İnternetiniz de Tehdit Altında (13.12.2012)
AKP hükümeti, yıllardır interneti kontrol altına alma çabasında. Önceleri YouTube’a erişim engellendi ve Google’a erişimde sorunlar yaratıldı. Tepkiler üzerine bunlardan vazgeçen AKP hükümeti, dikkat çekmeyen ve perde arkasından yönetebilecekleri yöntemlere başvurmaya başladı.
Ülkemiz medyasının AKP hükümetinin baskısı altında özgürce haber ve yorum sunamadığı tescillenmiş bir gerçek. Fransa’daki Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters sans Frontiers) kuruluşunun 2012 Basın Özgürlüğü raporunda, 179 ülke içinde, Afrika ülkeleri Swaziland ve Kongo’nun gerisinde, Afganistan ve Pakistan’ın hemen üstünde 148. sıradayız. Amerika’daki Özgürlük Evi (Freedom House) kuruluşunun 2012 raporuna göre de 197 ülke içerisinde Kongo, Nepal ve Senegal’in gerisinde, Uganda’nın hemen üstünde 121. sıradayız.
Toplumda, ülkemiz gerçeklerine ilişkin farkındalık ve bilinç yaratmada en önemli güç olan medyanın içinde bulunduğu bu perişan durum, internetin önemini daha da öne çıkarıyor. Bunun farkında olan AKP hükümeti, yıllardır interneti kontrol altına alma çabasında. Önceleri YouTube’a erişim engellendi ve Google’a erişimde sorunlar yaratıldı. Tepkiler üzerine bunlardan vazgeçen AKP hükümeti, dikkat çekmeyen ve perde arkasından yönetebilecekleri yöntemlere başvurmaya başladı. Şu anda 20 bin üstünde internet sitesine erişim sessizce engellenmiş durumda. Ayrıca, uygar ülkelerdeki yaygın bilinçlendirme ve eğitim çabasından yoksun bırakılan halkımıza “gönüllü” adı altında sunulan bir internet filtresi var. Hükümetin perde arkasında olduğundan habersiz kitlelere tüm telekom operatörlerinin sık sık gönderdiği mesajlarla adeta önerilen ve içeriği gizli tutulan bir filtre... Bunu “gönüllü” olarak kabul eden masum ve bilinçsiz kitlelerin interneti, bilemedikleri şekilde sınırlanmakta.
Bugünlerde, interneti kontrol altına almak için AKP hükümetinin eline yeni bir fırsat daha geçmek üzere. 3 Aralık Pazartesi günü Dubai’de, BM’ye bağlı, 193 ülkenin üye olduğu Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) düzenlediği Uluslararası Telekomünikasyon Dünya Konferansı (WCIT 2012) başladı. Bu konferansı olağanüstü önemli kılan, internetin teknik, politik ve ekonomik düzenlenmesine ilişkin konuların tartışılacak olmasıdır. Şu anda hükümetlerden bağımsız, çok paydaşlı ve saydam bir yönetişimi olan internetin düzenlenmesinde ITU’ya yetki verilmesi gündemde. Rusya, İran, Çin, Arap Emirlikleri gibi ülkelerin hükümetlerinin istediği bu yeni yönetişim biçimi eğer konferansta kabul edilirse, internet üzerinde hükümetlerin kontrol yetkisi artacaktır veya meşrulaşmış olacaktır. ABD ve AB ise ITU’ya internete ilişkin herhangi bir yetki verilmesine kesin karşı olduklarını açıkladı.
Her hükümetin, kendi kamuoyuyla tartışarak belirlediği pozisyonunu ve önerilerini konferansta sunması bekleniyor. İnterneti kontrol yetkisi elde etme hevesindeki ülkeler ve ITU, tüm bu süreci gizli tutmaya uğraştı. Fakat, internetin şimdiki özgür hali devam ettikçe, bu gizliliği sağlamak pek kolay olmuyor. Nitekim, gizli belgelerin çoğunu ABD’de iki akademisyenin kurduğu WCITLeaks (gizli bilgileri yayan sızıntı kuruluşu WikiLeaks’ten benzetme) internet sitesinde açıkladı! Sonunda, gizliliği sürdüremeyeceğini anlayan ITU, 22 Kasım günü teslim oldu ve tüm belgeleri açıkladı.
Konferansa önceden bir öneri sunmayan AKP hükümetinin, Dubai’de hepimizin interneti için nasıl bir pozisyon alacağı, önerilerinin ne olacağı gizli kaldı. Aylardır çeşitli platformlarda sormama karşın, UDH Bakanı Binali Yıldırım, bırakın konferansta alacağı pozisyonu kamuoyuyla tartışmayı, bunu kamuoyuna açıklamayı bile reddetti. Hatta, BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer’in başkanlığında olacağı dışında, konferansa katılacak delegasyonun kimlerden oluştuğu da açıklanmadı.
Özgür internet ortamında baskıcı güç odaklarının baş belası olabilen Anonymous’un Türkiye kolu AnonsTurkey sayesinde Türkiye’den konferansa katılan heyetteki isimleri öğrendik. Listede dikkat çekici iki noktayı vurgulamak isterim: 1 - Bakan Binali Yıldırım’ın danışmanı konferansa “Delege” sıfatıyla katılırken “Danışman” sıfatıyla heyette yer alan üç kişinin üçü de Türk Telekom’un sahibi olduğu Avea çalışanları! 2 - Konferansa “Delege” sıfatıyla katılan 12 kişinin beşi TRT’den! Oysa, demokratik yönetime sahip ülkelerin heyetlerinde internet kullanıcıları, bilişim STK’leri, mühendis odaları ve iş dünyası gibi internetin paydaşları da yer almakta. Hatta, ITU Genel Sekreteri Toure, konferansın açış konuşmasında “Üye devletlerin delegasyonları tüm paydaşların temsilcilerini içeriyor” demiştir. Bizim delegasyon için geçerli değil...
Ne Yapmalı?
Bu konferans gündeminde yer alan konuları iki grupta toplayabiliriz. Birincisi, yukarıda özetlediğim gibi internetin yönetişimine ilişkin: İnternete ilişkin teknik ve politik konularda ITU dolayısıyla da hükümetler de yetki sahibi kılınacak mı? İkincisi ise ekonomik: Telekom firmalarının internet firmalarından şimdi talep etmeye başladıkları ücret, yani “İnternete içerik sağlayan öder” ekonomi politikası onaylanmalı mı?
Hükümetimiz her ne kadar pozisyonunu gizli tutmaya çalışsa da bu iki konunun ikisine de olumlu bakarak ITU ile - dolayısıyla, Rusya, Çin, İran gibi ülkelerle ve büyük telekom firmalarıyla- aynı safta olduğu görülüyor. Bakan Binali Yıldırım’ın şubat ayında “İnternetin de bir Birleşmiş Milletler’i olmalı” şeklindeki açıklaması, kısmen haklı bir koordinasyon ihtiyacını belirtiyor olsa da ITU’ya sıcak baktığını gösteriyor. Gerçi, şu anda internet yönetişiminin fazlasıyla ABD merkezli olması genel bir rahatsızlık konusu. Fakat, ITU’ya yetki vermek, adeta “hırsızların soymasını önlemek için evi yakalım” demeye benzer. Ekonomik konuya gelince, Google, Yahoo, Facebook gibi internet firmalarının altyapısını kullandıkları telekom firmalarına bir ücret ödemesi de ilk bakışta haklı bir talep gibi gelebilir. Fakat, uygulama zorluğu bir yana, internet firmaları bu ücreti kaçınılmaz olarak kullanıcıya aktaracağı için böyle bir uygulama sayısal uçurumu olumsuz etkiler. Konferansa giden heyetimizdeki telekom firmalarının temsil gücüne bakarsak, hükümetimizin internete karşı telekom firmalarının yanında yer aldığı görülüyor.
Şu anda başlamış ve iki hafta sürecek olan, gündemi internetimizi tehdit eden bu konferansa ve hükümetin yaklaşımına toplumumuz tepki gösterebilir ve göstermelidir. Demokrasi ve Teknoloji Merkezi’nin (Center for Democracy and Technology) eşgüdümündeki STK’ler grubunun uluslarararası kampanyasına katkı koyulabilir. Onların yazdığı bir bildiriyi Türkçeye çevirerek bloguma koydum (http://www.coskunoglu.org/wcit-gorus). Bu bildiriyi çevrenizle paylaşarak Bakan Binali Yıldırım’a (okm@ubak.gov.tr) ve BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer’e (tacarer@btk.gov.tr) göndererek hepimizin internetimize sahip çıkmasını dilerim.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama