İnsan Hakları...
İnsan haklarının korunması, yürürlüğe konuluşlarındaki sorunlarla engelleniyor. Birleşik Krallık, son derece önemli bir zorluğun, Strazburg Mahkemesi’nde birikmiş devasa dava yığınının üstesinden gelmek için harcanan çabalara yeni bir ivme kazandırmak istiyor.
İnsan haklarının, Avrupa’da ve her yerde korunması gerekiyor. Bir ay gibi bir süre içerisinde, temel özgürlüklerin uluslararası temsilcisi olan Avrupa Konseyi üyesi 47 hükümetten, 800 milyon insana hizmet eden sığınağında uzun süredir devam etmekte olan zayıflıkların üzerine gidebilecek hayati bazı reformları kabul etmesi istenecek.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi mimarlarından birisi ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin dönem başkanı olarak Birleşik Krallık, Avrupa Konseyi’nin değerlerine gönülden inanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aracılığıyla Konsey’in Avrupa’da hukukun üstünlüğünü nasıl teşvik ettiğine ve birçok Avrupalının hayatını nasıl değiştirdiğine bizzat şahit olduk. Bu kurumun önemini sorgulayanların, vahşet ve baskının geçmişte kalmadığını ya da temel insan özgürlüklerinin hâlâ sürekli ve evrensel bir çağrı olmayı sürdürdüğünü görmeleri için bir süre önce Libya’da ve şimdi de Suriye’de gelişen olaylara bakmaları yeterli.
Buna rağmen insan haklarının korunması, yürürlüğe konuluşlarındaki sorunlarla engelleniyor. Birleşik Krallık, son derece önemli bir zorluğun, Strazburg Mahkemesi’nde birikmiş devasa dava yığınının üstesinden gelmek için harcanan çabalara yeni bir ivme kazandırmak istiyor. Şu anda Mahkeme’de ortalama beş yıllık bir gecikmeyle 150 binin üzerinde dava dosyası bekliyor ve bu da şu anda, sorumluluklar dengesinin bozulduğu bir sistem olduğunu gösteriyor. Mahkeme’nin imkânlarını son raddeye dek zorlaması isteniyor ve üye devletler üzerlerine düşeni yapmıyorlar.
Mahkeme’nin kendisi de dava dosyalarındaki yığılmanın farkında ve sorunun bir kısmında iyileştirme sağladı, fakat mevcut reformlar başarılı olsa bile, Mahkeme’nin değerlendirme kapasitesini aşan yılda takriben 1000 ilave dava dosyası hâlâ iyi düşünülmüş ve mantıklı bir karar bekliyor olacak.
Sürdürülemez bir şekilde büyüyen bu liste, basit bir konu değildir. Bu, acil sonuç bekleyen önemli davaların, örneğin haksız yargı süreçlerine maruz kalan ya da ifade özgürlüğü tanınmayan kişilerin davalarının gecikmeye devam edeceği anlamına geliyor. Sorun, 800 milyonu aşkın kişiyi kapsayan yetki alanına sahip Sözleşme sistemi için neredeyse bir varoluş krizi haline gelmekte.
Bu sorunu çözmenin en iyi yolu ise sistemin bileşenlerinin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleridir. Eğer üye devletler, bu anlaşma hükümlerini kendi ülkelerinde samimi bir biçimde uygularlarsa Mahkeme üzerindeki baskı hafiflemeye başlayacaktır.
Dolayısıyla, hükümetlere, ulusal insan hakları kurumları açarak, Sözleşme’yi yücelten yerel yasalar düzenleyerek ve memurlar ile hâkimler için daha iyi insan hakları eğitim programları hazırlayarak, Sözleşme hükümlerini bizzat kendilerinin uygulaması için daha fazla adım atmalarını öneriyoruz.
Üye devletler bu alanda daha fazla şey yaptıkça, Mahkeme’nin de uluslararası düzeyde değerlendirmeye ihtiyacı olmadığını düşündüğü davaları kabul etmesi gerekmeyecek. Bu nedenle, Sözleşme’de, Mahkeme’nin ulusal mahkemelerde Sözleşme ile uyumlu olarak, adil biçimde yargılanmış olan davaları reddedebilme yetkisine sahip olmasının vurgulanmasını öneriyoruz. Bu, şahısların davalarının Strazburg’da dinlenmesi için başvuru haklarını azaltmayacaktır.
Mahkeme, hangi davaların kabul edilebilir olduğunu değerlendirmeyi sürdürecek ve tüm üye devletlerin hesap verebilirliği devam edecek, fakat bu uygulama, Mahkeme’ye dava dosyası yükünü en ağır ihlaller üzerine yoğunlaştırabilmesi için hayati öneme sahip ekstra bir araç sağlamış olacaktır.
Bu sağduyulu reformlar, 47 üye devletin tamamının İzmir’de ve Interlaken’de mutabık kaldığı programlara ve Mahkeme’nin bizzat başladığı çalışmaya dayandırıldı.
Ayrıca, diğer üye devletlerin getirdiği önerileri de kapsıyor. Dönem başkanı olarak Birleşik Krallık, bir arada gerçekleştirildiklerinde Mahkeme’nin ağır insan hakları ihlallerine maruz kalmış mağdurlara hızlı bir adalet sunmasını sağlayacak, son derece büyük bir önem taşıyan bireysel başvuru hakkını koruyacak ve Mahkeme’nin tüm üye devletleri hesap vermekle yükümlü tutmasını garantileyecek bu reformlarda oybirliği sağlamaya kararlı. Hedefimiz, en ağır insan hakları ihlallerine hızla odaklanabilen, sonsuz bir dava dosyası yükü altında ezilmemiş bir Mahkeme oluşturmak.
Bu önerilerde oybirliği sağlamak için 47 ülkenin karşı karşıya olduğu zorluğu küçümsüyor değiliz.
Fakat reformlar, baskıcı hükümetlere ve insan hakları ihlallerine karşı koruma amacıyla kurduğumuz kurumların modern ve etkin olmasını ve en ağır davalara odaklanmasını sağlayacak. Tüm hükümetleri bu reformları desteklemeye davet ediyoruz. Bu reformların sonucunda daha kolay uygulanabilen ve daha geniş bir saygı gören çok daha güçlü haklar elde edeceğiz.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt