"Hukuki kılıf bulma arayışı..."

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, ''Ülkemiz, istikrarsızlık, itibarsızlık ve insicamsızlıktan beslenen siyaset ve yönetim algısının izdüşümünde; kökleşen açmazların ve anormalliklerin ileri düzeyde baskısı ve tesiri altına girmiştir'' iddiasında bulundu.

İktidarın etki ve yönlendirmesiyle bunalım halinin toplumsal yapısının her düzeyine sindiğini, kurumlar arası diyalog ve uzlaşmanın yerini düşmanca tutum ve mücadelelerin aldığını ileri süren Bahçeli şunları kaydetti:
''Bugünkü şartlar altında, hükümet kaynaklı sorun ve büyüyen anlaşmazlıklar aziz milletimizin geleceğini tehdit eder bir konum ve içeriğe bürünmüştür.
Maalesef Türkiye karanlık, karmakarışık ve kasvetli hadiselerin göbeğinde can çekişmektedir. İktidara destek ve omuz veren grup, oluşum ve tarafların, birbirine düşerek alanlarını genişletmek, aldıkları payları artırmak istemeleri çekişme ve sürtüşmelere meydan vermekte, oluşan kargaşa ortamı önü alınamaz şaibeli ilişkilerin deşifre olmasına vesile olmaktadır.''

Türkiye'nin, ağır ve vahim bir iddiayla çalkalandığını ileri süren Bahçeli, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar ve yardımcısının da aralarında bulunduğu beş kişinin İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca ifadeye çağrılmasının, KCK davasına bahsi geçen MİT görevlilerinin de dahil edildiğini ortaya koyduğunu savundu.

Savcılığın, davanın seyri içinde ''KCK yapılanmasının eylemlerinde ve işleyişinde MİT'in ve mensuplarının parmağı olduğuna dair kuşkuları netleştirmeye çalıştığını'' iddia eden Bahçeli açıklamasında, ''Bu görevlilerin, soruşturma kapsamına alınabilmeleri için idari izin gerektiği hususunu ileri sürerek Özel Yetkili Savcılığın çağrısına icabet etmemeleri adalet kurumundaki şayiaları daha da güncellemiştir'' ifadelerine yer verdi.

''Yakalama kararları olayı kritik aşamaya taşıdı''

MİT Müsteşarı Fidan'ın dışındakilerle ilgili yakalama kararı verilmesinin, olayın seyrini kritik bir aşamaya taşıdığını belirten Bahçeli, açıklamasında, ''Hukuk devletinin icapları doğrultusunda, işleyen bir soruşturma safahatinde, ilgililerin mahkemenin çağrısını dikkate alması ve gereğini yerine getirmesi en başta adaletin ruhuna saygının bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. Bu itibarla mahkeme nezdinde ifade vermekten kaçınmak, hukuki kılıf bulma arayışına tevessül etmek doğru ve makul bir yol olmayacaktır'' ifadelerini kullandı.

KCK davasında gözaltına alınan bazı kişilerin, kendilerini MİT görevlisi olarak tanıttıklarını öne süren Bahçeli, bu doğrultuda verdikleri ifadelerin konunun seyrini bütünüyle değiştirdiğini belirtti. Bahçeli, şöyle devam etti:
''Ortaya çıkan bilgi ve bulgulardan, KCK'nın önemli noktalarına hükümetin teşviki ve talimatıyla, kontrollü bir sızma ve intikal faaliyeti yürütüldüğü anlaşılmıştır. Bu nedenle KCK oluşumunun, bizzat MİT'in gözetimi, yönlendirmesi ve dolaylı himayesi ile faaliyetini yürüttüğüne dair iddialar üzeri örtülmeyecek kadar alenileşmiştir. Başbakan ve hükümeti bu çarpıklıktan ve her tarafa çekilebilecek çürümüşlükten birinci derecede sorumludur ve bundan sonra devleti suçlamaya yeltenmeleri ve yönelmeleri kendilerini asla aklayamayacaktır.
Nihayetinde bölücü terör ve İmralı canisiyle yapılan temas ve pazarlıkların emrin bizzat Başbakan Erdoğan tarafından verildiği değişik ortamlardaki ifadelerle kesinlik kazanmıştır.''

''Bu son gelişmeyle MHP'nin yıkım projesi olduğunu yıllardır ısrarla vurguladığı açılım denen sürecin nasıl bir ihanet kuşatması olduğu bir kez daha görülmüştür'' ifadesini kullanan Bahçeli, ''Ortaya çıkan gelişmeler, KCK'nın kuruluşunda, sevk ve idaresinde AKP'nin yadsınamayacak kadar payının ve müdahalesinin bulunduğuna işaret etmektedir. Şayet işleyen yargı süreciyle bu durum somutlaşırsa, Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarını Yüce Divan'a gitmekten kimse kurtaramayacaktır'' iddiasında bulundu.

Bahçeli, ''Bilinmelidir ki Türk milletinin hıyanet kuşatması altına alınmasının ve mukadderatına el uzatılmasının vebali, iki cihanda da hükümetin üzerinde bulunacaktır'' ifadesini kullandı.