İşsizlik sorununa çözüm önerisi

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Alpay Hekimler,  istihdam ve işsizlik kavramlarının özdeşleştirildiğini belirterek, Türkiye'de kavram kargaşası yaşandığını söyledi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nca kasım ayı itibarıyla işsizlik rakamlarının yüzde 13 olarak açıklandığını ifade eden Hekimler, bu oranın sanıldığından daha fazla olduğunu kaydetti.
''Türkiye'de işsizlik sayımı çok farklı. Avrupa'da herkes ya işsiz olarak kayıtlıdır ya da değildir'' diyen Hekimler, Türkiye'de işsizlik sayımının anketlere dayalı yapıldığını bildirdi.

Hekimler, şunları kaydetti:
''Rakamlara baktığımızda yüzde 13 civarında işsiz görünüyor. Sokaktaki gerçek işsizlere baktığımızda işsizlik bu orandan çok daha fazla görünüyor. Türkiye'de tarım kesiminde kullanılan ücretsiz aile işçileri diye bir kavram var. Bunlar işsiz sayılmaz. Çünkü ücretsiz aile işçisi olarak görülür. Kısa sürede iş bulmayı kabul etmiş kişileri de işsiz saymıyoruz. Buna referans dönem diyoruz. İş bulmayı kabul etmiş kişiler de işsiz sayılmıyor. Türkiye'nin gerçeklerini konuşmamız lazım. Birçok yerde iş bakıp bulamadıysak, internette, ofislerde iş bulamayıp iş aramayı bıraktıysak buna da ümidi kırılmış işsiz diyoruz. Bunlar da istatistiklerde işsiz kabul edilmiyor. Çünkü işsizlik tanımında cari ücret üzerinden iş aranması gerekmektedir. Bu rakamları da göz önünde bulundurduğumuzda yüzde 13 olan işsiz sayısı 2'ye katlanıyor.''
 

Ödünç çalışma büroları sistemi

Türkiye'de, işsizliğin azaltılması için, ödünç çalışma bürolarının faaliyete geçirilmesi gerektiğini söyleyen Hekimler, bu sisteme Türkiye'deki sendikaların karşı çıktığını ifade etti.

Doç. Dr. Hekimler, sendikaların ödünç istihdam bürolarını ''işçiyi sömürme'' gibi gördüklerini, bu yüzden karşı çıktıklarını belirterek, ''Oysa bu istihdam büroları piyasaya çok yanlış tanıtılıyor. İşçi kiralama, bir işçiyi malmış gibi kullanma tanımlarının yapılması çok yanlış bir şey. Bunu tanıtmamız lazım. Türkiye'de işsizlik sorununun çözülmesinde ödünç çalışma büroları çok önem taşıyor. Bu yasal düzenin yeniden değiştirilmesi lazım'' diye konuştu.

Hekimler, ödünç çalışma bürolarının işleyişiyle ilgili şunları söyledi:
''Bu sistemde izin alınarak büro açılır. İşverenler büroya gelip işçi talep eder. Bunlar arasında nitelikli işçiler olabileceği gibi vasıfsız işçilerde olabilir. İşçinin ücretini de büroyu açan kişi öder. Çalışmadıkları dönemde yine işçilerin ücretleri ödeniyor. Dolayısıyla işçinin ücreti garanti altındadır. Büronun buradan kazancı işverenden alacağı ücret. AB de bu sistemi destekliyor. İşverenler, bürolardan geçici olarak gönderilen işçileri kalıcı olarak da istihdam etmek isteyebilir.''

Ödünç çalışma bürolarının amacının işçilerin iş aradıkları dönemde yeniden iş bulmalarını sağlamak olduğunu söyleyen Hekimler, ''Bu sistemi AB'de birçok ülke kullanıyor. Türkiye'de istihdam sorununun çözülmesinin bir yolu da buradan geçiyor'' dedi.

Hekimler, Türkiye'nin kendi ''Ulusal Eylem Planı'nı'' oluşturması gerektiğini belirterek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bu konuda çalışmalarının sürdüğünü ifade etti.

Alpay Hekimler, ''AB'nin istihdam stratejisi vardır. AB'ye üye ülkelerin bu kapsamda ulusal eylem programlarını hazırlaması gerekiyor. 72 milyon içinde istihdam edilenlerin sayısı 22 milyon civarında. Geleneksel Türk aile yapısına göre baba çalışır, eş ve çocuklar oturur. Dünyada böyle bir sistem yok. Türkiye'de kadınların da iş dünyasına daha fazla katılması lazım'' dedi.