"İsrail hükümeti, kurumumuza iftiralar atmaktadır"
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, ateşli silahlarla katliam düzenleyen İsrail'in iftiralar attığını belirterek, ''Ancak bugün dünyada oluşan kamuoyuna bakılacak olursa, İsrail'in yalan imparatorluğuna kimse inanmamaktadır'' dedi.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Ali Emiri Kültür Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Hükümet yetkililerine, siyasi partilere ve Genelkurmay Başkanlığına, desteklerinden dolayı teşekkür ettiğini belirtti.
Yaşananlara dünyanın her yanından gazetecilerin şahit olduğunu vurgulayan Yıldırım, uluslararası sularda saldırıya uğradıklarını ve uluslararası suların kimsenin malı olmadığını vurguladı.
İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayarak, bir terör örgütü vahşetiyle daha gemiye çıkmadan önce üzerlerine yaylım ateşi açtığını ifade eden Yıldırım, ''Bize niye su şişesi, niye tabak attınız, niye sopa gösterdiniz?' diyorlar. Ellerinde en gelişmiş silahlarla üzerimize gelen haydutlara siz ne yapardınız? Biz nefsi müdafaa yaptık. Biz onlara ateşli silahlarla karşılık vermedik, zaten öyle bir imkanımız da yoktu. Gittik, çünkü insanız, insan olduğumuz için gittik. Gittik ve yine gideriz. Aynı şeyi Müslümanlar, Yahudilere yapsa hiç durmadan aynı konvoyumuzu yola çıkarız. Bizim felsefemiz bu'' diye konuştu.
Yıldırım, olaylar yaşanırken bir kez daha büyük bir millet ve devlet olduğunu gösteren Türkiye'nin olaya karşı tutumunu en güzel şekilde ortaya koyduğuna dikkati çekti.
Vicdan sahibi sivil, silahsız insani yardım taşıyan insanlar olarak yola çıktıklarını ifade eden Yıldırım, ''Bizler dünyanın dört bir yanından, sağcısı, solcusu, liberali, ateisti, İslamcısı, Müslümanı, Hıristiyanı, Yahudisi aklınıza kim gelirse bir araya geldik'' dedi.
"Susarak, sessiz kalarak Gazze'deki suça ortak olmak istemedik"
Pek çok devletin kaderine terk ettiği Gazze halkına bir nefes vermek istedikleri için bu çalışmayı yaptıklarını ifade eden Bülent Yıldırım, şöyle konuştu:
''Susarak, sessiz kalarak, Gazze'deki suça ortak olmak istemedik. Zalimden değil, mazlumdan yana olduğumuzu göstermek için bir şeyler yaptık. Savaş gemileriyle yolumuzu kesebileceklerini, bizi rotamızdan çevirmek isteyebileceklerini, amacımıza ulaşmamamız için her yolu deneyeceklerini tahmin ediyorduk. Fakat bir katliam yapabileceklerini, sivil ve masum insanlara terör saldırısı düzenleyebileceklerini, bu kadar cani ve adi haydutlara dönüşebileceklerini ve insanlığın vicdanına saldırabileceklerini ihtimal dahilinde görmemiştik.''
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Yıldırım, mazlumun, mağdurun, açlıktan ağlayan çocukların, yetimlerin hep yanında olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini bildirdi.
İsrail'in bir halkı ve şehri cezalandırdığını kaydeden Yıldırım, ''Bir devletle anlaşamayabilirsiniz, bir ülkenin yönetimini tasvip etmeyebilirsiniz. Bunlar meşru şeyledir, ama bir halkı cezalandırmaya hakkınız yok. Bir şehri aç, susuz, ilaçsız, gıdasız, evsiz, barksız bırakamazsınız. Bu meşru değildir. Siz böyle yaparsanız, insani yardım kuruluşları da sivil itaatsizlik yapar. Masum, günahsız, silahsız sivillere yapılan bu katliamı, dünya durdurdukça önümüze gelen herkese anlatacağız'' diye konuştu.
Yıldırım, yaşanan hukuksuzluğu, adaletsizliği lanetlemeyen kimsenin kalmayacağını belirterek, ''Dün bize ateşli silahlarla katliam düzenleyenler, şimdi, başka bir saldırı başlattılar. Yalanı meslek haline getiren İsrail hükümeti, kurumumuza iftiralar atmaktadır. Onların en iyi becerdikleri sanat, yalan söylemektir. Ancak bugün dünyada oluşan kamuoyuna bakılacak olursa, İsrail'in yalan imparatorluğuna kimse inanmamaktadır'' dedi.
"İsrail'in siyonist yöneticileri yargılanacak"
''İsrail'den daha büyük bir teröristin olmadığını, buna 31 Mayıs'ta bütün dünyanın bir kez daha şahit olduğunu'' ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugünden sonra artık dünyadaki masumların, ezilmişlerin ve dünyanın neresinde olursa olsun, bütün mazlumların geleceği için ümitliyiz. Bugünden sonra artık hiçbir zalimin, hiçbir katilin caninin, hiçbir haydudun, hiçbir teröristin ve hiçbir diktatörün yaptığı yanına kar kalmayacaktır. Buna hiçbirimiz izin vermeyeceğiz. Nasıl Yahudilere yaptıkları sebebiyle, Naziler yargılandı ve mahkum oldularsa, nasıl Boşnaklara yaptıkları sebebiyle Sırp yöneticileri yargılandıysa ve mahkum oldularsa, şimdi de tüm yaptıklarından dolayı İsrail'in siyonist yöneticileri yargılanacak ve insanlık önünde mahkum olacaktır. Tüm insanlık bunu takip edecek ve sonuçlandıracak.''
Yıldırım, teknolojiyi İsrail'den daha iyi kullandıklarını, zaman içerisinde çekilen görüntüleri kamuoyuna sunacaklarını söyledi.
Yıldırım, Ali Emiri Kültür Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. ''Tazminat almak için mahkemeye başvuru yapılması durumunda İsrail'in tazminat ödemeyeceği söyleniyor, bununla ilgili nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Yıldırım, İsrail'i gemilerin durumu ve tazminatlarla ilgili sıkıştıracakları çok nokta olduğunu ve bunu tüm dünyanın göreceğini kaydetti.
İsrail, Avrupa ve Türkiye mahkemelerinde bu mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Yıldırım, ''Türkiye'de birçok davamız geri çevrildi. Ama şu anda hiçbir güç bunu yapamayacak. Bunu zaman gösterecek. İsrail'i davalarla birçok şeye mahkum edeceğiz. Çünkü çantalarımızın içi talan edilmiş, paralarımız eksik, bilgisayarlarımız alınmış, fotoğraf makinelerimiz kırılmış, alınmış. Benim telefonuma el konuldu. Hani siz kanun devletiydiniz. Daha çok tazminat davaları açacağız, daha çok bilgiler var'' diye konuştu.
İsrailli askerlerin ellerindeki silahları alıp denize attıklarını bildiren Yıldırım, ''Beni sorgularken, 'Siz silah kullandınız' dediler. 'Hayır' dedim. 'Siz silahların sinyalini almışsınızdır, denizde olduğunu çok iyi biliyorsunuz' dedim. Sustular. Sonuçta biz İsrail'in tüm askeri şeylerini öğrenip gittik'' dedi.
Yıldırım, yukarıdan şehit haberleri gelirken, yaralı İsrail askerlerinin tedavilerini yaptıklarını, onlara su verdiklerini belirterek, ''Bazen o kadar çelişkiler yaşadık ki, ağzına su veriyoruz, bana 'Şu da şehit oldu' diyorlar. Bu çelişkiyi yaşadık. En sonunda beyaz gömleğimi çıkarttım. 'Yeter artık, teslim oluyoruz' dedim. Teslimden sonra elleri bağlı şekilde öldürülen var. Bu yaralı askerleri İsrail'e teslim edip dönerken karnına 5-6 tane kurşun yiyen bir doktorumuz var. Bu doktorun ismini şu anda hatırlamıyorum'' şeklinde konuştu.
Karşılarında bir filo olduğunu ve bu filonun açık denizlerde kendilerine saldırdığını aktaran Yıldırım, etraflarının sarıldığını ve 3 deniz altı, uçaklar, helikopterler ve insansız uçaklar gördüklerini kaydetti.
''Onlar bizim arkadaşlarımızı esirken öldürdüler"
İsrail'in en yetişmiş grubunun, 88 yaşındaki papaza ve 1,5 yaşındaki çocuğa saldırdığını dile getiren Yıldırım, 1,5 yaşındaki çocuğun annesi ve babasından alınarak rehin tutulduğunu belirtti.
Yıldırım, İsrail askerleri gemiye iner inmez saldırıya uğradıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
''İsrail, '35 dakika sonra gerçek silah kullandık' diyor. Atılan bomba parçalarının verdiği zararı bilmiyorlar mı? Bizim Cevdet kardeşimiz plastik mermiyle şehit oldu. 1 metreden ateş edildi. Biz de kendimizi savunduk ve bunları indirdik. Bunları ilan ediyoruz, saklamıyoruz. Biz silahsız bir şekilde orada elimize geçirdiğimiz şişeler ve sandalyelerle kendimizi savunduk. Yine olsa yine savunuruz. Kim olsa aynı şeyi yapar. Ama bunlar yaralanıp etkisiz hale gelince, onlar gibi öldürmeye kalkmadık. Onlar bizim arkadaşlarımızı esirken öldürdüler. Şehitlerden birinin eli bağlıydı. Esir olduktan sonra öldürüldü.''
Dün açıklanan kayıplarla ilgili son gelişmelerin neler olduğu sorulan Yıldırım, ''Yabancılardan kaç tane kayıp olduğunu hala araştırıyoruz. Çünkü listelerde biraz karışıklık var. 3 tane arkadaşımız dün itibariyle bulunamamıştı. İsrail, 'Bunlar bizde yok' diyordu. Baskılar üzerine dün 3 arkadaşımızın da yaralı olarak hastanede olduğu bildirildi'' yanıtını verdi.
İsrail'in ''ölüm listesini'' basın mensuplarına dağıtan Yıldırım, İsrailli askerlerin gemiye bindiklerinde ellerinde ölüm listesi olduğunu ve listedeki herkesin öldürüleceğini söyledi.
Yıldırım, listenin ilk sırasında kendisinin yer aldığını ve askerlerin Siirtli İbrahim Bilgen'i, listedeki başka birine benzettikleri için öldürdüklerini savundu.
''Biz barışı çok önemsiyoruz"
Pakistanlı bir gazetecinin, ''Tüm olanlardan sonra Arap Birliğinin, İslam Konferansının tutumundan memnun musunuz? Yeterli görüyor musunuz? Tekrar gemilerle çıkmayı düşünüyor musunuz?'' sorusuna da Yıldırım şu yanıtı verdi:
''Dünyada güzel gelişmeler var, ama bu gelişmeler, gerçekler ortaya çıkınca daha da güzelleşecek. O nedenle şu ana kadar yapılan açıklamaların bazıları yeterli, bazıları yetersiz, ama zannediyorum manzaralar ortaya çıkınca daha sert açıklamalar olacak. Onun için hem Arap Birliğine, hem İslam Konferansına bu bilgileri vereceğiz. Biz barışı çok önemsiyoruz. Dünyada barış adına, ambargoların ortadan kalkması için sonuna kadar gideceğiz. Elbette yeni organizasyonlar yapılacak.''
Yabancı basın mensuplarının da ilgi gösterdiği toplantıda, vakfa destek vermek için gelen 3 Musevi, ''İsrail Devleti'nin vahşeti'' yazılı pankart açtı.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt