İlhan Selçuk'la Yağmurlu Bir Günde...

Cumhuriyet gazetesinin değerli yazarlarından Hikmet Çetinkaya, gazetenin İmtiyaz Sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ile pazar sohbetlerine devam ediyor. Çetinkaya'nın İlhan Selçuk ile yaptığı son görüşmesi bugünkü Cumhuriyet'te...

İlhan Selçuk'la Yağmurlu Bir Günde...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.12.2009 - 22:12

İlhan Selçuk’la Yağmurlu Bir Günde...

Puslu, yağmurlu ve soğuk bir İstanbul sabahı...

Bir hafta sonra İlhan Selçuk, kız kardeşi Ülfet Ertel ve ben, İlhan Ağabey’in hastanedeki odasındayız...

Oturduğu koltuğun tam karşısındaki televizyon açık...
İlhan Ağabey, yatağının yanındaki koltukta oturuyor.
Cumhuriyet’in manşetini gösteriyor İlhan Ağabey:
“Manşetimiz yorumsuz ve güzel... Komutanlar ifade verdi... Tutuksuz yargılanıp yargılanmayacakları ya da takipsizlik kararını savcılar verecek. Bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Gazeteler böyle olaylarda yansız olmalı, salt haberi eğmeden bükmeden vermeli. Haberde yorum olmaz. Yorumu köşe yazarları özgürce yapar.”
İlhan Ağabey’in gazetecilik ve hukuk anlayışı bu!
Son 15 gün içinde dört kez ziyaret etmiştim İlhan Selçuk’u...
O zaman da, temel hak ve özgürlüklerin altını çizmiş, medyanın kimi davalarda “yargıç ve savcı rolü üstlendiğine” değinip şöyle demişti:
“Gazetelerin ve televizyonların yargıç ya da savcı, hatta polis gibi davrandığı bir toplumda temel hak ve özgürlüklerden söz edilemez. Gazeteler ve televizyonlar ‘basın özgürlüğü’ adı altında yargısız infaz yapamazlar.”
İlhan Selçuk, Türk-Kürt kardeşliğinden söz edip şöyle devam etti:
“İç ve dış güçler Türk-Kürt kardeşliğini dinamitlemeye çalışıp Türkiye’de bir kaos ortamı yaratmak istiyorlar.
Bu sorunun temeli hem sınıfsal hem de ekonomiktir. Ekonomik sorunlar çözülmeden, Kürt kardeşlerimizin kültürel ve sosyal sorunları çözümlenemez.
DTP sempatizanı gençlerin kentlerde olay çıkarmalarını, güvenlik güçlerine saldırmalarını üzüntüyle karşılıyorum. Kimse emperyalizmin oyununa gelmemeli.”

***

İlhan Selçuk, Mustafa Kemal Atatürk’ün laik cumhuriyetini, yeni kuşakların eğitimini akla ve bilime dayalı öğretim üzerine kurduğunu, şeriatçı düzeni değiştirdiğini vurguladı.
Selçuk bu konuda şunları söyledi:

“Ortaçağ toplumlarında olduğu gibi Türkiye’de de bir yarış başladı:
- Kim daha Müslüman?

Ben Türkiye’de yaşananları üç buçuk aydır hastane odasından izliyorum. Din, vicdan özgürlüğü olmaktan çıktı, günlük yaşamda ve siyasette gösteriş yarışına dönüştürüldü.
Elbet bu yeni bir şey değil...

12 Eylül askeri faşist darbesinin etkisi büyük.

İran ve Suudi Arabistan’dan esen rüzgârların kavşağında geliştirilen siyasetin partisi, bunu seçim malzemesi olarak kullandı.

Refah Partisi’yle başlayan bu süreç bugün AKP’yle devam ediyor.”
İlhan Selçuk, “sınıfsal tahliller yapmak” zorunda olduğumuzu söylüyor! Ulusalcılığın hukuksal yönünü ele alıyor, Aydınlanma Devrimi’nin rafa kaldırıldığını, solcuların ve sosyalistlerin ortak hareket etmesi gerektiğini vurguluyor.

Diyor ki:
“Anadolu halkı Atatürk’ü sever... İster Sünni olsun, ister Alevi... Şeriatçı Atatürk’ü sevmez. Mustafa Kemal’e düşmandır. Şeriatçı, İslamı siyasete ve ticarete alet eden kişidir. Müslümanlığı particilik için kullanır. Arap kültürüyle beyin yıkamaya kalkışır. Anadolu toplumunda Müslümanlarla şeriatçıları birbirlerinden ayırmak gerekir.

Müslümanların laik demokratik cumhuriyetle bir sorunları yoktur, şeriatçıların ise vardır.
Anadolu Müslüman, Arap Müslümanından farklıdır. Anadolu kültürünün yoğurduğu Müslümanlıkta yobazlık dışlanmıştır.”

***

İlhan Selçuk, konuşmamızın sonlarına doğru, “Bak şunu unuttum” deyip ekliyor:
“Hikmet’çiğim, şeriatçılık demokrasi düşmanlığıyla eşanlamlıdır. Şeriatçı, din temelinde çağdışı siyaset yapar. Sorunlara sınıfsal açıdan yaklaşmaz.

Bir halkın sandıkta yeğlediği rejim, ancak çağdaş demokrasinin anayasasına uygun olursa demokrasi sayılabilir. Bu konuda son sözü söyleyen, sandığa giden halk değil, hukukun ta kendisidir.

Halk sözcüğünü ‘zaman’ ve ‘mekân’ içinde değişmeyen bir kavram gibi ele almak, bilimsel açıdan yanlıştır. Bu tür düşünce Aristo mantığının ürünüdür. O yüzden halk tarih boyunca değişime uğradı ve uğrayacak. Bir gün bilinçlenip gözlerini açacak Türkiye’de. Bir de şunu ekleyeyim: Türkiye’de askeri darbeler dönemi çoktan bitmiştir. Kimse darbe üzerinden siyaset yapmasın.”

İlhan Ağabey’i kız kardeşi Ülfet Hanım’la baş başa bırakıp odadan çıktım...
İlhan Selçuk, seslendi arkamdan:

“Gazetedeki arkadaşlarıma, çocuklarıma, okurlara ve herkese selam!”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon