"Hiç kimse vazgeçilmez değildir"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 64. Olağan Seçimli Genel Kurulu'na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Hepimiz bilelim ki oturduğumuz bu koltuklar fanidir, geçicidir. Değişim hayatın dinamiklerinden biri. Değişimi yakalayamayanları değişim yakalar" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.05.2009 - 09:41

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 64. Olağan Seçimli Genel Kurulu kabine revizyonundan sonra yeni bakanlarında katılımıyla başladı.

Başbakan Erdoğan canlı yayında konuşuyor. İşte Erdoğan'ın konuşmasında satır başları...

- Türkiye 2007’de yaşanan gelişmelerle önemli yaralar almıştır. Türkiye ekonomisi 2003-09 arasında ortalama yüzde 5.3 büyüme kaydetti. İhracımız 36 milyar dolardan 2010 için 100 milyar hedeflenirken 2008 sonu itibariyle 138 milyar seviyesine ulaştı ve bu bir tarihi rekorudur. Faiz oranlarını yüzde 62.7’den devraldık. Biz özel sektörümüzün reel sektörün gücü ve umutları sayesinde buralara geldik.

- Demokrasi ve hukuk bizim her türlü hedefe ulaşmamızda en önemli kriterdir. Türkiye olarak Cumhuriyeti özümsemiş bir ülkeyiz.

- 1946’da çok partili siyasi sisteme yani demokrasiye geçtik. Kimi badireler atlatmakla birlikte 63 yılda çok büyük mesafe kaydettik. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Hepimiz bilelim ki oturduğumuz bu koltuklar fanidir, geçicidir. Değişim hayatın dinamiklerinden biri. Değişimi yakalayamayanları değişim yakalar.

- Seçimlerde milletimizin verdiği mesajı herkesin doğru okuması, değişim dönüşüm taleplerini iyi analiz ederek politikalarına yansıtması gerekiyor. Türkiye yerel seçimde politikalarını beğenmediği takdirde bu idarecileri koltuklarından indirip yerine başkalarını getiriyor.

- AB katılım sürecinde gerçekleştirdiğimiz katılımlarla önemli reformlar bu dönemde gerçekleşti. Türkiye bugün bölgesel meselelerde arabuluculuk yapan, görüşüne değer verilen bir ülke.

- Anayasaya ilişkin tartışmalar sürüp gidiyor. İyi niyet ve samimiyetle bu meseleleri konuşmak ve tartışmak durumundayız. Daha ne olduğu belli olmadan "hayır biz yokuz" anlayışını ben normal karşılamıyorum.

- Türkiye’de mutabakat zemini asla ve asla bozulmamıştır.

- Bir takım çevrelerin şahsi menfaatleri nedeniyle kaos ortamı çizmeye çalıştıklarını görüyoruz. İşte onun için hukuk ve demokrasi diyorum. Huzur ortamını provoke etmeye çalışanlar demokrasi ve hukuk içinde gereken cevabı buluyorlar, bulmalılar.

- Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Hukuk sağlam bir zeminde görevini yapmaktadır. Süreçle ilgili sorunlar ve soru işaretleri olabilir. Tüm bu sorunlar da yine bizzat hukuk tarafından çözüme kavuşturulur. Hukuka dil uzatmak hiç kimseye fayda sağlamaz.

- Siyasetçinin faaliyet alanı belli değildir.

- Ortada son derece vahim iddialar var. Her hafta bir yerden silahlarla ilgili çukurlar açılıyor. Her gün tarihimizin meçhul bir alanını ortaya çıkaran iddialar ortaya açılıyor. Bunlar Türkiye ekonomisinin, siyasetinin, barışın hedef alındığına yönelik iddialardır.

- O zaman bırakalım hukuk işlesin, ak ile kara ortaya çıksın. Yargısız infaz yapmayalım. Susmak gerekiyorsa susalım, beklemek gerekiyorsa bekleyelim. Bu iddialara destek vermek taraf olmak demek değildir.

- Dünya ticaretinde önemli ölçüde bir daralma gözleniyor. Küresel krizde merkez bankaları önemli görevler üstleniyor. Ancak kalıcı bir iyileşmenin başladığını söylemek şu anda zor görünüyor.

- Türkiye olarak küresel krizin etkilerini 2008’den itibaren hissetmeye başladık. Krizin küresel boyutlu olduğu noktasında mutabakat içindeyiz Sanayi üretimi Ocak- Şubat ayında daraldı yüzde 22 oranında. Aynı dönemde Japonya’da daralma yüzde 34.

- İşsizlik yüzde 15,5 gibi bir rekor orana ulaştı. Ama bu sadece bizde değil. ABD’de işsizlik 83’ten bu yana en yüksek seviyede.

- Krizin sinyallerinin alınmaya başladığı ilk günden itibaren hükümet ve MB olarak önlemleri almaya başladık. Ben hep krizden en az zarar görecek ülke olduğumuzu söyledim. Verdiğim örnekler Türkiye’nin bu krizde farklı bir yerde durduğunu gösteriyor.

- MB para politikası kurulunun toplantı özeti birkaç gün önce yayınlandı. Bu özette Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmeler var. Özetin ardından bazı gazeteler manşetten bütün bir özetten bir cümleyi cımbızla çekip öne çıakrdılar. Sadece kendi işlerine yarayan bölümü yayınladılar. Raporda yılın ilk çeyreğinde daralmanın çift haneli olabileceği ifade ediliyor. Sonrasında da ikinci çeyrekte toparlanma olacağı beliritliyor. Bu felaket tellallığı nedir? Israrla bardağın boş tarafını gösterip psikolojik olarak pompalamanın altında yatan nedir.

- Bankacılık sistemimiz en küçük bir sarsıntı yaşamadı. 2001’de bankaların Türkiye’ye bedeli 40 milyar dolar oldu. Krizin sinyalleri alınınca bankaların likitidesi yükseltildi. ABD’de dev bankalar ve sigorta şirketleri ne hale gördünüz. Ama hamdolsun Türkiye bunları yaşamadı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler