"Hukuksuz bir karar"

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, eşbaşkan Emine Ayna ve Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş hakkında Ankara 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği "zorla getirme" kararına tepki gösterdi. Türk, kararın 'hukuksuz' olduğunu söyledi. Eşbaşkan Emine Ayna ise "Çarpıklığı teşhir ediyoruz" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.09.2009 - 11:12

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk,  Meclis'te RTÜK Başkanı Davut Dursun ile RTÜK üyesi Abdulvahap Darendeli'yi kabulünün ardından gazetecilerin, Ankara 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin DTP'li Ayna ve Demirtaş hakkında verdiği 'zorla getirme' kararını değerlendirdi. Kararın tamamen hukuksuz bir karar olduğunu ve Anayasa'nın 14'ncü maddesiyle hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyen Türk şöyle konuştu:

"Biz bugüne kadar düşüncelerimizi özgürce ifade etmeye çalıştık. Bütün söylemlerimizde Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunların çözümünü gündeme getirdik. Bu nedenle 14'ncü maddeye göre yorumlanması doğru değildir. 14'ncü madde göre Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü aleyhinde işlenen suçlarla ilgili fiili bir durum varsa gündeme gelir. Ancak parlamento gerçekten düşüncelerini ifade eden siyasetçilere milletvekillerine sahip çıkacak bir duruş ortaya koymamıştır. Bunu yargının değil parlamentonun özgür düşünceye karşı davranışının ve tutumunun bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Bizim yargıdan hukuktan kaçma gibi bir durumumuz yok.

Gerçekten bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Verilmeyecek hesabımız yoktur. Ama farklı düşündüğümüz için Türkiye'de demokrasiyi, özgürleşme konusunda tartışma ortamı yarattığımız için, Kürt sorununu Türkiye'nin gündemine getirdiğimiz için adeta Parlamento tarafından sahiplenilmeyen, ötekileştirilen bir tutum ve davranışla karşı karşıyayız. Sonuç olarak demokrasi mücadelesi veriyoruz. İnançlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı, çabalarımızı ortaya koyacağız. Zorla götürürlerse diyeceğimiz bir şey yok. Sonuç olarak haksız bir uygulama olduğuna inandığımız için bugüne kadar ifade vermeye gitmedik, bundan sonra da söylediğim gibi böyle bir yöntem ortaya çıkarsa Türkiye kaybeder, bizim kaybedecek bir şeyimiz yok."
 

"Açılım sürecinde Türkiye'ye zarar verir"

Türk, yargı kararının açılım sürecine zarar verip vermeyeceğine ilişkin bir soruya "Tabi ki açılım sürecinde diyalog, uzlaşı, ortak aklın ortaya çıkması için çaba gösterirken, bu diyalogu, uzlaşıyı, ortak aklı ortadan kaldıracak bir yaklaşım biçimi Türkiye'ye zarar verecektir, hepimize zarar verecektir diye düşünüyorum" karşılığını verdi. Türk, Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşmeye ilişkin bugün basına yansıyan sözlerinin hatırlatılması üzerine de

"Önemli bir süreç, Kürt sorununun çözümünün kolay olmadığını, sabırla bu işin götürülmesi gerektiğini söyledim. Bu konuda mutlaka cesur olmamız gerekiyor. Demokrasi cesaretle barışmayı, kardeşleşmeyi savunamazsa, birileri tabi ki bu süreci dağıtır, bu sürecin gelişmemesi konusunda her türlü çabanın çalışmanın içinde olur, bunu ifade ettim" diye konuştu.

Adalet Bakanlığı ya da İçişleri Bakanlığı'ndan, DTP'lilerle ilgili yargı kararı konusunda herhangi bir adım bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine de Türk, "Bu kararın karşısında bizim muhatabımız TBMM'dir. Meclis başkanının, Anayasa ve Adalet Komisyonu'nun ortak toplanması ve bu konuda bir değerlendirme yapması gerekiyor. Kendi üyeleriyle ilgili bir tartışma Türkiye gündemindeyse Anayasa komisyonu, Adalet komisyonu oturup bu konuyu görüşemiyorsa bir karar ortaya çıkaramıyorsa bir eksikliktir diye değerlendiriyorum" diye konuştu.

 

Ayna: Çarpıklığı teşhir ediyoruz

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş ile Mezopotamya Sosyal Forumu'na katılmak üzere geldiği Diyarbakır'da gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ayna, Türkiye'de ciddi anlamda bir çarpıklığın yaşandığını, bu çarpıklığın teşhir edilmesi gerektiğini savunarak, şöyle dedi:

''Bizimkiler düşünceyi ifade etmekten açıldı. Diğer vekiller için ise yolsuzluk ve zimmete para geçirmedir. Vekil seçildikleri için mahkemeler düşmüştür. Milletvekillikleri bittikten sonra davaları görülecektir ama söz konusu DTP'li vekiller olunca hiçbirinin mahkemesi durmuş değil. Ya bu süreçte dokunulmazlıkları kalkar ya da milletvekillikleri bittikten sonra mahkemeler sürer ama söz konusu DTP'li milletvekilleri olunca hiçbirinin henüz mahkemeleri durmuş değil. Belki şu anda bu zorla götürülme kararı nedeniyle biz 5 arkadaşınki gündeme geldi ama bu beşimizin dışındaki milletvekili arkadaşlarımızın mahkemeleri devam ediyor. Onlar gitmiyor ama mahkemeler görülüyor, kimisi sonuçlanıyor. Bir komedi bu, hukuki bir skandal bu. Bu değişmek zorunda. Bizler mahkemeye katılmayarak dokunulmazlığın arkasına saklanmıyoruz. Bir kere bu anlaşılmalıdır. Bizler bir çarpıklığı teşhir ediyoruz. Milletvekilleri bile düşüncelerini ifade edip yargılanıyor. Hırsızlık yapanlar yargılanmıyorlar. Bu bir çarpıklıktır. Dokunulmazlıklar tümden kalkmalıdır. Mahkemeye gitmeme nedenimiz dokunulmazlık zırhının arkasına sığınmak değildir, bu çarpıklığı teşhir etmektir. Yoksa hemen hemen hepimiz birçok kez mahkemeye de çıkmışızdır, cezaevine de girmişizdir.''

Ayna, bu sürecin, demokratik süreci tamamen tıkayacağını savunarak, ''Hiçbir açıklaması yoktur bunun. Çok ciddi bir krizdir. Yani şunu üstüne üstüne basa basa ifade ediyorum: DTP'li vekiller düşüncelerini ifade ediyor, bu halkın taleplerini dile getiriyor olmalarından dolayı zorla mahkemeye götürülmeleri, üzerlerinde zor kullanılması ne DTP'nin kabul edebileceği bir şeydir ne de bu halkın kabul edebileceği bir şeydir'' diye konuştu.

 

Demirtaş: Ayrımcılık

DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş da açılan davaların bir ayırımcılıktan kaynaklandığını öne sürdü.

Haklarında açılan davaların seçim öncesi yaptıkları konuşmalardan, düşüncelerinden dolayı açıldığını ifade eden Demirtaş, şunları söyledi:

''Bu davaların hiçbiri yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak ya da başka bir şey değildir, tamamen kendi politik düşüncemizi açıklamaktır. Özellikle Kürt sorununun çözümü ile ilgili politik görüşlerimizdi. O gün söylediklerimizin daha fazlası bugün Türkiye'de tartışılıyor, hatta söylediklerimizden daha fazlası söyleniyor ve bunlar suç olarak değerlendirilmiyor.

Dokunulmazlıklarımız tanınmadı. Bütün itirazlarımıza rağmen yargılamaları durduramadık. Bu yargılamanın Türkiye için hayırlı olmadığını başından belirttik. Bunun bir krize dönüşebileceği konusunda uyarılarımızı yaptık. Bu aşamada bir krizden söz ediliyor. Bu kriz DTP'li milletvekillerinin yarattığı bir kriz değil. 'DTP'li milletvekilleri yargıyı tanımıyor' krizi değil, tam tersine 'yargı DTP'li milletvekillerinin dokunmazlığını tanımıyor' krizidir. Biz yargıyı tanıyoruz, yargıya saygımız var. 'Yargıtayın verdiği bu ayrımcı kararı, hukuktan kaynaklı hakkımızı kullanarak mahkemeye gitmeyeceğiz' dedik. İçişleri Bakanlığı bu konuda ne diyecek bilmiyoruz. Dokunulmazlığımız var, polis bizi nasıl zorla götürecek bilmiyoruz. Bugüne kadar bunun örneği yok.''

Hükümet ve devletin Kürt sorunu için eğer bir açılım yapmak istiyorsa bu kararı değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Demirtaş, ''Bu bir fırsattır. AK Parti buyursun Anayasa'yı değiştirsin ve bu sorun çözülsün. Çünkü bu ülkede ifade özgürlüğü konusu sadece DTP'nin değil, Türkiye'nin sorunudur. Bu süreçte böyle bir şey yaşansın istenmiyorsa, Anayasa'yı değiştirsinler.''
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler