Haddimizi bildirmiş!
AKP Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Basına engel konulmazmış. Konulmaz, öyle bir derdimiz yok. O medya bize her gün küfür yağdırdığında ona haddini bildirmek de bizim cevabımızdır" dedi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 24. Dönem 3. Yasama Yılının ilk grup toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yeni yasama yılının hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, Eylül ayı ihracat rakamlarını değerlendirdi.
Eylül ayında ihracatın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7.4 oranında arttığını belirten Erdoğan, ''Bu yılın ilk 9 ayındaki ihracatımız da yüzde 12.1 artışla 111 milyar 461 milyon dolara ulaştı. Böylece Eylül ayı itibariyle yıllık ihracatımız bir önceki döneme göre yüzde 11.6 artarak 146 milyar 927 milyona ulaşmış oldu. Ekonomimizin lokomotifi olan bu artış oranları uyguladığımız politikaların doğruluğunu, ülkemiz için hayırlı sonuçlar doğurduğunu bir kez daha teyit etti'' şeklinde konuştu.
Önceki gün partisinin 4. Olağan Büyük Kongresi'ni yaptıklarını anımsatan Erdoğan, kongrenin tam bir demokrasi şöleni şeklinde gerçekleştiğini söyledi. Kongreye katılanlara ve destek verenlere teşekkür eden Erdoğan, bayrağı yeni isimlere devreden arkadaşlarına da şükranlarını dile getirdi.
Erdoğan, ''Kongremize katılan bütün kardeşlerimize, gösterdikleri o samimi coşku için, gönüllerini bizlere açtıkları için ayrıca teşekkür ediyorum. Genel Başkanlık görevini bir kez daha şahsıma tevdi eden delegelerimize gösterdikleri kadirşinaslık için teşekkür ediyorum. Yeni projelerle milletimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Üzerimizde taşıdığımız kutsal millet emanetine hiçbir zaman gölge düşürmedik, düşürmeyeceğiz'' diye konuştu. Genel Merkez yönetimine seçilenlerin bu idrakle görevlerini yürüteceklerine gönülden inandığını belirten Erdoğan, kongreye katılan yabancı konuklara da teşekkür etti.
'Kongre zirveye dönüştü'
Başbakan Erdoğan, AKP Kongresi'nin sadece Türkiye'nin değil bütün dünyanın gözünün üzerinde olduğu, dikkatlerin yoğunlaştığı bir zirveye dönüştüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Türk siyasi tarihinde yurt dışından bu kadar ilgi gören, bu kadar çok misafir ağırlayan, bölge ülkeleri tarafından bu kadar büyük bir dikkatle izlenen pek az kongre yaşanmıştır. Aslında bu ilgi bizim şahsımıza, partimizin kurumsal kişiliğine değil, doğrudan ve bizatihi Türkiye'ye ve Türk milletine yöneliktir. İktidara geldiğimiz günden beri uyguladığımız siyasi, ekonomik, sosyal politikalar ve elbette dış politika ile bugün Türkiye bölgesinde adından söz ettiren, bir başarı örneği olarak zikredilen bir noktaya ulaşmıştır. Yurt dışına yaptığımız programlarda sayısız defa şahit olduğumuz bir gerçek var; kongremize katılan misafirlerimiz tarafından hem bizlere hem de bütün dünyaya açıkça ilan edildi. Bu gerçek; Türkiye'nin bugün özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden mazlumların, mağdurların yanında olduğudur. Bu gerçek; Türkiye'nin bölgesel barış ve istikrar için ilkeli, dürüst ve samimi bir tavır ortaya koyduğudur.''
AKP'nin de Türkiye'nin de vicdanın sesi ve mazlumların nefesi haline geldiğini vurgulayan Erdoğan, kongreye katılan temsilcilerin büyük çoğunlukta bu hissiyatı paylaşan ülkelerden olmasının tesadüfi olmadığını söyledi.
'Türkiye'nin ekseni de bellidir, rotası da bellidir'
Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da, Orta Asya'da, Balkanlar'da ve dünyanın diğer pek çok bölgesinde demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde ortaya koydukları samimi duruşun bütün neticelerinin alındığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bizim dünyadaki özgürlük mücadelelerine verdiğimiz destek, çıkara, konjonktüre, dönemsel ilişkilere bağlı değildir. Biz bu ülkelerin ve halklarının huzura, refaha, esenliğe ancak bu şekilde ulaşabileceklerine inandığımız için ilkesel tavır takınıyor, yürütülen meşru ve haklı mücadeleleri destekliyoruz, sonuna kadar da destekleyeceğiz. Baskı, zulüm, sefalet, istikrarsızlık gibi kötülükler, bizimle tarihi ve kültürel bağları olan bu ülkelerin kaderi değildir, olmamalıdır. İşte Türkiye horlanan, küçümsenen bu kardeşlerimiz için bir çıkış yolu, bir ilham kaynağı konumunda bulunuyor. Türkiye aynı coğrafyada bulunduğu ve ortak kültürel geçmişe sahip olduğu bu ülkeler ve toplumlar için değerlerinden ve kimliklerinden taviz vermeden gelişmenin, büyümenin sembolü durumundadır. Biz bu ülkelerde yaşanana bu süreci bir silkiniş, bir aslına dönüş; saten sahip bulundukları kadim medeniyetlerinin yeniden inkişafı olarak görüyoruz. Böylesi hayırlı bir sürece destek vermenin tarihi sorumluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Uyguladığımız çok boyutlu dış politikayı küçümseyen bazı çevreler, kongremize gösterilen ilgi karşısında suspus olmayı tercih ediyorlar. Sıfır sorun yaklaşımını anlamayan veya istihza ile karşılayan bu çevreler, dostlarımızın övgü dolu sözlerini görünce yine bayatlamış eksen kayması safsatasına sarılıyorlar. Kimse merak etmesin, Türkiye'nin ekseni de bellidir, rotası da bellidir.''
'Gensoruyu da maalesef sulandırdınız, rezil ettiniz'
CHP'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında verdiği gensoruyu da eleştiren Erdoğan, ''Gensoruyu da maalesef sulandırdınız, rezil ettiniz. Sizin gensoruyla filan alacağınız bir netice olmadığını bile bile bu yollara tevessül etmeniz, TBMM'nin onuruyla oynamaktır. Çünkü bir insan bir şeyi yaparken buradan netice alıp almayacağının hesabını da yapar. Ortada dürüst gerekçeleri olur'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, dünyanın üzerinde hassasiyetle durduğu Türkiye'nin dış politika anlayışının, muhalefet tarafından sulandırıldığını ve böyle bir muhalefet anlayışının dünyanın hiçbir yerinde olmadığını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Sadece el kaldırıp indirecekler veya göreceksiniz orada gruplarını dahi toplayamayacaklar. Çünkü bunlar bu gensorularını sadece vermek için veriyorlar. TBMM'ni çalışmasını, hızını kesmek için veriyorlar. Yaptıkları yapacakları başka iş yok. Bunlar bu ülkenin kalkınmasına, demokrasisine, fren olan bir muhalefettir, ilerlemesini isteyen değil. Sosyalist Enternasyonal'de bölücü terör örgütünü Filistin'deki direniş örgütüyle aynı yerde görebilecek kadar zavallısınız ve bunu destekleyecek kadar zavallısınız. Biz bu noktada sadece Meclis'te kaybettiğimiz, kaybedeceğimiz güne üzülüyoruz. Yoksa zaten bizim dış politikamız dünyada oturması gerekli olan yere Allah'ın izniyle oturmuştur. CHP'nin hiçbir zaman ulaşmadığı, ulaşamayacağı, diğerlerinin zaten kenarından dahi geçemeyeceği bir noktadır şu andaki bizim dış politikada vardığımız nokta. Emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz, devam edeceğiz ve bu gensoru oylamasında da gerekli dersi zaten alacaklar. Ayrıca bizim AB ile yürüttüğümüz katılım müzakereleri, Kafkaslar'la veya Türk dünyasıyla ilişkilerimize bunların hiçbirisi mani değildir. Ne Ortadoğu ile kardeşliğimiz Afrika ile kardeşliğimizi azaltır, ne ABD ile ilişkilerimiz Uzak Doğu ülkeleriyle yakınlaşmamıza engeldir. Küçük düşünmeye, ürkek davranmaya, içe kapanmaya alışanlar AK Parti'nin yürüttüğü cesur, etkili, çok boyutlu dış politikayı anlayamazlar.''
Kılıçdaroğlu'na terör çağrısını yineledi
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, 30 Eylül Pazar günü yapılan 4. Olağan Büyük Kongre'de, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na terör konusunda yaptığı çağrıya değindi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na yaptığı açık çağrıda, ''Gelin terör meselesine köklü çözüm getirmek için birlikte çalışalım. Arkadaşlarımız hemen görüşmelere başlasınlar. Karşılıklı öneri ve yol haritalarımızı oraya koyalım, orak mutabakata vardıktan sonra süratle hayat geçirelim. Böylece hem anaların babaların gözyaşlarını dindirelim, hem de Türkiye'yi 2023 hedeflerine doğru bir adım daha ilerletmiş olalım'' dediğini hatırlatarak, ''Biz bu çağrımızda samimiyiz. Bu çağrının içinde en küçük bir riya, en küçük bir siyasi hesap yok. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil üzümü yemek'' dedi.
Amaçlarının ülkeyi bu büyük sıkıntıların yanında, her gün gelen veya gelebilecek sıkıntılı haberlerden kurtarmak olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Biz olaya bu şekilde yaklaşırken CHP Genel Başkanı ne diyor? Eline tutuşturulmuş ve yalan olduğu daha önceden defalarca ispatlanmış notlarla hareket ediyor. Edebe, ahlaka, nezakete uymayan kelimelerle, sorumluluk sahibi, vicdan sahibi hiç kimsenin söyleyemeyeceği ifadelerle bize saldırıyor. Biz Meclis açılırken tüm partilere yeni bir sayfa açma üslubunu, tavrını gözden geçirme, siyaset kurumu olarak hep birlikte sorumluluk üstlenme çağrısı yapıyoruz. Onlar iktidara hakaret etme, Hükümeti ihanetle suçlama yarışına giriyorlar. Bizim çağrımız kendisine sorulduğunda verdiği cevap şu, 'Gelsin bakalım, kapımız açık' diyor. Bu ifade daha işin başında ortaya konulmuş bir gönülsüzlük, oyun bozanlık ifadesidir. Partime geldin, oturduk konuştuk, 3 ayı geçen bir süre oldu. Orada biz size hemen ilk teklifimizi yaptık. 'Buraya bir durum tespiti yaparak geldiniz, öneri değil bu değil mi?' 'Evet öneri değil, durum tespitidir.' O zaman 'hemen görevlendirelim başlasınlar çalışmaya' dedik. Yanındaki arkadaşı devreye girdi ve söz aldı 'ama bu 2 ayda olmaz'. Hadi 3 ayı geçti. Eğer böyle bir çalışmayı istiyorsanız, ' tamam biz de hazırız' deyin ve başlasınlar çalışmaya. Bizim ülkenin böylesine önemli bir sorunun çözümü söz konusu olduğunda hiç kimseye gitmekte sorunumuz yok. Biz bu meseleyi çözmek için gidilmesi gereken her yere gittik, gideriz. Görüşülmesi gereken herkesle görüştük, görüşüyoruz. Bunu milli birlik ve kardeşlik projemiz çerçevesinde yaptık, yapıyoruz. Benim Başbakan Yardımcım bu işin başında olan kişi olarak gitti, arkadaşlarıyla beraber randevu talep etti, bazıları randevu bile vermedi. Biz bu adımları attık.''
'CHP Genel Başkanı'nın derdi başka'
Erdoğan, CHP Genel Başkanı'nın derdinin başka olduğunu belirterek, ''Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl Meclis açılırken de böyle garip tavırlar içine girmişler, hatta bize diz çöktürmekten dahi bahsetmişlerdi. Sonra kim diz çöktü? Kendileri diz çöktü. Niye? Dürüst, samimi olacaksın. Eğer dürüst, samimi olmazsan Arapların bir atasözü var, tekrar söylüyorum; 'Men dakka dukka.' İşte buraya geldiniz'' diye konuştu. Türkiye'yi terör belasından kurtarmak için hem kişisel hem siyasi olarak her türlü riski sonuna kadar alırken, Anamuhalefet partisinin hala bu mesele üzerinden kendilerini köşeye sıkıştırmanın gayreti ve derdi içerisinde olduğunu anlatan Erdoğan, ''Anamuhalefet partisi, bugüne kadar izlediği politikayla, ortaya koyduğu tavırla terör sorununun çözümünün önündeki engellerden biri haline dönüştüğü intibahını vermiştir, vermeye de devam ediyor'' dedi.
Terör meselesinin kendilerinin şahsi meselesi, partisinin kurumsal sorunu da olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: ''Terör bu ülkenin ortak meselesidir. Bu meselenin çözümüne katkı sağlamak, destek vermek, ülkedeki her kuruluşun, her kişinin, en başta da Anamuhalefet partisi ve diğer muhalefet partilerinin asli görevidir, sorumluluğudur. Anamuhalefet partisi, bu görevini sadece ihmal etmekle kalmıyor, bunun yanında bize karşı kullanmaya çalışarak suistimal ediyor. Biz milletimizi ve ülkemizi bölücü terör örgütünün tasallutundan kurtarmak için var gücümüzle çalışmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğiz, her alanda... Anamuhalefet ve diğer muhalefet partilerini de bu tavırlarından dolayı milletimize, onun engin ferasetine havale ediyoruz. Esasen geçtiğimiz 3 milletvekili ve 2 mahalli idareler seçimi ve 2 referandumda milletimiz bunlara gerekli dersi ve mesajı verdi. Ancak hala akıllarını başlarına almadıklarını üzülerek görüyoruz.''
Erdoğan, iktidarları süresince başlattıkları çalışmaları daha ilerilere taşıdıklarını, yeni projeleri hayata geçirdiklerini belirterek, vizyon ve hedeflerini 2023 yılına kadar derinleştirdiklerini söyledi. Pazar günü yapılan kongrede milletin önüne 2023 hedefleriyle birlikte, yeni doğmuş ve bugün ilkokula başlamış çocuklara, gençlere yeni bir hedef ortaya koyduklarını anlatan Erdoğan, bu hedefin menzilini de Sultan Alparslan'ın Anadolu'nun kapılarını açtıkları Malazgirt zaferinden hareketle 2071 yılı olarak belirlediklerini kaydetti. ''Siyasi tarihimizde ilk defa bir parti, böylesine uzun, güçlü ve inançlı bir hedef ortaya koymuş oldu'' diyen Erdoğan, daha 11 yıl öncesinin Türkiye'sinde 2071 ve 2023 değil, bir yıl, bir ay, bir gün sonrasına ilişkin bir hedef ortaya koymanın mümkün olmadığını belirtti.
Siyasi ve ekonomik krizlerin tetiklediği, ekonomik krizlerin sosyal kırılmalara yol açtığı kısır döngü içinde yönünün ve hedefini kaybetmiş bir Türkiye'nin varolduğunu anlatan Erdoğan, kendilerinin önce istikrar ve güveni tesis ettiklerini, geçmiş dönemlerin tahribatını gidermek için köklü bir restorasyon süreci başlattıklarını, buna paralel olarak ekonomiden altyapıya, dış politikadan hukuka kadar her alanda çağdaş demokrasinin standartlarına uygun yeniden yapılanma sürecinin düğmesine bastıklarını, önce ana sorunları çözüm yoluna koyduklarını, ardından detaylara, sonra kılcal damarlara yöneldiklerini söyledi. Erdoğan, ''İnşallah bu dönemde kronik meseleleri de geride bırakarak Türkiye'yi yeniden yapılandırma sürecimizin temel taşlarını büyük ölçüde tamamlayacak, büyük gücümüzle 2023 hedeflerimize yoğunlaşacağız'' dedi.
'Siz o dönemleri beraber yaşamadınız mı?'
Erdoğan, çok partili siyasa hayata bakıldığında, fazla gerilere gitmeden 9 ay vadeyle bile devletin borçlanamadığını anlatarak, şöyle konuştu: ''Buralara düşmüştü. Şimdi soruyorum ben; ey Anamuhalefet, ey yanındaki yavru muhalefet; ya siz o dönemleri beraber yaşamadınız mı? Şu anda DSP gibi bir parti kalmadı ama DSP'nin anası yanınızda berabersiniz, yavru muhalefet MHP zaten koalisyon ortağıydı, beraberdiniz. 9 ay vadeyle devlet borçlanamıyordu, ülkemizi kredilibilitesi bu kadar bitmiş hale getirdiniz. Şimdi hangi yüzle kalkıyorsunuz da şu andaki iktidarın 10 yıllık mücadelede geldiği noktayı eleştirmeye yöneliyorsunuz. 36 milyar dolar ihracat vardı, şu anda 146 milyar dolar ihracatı konuşuyoruz. Dünyadaki tüm ekonomik krize rağmen bunu konuşuyoruz. Nasıl oluyor da hangi yüzle çıkıp bunu söyleyebiliyorsunuz? Bütün milletvekili arkadaşlarımdan, bütün teşkilatımdan bunu özellikle istiyorum; bunu hiç yorulmadan usanmadan söyleyin. Bizden önceki MHP-DSP-ANAP iktidarının IMF'den almış olduğu ve bize devrettiği borç 23,5 milyar dolardı. Şimdi 1,3 milyar dolar borca indirdik. Bunu yapan biziz. Siz borçlandınız, biz ödedik ve Nisan ayında sıfırlıyoruz. Şu anda da sıfırlarız. Ama diyoruz ki zaten nasıl olsa yolunda gidiyor. Düşük olan bir faizi var, tıkır tıkır öderiz ve Nisan'da bitiririz. Şu anda biz IMF'ye 5 milyar dolar borç veriyoruz, buraya eldik. Ey MHP, ey CHP bunu görmüyor musun, bak nereden nereye geldik. Merkez Bankası bir milletin ekonomide en güçlü ayağıdır. Kasamızda döviz rezervi 27,5 milyar dolardı, bunun yarısından fazlası yurtdışındaki işçilerimizin dövizleriydi. Şu anda 110 milyar dolar döviz rezervimiz var. Faiz ortada... Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şimdi hamdolsun yüzde 8'e düştü, bak nereden nereye geldik. Faizin yükü altında milletimiz inim inim inliyordu. Ziraat Bankası adeta batıyordu. Ne diyorlardı, 'görev zararı...'' Vakıfbank, Halk Bankası hepsi iflasın eşiğindeydi. Ama şimdi Ziraat Bankası Avrupa'nın en saygın bankaları arasına geldi. Halk Bankası, aynı şekilde, Vakıfbank hamdolsun iyi bir konuma geldi. O sıkıntılar artık gerilerde kaldı. Neden? Bizim bu noktada finans sektörüne olan devletin kamu bankalarında tuttuğumuz o hassas, mali disiplinden taviz vermeden götürdüğümüz sürecin neticesidir. Artık özel sektör bakkal dükkanı açar gibi banka açamıyor. Ama varsa paran gelirsin açarsın, en az 500 milyon dolar, böyle bir paran varsa, böyle bir öz sermaye koyabiliyorsan girersin. Herkese bankalar açtırdılar, oradan benim vatandaşımın parasını almak suretiyle bunu kah değişik yerlerde götürdüler, kah kendi yatırımlarında kullanırken iflas ettiler. Biz bu dönemleri yaşadık. Bunlara MHP, DSP, bugünkü CHP, ANAP gözyumdu. Bunları halka nasıl ifade ettiler; 'görev zararı' diye. Milleti böyle aldattılar. Ama şimdi bizim bankacılık noktasında bizim herhangi bir sorunumuz kalmadı.''
'Önümüzde 3 önemli dönüm noktası...'
Erdoğan, artık önlerinde 3 önemli dönüm noktası bulunduğunu belirterek, bunlardan birinin erkene almak için hazırlıklarına başladıkları ve tarihini 27 Ekim 2013 olarak belirledikleri mahalli idareler seçimi olduğunu ifade etti. Bu seçimlerde milletin gönlünü bir kez daha fethederek başarı çıtalarını yukarı taşıyacaklarına inancını dile getiren Erdoğan, ''Belediyecilik bizim işimiz, buradaki başarımız bellidir. Biz halkımıza çok daha iyi hizmetleri bizzat götürmek istiyoruz'' dedi.
Ardından 2014 yılının Ağustos ayı sonunda yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi geleceğini hatırlatan Erdoğan, ilk defa cumhurbaşkanının halkın doğrudan kendi oylarıyla belirleneceğini söyledi. Bunun AKP'nin demokraside attığı önemli adımlardan biri olduğunu belirten Erdoğan, ''Bu bakımdan gerçekten tarihi önemde bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşayacağız. AK Parti olarak bu süreci en ideal şekilde geride bırakacak, yine ilklere imza atacak başarılı bir performans sergileyeceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, 2015 yılı Haziran ayında milletvekili genel seçimi yapılacağına işaret ederek, ''2015 seçimi, bilhassa bizim 2023 hedeflerimizi hayata geçirmemiz bakımından kritik önem taşıyan bir seçim olacak. işte bu önemli dönüm noktalarını, milletimizin desteğini sürekli artırarak aştığımızda Türkiye, 2023 hedeflerini gerçekleştirme yolunda epeyce mesafe katetmiş olacak. Türkiye, önümüzdeki 3 yılda 3 seçim yaşayacaktır. Ama kesinlikle bizler bir seçim siyasetine, popülizme tevessül etmeyecek, belirlediği hedeflere ulaşmak için aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz'' dedi.
'Türkiye'ye kaybettirecek politikanın içinde olmayız'
Kendileri için aslolanın Türkiye ve Türkiye'nin selameti olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye'ye kaybettirecek hiçbir uygulama ve politikanın içinde olmadık, olmayız. Diğer partiler kongrelerinde 'nasıl bir parti' tartışması yaparken, biz kongrelerimizde 'nasıl bir Türkiye' vizyonu ortaya koyuyoruz. Aramızdaki fark bu. Başka partiler kongrelerindeki kavga ve çekişmelerle kendi birliklerini sağlayamazken, biz kongremizde Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü güçlendirecek vurgular yapıyor, bütün halkımıza kucağımızı açıyoruz. Farkımız bu...Bu yüzden AK Parti kongreleri siyasete güç katıyor, toplumsal barış ve kardeşliğimizin gücünü artırıyor. Biz AK Parti olarak kişisel ihtirasların, bireysel hesapların peşinde koşmuyoruz. Biz Türkiye'nin aydınlık geleceğini konuşuyoruz, Türkiye'nin gelecek vizyonunun hesaplarını yapıyoruz. Türkiye'nin artık 2023 hedeflerinden geriye dönüşü asla söz konusu değildir. İnşallah 2071 hedeflerini somutlaştırmak yine AK Parti'ye nasip olacak, böylece ülkemizi 22. yüzyıla hazırlamak konusunda bizden sonraki nesillerimize, torunlarımıza, bugünün çocuklarına, gençlerine sağlam bir miras bırakmış olacağız. Bu vizyonun, bu fikir ve hedef derinliğinin diğer partilere de örnek olmasını diliyorum. Ama onlar bırakın bunu planlamayı, bırakın konuşmayı, düşünmek, yani ecdadımız Fatih'in ifade ettiği gibi 'bizim fiilimizin ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz.' Bizim farkımız bu. Biz nasıl projelerle, icraat ve hizmetlerle, somut politikalarla konuşuyorsak, onların da kendi vizyonlarını ortaya koymalarını bekliyoruz. Biz 2071 dedik, onlar kendi perspektiflerine uygun başka tarihler belirleyip proje ve programlarıyla milletimizin önüne çıkarlar. Bu yarış hayırlı bir yarıştır. Biz bu yarışın öncüsü olmaktan, içinde bulunmaktan sadece şeref, onur duyarız.''
'Yok böyle 25 kuruşa simit'
Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP'nin, partisinin kongresine katılmama konusunda öne sürdükleri bahanelerin dahi tek başına nasıl bir tahammülsüzlük içinde olduklarını gösterdiğini ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu: ''AK Parti'yi çekemeyebilirsiniz, kıskanabilirsiniz ama siyasetin asgari uyulması gereken nezaket kuralları vardır. Bunları hiçe sayarsanız sadece kendi ciddiyetinizi, ağırlığınızı ortadan kaldırırsınız. Birinin bahanesi şu: Güya bazı gazetelerin kongreye davet edilmemesi. Bu bizim sorumluluğumuz; mecbur muyum? Nereden çıkıyor bu? Her gün, her türlü hakareti yapacaksın, yalan yanlış her türlü her şeyi yazacaksın, söyleyeceksin ve buna rağmen biz yine davet edeceğiz. Yok böyle 25 kuruşa simit ya. Neymiş; 'basına, medyaya engel konulmazmış.' Doğru konulmaz. Biz zaten koymuyoruz, öyle bir derdimiz yok. Ama O medya bize saygısızlık ettiği zaman, bize yalan yanlış her gün küfür yağdırdığı zaman, ona haddine bildirmek de bizim cevabımızdır. O gün salonda olan, yazılı ve görsel medyada bize saldıranlar yok mu? Yine var. Salon onlarla yine tıklım tıklım doluydu. Ama biz 3-5 tanesine böyle bir şeyi uyguladık. Niye rahatsız oluyorlar? Onlar bu ülkenin Başbakanını revize edecek, kendilerine göre ifadeler kullanırken, hatta attığımız her hayırlı adımı, kalkıp da ağza gelmeyecek ifadelerle değerlendirirken, buna kimsenin sesi çıkmayacak; bunu muhatabı olan parti kongresiyle ilgili böyle bir tavır takındığı zaman hemen suçlu duruma düşecek. Sayın Kılıçdaroğlu, sen İstanbul'da belediye başkanı adayı iken, yaptığın basın toplantılarına bazı gazeteleri çağırmadığını niye unutuyorsun? Niye onları çağırmadın? İsim mi vereyim sana? Sen bir defa dürüst ol. Ama bu Anamuhalefet liderleri hitabında böyle bir anlayış yok. Çok ciddi bir zaaf içinde. Bunu bahane ederek gelmemişler. Sen partimi davet ettiğim zaman, iki arkadaşımı gönderdim, senin kongrene katıldılar, yuhalamalara rağmen. Biz böyle anlıyoruz siyaseti.''
'Kuzu kuzu gelirsin, orada oturursun'
Başbakan Erdoğan, MHP'nin kongreye katılmama bahanesinin ise kongreye çağrılan bir misafir olduğunu belirtti. ''Biz onları kongremizi organize etmeleri için, kimleri çağırıp kimleri çağırmayacağımızı belirmeleri için davet etmedik ki. Kimleri çağırıp çağırmayacağımızı MHP'ye mi soracağız?'' diyen Erdoğan, Anadolu'da, ''misafir evsahibinin kuzusudur'' sözü olduğunu kaydetti. Erdoğan, ''Seni evsahibi davet ediyor, sen de kuzu kuzu gelirsin, orada oturursun. Ne ikram edilirse yersin, içersin; teşekkür eder, ayrılırsın. Ama bunlarda Anadolu kültürü de yok. Biz onları kongremizi yerinde izlemeleri, demokrasi şölenimize şahit olmaları için oraya davet ediyoruz. Kongre salonunda gördüklerini kendi kongrelerine uyarlamalarından da hiç bir rahatsızlık duymayız'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Gözünü kapatmakla, gündüz gece olmaz. Siz sadece gündüzü kendinize gece yaparsınız, zaten yıllardır yaptığınız da bu. Artık uyanın, gözünüzü açın. Bugün AK Parti gerçeği var, hedeflerine doğru kararlılıkla yürüyen büyük bir Türkiye gerçeği var'' dedi. ''Biz Marmaray diyoruz onlar, 'ah yaya kaldık' diyorlar'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Biz 3. köprü diyoruz, onlar 'çevre bozulur' diyor. Biz 'iki katlı tüpgeçit diyoruz, otomobiller geçecek' diyoruz, onlar 'hayal' diyor. Başlandı gidiyor, 2015'te açacağız. İnşallah önümüzdeki 29 Ekim'de Marmaray'ı açacağız. Bunu söyleyen bu CHP zihniyeti, acaba buralardan nasıl gelip geçecek? Hiç sıkılmayacak mı? Bakıyorum, gazetecilerle bir araya geliyor; 'İçi boş, yaptıkları bir şey yok, 10 sene boşa geçti...' İkisi de aynı şeyleri söylüyor. Elinize dizinize dursun ya, 10 yılda eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, enerjide, adalette, emniyette, tarımda... Bu yıl kurbanda dışarıdan kurban almıyoruz, çünkü artık fazlamız var. Hayvancılıkta attığımız adımlar var. İnşallah biraz daha devam ederek ihracata da başlayacağız. Önümüzde güzel günler var. AK Parti kendisiyle, kendi hedefleriyle, rekorlarıyla yarışıyor. Bazı köşe yazarları 'kongreden hiç bir şey çıkmadı' diyor. Merkez Karar Yönetim Kurulu'na bakıyorsunuz, bütün başarılarına rağmen yüzde 30'a yakın hücre değişimi oldu. 'Omurgası korunacak ama hücreler değişecek' demiştik. Aynı şekilde Disiplin Kurulu'nda, Hakem Kurulu'nda, Merkez Yürütme Kurulu'nda... Bütün bunlarla beraber daha güçlü, daha heyecanlı... Yeni bir heyecanla önümüzdeki 3 yılı yoğun bir şekilde harmanlayan bir yönetim... 'Bir siyasi partinin kongresi' desen anlamaz bunlar, onların anladığı çok şeyler var ama onları da ben anlamam. Biz işimize bakalım, biz diyoruz ki 'bu işi en iyi takdir eden millettir. Millet 'al sana yüzde 50' diyor. Demokrasi bu değil mi? Milletin iradesini ortaya koyması değil mi? Bu iradeye de herkesin saygı göstermesi değil mi? Ama bunlar başkalarını, başta şahsım olmak üzere, otoriter olarak değerlendirirken, asıl otoriter olanlar onlar. Onlar çoğunluğun azınlığa tahakkümü diye bizim dönemimizi değerlendirirken, öbür taraftan azınlığın çoğunluğa tahakkümünü meşru görüyorlar. Biz kimseye tahakküm etmiş değiliz. Anayasa çalışmalarında dünyanın neresine giderseniz gidin, herkes oyu oranında temsil alır. 326 milletvekiliyle 3 kişiyle temsil ediliyoruz, CHP, yarımız kadar milletvekili var o da 3 kişiyle temsil ediliyor. MHP'nin 50 milletvekili var o da 3 kişiyle temsil ediliyor. Diğerinin 36-37 milletvekili o da 3 milletvekili. Biz 326 ile bir samimiyeti ortaya koyuyoruz, 'gelin bu çalışmayı yapalım' diyoruz. 326 milletvekiline karşı 36 milletvekili ile kabadayı kesiliyor, 'şöyle olacak' diyor. Adama demezler mi ya, 'insaf et, biz bu kadarla buradayız. Biz milletvekili sayımıza oranla burada temsil edilmiş olsak, hiçbirinizin konuşma yetkiniz kalmayacak. Eller inip kalktığı zaman hepiniz bir tarafta kalacaksınız. Ama biz böyle bir şey istemiyoruz. Biz milletçe hep birlikte yeni bir Anayasa yapalım istiyoruz. TBMM'de bu çalışmayı masadan kalkmadan sonuna kadar yürütme kararlılığındayız. Süre belli artık bu yıl sonuna kadar bu iş oldu oldu, olmadı 'artık bizi daha fazla meşgul etmesin' diyeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz.''
Başbakan Erdoğan, Meclis'in tatilde olduğu yazın yaptığı yurtiçi ve yurtdışı temasları hakkında bilgi verdi.
'Sayın Kılıçdaroğlu, sana da hayırlı yolculuklar'
Kadıköy-Kartal Metrosu'nun açılışını Ağustos ayı içinde yaptıklarını belirten Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu, Kadıköy ve Kartal'da CHP belediyeleri var. 'CHP belediyeleri var' diye metroyu durdurmadık. Temeli attığımız zamanda da CHP belediyeleri vardı. Bizim derdimiz hangi parti değil, halkımıza ve ülkemize hizmet. Kadıköy'den Kartal'a 27 dakikada ulaşılıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, sana da hayırlı yolculuklar temenni ederim. İstifade et. Her zaman İstanbul trafiğine saldırıyorsun, buna saldırmana gerek yok. Hemen Kadıköy'den bin Kartal'da iniver, hiç yorulmazsın'' diye konuştu.
Erdoğan, İstanbul'un son 10-15 yılda ciddi bir değişimi yaşadığını ifade ederek, yeni eğitim-öğretim yılını Denizli'de örnek bir imam-hatip lisesinde açtıklarını anımsattı. Meclis'in yoğun bir çalışma gündemi olduğunu dile getiren Erdoğan, yeni Anayasa ile ilgili çalışmaların tatilde de sürdüğünü kaydetti. Erdoğan, ''Biz taahhüdümüzde duracağız. Biz verdiğimiz sözden asla geri adım atmayız. Anayasa masasından kalkan taraf asla olmayacağız. O masada tek başımızı kalsak dahi elimizden gelen gayreti göstereceğiz'' dedi.
Meclis'in çalışma gündemi hakkında bilgi veren Erdoğan, mahalli seçimlerin öne alınması ile ilgili Anayasa değişiklik teklifinin komisyonlarda görüşüleceğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, teklifin, gelecek hafta sonuna kadar, diğer partilerin de destek vermesiyle Genel Kurul'dan çıkmasını beklediklerini bildirdi. Erdoğan, çalışma barışının sağlayacak önemli katkı sağlayacak Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı'nın da bu hafta gündeme geleceğini ifade ederek, sınır ötesi operasyon yetki tezkeresi ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ilgili verilen gensorunun görüşmelerinin ise haftaya yapılacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, bu yılki genişletilmiş milletvekilleri toplantısı kampının 2-3-4 Kasım'da yapılacağını belirtti. Toplantıya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da aralarında bulunduğu partililer katıldı.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti