İnsanın iç manzaraları
'Bir İntihar Efsanesi'nin yazarı David Vann İstanbul'daydı. Vann, "Babam intihar ettiğinde 13 yaşındaydım ve bu durumdan çok utanıyordum. Sonra, 19 yaşıma geldiğimde, bu olayın bendeki etkisini yazmaya karar verdim. Tam 10 yıl sürdü yazmam ve yazarken, gerçekte olanlar bir şekilde dönüşüm geçirdi" diyor.
David Vann, Amerikan edebiyatının son dönemde öne çıkan isimlerinden. Türkiye’de de “Bir İntihar Efsanesi” ve “Caribou Adası” adlı kitaplarıyla okuyucunun karşısında. İlk kitabı, adından da anlaşılacağı üzere, intihar olgusunu ele alıyor ve yazar aslında yaşanmış bir olayı, babasının intiharını kaleme alıyor.
- Kitabınız elime ulaştığında arka kapakta ilk gözüme çarpan, babanızın intiharıydı. Ardından, hakkınızda araştırma yapmaya başladığımda da karşıma hep ilk bu olay çıktı. Biliyorum, siz zaten bu kitabı babanızın intiharı üzerine yazmaya başladınız ama yine de olayın kendisinin, edebi değerinin önüne geçmesinden kaygı duymadınız mı hiç?
Babam intihar ettiğinde 13 yaşındaydım ve bu durumdan çok utanıyordum. 19 yaşıma geldiğimde, bu olayın bendeki etkisini yazmaya karar verdim. Tam 10 yıl sürdü ve yazarken, gerçekte olanlar bir şekilde dönüşüm geçirdi. Olayı 5 farklı açıdan, 5 farklı hikâye olarak kaleme aldım. Bu nedenle olayın kendisiyle edebi değerinin birlikte ilerlediğine inanıyorum.
- Şu ana kadar yayımlanan iki kitabınızda da intihar var. Peki sizin için intihardan başka, yazmaya değer ne var?
Aslında ben bu olaydan önce, Alaska’nın doğası üzerine, avcılık ve balıkçılık üzerine hikâyeler yazar, aileme hediye ederdim. İntihar olayının yazarlığıma şöyle bir etkisi oldu: Ben bir trajedi yazarı oldum. Trajediyi seviyorum, çünkü bu türde karakterlere baskı uygulanır ve böylece bir kırılma gerçekleşir. O kırılma karakterin gerçek doğasını ortaya çıkarır. Trajedi, iyi ve kötü meselesi üzerine kuruludur ve insanın iç manzaralarını açığa çıkarır.
- Ama sizin hikâyeleriniz, trajedi yazınından çok biyografiniz gibi. Merak ediyorum, hikâyelerinizde gerçek ile kurmaca birbirinden nerede ayrılıyor?
Her iki kitabımda da yaşadığım gerçeklerden yola çıktım ve okurlarımın bunu bilmesini istedim çünkü kitaplarımın etkisi de burada. Ama yazmaya ilk başladığımda hesapladığım gibi gitmedi hiçbir şey. Kitaptaki uzun novellanın tam ortasında büyük bir şok yaşadım çünkü baba ile oğul yer değiştirmişti. Okurlarımın da, büyük bir trajedinin, 30 yıl içerisinde, sanat yoluyla geçirdiği evreleri görmesini istedim.
- Peki siz ne görüyorsunuz? Bu olay sizin için 30 yıl önce ne anlama geliyordu, şimdi ne anlama geliyor? Yazmak neyi değiştirdi?
İlk kez böyle soruyla karşılaştığım için çok memnunum. O zamanlar hayatım bu olayın ekseninde dönüyordu ve bir gün beni de intiharın beklediğine inanıyordum. Babama büyük bir öfke duyuyordum, benim sevgim onu yaşatmak için yeterli olmamıştı ve intiharıyla hayatımı sakatlamıştı... Ama şimdi onu çok daha iyi anlıyorum çünkü ben de hayatım boyunca çok büyük hatalar yaptım. Ve sonunda, intiharın hepimizin hayatının bir yerinde olduğunu gördüm.
- İntihar, birey için olduğu kadar, toplumlar ve iktidarlar için de ciddi bir tehdit. ‘Sizin yaşamak için çırpındığınız bir hayatı ben anlamlı bulmuyorum’un mesajı. Bu anlamda kitabınızın, yayımlandığı ülkelerde hoşnutsuzlukla karşılandığı da oldu mu?
Hayır, tam tersi durumlar oldu. Paris’te hayatı boyunca intihar etmekten korkmuş bir kadın ulaştı bana. Romanımı okuyup bu korkusundan kurtulduğunu söyledi. Ve bu örnekler yaygınlaştıkça gördüm ki, bu tür konuların konuşulması, yazılması, paylaşılması insanların özgürleşmesini sağlıyor.
- Sırada ne var?
Sırada intihar yok. Kaliforniya’da geçen ensest bir ilişkinin hikâyesi var.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'