İşçi, patronun insafına kaldı
İşverene 3 ay süreyle işçiyi ücretsiz izne çıkarma yetkisi veren yasa yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı bu süreyi 6 aya kadar uzatabilecek. Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte yeni bir soru da gündeme geldi. İşveren kısa çalışma ödeneği yerine ücretsiz izni tercih ederse ne olacak?
İşveren salgın nedeniyle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az 4 hafta süreyle durdurulması hallerinde kısa çalışma ödeneği için başvuru yapabiliyordu.
Bu durumda son 3 yılda 450 prim günü bulunan ve son 60 gündür hizmet sözleşmesi bulunan işçi kısa çalışma ödeneği alabiliyor. Bu kapsamda önceki gün itibarıyla 232 bin firma başvuruda bulundu. 2 milyon 700 bin çalışan ödenekten yararlanmak istiyor. 1 milyon 180 bin işçinin ödeneklerinin onaylandığı bilgisi var. Yeni başvurular da devam ediyor.
Ancak hükümetin çıkardığı yasa ile birlikte işveren artık kısa çalışma ödeneği ile uğraşmak yerine işçiyi ücretsiz izne çıkarırsa ne olacak? Kısa çalışma ödeneğinde bin 750 lira ile 4 bin 380 lira arasında ücret alabilecek olan işçi, ücretsiz izinde bin 177 lira ile yetinmek zorunda kalacak.
Bu durumda işverene nasıl bir yaptırım uygulanacağı da belirsiz. Sendikalarda, işverenin bu hakkı “kötüye kullanabileceği” değerlendirmesi yapılıyor. İşverenin bunu “işçiyi ücretsiz izne çıkarmak için fırsat olarak görmesinden” endişe ediliyor.
‘İNANIYORUZ…’
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “İşverenlerin kısa çalışma ödeneği yerine ücretsiz izni daha öncelikli tercih etmesi gibi bir durum söz konusu olabilir mi?” sorusuna, şöyle yanıt verdi: “Kısa çalışma ödeneği yerine ücretsiz izin tercih etme durumları olamaz çünkü burada çalışanlarımız kaç prim günlerini tamamladıklarını biliyorlar. Dolayısıyla 450 gün prim ödeme ve 60 gün hizmet akdi şartını tamamlamışsa işverenin onun adına kısa çalışma ödeneği başvurusu yapacaklarını çalışanlarımız da biliyorlar. İşverenlerimizin mümkün olduğu sürece bu şartları sağlayan bütün çalışanlar için öncelikli olarak kısa çalışma ödeneğine başvuracaklarına, bu şartları taşımayan çalışanları için de ücretsiz izine nakdi destek modelini uygulayacaklarına inanıyoruz. Biz de bunu kontrol edeceğiz zaten. Prim günlerini SGK olarak biz görebiliyoruz. Dolayısıyla buna uyacaklarına biz tamamen inanıyoruz.”
‘UZAKTAN ÇALIŞMA FARKLI DEĞİL’
Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Berrin Ceylan Ataman, koronavirüs salgınıyla mücadele için hükümetlerin esnek çalışma yöntemleri arasında yer alan evden çalışmayı teşvik etmeye yöneldiğini hatırlattı.
4857 sayılı İş Yasası’na göre evden çalışma ile fiili çalışma arasında bir fark bulunmadığını belirten Ataman, “Daha açık bir ifadeyle uzaktan çalışanlar farklı bir işleme tabi tutulamaz. Prensip olarak, işverenler personelini evden çalışmaya zorlayamaz ancak istisnai dönemlerde bu tür önlemlere başvurulabilir” diye konuştu. “Covid-19 salgınına karşı hükümetin aldığı önlemler çerçevesinde uygulanan evden çalışmanın bir zorunluluktan doğduğu göz ardı edilmemeli” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması