Hayalim kıyıdan ve sessiz gitmekti

Halil Sezai, müziğindeki yoğun hüzne ve acıya inat, mutlu. Çünkü melankolik bir adam. Karışık bir harman, hangi ruh haliyle içinize çekerseniz o tadı bırakıyor.

Hayalim kıyıdan ve sessiz gitmekti
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.03.2012 - 08:31

Ona göre mutlu ve huzurlu bir ülkenin çocukları olmadığımız için verilen tüm sanatsal ürünlerde hüznü, kederi bulmak olası. İster bu çığlığa kulan verin, ister vermeyin Halil Sezai’nin söyledikleri bu toplumun gerçeği. Ansızın gelen ve hazırlıksız yakalandığı şöhretle magazinin kucağına düşse de bu girdaptan sağ çıkmaya kararlı. Hayali “kıyıdan ve sessiz gitmek” ama şimdi denizin tam ortasında ve tek başına.

Ne dünyayı ne de geldiğim yeri böyle hayal etmiştim...

- Öyle büyük bir hikâye var ki sizde. Neresinden başlasak eksik kalacak. Hem oyunculuk hem de müziğe baktığınızda, başladığınız nokta ile şimdi geldiğiniz yer arasındaki uçurum sizi şaşırtıyor mu?

- Magazin malzemesi olacak kadar ünlenmeyi öngörmüyordum, zaten bu istenecek de bir şey değil. Elimde şarkılarım vardı, umutlarım çoktu. Müzikten farklı bir yerdeyim şimdi. Magazinin kucağına düştüğüm için bir anlamda midem bulanıyor ama girdap beni henüz yutmadı.

- Kontrolden çıktı, ticari açıdan iyi ama artık geri dönüşü yok. Pek çok şeyin eskisi gibi olamayacağı kesin. Sizi önceden tanıyanlar bu şöhretten memnun değil. Paylaşmak istemiyorlar çünkü.

- Çok sitem ettiler, beni bırakanlar da oldu, haklılar. Hayalim kıyıdan ve sessiz gitmekti, izin vermediler. Benim kontrolümden çıktı işler.

- Ağır depresyon ve melankoli var müziğinizde. Ne kadar gerçek, ne kadar kurgu ya da hasıl bir ruh halidir bu?


- İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o. Kendinizden uzağa gidemiyorsunuz. İlk şarkımı yaptığımda lisedeydim; “sen kime âşıksın ki bunu yaptın, yazdın?” demişlerdi. Ben kimseye âşık değildim! Aşkı tatmamıştım bile. Yaşadıktan sonra daha farklı anlamlar yükledim. Hem bu aşkın birine ait olması şart değil. Melankolik bir adamım, hüzün barındırıyorum. “Niye mutlu değilsin?” diyorlar bana, “mutluyum”. Mutluluğun tanımı ne ki? Mutluluk gülmek değildir ya da maymunluk, şaklabanlık yapmak mıdır? Bunu yapan yeterince insan zaten var. Bırakın ben böyle olayım. Karışık bir harmanım ben, ne zaman içine çekersen onu hissedersin.

- Bunun adı “arabesk” mi?

- Biz biraz da epey de buyuz. İnkâr etmek saçmalık. Zaten üçüncü dünya ülkesi olarak hayata 1-0 mağlup başladık. Zengin, mutlu, huzurlu çocuklar olduğumuzu düşünmüyorum. Savaştan çıktık, darbeleri yaşadık.

- Aşktan bu kadar mı muzdaripsiniz?

- Uzun zaman oldu aşk yaşamayalı, nasıl bir şey olduğunu unuttum. Yazdıklarım buna ağıt. Sevdiğim ve âşık olduğum zaman müthiş sahipleniyorum. Ne yaparsam yapayım ona bağlıyorum her şeyi. Onun oluyorum, benim olsun istiyorum. Ayrılık olunca da yarımı kesip alıyorlar. Hayatını birini bekleyerek, düşünerek ya da bir pişmanlığı sırtında taşıyarak geçirmek kadar ısdıraplı bir şey yok.

- Çocukluğunuza inmeli mi?

- Ben dünyayı sonradan yakaladım. 17 yaşında pek çok şeyden habersizken şimdi çocuklar 10 yaşında o kadar çok şeyi biliyor, tecrübe ediyor ve tüketiyor ki şaşırıyorum. Çocukluğumda, sokakta top oynayıp, dokuz taşla geçerdi zamanım. Sümüklerim akana kadar koşabilme, sokaklarda sürtme özgürlüğünü tattım. Şöhret yüzünden sokaktan uzak kalıyorum, rahat değilim. Rakı muhabbetlerinin getirdiği dostluğu özleyen, onu arayan sıradan bir adamım.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler