"İstanbul Belediyesi'nin sessiz kalması ilginç"
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili dün yaptığı açıklamalara konunun muhatabından henüz bir yanıt gelmediğini ifade ederek, ''İstanbul anakent belediyesinin bu kadar uzun süre sessiz kalması çok ilginç'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Edirne'nin Havsa İlçe Belediyesi'nce düzenlenen 9. Tarım Aletleri Hayvancılık Emtia Festivali'ne katılmak üzere geldiği ilçede, Belediye Başkanı Oğuz Tekin ve CHP Havsa İlçe teşkilatını ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, ziyaretlerin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''CHP İstanbul İl örgütünde dün İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili açıklamalarına'' ilişkin soruya, ''İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden henüz bir açıklama gelmedi'' yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yanıtını merakla beklediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''İstanbul anakent belediyesinin bu kadar uzun süre sessiz kalması çok ilginç. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin buna yanıt veremeyeceği ortaya çıkıyor. Ben bunu bildiğim için sorularımı zaten sayın Başbakana yöneltmiştim. Sayın Başbakandan yanıt bekliyorum. Sayın Başbakan, yarın cuma namazına gidecek. Fakir, fukara, garip gurabanın hakkını koruyacağını söylemişti. Sayın Başbakan halk adamı olduğunu, (kim yolsuzluk yaparsa onun kellesini koparırım) demişti. (Türkiye hukuk devletidir. Guguk devleti değildir) demişti. Sayın Başbakandan şimdi yanıt bekliyoruz. Yargıda kesinleşmiş kararları uygulamayan bir idare bir ülkede varsa o ülke hukuk devleti midir? Yoksa guguk devleti midir?''
Vesika almak için bekleyen kadın sayısı
Kılıçdaroğlu, bir başka gazetecinin, ''Türkiye'de vesika almak için sıra bekleyen kadın sayısı'' ile ilgili sorusu üzerine, kendisinin dile getirdiği (60 bin) sayısının ŞEFKAT-DER'in gazetelerde yer alan açıklamaları olduğunu ifade etti.
''Ama ŞEFKAT-DER bu sayı 60 bin değil, 6 bin diyorsa ona da saygı duyarım'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Sayı önemli değil, 6 bin kişi dahi vesika almak için sıraya giriyorsa bu daha olağanüstü bir rakamdır. Bir kadının beden işçisi konumuna getirilmesi izlenen ekonomik politikaların sonucudur. Bugün bu sayı 6 bin. Gelecekte bu sayının artmayacağını kim garanti edebilir? Kadınlar çoluk çocuğunu geçindiremiyor. Derinleşen bir ekonomik kriz var. Emekliler perişan. Biz bu gerçeğe dikkat çektik. Ben daha önce ŞEFKAT-DER'in gazetelerde yer alan açıklamalarını dile getirdim. Ama ŞEFKAT-DER bu sayı 60 bin değil, 6 bin diyorsa ona da saygı duyarım. Burada ben rakamı İçişleri Bakanından beklerdim. Türkiye de bu noktada gerçekler, rakamsal olarak nedir, Bakanlık bir rakam verirse daha mutlu olurum.''
Balbay ziyareti
Kemal Kılıçdaroğlu, diğer bir gazetecinin ''Dün Silivri Cezaevi'nde görüştüğünüz Gazeteci Mustafa Balbay ile özel konular konuştunuz mu?'' sorusunu da şöyle yanıtladı:
''Gazetede sürekli neden yazmadığını sordum. O da (haftada 2 gün ancak yazabiliyorum. Burada yeteri kadar haber toplamak mümkün değil) dedi. Bu da doğal bir şey zaten. Balbay, bu arada Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün yaptığı açıklamaların çok önemli olduğunu ifade etti. Hilmi Özkök'ün ordunun içinde bazı hareketlerin olduğunu ifade etmesi Balbay açısından çok önemli. Balbay da o dönemde bunları haber yapmıştı. Balbay'ın haberleri dönemin Genelkurmay Başkanı tarafından doğrulandığına göre o zaman tutukluluk hali de ortada kalmamıştır. Ama sonuçta buna yargı karar verecek.''
"Yasa dışı iş yapmak için kime güveniyorlar"
Öte yandan Kılıçdaroğlu, partisinin Havsa İlçe örgütünce düzenlenen dayanışma yemeğinde de konuştu.
AKP'nin halkın partisi olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Eğer, milyonlarca insanın aç yattığı Türkiye'de, AKP, Sayın Başbakan, onun bakanları o gece rahat uyuyorlarsa bilin ki o artık halkın hükümeti değildir. Rantın hükümetidir onlar. Rantı destekliyorlar. Rant yandaşlarıdır onlar.''
İstanbul Büyükşehir belediyesinin 350 otobüs aldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İhale yapılıyor otobüsler Almanya'dan alınmak için. En son Danıştay da 2009 yılında iptal etti. Bu ihale yapılamaz diye.. Ama bunlar Recep Tayyip Erdoğan'a güvendikleri için yargı ne derse desin ben gider o otobüsü Almanya'dan alırım dediler ve aldılar. Türkiye, Avrupa'nın en büyük otobüs üreten bir ülkesi. Yunanistan'daki otobüslerin yüzde 40'ı Türkiye'de imal edilmiştir. İspanya'da, işçiler, otobüslerin İspanya'dan alınması için mücadele ettiler ve otobüsler İspanya'dan alındı. Biz gidip Almanya'dan alıyoruz. Bizim işçiler işsiz kalıyor biz gidip Almanya'dan alıyoruz. Yargı iptal ediyor bu kararı yine Almanya'dan alıyoruz.
Kime güveniyor bu adamlar. Yasa dışı iş yapmak için kime güveniyor bu adamlar. Benim belediye başkanım orada. Benim belediye başkanım böyle bir yolsuzluk yapsaydı Ergenekon'dan içerideydi şimdi. Ben size sormak istiyorum. AKP'nin yasa tanımazlığı, AKP'nin kul hakkı yiyen felsefesini biz millete anlatmazsak yanlış yapmış oluruz. Kul hakkı yemek, asla ve asla hiç bir toplumun hakkı değildir. Tanrı bile her türlü ceza ile gelirsin ama kul hakkı ile önüme gelme diyor.
Bunların Müslümanlığı da şüpheli. Kul hakkı yiyen adamın ben Müslümanlığından şüphe ediyorum. Samimi olarak söylüyorum ben bunu. Hem gideceksiniz fakir fukaranın hakkını yiyeceksiniz, onun fakirliğini sömüreceksiniz, ondan sonrada ortaya çıkacaksınız ben millete hizmet ediyorum.. Sen kendine hizmet ediyorsun, millete değil.''
Türkiye'de din ve ırkın siyasetin içinde olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Bu iki alanın etkisinde kalanlarda akıl tutulması vardır. İnsanlar etnik kimlikleri ile insandır ve başımızın tacıdır. İnsanları inançları ve etnik kimlikleri ile seveceğiz. Ama insan olduklarını unutmayacağız.
Eğer bir insan açsa, onun inancı ve etnik kimliği önemli değil. Bizim görevimiz onun açlığını gidermektir. Eğer onun açlığını gidermek için etnik kimliğine ve inancına bakarsak yanlış yapmış oluruz, görevimizi yapmamış oluruz.
Bu iki alana politikacı giremez. İnançlarda Allah ile kulun arasına girmeye kim yetki verdi. Böyle bir şey yok Müslümanlık da. Bu alanı bir takım insanların eline bırakmayacağız. Onlardan çekip alacağız. İnsanların inançlarına saygı göstereceğiz ve diyeceğiz ki inançlarınla başımızın üstünde yerin var.''
'İşinize gelmeyince yargı kararını uygulamıyorsunuz'
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, İETT'nin otobüs alım ihalesinin iptaliyle ilgili açıklamasına ilişkin, ''Hem yargıya gidiyorsunuz, çıkan kararlar işinize gelmediği zaman da uygulamıyorsunuz. Bunun adına da hukuk devleti deniyor, bu olmaz'' dedi.
Partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda, İETT'nin otobüs alım ihalesinin Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından iptaliyle ilgili Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamalarına yanıt veren Kılıçdaroğlu, dünkü açıklamasında ''İstanbul'a alınan 350 otobüse ilişkin ihaledeki yasa dışılık'' ile ilgili belgeleri ortaya koyduğunu, bugün bu açıklamalarına Büyükşehir Belediyesi'nin internet sitesinde yanıt verildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu ''gerçek dışı'' olarak nitelendirdiği Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamasında, ''Biz bütün yargı kararlarını uyguladık'' ifadesinin yer aldığını belirterek, ''KİK'in otobüs ihalesiyle ilgili kararı iptal nedenlerinden biri şu; Sözleşme bedeli 76.3 milyon Avro. 350 adet solo otobüsün yaklaşık maliyetinin 45,5 milyon Avro olduğu dikkat alınırsa, yaklaşık maliyetin çok üzerinde alım yapıldığı anlaşılmıştır. Olağanüstü bir fiyat farkı var'' diye konuştu.
Bu kararın 30 Mayıs 2005'te Resmi Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Şimdi bu ülkede yolsuzluklara karşı çıktığını söyleyen Sayın Başbakan, bu ihaleyi iptal eden KİK'in kararı karşısında ne yapacaktır. Başbakan'dan bunun yanıtını bekliyoruz. Yarın Sayın Başbakan cuma namazına gidecek, alnını secdeye koyacak, herhalde bunları düşünecek. Bakacağız, göreceğiz, fakir fukaranın hakkını mı koruyor, yoksa birilerinin hakkını mı koruyor?'' şeklinde konuştu.
Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamasında, KİK'in, ''kamu yararı ve ivedilik'' kararını iptal ettiğine ilişkin kararının kendilerine geç ulaştığının ve 1 Şubat 2005'te imzalandığı için sözleşmenin geçerli olduğunun savunulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Madem ki geçerliydi, siz de imzaladınız, geçerli olduğunu söylüyorsunuz, peki niçin ivedilik ve kamu yararı kararını iptal eden KİK aleyhine yargıya başvurdunuz?'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, İETT'nin KİK kararının yürürlüğünü durdurma talebini yargının esastan inceleyip reddettiğini kaydederek, ''Madem ki tüm yargı kararlarını uyguluyorsunuz, niye bunu uygulamıyorsunuz? Hem yargıya gidiyorsunuz, yargıdan çıkan kararlar işinize gelmediği zaman uygulamıyorsunuz. Bunun adına da hukuk devleti deniyor, bu olmaz'' dedi.
Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamasındaki ''İETT ile ihaleyi alan firma arasında geçerli bir sözleşme olduğuna hükmeden yargı kararı varken Sayın Kılıçdaroğlu'nun (KİK'in ihaleyi açıkça iptal etmesine karşılık İETT niçin ve hangi gerekçeyle sözleşmenin yürürlükte olduğunu kabul etmiştir?) sorusu yersizdir'' ibaresine karşılık da Kılıçdaroğlu, ''Hiçbir yargı kararı bu sözleşmenin geçerli ve yürürlükte olduğunu söylemiyor'' ifadesini kullandı.
''Açıklamada Danıştay kararından söz edilmiyor''
İETT'nin elinde 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kararı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''İETT, gidip mahkemeye KİK kararından hiç bahsetmiyor. 'Bizim sözleşmemiz yürürlüktedir' diyor. Hakim ne desin? 'Madem sözleşme yürürlükteyse, o zaman bana niye dava açtınız?' diyor. 'Ben bu kararı vermiyorum' diyor. Şimdi bunlar ne yapıyorlar? İETT ile ihaleyi alan firma arasında geçerli bir sözleşme olduğuna hükmeden yargı kararı... Hangi yargı kararı, nerede geçerli olduğunu söylüyor? Bu kadar yanıltma, bu kadar gerçek dışı ifade, hele Kadir Topbaş döneminde yapılması benim açımdan şaşırtıcı değil.
Madem ki ihale yasalara uygun, KİK bunu niye iptal eder? Madem ki KİK iptal etti ve siz de yasalara uygun olduğunu iddia ediyorsunuz, o zaman niye KİK kararını iptal etmek için mahkemelere gidiyorsunuz. Bütün kararlar çıktı, en son 2009'da Danıştay'ın kararı da çıktı. Bu açıklamada Danıştay kararından hiç söz edilmiyor. Danıştay, KİK kararını onaylamıştır. Siz diyorsunuz ki 'tüm mahkeme kararları uygulandı', peki bu kararı kim uygulayacak?''
Büyükşehir Belediyesi'nin açıklamasında, ihaleyi alan Alman firmanın AB müktesebatına uygun olmasının da sebep olarak gösterildiğini belirten Kılıçdaroğlu, AB üyesi Yunanistan'daki otobüslerin yüzde 40'ının Türkiye'de üretildiğini söyledi.
Aynı açıklamada, ''Türkiye'de otobüs üreten firmaların ihale şartnamesindeki şartları yerine getirmediği'' şeklinde ifade bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, KİK kararında da ihaleyi alan firmanın şartları tam olarak karşılamadığının anlaşıldığının belirtildiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, ''Büyükşehir Belediyesi'nin KİK'in kararını askıya aldığını'' ifade ederek, hiçbir kamu kurumunun böyle bir yetkisi olmadığını dile getirdi. ''Katmerli bir yasa dışılık olduğunu'' savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ''Sorularım aslında Büyükşehir Belediyesi'ne değil, Sayın Başbakan'a. Tüm bunların müsebbibi ve sorumlusu Sayın Başbakan'dır. Kaçamak yanıltıcı cevaplar verecek, sanıyor ki biz de kaçacağız, susacağız. Sonuna kadar takip edeceğiz. Sayın Topbaş diyor ki 'Yargı kararları uygulandı'. Topbaş'a soruyorum; en son çıkan Danıştay kararını nasıl uyguladınız? Kim uyguladı bu kararı? Sayın Başbakan, 'Bu ülkede hukukun üstünlüğü var' diyordu. Danıştay kararını uygulamayan bir devletin tek örneği var, Türkiye Cumhuriyeti. O da sayelerinde guguk devleti olmak üzere.''
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt