"Hak arayanlara Türkiye'de de destek çıkması lazım"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hükümet'in hak aramaya çalışan vatandaşlara baskı uyguladığını ifade ederek, "Hak arama sürecini siz baskıyla, biber gazıyla durdurmaya çalışırsanız toplumda patlamalara yol açar" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde katıldığı Sosyal Devlette Üniversite Gençliğinin Önemi konulu konferansa girişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ostim'deki patlamada 6 vatandaşın yaşamını yitimini değerlendiren Kılıçdaroğlu, bu konuda patlamanın nedeni konusunda iş yeri sahibi, Yenimahalle Belediye Başkanı, CHP Ankara İl Başkanından bilgi aldığını ifade etti. Şu ana kadar kendisine patlamanın nedeni konusunda bir bilgi gelmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ölenlere Allahtan rahmet, yaralananlara da geçmiş olsun dileklerini iletti.
Kılıçdaroğlu, torba yasayı protesto eden eylemcilere polisin müdahalesini de değerlendirirken, "Hak aramak için yasaların öngördüğü çerçevede yurttaşların yürüyüş yapmaları bir araya gelmeleri miting düzenlemeleri demokrasilerde olan bir olay. Ama hak arama sürecini siz bakıyla, biber gazıyla durdurmaya çalışırsanız toplumda patlamalara yol açar" dedi. Hükümetin torba yasanın neden protesto edildiğine bakması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu yasanın Ekonomik ve Sosyal Konsey'de görüşülmediğine dikkat çekerek, "Oysa Ekonomik Sosyal Konsey'in üç ayda bir toplanması gerekiyor. İşçilerle, memurlar ile ilgili düzenleneme varsa yasaya göre bunun görüşülmesi ve toplumsal uzlaşma sağlanması gerekiyordu, Demokrasilerde Ekonomik Sosyal Konsey'in varlığı bu tür olaylara engel olmak, toplumsal uzlaşma ile tasarılara parlamentoya taşımaktır. Ama görülüyor ki Hükümet, Ekonomik Sosyal Konseyi yasal hale getirdi ama işletmemekte kararlı" diye konuştu. Hükümet'in hak aramaya çalışan yurttaşlara baskı uyguladığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ama baskı uygulayan bir hükümet, başka ülkelerde hak arayan yurttaşlara destek çıkıyor. Destek çıkması doğru ama Türkiye'de de destek çıkması lazım" dedi. Kılıçdaroğlu, CHP'li milletvekillerinin de hak arayan yurttaşların seslerinin parlamentoya yansıması için çalıştıklarını ancak bunun gerçekleşmediğini belirtti.
"İstifa etme erdemini gösterir mi bilemem"
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yüksek yargı tasarılarına gelen eleştiriler için kullandığı "saygısızlık" ifadesini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Yargıç olmayan, hukuk fakültesinden mezun olmayan, hukuk okumayan birisinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gelmiş olması, onun yüksek yargıyı eleştirmesine olanak vermemelidir. Yüksek yargıyı eleştirebilecek bilgi birikiminiz, eğitiminiz varsa buna saygı gösteririz. Onun için yapılan açıklamayı ben siyasal bir açıklama olarak değerlendiriyorum."
"Kılıç tarafsızlığını yitirmedi mi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Zaten tarafsız değildi ki. Öteden beri tarafsız olmadığı herkes tarafından bilinen bir kişiydi. Tarafsızlığı konusunda zaten defalarca yazıldı, söylendi, çizildi. Anayasa Mahkemesi'ne hülle ile yargıç atandı, bunlar kabul edildi. Dolayısıyla kendi mahkemesine hülle ile yargıç atandığı zaman buna itiraz etmeyen bir başkan yüksek yargının kaygılarının dile getirdiği bir tasarı konusunda bir yargıca yakışamayan üslupta eleştirirse bu doğru değildir" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "İstifaya davet eder misiniz?" sorusu üzerine "O erdemi gösterir mi bilemem" dedi.
"Kamuyla medya patronu ilişkisi olmayacak, bir çıkar ilişkisi olmayacak"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda Kamu İhale Yasası'nı değiştirerek medya patronlarının kamu ihalelerine girmelerini önleyeceklerini belirterek "Kamuyla medya patronu ilişkisi olmayacak, bir çıkar ilişkisi olmayacak" dedi.
Sosyal devlet ilkesinin, Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri arasında yer aldığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında uygulayacakları sözünü verdiği Aile Sigortası'nın, sosyal devletin bir gereği olduğunu vurguladı. Aile Sigortası vaadine karşı yöneltilen "Mevcut iktidar kömür, pirinç, bulgur dağıtıyor, siz para vereceğim diyorsunuz, ne farkı var" eleştirisine yanıt veren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Arada dağlar kadar fark var. Birisini verdiğiniz zaman onu bir lütuf olarak algılar yurttaş, arkasının gelip gelmeyeceğini bilmez. Ama siz onu, yasal statüyü oluşturup yasaların öngördüğü koşullarda bu hakkı, altını çiziyorum bu hakkı almaya hak kazanan aileye bunu verdiğiniz zaman her ay düzenli, yurttaş onu hak olarak algılar. O zaman kulların egemen olduğu toplumla yurttaşların egemen olduğu toplum çıkar ortaya. Kul mantığıyla yurttaş mantığı arasındaki farktır bu arkadaşlar. Yurttaş kendi yoksulluğunu sosyal devletten ister, 'Ey devlet, ben bu ülkede yaşıyorum. Benim yoksulluğumu gider' der, bu hakkı var. Kul mantığındaysa böyle bir hak yoktur. Devlet lütfeder verirse alır, vermezse de hiçbir şey olmaz."
Sosyal devlette yoksulların yanı sıra engelliler, gaziler ve şehit yakınları, kimsesizler, sokak çocukları konusunda politikalar üretilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Sosyal devletin varlığı, herkesin karnının doyduğu bir ülke demektir" dedi.
"Aile Sigortası'nın maliyeti, mevcut yardım kuruluşlarının bütçesi artı 4.6 milyar TL"
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından salondaki öğrencilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Aile Sigortası vaadinin kaynağı konusundaki soru üzerine şu an sosyal yardım yapan 14 kuruluşun olduğunu, bu kuruluşların toplam bütçesinin üzerine 4.6 milyar TL eklenmesi durumunda ailelerin durumuna göre en az 600 en fazla 1200 TL'ye kadar Aile Sigortası ödemesi yapılabileceğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Yani öyle Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin kaldıramayacağı büyük bir rakam yok" dedi.
Türkiye'de birçok yerde kömür dağıtıldığını, diğer yandan İran'a kullanılmayan doğalgaz için 1.6 milyar dolar ödendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kaynak çok, yeter ki kaynağı kullanmasını, devleti yönetmesini bileceksiniz" dedi.
"Türkçe bizim ses bayrağımız"
"Kürtçe'nin ve Zazaca'nın resmi dil olması sosyal devlet olmakla bağdaşıyor mu?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Kürtçe resmi dil olursa bunun sosyal devletle ilgisi olur mu, hayır hiçbir ilgisi olmaz. Zaten bizim resmi dilimiz Türkçe'dir. Türkçemizi de çok seviyoruz, bizim ses bayrağımızdır" yanıtını verdi.
"Torpil yoktur desem doğruyu söylememiş olurum"
Kılıçdaroğlu, "Kamu kurumlarına girişte torpil var mı?" sorusu üzerine ise Hükümet'in "sözlü sınavlarda kamera kullanılamaz" şeklinde bir yasa getirdiğini anımsatarak "Bu ne demektir, bir siyasal iktidarın suçunu itiraf etmesi demektir. O açıdan torpil yoktur desem size doğruyu söylememiş olurum. Çünkü siyasete girerken her şeyde doğruyu söyleyeceğime söz verdim. Torpilsiz bir yapıyı hep beraber kurabiliriz. Bakın sizler torpilden şikayet ediyorsunuz. Yarın kamuda da önemli görevlere geleceksiniz. Diyorsunuz 'KPSS'ye gireceğim, kazanacağımdan eminim' diye. Torpile izin vermeyin, izin vermezseniz bunlar kendiliğinden çözülmüş olur" diye konuştu.
"Bir tarikat bir partiyi desteklerse siyasete bulaşmıştır, bunu doğru kabul etmiyoruz"
Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı "Siyasete karışmayan tarikatlara saygılıyız" açıklaması anımsatılarak "Siyasete karışmayan tarikat nasıl olur? Tarikatlar, cemaatler zaten doğası gereği siyasete karışmak zorundadır. Bugün görüyoruz ki tarikatlerin ve cemaatlerin ülkede önemli bir unsur olduğu aşikar. Sizin söylediğiniz gibi olsaydı Mustafa Kemal Atatürk niye tekke ve zaviyeleri kapattı, neden 'Türkiye Cumhuriyeti şeyler, dervişler ülkesi olamaz' dedi?" sorusu üzerine ise şöyle konuştu:
"Her insanın inancı var. Siyaset kurumunun görevi inançlara saygılı olmasıdır. Ben sizin inancınıza hangi gerekçeyle müdahale edeceğim? Ve sizin inancınızı hangi gerekçeyle yönlendirmeye çalışacağım, bu doğru değil. Hele Müslümanlıkta Allah'la kul arasına hiç kimsenin girmemesi zaten temel kuraldır. Tarikat; tarik yol demektir. İnsanlar belli bir inanç etrafında bir araya gelebilirler. Biz onlara saygı duyacağız. Niye sen böyle inanıyorsun diye onları suçlama hakkımız yok. Siyasallaşmaktan kastım şu: 'Bir araya geleceğiz ve şu partiyi destekleyeceğiz' dendiği anda o inanç siyasete bulaşmıştır. Artık o, bizim anladığımız anlamda kendi inanç dünyasını, kendi manevi duygularını yaşayan bir oluşum olmaktan çıkmıştır, siyasal bir oluşuma destek veren yapıya dönüşmüştür. Biz ona diyoruz ki biz bunu doğru kabul etmiyoruz."
Atatürk'ün Türkiye'yi kurarken önemli devrimler yaptığını, o devrimleri yadsımanın mümkün olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "O devrimlerin sürdürülmesi lazım. Çağdaş uygarlık hedefi bize gösterilmişse o hedefi yakalamamız lazım" dedi.
"Türbanı siyasete malzeme eden CHP değil"
Bir öğrencinin "Başörtüsünün siyasete malzeme edilmesine karşıyız. Başörtüsü sorununu çözmeye gayret edin, sizden ricam bu" demesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Adına ister başörtüsü, ister türban, ne derseniz deyin. Siyasete malzeme eden herhalde CHP değildi. Kesinlikle bunun siyasi malzeme konusu olmasını da istemiyoruz. Diyor ya 'Bizi küçük ayrıntılarda bölüyorlar' diye. O ayrıntılardan birisi de budur. Bütün enerjimizi buna harcıyoruz. Ona harcadığımız enerjiyi bu ülkenin işsizliğine harcasaydık herhalde farklı bir Türkiye olurdu" dedi.
"İnsanları bile bile ölüme gönderemezsiniz"
Öğrencinin "Ben olsam Mavi Marmara'nın gidişine izin vermezdim" açıklamasının anımsatarak "Mavi Marmara üzerinden de siyaset yapılmasını istemiyoruz" demesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, gazetecilerin bu konuda kendisine bir soru sorduğunu ve kendisinin de yanıtladığını kaydetti. Mavi Marmara'nın belgelerinin tam olmadığını, yasal olarak izin verilmemesi gerektiği halde izin verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sakın ola ki aklınıza İsrail doğruyu yapmıştır diye bir şey gelmesin. İsrail kesinlikle yanlış yapmıştır, kesinlikle özür dilemelidir, kesinlikle 9 yurttaşın da bedelini uluslararası kurallara göre ödemelidir, bundan hiçbir tereddütümüz yok bizim. Ama siz insanları bile bile ölüme gönderemezsiniz, benim söylemek istediğim o" dedi. Bu konuyu siyasi malzeme yapmadığını, ölen yurttaşlardan birisinin ailesini Adıyaman'da ziyaret ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Her yurttaşımıza sahip çıkacağız, onlar bizim ülkemizin yurttaşı. Onları devlet olarak koruyacağız. İsrail 'Bunları gönderiseniz ben bunu yaparım' diyor. Siz de gönderiyorsunuz, usule uygun olmayarak gönderiyorsunuz. Ve bunu bildiği için AKP milletvekilleri son anda gemiye binmekten vazgeçtiler. Onlar da binseydi" diye konuştu.
"Baskıcı rejimler ayakta duramaz"
Kılıçdaroğlu, öğrencilere "Demokrasilerde tepkimizi gösterirken cam çerçeve kırmak olmaz, demokrasinin kendi güzelliği içinde protestolarımızı yapmalıyız" tavsiyesinde bulunurken bir öğrencinin "Kişisel blogumda yaptığım basit bir eleştiri üzerine Başbakan'ın avukatları tarafından 'kamu görevlisine hakaret' iddiasıyla dava açıldı. İnternetteki basit bir eleştiri bile kaldırılamıyorken tepkimizi nasıl gösterelim?" sorusu üzerine "Baskıcı rejimlerin uzun süre ayakta kalmaları mümkün değil arkadaşlar. Hele 21. yüzyılda çok daha zor" dedi. Tunus'un ardından Mısır'da halkın isyan ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Orta Doğu halkları bize imreniyor, bizim yöneticilerimiz de Orta Doğu yöneticilerine imreniyor, paradoks bu arkadaşlar" dedi.
"Hükümet'e dış politikada 4 verdim, geçer not verdi demişler"
"CHP'de bir eksen kayması var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtirken "Eğer bir eksen kaymasından söz edilecekse yeni bir CHP var. Halka daha yakın, halkın söylemlerine daha yakın. Halkı kucaklayan, toplumun hiçbir kesimini ötekileştirmeyen, toplumda yoksulluğa, işsizliğe vurgu yapan, çözüm üretmeye çalışan yeni bir CHP anlayışı var. Doğu, batı, kuzey, güney ayrımı yapmadan, etnik kimlik ve inanç ticaretini bir tarafa bırakarak 'üçüncü yol' olarak Doğu ve Güneydoğu'ya gidip sosyal demokrasiyi orada anlatmaya çalışan yeni bir CHP var" diye konuştu. İktidara yakın bir medya grubunun yeni CHP'yi içine sindiremediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz a deriz, onlar b yazarlar. Dün bana sordular, 'Hükümet'in dış politikasını nasıl buluyorsunuz, not verir misiniz' diye. Not verdim. Bugün iktidara yakın bir medya 'Kılıçdaroğlu geçer not verdi' diye. Halbuki 10 üzerinden 4 vermişim. Nasıl, geçer not değil mi. Bunu okuyan binlerce hatta interneti dahil ettiğimizde milyonun üstünde kişi okuyacak, 'Şu CHP'yi anlamak mümkün değil, hem Hükümet'i eleştiriyor, hem de güzel notlar vermiş, nasıl oluyor' diyecek. Onun için bizim söylediklerimize inanmanızı isterim."
"Medya patronları, önlenecek"
Kılıçdaroğlu, medyayla ilgili çözüm önerisini de anlatırken "Biz, Kamu İhale Yasası'nı değiştirerek hiçbir medya patronunun, doğrudan veya dolaylı kamu ihalelerine girmelerini önleyeceğiz. Kamuyla medya patronu ilişkisi olmayacak, bir çıkar ilişkisi olmayacak. İki, tüm medya çalışanları sendikalı olacak. Yani muhabir arkadaş yazdığı haberin arkasında duracak, 'Benim sendikam var' diyecek. Patronuna karşı güçlü olacak. O zaman medya 4. güç olur, halkın gözü, kulağı ve sesi olur, iktidar bağımlısı bir medya oluşmaz, besleme medya grubu oluşmaz. İktidarın verdiği ihalelerden beslenen medya grupları olmaz. Biz bunun mücadelesini yapıyoruz" diye konuştu.
"18 yaşında adamı asacaksın, ondan sonra diyeceksin ki 'bir dakika sen içki içmeyeceksin'"
Kılıçdaroğlu, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun yeni yönetmeliğiyle kimi durumlarda içki içebilme yaşının 24'e çıkartılmasını da değerlendirdi. Gençlerin içkiden korunması gerektiğini ancak 24 yaşına gelmiş birisine içki yasağı getirmenin demokrasiyle bağdaşmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "18 yaşında adamı asacaksın, ondan sonra diyeceksin ki 'bir dakika sen içki içmeyeceksin.' Sizi ikna edebilecek bir yeteneğim olsa hiçbirinizin içki içmesini istemem. Ama hele hele 24 yaşına gelmiş birisini 'Sen niye içki içiyorsun' diye suçlamak, ona yasak getirmek doğru değil. Yasaklarla çözülmez arkadaşlar, Türkiye'de yasaklarla hiçbir şeyin önü alınmış değil" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir öğrencinin "Twitter'dan Melih Gökçek'i takip ediyorum, geceler boyunca insanlar soru soruyor ve o kızarak cevap veriyor. Bazen 'gelsin, konuşsun benimle, telefonunu versin' diyor, insanlar susuyor" demesi üzerine ise "Kabus görmek zorunda mısınız" karşılığını verdi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi