İşgalci feminist ikon olur mu?
Allende son romanı Canım Sevgilim Inés'te 500 yüzyıl önce yaşamış bir savaşçı kadının gerçek yaşamını ele alıyor. Roman iki önemli dert üzerinde yükseliyor: Bir kadının inanılmaz güçlü kişiliği ve bir ülkeyi işgal etmenin korkunç süreci.
Bir kadının hayatı diğer kadınlara ilham ve güç veriyorsa bu kadın bir ikon olabilir. Fakat bu kadın aynı zamanda kelle uçuran bir işgalciyse onu bir ikon olarak alkışlamak ne kadar ahlakidir? Bu çelişki kitapta sayfa sayfa eriyip gidiyor ve bir işgalciden bir feminist ikon olabileceğini açıkça gösteriyor.
Pinochet tarafından devrilen sosyalist Şili eski başkanı Salvador Allende'nin yeğeni olan ve hep sürgün hayatı yaşayan Isabel Allende'yi öven yazılardan birinde şöyle deniyor: 'O bir edebiyat efsanesi, yorulmaz bir sosyal aktivist ve feminist bir ikon; ayrıca pek çok yazarın hayalini kurduğu bir okur kitlesine (32 dilde, 51 milyon baskı) sahip.' Efsaneliği ve ikonluğu biraz tartışmalı olsa da güçlü bir dili ve imgelemi, sosyalist ve feminist bir duruşu olduğu kesin. Kendi hayat hikâyesinden izler taşıyan romanlarında büyülü gerçekliğe sarmalanmış romantizm çok baskın olmasa büyük ihtimalle daha ciddiye alınır ve fakat daha az kişi tarafından okunurdu.
Allende son romanı Canım Sevgilim Inés'te 500 yüzyıl önce yaşamış bir savaşçı kadının gerçek yaşamını ele alıyor. Inés Suárez bir nevi Şilili Jeanne d'Arc. Ne var ki, Inés Fransız öncüsü Jeanne gibi ölünce azize mertebesine yükseltilip gittikçe daha çok parlatılan kusursuz bir efsaneye dönüşmemiş tersine ölümünden hemen sonra tarihten silinip yüzyıllar boyunca hatırlanmayı beklemiş. Kitabın girişinde bunu Allende'nin kendisi de söylüyor: 1507-1580 yılları arasında yaşayan; Şili'nin fethine büyük katkı sağlayıp esaslı bir siyasi ve ekonomik gücü elinde tutan Inés 400 yıl boyunca hiçbir kronikte doğru düzgün yer almamış. Genelde yok sayılan tarihlere el atanlar edebiyatçılardır, Inés'in tarihini de yine bir yazar ele almış ve tabii ki bir kadın yazar böyle bir işe kalkışmayı önemli saymış.
Canım Sevgilim Inés 1500 ile 1553 yılları arasını kapsıyor. Inés üvey kızı Isabel'e yazdığı metinde hayatını anlatıyor: biricik aşkı büyük komutan Pedro de Valdivia'nın İspanya'dan Batı Hint topraklarına yani Yeni Dünya'ya ayrı amaçlar ve zamanlarda yola çıkmaları, kıtaya ulaşmaları, orada karşılaşıp âşık olmaları ve Şili'yi fethedip şehirler kurmaları başlıca dönemeçler.
385 sayfa boyunca fazlasıyla ayrıntılı, tekrar eden bir İspanya-Şili tarihi karşımıza çıkıyor. Bu ayrıntılar İspanyollara bile fazla gelmiş olabilir, yani kitap iyi bir edisyonla 300 sayfaya inmiş olsa çok çok iyi bir tarihi roman olurdu. Günümüzdeki bu uzun yazma sendromunu egolarımızdan dolayı metni kısaltma aczimize veriyor ve hepimiz için geçerli olduğunu düşünüyorum.
Kitaba çok da haksızlık etmemek gerek aslında. Roman iki önemli dert üzerinde yükseliyor: bir kadının inanılmaz güçlü kişiliği ve bir ülkeyi işgal etmenin korkunç süreci.
Inés uysal bir eş değildir, onu terk edip altın uğruna okyanuslar aşan kocasının peşinden, o tarihte bir kadının tek başına yolculuk etmesine izin verilmemesine rağmen, sadakatten değil meraktan, yeni yerler görme ve özgürlük istencinden dolayı gider. Bütün hayatı boyunca çalışır ve kendi parasını kazanır. Okyanus aşan gemilerde, tek kadın olarak iffetini korumuş, karnını doyurmuştur. Ona saldıran bir adamı öldürmekten ya da bir papazı tehdit etmekten korkmaz. Bu kadın ki âşığı olan zengin ve ünlü bir komutana, sevişmeyi, kapalı kapılar ardında itaat etmeyi öğretir. Bunların hepsi palavra olsa da bile yine de onun hayatını okumak her satırıyla, hem kadınlar hem de erkekler için cesaretlendiricidir. Ines, yerlilerle birlikte yaşayıp onların dilleri mapudungu'yu da öğrenir, meydanlarda da ölümüne savaşır, yaralanır, Valdivia'sı bir mapuçe yerlisi tarafından öldürüldüğünde bile güçlü kişiliği onu yaşamaya bağlar. Pay kapmaya gelen bütün soylular, papazlar, krallık görevlileriyle savaşır. Yeni şehirler kurar ve der ki 'Belki benim adım tarihe kalacak ama erkekleri dövüşürken kasabalar kuran yüzlerce yiğit kadın unutulup gidecektir.' Inés'in 500 yıl sonrasında yaşayan bir okura bu kadar güçlü, anlamlı ve işlevsel bir şekilde seslenebilmesinin, etkileyebilmesinin nedeni elbette ki edebiyatın gücünde saklı.
Ayrıca feminist her yürek 'savaşçı' kadınları hep hatırlamalı ve savaşçılığın boşaltılmış anlamından zihni her daim uzak tutup değiştirici gücüyle doldurmalıdır. Onun gibilerin yaşamı bizim gibilerin manifestosudur. 'Savaş' yaşlanan bedene ve değişen dünyaya inat son soluğa kadar sürmelidir. Tıpkı Inés'inki gibi.
Fakat Inés'in de yaşamı pürü pak değildir elbette: Yeni Dünya ve yerlileri için pek de insan haklarına uygun düşünmemektedir: 'Şili hâlâ fethedilmeyi ve Hıristiyanlaştırılmayı bekliyor,' der romanın bir yerinde. İspanyolların Aztekler, Mayalar ve İnkalara neler yaptıklarını en korkunç halleriyle tek tek anlatır: korkunç vahşet her bir adımda kol gezer, Peru ya da Şili fark etmez, toprak kapmak, altın kovalamak için kardeşlerini doğrayanlar, bulamayınca kadınların ırzına geçenler, iğrenç işkenceler ve ürkütücü bir kaos her taraftadır. Ama Inés bunları görmesine rağmen İspanyolların acımasızlık ve zenginlik hırsıyla suçlanmasını kabul etmez, hep kendilerini haklı bulup, öncesinde kafası karışsa da sonuçta onlara medeniyet getirdiğini yineler. Ne yapalım, Inés'in yaşamındaki bu ırkçı tutumları görmezden gelebiliriz. Bir yaşamı ikonlaştırmak onun yanlış taraflarını örtmeyi gerektirir ama bu bir çelişki değil bir zorunluluktur. Yoksa arkasında yürünecek kimse olmazdı.
Canım Sevgilim Inés, gerçeğin kurgudan daha üstün olduğunun kanıtı ve edebiyatsız tarih olamayacağının da ve Inés Suárez'in feminist bir ikon olarak kabul edilebileceğinin de. Inés'e mutlaka kulak verilmeli: Böylece bir kadının neleri başarabildiği ve bir ülkenin başka bir ülkeye neler yapabildiği hatırlanmalı.
Canım Sevgilim Inés/ Isabel Allende/ Can Yayınları/ 392 s.
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı