Hanefi Avcı'nın sesi titredi, gözleri doldu

Devrimci Karargâh’a yardım ettiği öne sürülen eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, cemaatin arka planda devleti yönlendirmesinin, gelecekte felaket olacağına inandığını söyleyerek, “Susurluk’a, 28 Şubat’a niye karşıysam buna da öyle karşıyım. Bunun bedeli böyle mi olmalı?” dedi. Gözleri dolan, sesi titreyen Avcı, tahliye talep etti.

Yayınlanma: 12.08.2011 - 09:22
Abone Ol google-news

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren 57 sanıklı davanın dünkü oturumunda tutuklu sanıklar SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, başkan yardımcıları Günay Kubilay, Ecevit Piroğlu, üyeleri Ulaş Bayraktaroğlu, İbrahim Turgut, Özgür Cafer Kalafat, sendikacı Kemal Hamzaoğlu, Toplumsal Özgürlük Platformu sözcüsü Tuncay Yılmaz, 78’li, Kurtuluş davası sanığı Necdet Kılıç ve Hanefi Avcı savunma yaptı.

“Zihin hafiyeliği yapıldı”

SDP’nin Devrimci Karargâh’la bütünleştiği yönündeki iddianın, zihin hafiyeliği olduğunu söyleyen Rıdvan Turan, “Bostancı’da öldürülen Orhan Yılmazkaya için yapılan basın açıklaması ‘polisin yargısız infazını’ protesto amaçlıydı. Bu açıklamaya 19 parti ve siyasi dergi çevresi katıldı” dedi. SDP’nin politikalarını anlatan Turan, şöyle konuştu:
“Partimizin stratejisi, örgütlenme, politika yapma biçimi ve siyasette var olduğu nokta, herhangi bir illegal örgütle ortaklığının olmadığını kanıtlıyor. Hakkımızdaki iddiaları kesin bir dille reddediyoruz. IMF protestosu, Nevroz’a katılmak, Ahmet Türk’e saldırıyı protesto etmekle suçlanıyoruz. Parti arkadaşlarımla ilişkim, örgüt ilişkisi diye gösteriliyor. 25 senedir mücadeledeyim, 17 yıllık hekimim. Bu suçlamalara yanıt vermekten demokrasi adına utanç duyuyorum. Toplumsal muhalefeti terbiye etmek amacıyla açılan bu torbanın içine biz de konulmuş bulunuyoruz.”

Bazı polislerle husumetim var

Terör ve istihbaratta devletin en sorunlu bölgelerinde görev yaptığını, örgütlerin hedefi olduğunu ifade eden Avcı, şöyle konuştu:
“Mersin’de görev yaptığım dönemde sorguladığım insanlardan birisi de Necdet Kılıç’tı. Zaman içerisinde dostluğumuz gelişti. Ben muhafazakâr, milliyetçi, sağcıyım, o ise sosyalisttir ama ikimiz de demokratız. Ben bu dostluğa çok önem veriyorum. Herkesin, her görüşten insanın demokratik ortamlarda bir araya geleceğini düşünüyorum.”

Necdet Kılıç’ın dinlendiğini kitabında deşifre ettiği iddiasıyla yargılandığını anımsatarak, “O tarihte, kitabımda belirttiğim telefonlar hakkında bir dinleme kararı yoktu” dedi. Soruşturmayı yürüten polislerle arasında husumet olduğuna dikkat çeken Avcı, “Telefon dinlemeleri nedeniyle bazılarını şikâyet etmiştim. O nedenle, bu dosyanın tahkikatını belli aşamaya getirdiler” diye konuştu.

“İnfaz yapmadım”

Emniyette bazı polislere komplo kurulduğunu, bunlardan birinin de eski Emniyet Genel Müdürü Emin Arslan olduğunu belirten Avcı, Emin Aslan’a kefil olduğunu söyleyince hedef seçildiğini, telefonlarının yasadışı olarak dinlendiğini anlattı.  Eskişehir’deki makamında bulunan dinleme kasetlerinin kendisine ait olmadığını ifade eden Avcı, “Ben oradan ayrılırken eşyalarımı topladım. Hukuksuz dinleme yaptığım iddia ediliyor. 1995’e dek polis müdürlerinin inisiyatifi ile dinleme yapılıyordu. Hukuk yoktu” dedi. Avcı, kitabı niye yazdığını ise şöyle açıkladı:
“Terörle mücadelede, devlet zorda kaldı. Ben, hukuk dışı mücadele yöntemine şiddetle karşı çıktım. İnfazlar yapılıyor ve bu gelenek oluyordu. Hiç kimseye infaz yapmadım. Vicdanım rahat. Sistemi kurdum. Susurluk’ta ‘çete var’ dedim saldırıya uğradım. Dışlandım. Ali Uygur infaz edildiğinde, yoktum. Vedat Aydın’ın katillerini söyleyen benim. 28 Şubat’ın hukuk dışı olduğunu üstlerime bildirdim. Susurluk’ta o ifadeyi vermem gerekiyordu. Bu benim görevim. Bugün de yazmam gerekiyor.”

Gözyaşlarıyla savunma

Tarikate, cemaate, askere, sola karşı olmadığını, örgütlenmenin zenginlik olduğuna inandığını söyleyen Avcı, şöyle devam etti:
“Devlet içinde örgütlenip, devleti yönetmeye karşıyım. Cemaatin de polis içinde örgütlenerek bu operasyonları yönetmesine karşıyım. Darbe olsaydı ilk alınacak polis bendim ama militarizme, Ergenekon’a karşıyım diye kendin bir derin yapı kurarsan bu daha tehlikeli. Ben o tarafa çok yakındım. Onları teşkilatta koruyan bendim. Ama hukuk dışılık uygulama haline geliyor. Bu hukuk sistemi adına yanlış dedim. Saf bir amacım vardı bu kitabı yazarken. Susurluk’a, 28 Şubat’a niye karşıysam buna da öyle karşıyım. Bunun bedeli böyle mi olmalı?”

Bu sırada sesi titreyen, gözleri dolan Avcı, “Benim terör örgütüne yardımım olamaz. Bu iddiaya kimse inanmaz. Devrimci Karargâh’ın eylemleri bana göre yanlış, başarılı olamayacaklar” diye konuştu. Araya giren sanık Cemal Bozkurt, “Devrimciler savaşacak, kazanacağız” deyince  mahkeme başkanı müdahale etti. Avcı “Özür diliyorum” deyince tartışma yatıştı. Avcı, “örgüte yardım” iddiası dışında kendisiyle ilgili suçlamaların bu davadan ayrılmasını isteyerek, “Necdet Kılıç arkadaşım, örgüt mensubu olsa yakalar yine getirirdim. Bu benim görevimdir, bu benim namusumdur. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum. Bu davadan, huzuru bozmamak için vareste tutulmak istiyorum” dedi.

Davayı, milletvekilleri Sebahat Tuncel, eski Milletvekili Akın Birdal eski emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan, İsviçre’den gelen Demokrat Hukukçular Derneği üyesi avukat Marcel Bosonnet de izledi. Akın Birdal, Avcı konuşurken salondan ayrıldı.

Avukatların, sanıkların emniyetteki sorgularını yapan sivil polislerin salondan çıkarılması yönündeki talepleri reddedildi.

Fotoğraf: AA


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler