'İşkenceye tölerans tanınıyor'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, insan hakları yasalarda güvenceye alınmış gibi görünse de uygulamadaki durumun "vahim" olduğunu belirtti. Tanrıkulu, hükümetin işkenceye karşı önlem almadığını vurgulayarak, "Ülkemizde işkenceye de işkenceciye de hala alenen tolerans tanınıyor" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, "işkenceye sıfır tolerans" diye yola çıkan AKP Hükümeti'nin, işkence ve kötü muameleye karşı gerek ulusal gerekse uluslararası tedbir yollarından ısrarla kaçındığını belirtti. Bunun son örneğinin, Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme Ek Protokolü'ne uygun Ulusal Önleme Mekanizması'nın yükümlülüklere rağmen kurulmaması olduğunu belirten Tanrıkulu, protokol gereği bu mekanizmanın 27 Ekim'de kurulması gerektiğini vurguladı. Avrupa Komisyonu'nun 2012 İlerleme Raporu'nda da Türkiye'nin bu konuda eleştirildiğini ifade eden Tanrıkulu, "Bu AKP'nin işkence ve kötü muameleye karşı önlem almaktan kaçındığını gösteriyor" dedi. Tanrıkulu raporda, kolluk görevlilerinin özellikle resmi olmayan gözaltı merkezlerinde güç kullanmaya devam ettiklerine, işkence ve kötü muameleye ilişkin soruşturmaların adli birimlerce yavaş yürütüldüğüne, buna karşın güvenlik güçlerinin karşıt iddialarına öncelik verildiğine işaret edildiğini kaydetti.
281 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre ise Şubat 2005-Haziran 2010 arasında işkence suçu uyarınca haklarında soruşturma açılan 309 güvenlik görevlisinden sadece ikisinin ceza aldığını belirten Tanrıkulu, 2011 yılında gözaltında beş kişinin yaşamını yitirdiğini, kolluk güçlerinin işkence veya kötü muamelesi sonucu 228 kişinin yaralandığını kaydetti. Aynı yıl içinde cezaevlerinde 41 kişinin hayatını kaybettiğini, 148 kişinin de yaralandığını ifade eden Tanrıkulu, 2012'nin ilk dört ayında ise 281 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirtti. Tanrıkulu şöyle devam etti:
"Hemen her gün kamuoyunun gözleri önünde cereyan eden toplumsal gösterilere yönelik coplu ve gazlı müdahaleler, hak talep eden yurttaşlarımızın her an yaralanma ve hatta ölümle karşı karşıya kalmalarına sebep oluyor. İçişleri Bakanının, namı diğer 'gazcı' bakanın neredeyse tek icraatı, vatandaşa karşı kullanılmak üzere biber gazı ve cop tedarik etmek oldu. Demokratik işleyişin temel dinamiklerinden biri olan toplumsal gösteri ve yürüyüş hakkı neredeyse tamamen rafa kaldırıldı. Bu hakkı kullanmak isteyen yurttaşlar her türlü baskı ve zorbalıkla karşı karşıya bırakılıyor. Bireysel hak taleplerine karşı da kolluk güçlerinin işkence ve kötü muamele uygulamaları ise insan hakları ihlal raporlarına sığmaz oldu. İşkence ve kötü muamele yasağı, Anayasamızın 17. Maddesinde ve Türkiye'nin onayladığı temel insan hakları sözleşmelerinde yer alan negatif hakların en önemlilerindendir. TCK'nın ilgili maddelerinde insan hakları güvenceye alınmış gibi görünüyor ama uygulamada durum tam anlamıyla vahimdir. İşkence fiillerinin pek çoğu başka bir suç olarak nitelendirildiği için izin kurumuna tabi hale getiriliyor ve daha soruşturma aşamasında idari engelle karşılaşılıyor. Dolayısıyla işkenceye af mümkün hale geliyor, zamanaşımı süreleri azalıyor, uzatma, erteleme, paraya çevirme mümkün oluyor. Uzun lafın kısası, ülkemizde işkenceye de işkenceciye de hala alenen tolerans tanınıyor."
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?