‘Hepimiz Don Kişot ve Sanço’yuz’

Yönetmen Terry Gilliam ile 25 yıllık macerayı konuştuk.

‘Hepimiz Don Kişot ve Sanço’yuz’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.12.2018 - 23:29

25 yıllık bir sürenin ardından tamamlanan filmde başrolü üstlenen Jonathan Pryce (solda) ile Terry Gilliam’ın (sağda) dostlukları eskiye dayanıyor.

“Brazil” veya “Life of Brian” misali mizahın âlâsını, distopyanın dibini gösterdiği şahane filmleriyle baştacı ettiğimiz 78 yaşındaki Terry Gilliam, yapımı türlü belalarla 25 yıllık bir sürece uzanan “Don Kişot’u Öldüren Adam”la karşımızda, “Varoluş derdiyle savrulan bir karakteri anlatırsan olacağı budur” derken kahkahayı basıyor ve İstanbul’a selam söylüyor, ‘Özledim, çağırsanıza yine’ diyor.

-Sonunda filmin seyirciye ulaşması nasıl bir duygu, bitmemişlik duygusu hâlâ baki mi?

Bitti gitti inanın! O kadar uzun süredir içimde taşıyordum ki, filmi tamamladığımız anda içim hafifledi, rahatlama duygusunu tarif edemem! Ama elbette şu an boşluktayım. Hedefinde üç beş proje birden olanlardan değilim. Enerjim sonsuz ama bedenim bana ihanet ediyor artık, romandaki Sanço Panza gibiyim! Sabah bir heyecanla uyanıyorum ama gerisi yalan oluyor.

Don Kişot ısrarı

-Peki, sonuçta filmden memnun musunuz?

Hem de çok. 25 yıl önce hayal ettiklerimden daha iyisi bence. İlk senaryoda günümüz yönetmeni Toby (Adam Driver) zaman içinde yolculuk yaparak Don Kişot’a (Jonathan Pryce) ulaşıyordu. Bu haliyle günümüzde kaldık, hem bütçe açısından zorlamamamış oldu hem de bir filmde Don Kişot’u canlandırdığı için kafası karışan ve kendini sahiden o kahraman zanneden yaşlı kunduracı aracılığıyla film içinde film gibi akıl kaymaları da yaratmış olduk.

-Peki, neden ısrarla Don Kişot?

İnanılmaz ve sinemaya uyarlanması imkânsız bir roman. Bu beni kışkırtmış olabilir ama aslında Don Kişot ve Sanço Panza gibi iki şahane karakter yaratılmış olması cazibe noktası çünkü birbirlerini tamamlıyorlar. İkisinden de bir şeyler yaşıyoruz bence. Erdemin, iyiliğin ve dürüstlüğün sembolü bir roman ve bunu gerçeklikle test ederek saflığımızı gösteriyor ama tek boyutlu olmadığımızı da anlatıyor. Ben dön dolaş erdemi ve bu romantik bakışı seviyorum. Hayal ettiğimiz gibi bir dünyada yaşasaydık şahane olmaz mıydı! Onun yerine bize dikte ettirilen kuru ve acımasız bir âlemde yaşıyoruz, hele ki şimdileri düşünürseniz. Ben hayatı olduğu gibi anlamak ve kabullenmek istemiyorum, “Life of Brian” serimizde olduğu gibi absürd mizah ufkumuzu açar. Hayatı yaşanır kılar.

-“Brazil” ve “12 Monkeys” gibi şahane distopyalarla kötü gidişatımızı anlattınız, şimdilerde ne değişti sizce?

Boş konuşarak gündemi oyalayanı, halkın zaaflarıyla oy toplayanı ayıplardık ve bu fark edilirdi. Bunu yıllardır söylüyoruz, “Brazil” gibi filmlerim bunları anlattı ama şimdi ortalık demagoglara kalmış, inanılmaz bir yükselişteler. demogogların yukselişini yıllardır söylüyorum. Şimdi koca ABD başkanı alakasız bir tweet atıyor ve gündem yaratıyor! Ama aldanmayalım! Bunlar yalan dolan, sizi bizi böyle böyle oyalayarak el altından müthiş kötülükler yapılıyor, en fenası sistemi değiştiriyorlar. Bir devlet görevlisi heceleme hatalarıyla saçma bir şey yazıyorsa bunu konuşmayalım, altında neyi gizliyorlar bunu araştıralım! Yani gündem saçma sapan şeylerle doluyorsa şüphelenmemiz gerek, artık yeter!

‘Kabalığa itiraz edelim!’

Müthiş distopya, “Brazil”den bu yana yani 33 yıldır dostluklarını sürdürüyorlar, Jonathan Pryce, “Onunla çalışmak bir ayrıcalıktır” diyor zaten yönetmeni Terry Gilliam için. 71 yaşındaki usta Galli aktör Don Kişot rolü için aslında en baştan düşünülmüş ama o dönem zamanları uymamış, “Kader demek ki, sonunda oynadım” diyor. Peki, bu uzun film sürecinde neler yaşanmış? “Elbette her türlü felaket ortalığı karıştırdı, Terry delirdi, sızladı ama her zaman film ve bizler öncelikliydik onun için, şevkatle bizi korudu, biribirimize sahip çıktık. Aynı zamanda benim için bir çocuğun oyun bahçesinde oynaması gibiydi her şey, ata da bindim, kılıçla da oynadım, danslar, şarkılar, daha ne olsun!” diyor keyifle. Don Kişot’un 500 yıl sonra da gündeme uyduğunu söyleyerek çağrıda bulunuyor: “Maalesef nezaket ve ideallerin kabaca bastırıldığı, cehaletin yüceltiği bir dönemde yaşıyoruz. Başkaldırmak ve itiraz etmek zamanı!” 

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler