Hürriyet yazarları Akif Beki ve Ertuğurul Özkök yine kapıştı

Hürriyet Gazetesi'nin iki köşe komşusu yazarı Ertuğurul Özkök ile Akif Beki'nin çekişmelerine bir yenisi daha eklendi. Bu defaki çekişmenin konusu Devlet Tiyatroları.

Hürriyet yazarları Akif Beki ve Ertuğurul Özkök yine kapıştı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.04.2017 - 09:54


Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet yazarı Akif Beki, 15 Temmuz darbe girişiminin neden tiyatro sahnesine arkarılmadığını ikinci kez sorgulanınca Ertuğrul Özkök, "Akif" yeter demişti.

Akif Beki, 29 Mart 2017'de yayımlanan yazısında "Devlet tiyatrolarını işin içine sokmaya çalıştığım için...Komşum Özkök, köşesinden kafa uzatıp 'Verdiğin örnek özel tiyatrodan, şimdinin devlet tiyatroları FETÖ piyesi diye oynasa oynasa sen, ben, bizim oğlan ilkokul müsamerisi oynar, güldürme beni' demesin hemen. Neden FETÖ 'vari ikiyüzlülükleri unutturacak oyunlar 'Fosforlu Cevriye' gibi önce devlet, belki sonra özel tiyatrolar oynamasın?" diye sormuştu.

Özkök, köşe komşusu Beki'nin bu yazısına, "Bir daha FETÖ'ler gelmesin mi istiyorsun? Çakma tiyatro yerine, sahici adalet iste. FETÖ müsameresi yerine, insanı birey haline getirecek özgürleştirici bir eğitim iste. Ismarlama fikir yerine, özgür düşünce iste" sözleriyle cevap vermişti.
Bu çekişme Akif Beki'nin "FETÖ tiyatrosu" önerim Özkök'ü niye panikletti? başlığı ile devam ediyor.

Demiştim, tutamaz kendini diye...

“Sahi nerede kaldı 15 Temmuz’un tiyatrosu” yazım, panikletmiş sanki köşe komşumu. Ama aslında paniklediği yok, dili şişmiş, üstümden mesaj döşenme kaygısında.

“Akif bırak, çek elini şu Devlet Tiyatrosu’ndan” diyor.

Neymiş, ısmarlama tiyatro kötü terziye diktirilmiş elbise gibiymiş, ben bile giymezmişim. İskender Pala gibi bir değeri de dolduruşa getirip harcamamalıymışım güya. Ne ortada bir ısmarlama var oysa, ne de bir itekleme ya da gaza getirme...
İskender Pala 15 Temmuz gecesi dolmuş zaten dolacağı kadar, duyurmuştu oyunu yazacağını.
Yazımı araçsallaştırıyor sadece, bu vesileyle içte biriktirdiklerini döküyor. Yol yapmak için teklifimi sulandırmasa iyiydi ama suçlayamam onu. İçimizden geçeni konuşmak zorlaştığında, bir bahaneyle çatacak yer aradığımız olmuyor mu hepimizin? İhtiyacı gelmiş Özkök’ün de, varsın yavuzlansın...

Fena döktürmüşsün komşu!

Bana gelince dili çözülüyor, takır takır oturtuyor maşallah lafları...
“Bir daha FETÖ’ler gelmesin mi istiyorsun? Çakma tiyatro yerine, sahici adalet iste” diyor...
“FETÖ müsameresi yerine, insanı birey haline getirecek özgürleştirici eğitim iste” diyor...
“Ismarlama fikir yerine, özgür düşünce iste” diyor...
Sonra televizyonlarda yeterince sakil FETÖ canlandırması olduğunu hatırlatıp içimi rahatlatıyor. “Bırak şu bir avuç Devlet Tiyatrosu’nu da birkaç gerçek oyun oynansın”a getirip dayıyor yazıyı. ‘Yok bırakmam, sahici adalet olmasın, özgürleştirici eğitim, özgür düşünce olmasın’ dememi beklemiyor tabii.
“FETÖ’yle mücadele polisiye tedbirlere indirgenemez, mahkeme salonlarına hapsedilemez... Tiyatro ve sinemalara taşınmadan, takiyyeci din istismarı roman ve senaryolarda temsili yenilmeden... FETÖ’vari yöntemler toplumda mahkûm edilmeden bu zihniyet hesaplaşması kazanılamaz” diyenden beklenecek şey mi?

Yavuzlama komşu, senden büyük emir sahipleri var  

Hayrettin Karaman hoca, Yeni Şafak’taki cuma yazısında “İtaat” başlığını ele aldı.
Şu çıkıyor komşu...

Bir; Kuran’da Allah ve peygamberden sonra itaat edilmesi istenen Ulü’l-emr, emir sahipleri demek. Devlet başkanından memur yönetici ve aile reislerine kadar herkes kendi çapında bir emir sahibidir. Bilmeyenlere göre bilenler yani âlimlerle uzman vasfı taşıyanlar da bunlardandır. Hatta emir alıp verme hiyerarşisinde başkandan bile önce gelirler.

İki; Allah ve peygambere itaatle, diğerlerine itaat yükümlülüğü bir değil. Muhatapları, emri sorgulayıp itiraz edebilir. Gayrimeşru emirlere karşı gelmek, haksız ve yanlış buyrukları çiğnemek ilahi bir emir ve dinin gereğidir.

Üç; Her fetvaya uyulmaz, her buyruk ‘baş üstüne’ tekmili verilerek yerine getirilmez. Haklı mı haksız mı, yanlış mı doğru mu diye bakılır. Kısacası komşu; emir kipli cümleler kurmak, buyurgan dil kullanmak kişiyi itaat edilesi bir emir sahibi yapmaya yetmiyor. Sen de eleştiriler üstü, hatasız bir kul değilsin velhasıl. Umulur ki faydalanırsın...

yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler