis, Muş ve Elazığ başta olmak üzere bölgedeki tüm illerden yılda ortalama 8 bin hastanın benzer şikayetlerle geldiği üniversite hastanesinde yapılan kontrol ve tetkiklerin ardından bu hastaların 4 binine böbrek taşı teşhisi koyduklarını vurgulayan Hatipoğlu, üroloji bölümünde ayda gerçekleştirdikleri 150 ameliyattan 50'sinin taş kırma işlemi operasyonu olduğunu belirtti.

Bazı hastalarda böbrek taşının hiçbir şikayete sebep olmadığına dikkati çeken Hatipoğlu, belirti vermeyen taşların son derece tehlikeli olduğunu söyledi.

Şikayete yol açmadığı için hastalığın geç fark edildiğini, fark edildiğinde tedavisine geç kalınmış olabileceğini, bazı hastaların başka şikayetlerle geldiği hastanede yapılan kontrollerinde böbreğinde taş olduğunu öğrendiğini belirten Hatipoğlu, ''Bu da böbreklerde hasara yol açmış olabiliyor. Bu nedenle biz ağrısız taşlardan çok daha fazla çekiniriz. Bölgede yaşayan tüm vatandaşlara rutin olarak kontrole gitmelerini öneririm'' dedi.

Hastaların daha çok yan ağrısı ve idrardan kan gelmesi şikayeti ile kendilerine başvurduklarını ifade eden Hatipoğlu, bebeklik döneminde ise hastalığın daha çok huzursuzluk, şiddetli karın kıvrandıran ağrı, bulantı ve kusma ile kendisini gösterdiğini söyledi.

Tetkik sonucu 5 milimetreden küçük taşların kendiliğinden düşmesinin beklendiğini ifade eden Hatipoğlu, şöyle dedi:
''Bu boyutta taşı olan hastalara bol sıvı almalarını, ağrı kesici kullanmalarını öneriyoruz. 5 milimetreden büyük taşlar için de taşın boyutu ve yerine göre farklı tedavi şekilleri uyguluyoruz. En başta dışarıdan taş kırma (ESWL) yöntemi yapılmaktadır. 1 ay önce hastanemize kazandırdığımız Türkiye'de sadece birkaç merkezde bulunan bu cihaz ile normal filmde görülen taşların yanı sıra görülmeyen taşlar da kırılabiliyor. 1 aydır hizmete sunulan bu cihaz sayesinde önceleri İstanbul ve Ankara'ya gitmek zorunda kalan hastalarımızı artık başarıyla tedavi ediyoruz. Diğer tedavi yöntemleri ise kapalı böbrek taşı ameliyatı olarak bilinen PCNL ve URS ameliyatlarıdır. Her iki yöntem de kliniğimizde başarı ile uygulanmaktadır.''

Erkeklerde taş oluşumu kadınlara oranla yüksek

DÜ Tıp Fakültesi Baş Diyetisyeni Kadir Arı, proteinden zengin gıdalarla beslenmek, iklimin sıcak olması ve kalıtımsal nedenlerin böbrekte taş oluşumunu artırdığını, tüm bu etkenlerin de Güneydoğu'da bulunması nedeniyle bölgede böbrek taşı görülme oranının yüksek olduğunu söyledi.

Böbrek taşının daha çok erkeklerde görülmesinin başlıca nedeninin erkeklerin dışarıda proteinden yüksek gıdalarla beslenmesine bağlı olduğunu ifade eden Arı, bu etkenlerin ürik asit taşlarının oluşumuna neden olduğunu belirtti.

Kadınların ise erkeklere nazaran karbonhidrat ağırlıklı beslendiğine dikkati çeken Arı, şöyle dedi:
''Lokantada kebap başta olmak üzere kırmızı et ağırlıklı beslenen erkeklerde kadınlara oranla taş görülme olasılığı daha yüksek. Bu nedenle dengeli beslenmeye özen göstermeliyiz. Öğün atlamadan ve bol sıvı tüketerek beslenmeye alışmalıyız. Kış mevsiminde 1.5 litre, hava sıcaklığının artış gösterdiği aylarda ise 1.5-3 litreye kadar sıvı tüketimini artırmalıyız. 70 kilogram ağırlığındaki bir kişinin günlük protein ihtiyacı 70 gramdır. Günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, günlük 3 köfte kadar et, 2-3 yemek kaşığı katı, sıvı veya karışık yağ, yarım kilo meyve ve sebze ile bol su tükettiğimizde böbreklerde taş oluşma riskini kesinlikle önlemiş oluruz.''

3 yılda 4 ameliyat

DÜ Tıp Fakültesinde tedavi gören 9 yaşındaki 3. sınıf öğrencisi Sedat Bayram, böbreğindeki taş nedeniyle 6 yaşından bu yana 4 kez ameliyat olduğunu söyledi.

Taş kırma operasyonları da dahil 3 yılda 20 farklı tedavi yöntemi uygulandığını ifade eden Bayram, son operasyonda idrar yolundan girilerek böbreğindeki taşların kırıldığını belirtti.
Anne Seniha Bayram, oğlu Bayram'ın böbreğindeki taş nedeniyle çok şiddetli ağrıları olduğunu, 6 yaşından bu yana tedavi gördüğünü söyledi.

6 çocuğu olduğunu anlatan Bayram, genetik özellik taşıyabileceği düşüncesi ile doktorların diğer çocuklarını da kontrol ettirmesi gerektiği yönünde kendisini uyardıklarını belirtti.

Hastalardan Mustafa Günaydın da (49), önceki yıllarda dayanılmaz ağrılar nedeniyle başvurduğu bir hastanede doktorların kendisine böbreğinde taş olduğunu söylediğini fakat korktuğu için ameliyat olmak istemediğini söyledi.

Sancılarının artması üzerine ameliyata karar verdiğini ifade eden Günaydın, ''Ameliyattan sonra böbreğimden çıkan taşları gördüğümde çok şaşırdım. Daha önce de 2 kardeşim böbreğindeki ameliyat nedeniyle ameliyat olmuştu. Beslenme alışkanlığı bu hastalıkta etkiliymiş. Çocuklarımı da kontrol ettirmeyi düşünüyorum'' dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler