"Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. MHP'li liderin gündeminde yine son yapılan zamlar ve vergi artışları vardı.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.10.2011 - 11:12

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son yapılan vergi artışlarını değerlendirirken, ''Güncellenen hayat pahalılığıdır, eziyettir. Anlaşıldığı kadarıyla güncelleme rezaletlerine devam edilecek, her şey ateş pahası olacaktır'' dedi.

Türkiye'nin ekonomide, sürekli açık veren, iki yakası bir araya gelmeyen bir ülke görünümünden de kurtulamadığını söyleyen Bahçeli, cari açıkla somutlaşan bu manzaranın ekonomiyi çıkmaza sürüklediğini söyledi.

 

Orta Vadeli Ekonomik Programı

Orta Vadeli Ekonomik Programın açıklandığını hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

''Malumlarınız olacağı üzere, ekonomik aktivitelerin iyi ve dengeli olduğu dönemlerde en başta vergi gelirlerinde gözle görülür bir istikrar ve artış yaşanmaktadır. Herşeyden önce bizim anlayamadığımız husus, gelecek yıl büyüme yavaşlayarak yüzde 4'lük bir seviyeye gerileyecekken, merkezi bütçe gelirlerinin büyümesi nasıl ve hangi yolla yüzde 13.4;lük bir artış gösterecektir? Bu çelişki ve garabet ne yazık ki programı baştan tartışmalı yapmıştır.
Ekonomideki büyüme trendi zaafa uğrarken, gelirlerin artacağını düşünmek ya bir cehalet ya da milletimizin tıpkı bugün olduğu gibi yeni zamlarla perişan olacağı anlamı taşımaktadır. Bununla birlikte millet varlıklarının haraç mezat satılacağının ve elde avuçta ne varsa peşkeş çekileceğinin habercisidir.

Meselenin bir başka manidar tarafı ise işsizlik oranları etrafında belirmiştir. Programa göre, işsizlik oranının 2011 yılı sonunda yüzde 10.5, 2012 yılı sonunda da yüzde 10,4 olacağı ifade edilmiştir. Peki, büyüme oranı gerilerken, işsizlik oranı nasıl ve bizim bilmediğimiz hangi değerli politika uygulamalarıyla düşecektir?''
 

''Zam derslerine iyi çalışmışlar''

Bahçeli, tırmanma eğilimde olan enflasyonun hangi enstrümanlar yardımıyla düşürüleceği konusunun da net ve belirgin olmadığını belirtti.

''AKP'nin eseri ve çapsızlığının sonucu olan cari açığın vahim gelişmelerin habercisi niteliğinde'' olduğunu söyleyen Bahçeli, ''Cari açık, pandoranın kutusunu açmış ve ekonomik felaketin sesini ve çığlığını duyurmuştur'' dedi.

''Zulüm vergilerinin 'güncelleme' olarak tevil edilmesi ise bir saygısızlık ve küstahlık olarak AKP'nin yakasına ilişmiştir'' ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Güncellenen hayat pahalılığıdır, eziyettir. Güncellenen zamdan mahrum bırakılan memurumuzun iç çekişidir. Güncellenen teri tezgaha düşen işçimizin çilesidir. Güncellenen ekonomik yıkımdır, afettir. Güncellenen vatandaşlarımızın soluğunu kesmektir, aşını ve işini gasp etmektir. Anlaşıldığı kadarıyla güncelleme rezaletlerine devam edilecek, her şey ateş pahası olacaktır.

Doğalgaz ve elektrik fiyatlarını da güncelleyen hükümet, milletimizin iyi niyetini ve kendine verdiği krediyi heba etmekte ve kara yüzünü bir kez daha göstermektedir. Telefondan sigaraya, alkol ürünlerinden otomobil vergilerine kadar zamlar milletimize yağmur gibi yağmıştır. Başbakan haklıdır ve zam derslerine iyi çalışmışlardır.

Ev sahibini bastıran yavuz hırsız misali, zamlara yönelik tepkilere hiddetlenen bu zihniyetin, 'sigara içmezsin olur biter', türünden açıklamalara sığınması tam anlamıyla çirkefliktir. O halde milletimiz doğalgazı da elektriği de kullanmasın. Otomobile de binmesin ve ekmek yerine pasta yesin.''
 

"Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?"

''Başbakan Erdoğan'ın ekonomi merkezli gelişme ve ilerleme hezeyanlarının dur durak bilmeksizin devam ettiğini'' ifade eden Bahçeli, ''Başbakan, kötüyü iyi olarak sunma konusunda eşsizdir. Çirkini güzel olarak gösterme konusunda tektir. Krizi fırsat olarak nitelendirme konusunda emsalsizdir'' dedi.

Erdoğan'ın, kamunun sahip olduğu brüt borç stokuyla övündüğünü belirten Bahçeli, ''Başbakan'ın, milletimizin ve özel sektörün borç seviyesindeki dramatik durumunu es geçmesi istediğini görmeyi ve duymayı arzulayan müflis siyasetçiye bariz bir örnektir. Oysaki kredi kartlarından dolayı mağdur olmuş, bireysel kredilerden dolayı beli bükülmüş insanlarımızın sayısındaki büyük artış hepimizin gözü önündedir'' diye konuştu.

''Hani her şey yolundaydı? Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?'' sorularını yönelten Bahçeli, şöyle konuştu:

''Başbakan'ın gelişmeden muradı ve çıkardığı sonucu bu mudur? Kendisinin deyimiyle; eşeği sağlam kazığa bağlayayım derken, milletimizin elindekine avucundakine göz koymak hangi siyasi başarı ve atılan hangi sağlam adımlarla açıklanabilir? Başbakan'ın bu kontrolsüzlüğünün, feraset noksanlığının ve yenilmişliğinin gerisinde 12 Eylül'de verilen her 'evet' oyu vardır. Bu kaygı verici tabloya rağmen, Başbakan'ın büyüme dinamizminden ve istikrarından bahsetmesi abesle iştigaldir.

Eğer gerçekten Türkiye ekonomisi bu aciz haliyle gıpta edilecek bir durumdaysa, o zaman dünya tamamen çökmüş ve herkes aynen Başbakan görüldüğü gibi krizden dolayı şuurunu kaybetmiştir.''

 

AB İlerleme Raporu

Bahçeli, AB İlerleme Raporu'na değindi. Türkiye'nin AB üyeliğinin tıkandığını söyleyen Bahçeli, ''En son yayımlanan İlerleme Raporu esasen bildik tariz ve tahrik edici üslubunu muhafaza etmiş ve AKP'nin yapması gereken ev ödevlerini bir kez daha ortaya koymuştur. AB'nin baskıcı ve işi yokuşa süren tavrı bu rapordan da net olarak anlaşılmıştır'' dedi.

Raporda bulunan tespit ve eleştirileri anlatan Bahçeli, ''AB İlerleme Raporu freni patlamış kamyon gibi her alana girmiş ve milletimizin hassasiyet duyduğu ne varsa cepheden çarpmıştır.'' dedi.

AB'nin bunu yaparken ikiyüzlü bir duruma düşmekten de kurtulamadığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bir tarafta ülkemizdeki zorunlu din dersi uygulamasının kaldırılmamasından dolayı rahatsızlığını duyurarak, kimlik kartlarındaki din hanesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğine değinmiştir. Diğer tarafta ise gayri Müslim cemaatlerin ibadethane açmaları ve kullanmalarında sıkıntılar olduğu ifade edilmiştir. Protestan Kilisesi'nin ve Yehova Şahitleri ibadethanesinin inşaatı ve bu yerler için arsa tahsisindeki zorluklar konu yapılmıştır. Müslüman Türk milletine gelince çok görülen hususlar, nedense kendi vatanımızda başkalarına hak kabul edilmektedir. Elbette bizim herkesin dinine, aidiyetine, inancına ve mezhebine hürmetimiz vardır. Bizim üzerinde durduğumuz konu AB'nin miyop bakışı ve yerli yersiz her şeyi tenkit etmesidir. Bütün bu gelişmelerden çıkarılması gereken sonuç; AB, Türkiye Cumhuriyeti'nin içişlerine müdahale edebilmek için ilerleme raporlarını bir vasıta olarak kullanmaktadır. Türkiye'nin milli ve manevi hasletlerini hırpalayan ve rencide eden ilerleme raporunun muhteviyatı, gerçekte AKP'nin sağladığı müsait ortamı sonuna kadar değerlendirmiştir. Bölücü terörü kınamayan, PKK açılımına destek veren ve vicdani retçilik isimli rezaletin tanınmasını isteyen bir açmazın milletimiz nezdinde makes bulması söz konusu değildir.''

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''AB standartlarına bugün en yakın ülkenin Türkiye'' olduğuna dönük ifadelerinin de son ilerleme raporuyla hükümsüz kaldığını söyleyerek, ''Hükümetin AB konusunda kafası karışık, fikriyatı belirsiz, istikameti sislidir. Sahte yeryüzü cennetine ulaşma vaadiyle milletimizi oyalamasının da sonuna yaklaşılmaktadır. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın hem nalına hem de mıhına vuran sözleri bunu göstermektedir'' diye konuştu.

 

''Anaforculuk kurumsallaştı''

''Başbakan Erdoğan ne derse desin, hangi istismara yeltenirse yeltensin, adaletsizlik, asayişsizlik ve anaforculuk AKP döneminde adeta kurumsallaşmıştır'' diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu bakımdan kendisinin, 'milletin malına göz dikenlerin, ülkenin kaynaklarını talan etmeye yeltenenlerin, adalet vicdanını hiçe sayanların bizim aramızda yeri yoktur' sızlanmalarının bir karşılığı da bulunmamaktadır. Çünkü çevresi bu bahsettiği simalarla doludur. Türkiye'nin yıkımında koordinatör sıfatıyla görev alan bir önceki içişleri bakanı, bu defa da Deniz Feneri soruşturması çerçevesinde köstebeklikle anılır olmuştur. Başbakan Erdoğan, yıkımdan dolayı azletmediği bu şahsiyeti, şimdi görevden almalı veya bu kişi siyasi ahlak gereğince görevinden çekilmelidir. Aksi takdirde, Kızılcıhamam'da sarfettiği sözlerinin bir kıymeti harbiyesi kalmayacaktır. Ümit ederiz ki Başbakan Erdoğan, dile getirdiği kararlılıktan geri adım atmaz ve sözlerini çiğneyecek karakter bozukluğunu yeniden göstermez.''



 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler