İki yıl aradan sonra Davos
Davos Zirvesi olarak da bilinen Dünya Ekonomik Forumu'nun 41. yıllık toplantısı, İsviçre'nin Davos kasabasında başladı. Dünya Ekonomik Forumunun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab, Türkiye'nin, iki yıl aradan sonra Davos'a dönmesinin kendilerini çok sevindirdiğini söyledi.
Resmi açılışının bu akşam yapılacağı zirve öncesinde bazı küçük toplantılar ve oturumlar yapılıyor. Toplantılarda Türkiye'yi, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan temsil edecek. 30 Ocak tarihine kadar sürecek olan Davos Dünya Ekonomik Forumu'nda 100'ün üzerinde yaklaşık 2 bin 500 katılımcı yer alacak. Uluslararası iş dünyasından da 1400'ü aşkın, küresel düzeyde etkili işadamının katılması bekleniyor. Ayrıca, 19'u, G-20 içinden olmak üzere 35 devlet ya da hükümet başkanı ile Hükümet yetkilisinin zirveye katılacağı belirtiliyor. Zirvenin bu yılki ana temasını, ''Yeni Gerçek İçin Paylaşılan Normlar'' konusu oluşturacak.
Türkiye'yi, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın temsil edeceği Davos Zirvesi'ne, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de katılması bekleniyor. Resmi kurumlardan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın yer aldığı toplantılara aralarında Doğuş Holding, Sabancı Holding, Koç Holding üst düzey yetkililerinin yanı sıra, çok sayıda Türk işadamının katılacağı belirtiliyor.
Ekonomik büyüme önceliği
Davos'ta ekonomik büyüme konusu odak noktalarından biri olurken, ekonomik toparlanma ve krizden çıkış yolları da aranacak. Daha önemlisi, bir daha bu türden derin krizlere yakalanmamak için yeni mekanizmalar aranacak. Gelişmekte olan ülkelerin ağırlıklı olduğu Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri 2010 yılını ekonomik büyüme yaşayarak atlatırken, Avrupa ve Kuzey Amerika'da durgunluk gözleniyor. Dünya ekonomisinin geleceğini sanayileşmiş 7 ülke değil, G-20 belirliyor ve işte bu durum da zirvenin ana temalarından biri olan ''Yeni Gerçeği'' oluşturuyor. Davos'ta, Avrupa ülkelerindeki krizin derinleşip derinleşmeyeceği de, krizin yayılıp yayılmayacağı, önceki yıllarda ağırlık verilen Avrupa Birliği'nin genişlemesi odaklı toplantıları, oturumları gölgelemiş durumda.
Hindistan yatırım atağında
Öte yandan, bu yılki toplantılarda, en çok tanıtım yapan ülkelerin başında Hindistan geliyor. Hindistan Davos'ta yayınladığı reklamlarda, yabancı yatırımcıları ülkesine çekmek için eski ve köklü bir geleneğin genç nüfusla birleştiği bir ülke temasını işliyor. Öte yandan, Davos'ta geçen yıllara oranla yağan kar miktarının oldukça azaldığı ve bunun turizme de olumsuz yansımalarının olduğu belirtiliyor. Bu arada, Davos Zirvesi'ni protesto eden bazı gruplarda küresel ekonomik karar mekanizmalarına karşın protesto gösterisinde bulundular.
'Risk tepki ağı' oluşturulacak
Davos'ta, küresel krizleri, meydana gelmeden önce, küresel işbirliği ile önlemeyi amaçlayan ''Risk Tepki Ağı'' oluşturulacak. Yeni küresel düzende, sanayileşmiş ülkelerden çok, Gelişmekte olan ülkeler ve G-20'nin oluşturduğu yeni oluşum, ''Yeni Gerçek'' olarak tanımlanıyor. Ortak kurallar ise yeni küresel düzende, işbirliği imkanlarına yönelik ortak kuralların oluşturulmasını amaçlıyor.
'Türkiye'nin Davos'a dönmesi bizi çok sevindirdi'
Dünya Ekonomik Forumunun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab, Türkiye'den bu yılki resmi üst düzey katılımın çok olumlu olduğunu ifade etti. Schwab, Davos'un eski katılımcılarından Türkiye'nin, bu nedenle, her yıl Forumun aranan ülkesi olduğunu kaydetti. Türkiye'nin, küresel ekonomik krizde başarılı bir sınav verdiğini belirten Schwab, ülkenin küresel bir güç konumuna geldiğini de ifade etti. Türkiye'nin, G-20 gibi güçlenen bir grubun en etkin üyelerinden biri olduğunun altını çizen Schwab, bu pozisyonuyla, yeni küresel ekonominin şekillenmesinde katkı sağladığını vurguladı.
Klaus Schwab, Türkiye'nin sadece ekonomik olarak değil, siyasi anlamda da, barış ve istikrar açısından önemli gayret sergilediğini belirtti. Dünya Ekonomik Forumu Başkanı, küresel bir güç olan Türkiye'nin, her küresel toplantıda yer alması gerektiğini de ifade etti.
Klaus Schwab, bu yılki zirvede, küresel ekonominin önündeki yeni gerçeklere vurguda bulunarak, küresel sorunların çözümüne yönelik ortak normların belirlenmesinin önemine dikkat çekiyor.
1972-2002 yılları arasında Cenevre Üniversitesi'nde işletme profesörlüğü yapan Schwab, 1971 yılında Dünya Ekonomik Forumunu kar amacı olmayan bir kurum olarak kurdu. Schwab, Forumun amacının, ''dünyanın durumunu düzeltmek, geliştirmek'' olarak açıklıyor. Bu yıl 41. defa yapılan Foruma, her yıl dünyanın önde gelen politikacıları, işadamları ve entellektüelleri katılarak küresel sorunlara çözüm arıyorlar. Davos'ta Türkiye'yi bu yıl, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan temsil ediyor.
'Ekonomik güç batıdan Asya'ya kayıyor'
Hintli yazılım şirketi Wipro'nun başkanı Azim Premji, ekonomik gücün batıdan Asya'ya kaydığını söyledi. Premji, Dünya Ekonomik Forumu'nun 41. yıllık toplantısı kapsamında düzenlenen yuvarlak masa toplantısındaki konuşmasında, küresel ekonomideki somut gücün batıdan daha çok Asya'ya kayma eğiliminde olduğunu belirterek, ekonomik büyümenin bunu doğruladığını ifade etti. Batılı ülkelerin büyüme hızlarının yavaşladığını, gelişmekte olan ülkelerin ise ekonomilerinin büyüdüğünü vurgulayan Premji, ''İki yıl içinde gelişmekte olan ekonomiler ABD ekonomisinden biraz daha önemli olacak'' dedi.
ABD'li ekonomist Nouriel Roubini de forumda yaptığı konuşmada ''Riskler ve olumlu unsurlarla birlikte bardağın yarısı dolu, yarısı boş olarak görülebilir'' ifadelerine yer verdi. Yaptığı kötümser tahminler nedeniyle kriz kahini olarak tanınan New York Üniversitesi'nde görevli profesör Roubini, riskler arasında Avro Bölgesi'nde devam eden borç krizinin küresel ekonomi için büyük bir tehdit olarak yer aldığına dikkati çekerek, ancak gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik canlanmanın riskleri dengelediğini kaydetti. Roubini, gelişmekte olan ülkelerdeki artan gıda ve emtia fiyatlarının bazı bölgelerde sosyal birtakım sorunlara neden olduğuna da işaret etti.
'Gelişme, aynı zamanda batıdan güneye doğru'
İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Forumda konuşan dünyanın en büyük reklam şirketlerinden WPP'nin Genel Müdürü Martin Sorrell ise yalnızca batıdan doğuya doğru bir gelişim olmadığını aynı zamanda batıdan güneye doğru da bir gelişim gözlemlediğini belirterek, ''Brezilya'da düzenlenecek Olimpiyat Oyunları ve Dünya Kupası ile birlikte Latin Amerika'nın öne çıkacağı on yıllık bir dönem içindeyiz'' dedi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) üst düzey temsilcisi Min Zhu da, küresel ekonomik toparlanmanın Çin ve Hindistan olmak üzere Asya ekonomileri tarafından beslenmeye devam edeceğini vurgulayarak, gelişmekte olan piyasalar için büyümenin çok güçlü olacağını kaydetti. Çin Merkez Bankası'nın eski başkan yardımcısı da olan Min, Çin ekonomisinin bu yıl yüzde 9-9,5 aralığında, Hindistan'ın ise yüzde 8 civarında büyümesinin beklendiğini ifade etti.
'Avro Bölgesi'nde olanlar küresel ekonomi için en büyük risk'
Küresel yatırımcıların önemli bir kısmı en az bir ülkenin beş yıl içinde Avro Bölgesi'nden ayrılacağını, Yunanistan ve İrlanda'nın borçlarını ödeyemeyeceğini düşünüyor. Bloomberg'in 21-24 Ocak'ta yaptığı ve 1000 kadar yatırımcı, uzman ya da borsacının katıldığı araştırmasına göre, katılımcıların yüzde 59'u bir ya da daha fazla ülkenin 2016 yılına kadar 17 üyeli Avro Bölgesi'nden ayrılacağını, bunların yüzde 11'i ise bu ayrılmanın 12 ay içinde olacağını düşünüyor. Katılımcılardan yüzde 45'i Avro Bölgesi'nin gelecek beş yılda dağılmayacağını, yüzde 48'i ise dağılmanın hiçbir zaman söz konusu olmayacağını ifade ettiler. Yunan hükümeti, borçlarının yeniden yapılandırılması yolları üzerinde çalıştığını reddetse de araştırmaya katılanların dörtte üçü Yunanistan'ın, yüzde 53'ü de İrlanda'nın muhtemelen borçlarını ödeyemeyeceğine inanıyor.
Katılımcılardan yüzde 47'si Portekiz'in muhtemelen borçlarını ödeyemeyeceğini, yüzde 48'i ise bu ülkenin borç ödememesi gibi bir durumu olmayacağını düşünüyor. Katılımcıların üçte ikisi İspanya'nın borç ödeme sıkıntısına girmeyeceğine inanıyor. Araştırmaya katılan Indiana Trust şirketinden Ted Jarvis, ''Avrupa'daki sorunların üzerine gidildi, ancak yalnızca geçici bir çözümle. Avro Bölgesi'nin birkaç üyesi doğru politikalar izlemedi ve kendi kuyularını kazdılar'' dedi.
ABD'li ekonomist Nouriel Roubini de Dünya Ekonomik Forumu'nun açılışında, ''Avro Bölgesi'nde olanlar küresel ekonomi için en büyük risklerden birini oluşturuyor'' diye konuştu. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean-Claude Trichet de Avro Bölgesi'nin bir üyesini kaybedeceği fikrini ''saçma bir varsayım'' olarak değerlendirdi. Araştırmada, katılımcılara Avrupalı liderlerin performansları da sorulurken, katılımcılardan yüzde 69'u Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, yüzde 63'ü İngiltere Başbakanı David Cameron'ın ve yüzde 56'sı ise Trichet'nin performansını beğeniyor.
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı