Hükümlü değil sanık
Adalet Bakanlığı, AİHM ve AYM’nin hak ihlali kararına karşın serbest bırakılmayan yazar ve akademisyen Mehmet Altan’ın, AYM’ye yaptığı tedbir başvurusuyla ilgili görüş bildirdi.
Yazar ve akademisyen Mehmet Altan, 10 Eylül 2016’da gözaltına alınarak, 22 Eylül’de tutuklandı. Altan, 8 Kasım 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Hakkında tutukluluğundan 7 ay sonra iddianame düzenlenen Altan’a, darbeye ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve örgüt adına suç işleme suçlamaları yöneltildi. İddianameyi kabul eden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Altan’ın sanıkları arasında bulunduğu davanın ilk duruşmasını 19 Haziran 2017’de yaptı. Anayasa Mahkemesi (AYM) 11 Ocak 2018’de Altan’ın başvurusunu değerlendirerek, oyçokluğu ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. Altan’ın avukatlarınca müvekkilinin tutukluluk halinin sonlandırılması için yapılan tahliye talebi yerel mahkeme tarafından reddedildi. Bunun üzerine Mehmet Altan, AYM’den tahliye edilmesine yönelik tedbir talebinde bulundu. AYM, yaşam ya da maddi manevi bütünlük ile ilgili ciddi bir tehlike bulunduğu durumlarda tedbir kararı verilebileceğini belirterek bu talebi reddetti ancak başvurunun esasının öncelikli görüşülmesine karar verdi. 16 Şubat 2018’de de tahliye talebini reddeden yerel mahkeme Altan’ı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırarak “tutukluluk halinin” sürdürülmesine karar verdi. 20 Mart 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Altan’ın “özgürlük ve güvenlik hakkı” ile “ifade özgürlüğü” hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Bu kararın ardından Altan’ın avukatları Adalet Bakanlığı’na ve tutukluluğa devam kararı veren mahkemeye tahliye talebiyle başvurdular. Mahkeme dosyadan el çekildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.
Aynı nakarat
Altan’ın AYM’nin hak ihlali kararına rağmen serbest bırakılmaması nedeniyle AYM’den tahliye edilmesine yönelik tedbir talebi başvurusu kapsamında Adalet Bakanlığı görüş bildirdi. 2 Nisan tarihli cevapta, hak ihlali kararıyla sonuçlanan başvuruda verilen görüşün tekrar edildiği kaydedildi. Bakanlık, zaten AYM tarafından reddedilen tedbir talebi ile ilgili, başvurucunun yaşamına ya da manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunda tedbir kararı verilebileceği savunuldu. Bakanlık, Altan’ın başvurusunda, mahkûmiyet kararının henüz istinaf ve temyiz incelemesinden geçmediği belirtilerek, “Bu doğrultuda başvurucunun olağan kanun yollarının tüketip tüketmediği hususunda Anayasa Mahkemesi’nce bir değerlendirme yapılması gerektiği düşünülmektedir” dedi.
‘Statü’ belirsizliği
Bakanlık, Altan hakkında mahkûmiyet kararı verildiğini anımsatarak, “tutukluluk statüsünün sona erdiğini, mahkûmiyet sonrası tutulmaya dönüştüğünü” belirtti. Aynı görüşün başka bir paragrafında ise, AYM’nin Altan ile ilgili verdiği hak ihlali kararının ardından yerel mahkemelerin verdiği tutukluluğun devamı ve bunlara itiraza ilişkin ret kararlarından bahsetti ve “Dolayısıyla başvurucu, bir mahkeme kararı uyarınca tutuklu bulunmaktayken, 16 Şubat 2018 tarihli Ağır Ceza Mahkemesi kararı sonrasında hükümlü statüsüne geçmiştir” denildi. Bakanlık, “karşılaşılan darbe tehdidinin büyüklüğü ve terörle mücadele kapsamında atılması gereken adımlar ile olağanüstü hal şartları dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini savundu.
Mahkûm değil, sanık
Bakanlık görüşüne karşı cevap sunan Altan’ın avukatları Figen Çalıkuşu ve Ergin Cinmen, Altan’ın tutuklu mu yoksa mahkûmiyet sonrası tutulu mu tartışmasının hiçbir hukuki kıymetinin olmadığını belirterek, şöyle dediler: “Müvekkilimiz Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 2/2 maddesine göre göre halen ‘hükümlü’ değil ‘sanık’ statüsünde bulunmaktadır. Başvurucu müvekkilin hukukun öngördüğü usule uygun olmadan tutukluluğunun sürdürüldüğünde tartışma yoktur ve hakkındaki hüküm kesinleşmemiştir. Bu nedenle ‘tutukluluk halen bir koruma tedbiri’ olarak sürerken hak ihlali de hukuksuz bir şekilde devam etmektedir.”
Başbuğ kararını anımsattı
Avukatlar, AYM’nin 6 Mart 2014’te o dönem Ergenekon davası kapsamında hakkında mahkûmiyete hükmedilen ve tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile ilgili hak ihlali kararını da anımsattı. Avukatlar, o kararda olduğu gibi müvekkillerinin başvurusunun da “özgürlükten yoksun bırakmanın hukuka uygunluğu kavramı” kapsamında incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Avukatlar, cevap dilekçesinde son olarak şunları vurguladı: “Dilekçemizi inceleyip karara bağlayacak olan Mahkemenizin bu tespitleri ve sonrasında yaşanan hukuk devleti ilkesine ağır saldırı özelliğinde olan hak ihlalleri hukuk aleminden hiçbir şekilde ortadan kalkmayacaktır. Sonunda beraatla neticeleneceği kesin olan bu davada, kaynağını Anayasa’dan alan Devlet yetkisini kullanmak yerine Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi karalarını yok sayan iki hâkimin, esasa ilişkin olmayan usuli işlemlerine dayanan tutukluluk halinin devam etmesi hali bir ‘hukuk devletinde’ asla kabul göremez.”
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması