"İstifa etmesi memnuniyet verici"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Başkent Doğalgaz AŞ Genel Müdürü Veysel Karani Demir'in istifasıyla ilgili olarak, ''O görevde bulunmaması gereken, bu kadar sorumsuz bir yetkilinin, bu olaydan sonra istifa etmesi bile memnuniyet vericidir'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.01.2009 - 14:02

Yerel seçimlerde CHP'den tekrar belediye başkan adayı olan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in seçim bürosu açılışına katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, gazetecilerin, Başkent Doğalgaz AŞ Genel Müdürü Veysel Karani Demir'in istifasıyla ilgili soruları üzerine, 2009'a umutla girmek isteyen Türkiye'nin yılbaşı gecesi Ankara'da 7 gencin bir ''ihmal'' sonucu vefat etmesiyle derin üzüntü yaşadığını belirtti.

Gençlere Allah'tan rahmet, ailelerine de baş sağlığı dileyen Selvi, bu tarz olaylarla karşılaşmamak için kamu görevi yapan, sorumluluk mevkisinde bulunan kişilerin, o göreve uygun, deneyimli kişiler olması gerektiğini vurguladı.

Selvi, şöyle konuştu:
''Ama Başkent Doğalgaz A.Ş Genel Müdüründe, bu deneyimin, birikimin olmadığını üzülerek, hatta bir olayı bile son derece yürekleri sızlatan bir istismara çevirmeye kalkması, tabi ki, insanlarımızın gözünden kaçmadı. Türkiye bunu hak etmedi. Bu insanlar bunu hak etmedi. O görevde bulunmaması gereken, bu kadar sorumsuz ve lakayt bir yetkilinin, bu olaydan sonra istifa etmesi bile memnuniyet vericidir. Ama aynı sorumluluğa sahip, hakkı olmadığı halde iktidar olmanın verdiği imkanlarla, en sorumlu, en üst düzeyde bulunanların da bunu örnek alarak, böyle bir acı yaşamadan istifa etmelerinin yararlı olacağı kanaatindeyim. Olan olduktan sonra istifa çok anlamlı değil, ama diğer bu işi bilmeyenlerin, koltuk kapanların, sorumluluk duygusu gelişmemiş olanların da bunu örnek almalarını tavsiye ederim.''

 

"Çalışanların hakları gaspediliyor"

Cevdet Selvi, CHP'den yeniden aday olacağı bildirilen merkez Nilüfer İlçe Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in seçim bürosunun açılışına katılmak üzere geldiği Bursa'da Türk-İş 8. Bölge Temsilciliği ile DİSK ve KESK yöneticilerini ziyaret etti.

Türk-İş 8. Bölge Temsilciliği ziyaretinde sendikaları, işçi ve emek kesimini etkileyen ekonomik krizin deprem, doğal afet gibi aniden çıkmadığını, bu sorunun Türkiye'de 6 yıldır uygulanan politikalardan kaynaklandığını öne süren Selvi, Türkiye'de 6 yıl önce birtakım çevrelerin, medyanın, ''demokrat, insan haklarından, özgürlükten yana olarak gösterdiği'' iktidarın, ağzına aldığı bu değerleri ülke yararına kullanmadığını iddia etti.

Cevdet Selvi, AKP hükümetinin çalışanların sendikalı olma hakkını gapbettiğini, sendikaların yetkisiz ve etkisiz olabilmesi için baskı yaptığını, 6 yıldır özellikle Türk-İş ve DİSK'i yok etme mücadelesi verdiğini ileri sürdü.

İktidarın sendikasız yapamadığı kitleleri kendisinden yana sendikalara yönlendirmeye çalıştığını savunan Selvi, ''Çalışanların anayasal, uluslararası sözleşmelerden doğan örgütlenme, sendikalaşma hakları gaspedilmiştir. Hükümet sendikaların elini kolunu bağlamıştır. Sendikalar zayıflamıştır'' diye konuştu.

Avrupa'da özgürlüklerin ve örgütlenmenin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve ILO sözleşmesiyle temel hak olarak görülmesine karşın Türkiye'de çalışanların örgütsüz kaderiyle baş başa bırakıldığını ileri süren Selvi, şunları söyledi:
''Türkiye'de yolsuzluklar belgelerle ortaya dökülürken fakir fukaranın, garip gurebanın alın teriyle elde ettiği paraların yağma edildiği açıkça gösterilirken, Dişli olayları, her belediyedeki israf ve yolsuzluk ortaya konulurken, cumhurbaşkanı hiçbir şey söylememiş ama sendikalar, meslek ve sivil toplum örgütleri, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu göreve çağrılarak baskı altına alınmıştır. Bunların anlam taşıyıp taşımadığı değerlendirilmelidir.''
 

''Türkiye'nin ciddi bir ekonomi politikası yoktur"

Selvi, Türkiye'de, belli çevrelerin özellikle bazı sermaye çevrelerinin her türlü demokratik hakkını kullanarak örgütlenmesini geliştirdiğini, bu süreçte ekonomik anlamda yurt içi ve yurt dışı örgütlenmesini tamamladığını, sendikalaşma ve dernekleşmesini sağladığını ancak iş emekçiye, işçiye, çiftçiye, memura ve emekliye gelince örgütlenme hakkının engellendiğini söyledi.

Hükümetin Türkiye'yi, dünyayı acımasız cinayetlerle sömürmeye kalkan emperyalist güçlerin arzularına göre yönettiğini iddia eden Selvi, ''Türkiye'nin ciddi bir ekonomi politikası yoktur. Türkiye, ithalatla ihracat yapıp, arasındaki komisyona mahkum bırakılmıştır. Adaletsizlik çok büyük boyutlara ulaştı'' dedi.

Türkiye'nin dünyada sosyal primi en yüksek ancak en kalitesiz sosyal güvenlik hizmetinin verildiği ülke olduğunu öne süren Selvi, insanların emekli olma imkanları olmadığını, çalışanların eczanelerle yaşanan sorunlar nedeniyle yarından itibaren ilaçlarını parayla almak zorunda kalacağını belirtti.

Cevdet Selvi, 6 yılda Türkiye'nin borcunun 226 milyar dolarken 500 milyar doları aştığını, cari işlemler açığının 1,6 milyar dolardan 50 milyar dolara, dış ticaret açığının 14,5 milyar dolardan 55 milyar dolara çıktığını, devletin, özel sektörün, milletin borçlandığını bildirdi. CHP olarak hükümeti gelişigüzel karalamak, eleştirmek gibi bir niyetleri olmadığını kaydeden

Selvi, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye'ye olumlu bir katkısı varsa teşekkür ederiz, muhalefet olarak üzerine koymak için gerekli yardımı gösteririz. Ancak bana bu hükümetin bir tane haklı uygulamasını gösterin. Bu ülkenin gerçek sahibi olan yurttaşların sorunlarına çözüm getirildiğini söyleyin. Gıda dağıtmada, kömür dağıtmada bile yolsuzluk yaptılar. Islak, eksik kömür, zamanı geçmiş gıda dağıttılar. Bunlar sosyal devlet anlayışına yakışır uygulamalar değil. Devlet vatandaşa belli bir partinin tekelinde sadaka gibi yardım yapmaz. Bizim partimizin daha önce yaptığı gibi, iş bulamayan, geçinmekte zorluk çeken vatandaş gider bankadan alır yardımını. Siyasi partiler bundan nemalanmaz.''
 

''Kriz bağrımızı deldi"

Türk-İş 8. Bölge Temsilcisi Mehmet Kanca da aralık ayında sadece Bursa'da 47 bin 300 kişinin işten çıkarıldığını, 2003 yılından bu yana işsiz kalanların sayısının ise 269 binlere ulaştığını belirterek, bununla ilgili bir an önce gerekli önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti.

Bursa'nın ekonomik krizi en fazla hisseden il olduğunu ifade eden Kanca, hükümetin özellikle yerli üretim otomotivi desteklemesi gerektiğini söyledi.

Kanca, ''Kriz bizi ne teğet ne de dalgalanarak geçti, bağrımızı delerek geçti. Şimdi devlete 44 araba alınması gündemde. Yerli araç alınsın. Hatta yerli araç satışlarının canlanması için yaşlı arabalar hurdaya çıkarılsın, ÖTV ve KDV'de indirime gidilsin. Bu ekonomideki iç dişliyi çalıştıracaktır. İç dişlinin çalışmasıyla yan dişliler de çalışacaktır ve bundan bakkal Ahmet efendi de faydalanacaktır'' dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler