Kaderine koşan insanlar

Ermeni operaları arasında önemli bir yeri olan "Anuş"u modern dans olarak yorumlayan Taberyan, "Anuş'u 25 yıl sonra farklı bir yorumla koreograf olarak yapacağım aklıma gelmezdi. Hiç kimse bir yerde boşuna olmuyor ya da kimseyle boşuna karşı karşıya gelmiyor. Biz kaderimize doğru koşan insanlarız" diyor.

Kaderine koşan insanlar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.03.2013 - 09:27

Ermeni operaları arasında önemli bir yeri olan “Anuş”, 100. yılında Pangaltı Lisesi’nden Yetişenler Derneği tarafından sahneleniyor. 25 yıl önce sahnelendiğinde dansçı olarak eserde yer alan koreograf Levon Taberyan’ın yönettiği “Anuş Olmak”, modern dans yorumuyla bugün ilk kez sahnede olacak. Çok sayıda dans gösterisi ve tiyatro yapıtında koreografiye imza atan Haydans Modern Dans Topluluğu’nun kurucusu Taberyan’ın 25 kişilik bir dansçı ekibiyle sahneye taşıdığı Anuş’un hikâyesi, dağlar arasındaki bir köyde Anuş ve Saro’nun aşkıyla başlıyor. Yoktan bir sebepten Anuş’un ağabeyi Mosi, Saro ile karşı karşıya geliyor.

İki yıl önce başlayan çalışmada, profesyonel olmayan dansçılarla sahnelenen eser ile ilgili Taberyan şunları söylüyor: “Merkezde bir aşk hikâyesi olsa da aslında bir kadının nasıl kuvvetli adımlarla ölüme doğru gittiğini anlatmaya çalıştım. Her şeyi reddettiğini ve yaşadıklarının ne kadar gerçek olduğunu... Hikâyenin aslı çok yumuşak ilerler aslında ama bizim Anuş’umuz daha saldırgan.”

- Anuş’un hikâyesiyle başlayalım...

Armen Dikranyan, Tumanyan’ın şiirinden yola çıkarak 1912’de yazıyor “Anuş”u. Klasik bale operalarının bilindik hikâyeleri vardır. İki sevgili ya kavuşamazlar ya kavuşurlar. Bizimkiler kavuşamayanlar... Zaman zaman “Anuş” üzerine çalışmalar yapıyordum zaten. Klasik ruhunu bozmadan güncelleştirdim. Bizim oyunda iki Anuş var. Kendisi ve kaderi. Kaderini kıza rüyası gösteriyor, “senin sonun iyi değil” diye. Ben her insanın bir kaderi olduğunu düşünüyorum. Anuş’un da oyunda bir kaderi var. Anuş ve kaderini sahnede iki kız kardeş Karolin Sarıboyacıyan Mamigonyan ve Klodin Sarıboyacıyan canlandırıyor.

- “Anuş Olmak” adı nereden doğdu?

Anuş kayalardan aşağı kendini bırakırken ‘Anuş’ oluyor aslında. Kader ona bu hayatı yaşatarak bu ismi veriyor. Kendini öldürdüğü an efsane oluyor. Genelde folklorumuzda kadınlar daha geri planda kalır. Bu oyunda öyle değil. Kız daha kuvvetli.

- Ermeniler için nerede duruyor bu opera?

Bizim için çok klasik bir opera. Bazı parçalar insanların kulağında çok yer etmiş. Giovanni’nin operasını dinlediğinizde hemen “bu İtalyan” dersiniz. “Anuş”ta da Ermeni vuruşları, duygusu ve akışları var. Aslında kostüm ve müzikleriyle çok Ermeni bir oyun. Bizim yorumumuzdaki müzik, klasik opera müziği değil. Müzikte çok söz oluşu benim değişikliklerime uymuyordu çünkü. “Anuş”un sözsüz çalınışını araştırdık ama bulamadık. Çok sonra şans eseri New Jersey’li müzik adamı Ara Dinkçiyan’ın arşivinde bir kayıt bulduk. Kayıtta, bundan 25 yıl önce Beyrutlu bir koreograf bir gösterisinin parçası olarak “Anuş”u bir saatlik bir bale haline getirmiş ve klasik bir yorumla çaldırmış. Ondan yola çıkarak Levon Eroyan bir kolaj yaptı.

- 25 yıl önce de dans tiyatrosu olarak sahnelendiğinde sizin de bir rolünüz varmış “Anuş”ta...

Evet, dansçılardan biriydim. 25 yıl sonra farklı bir yorumla koreograf olarak yapacağım aklıma gelmezdi. Bunu da kader olarak görüyorum. 25 sene önce bu projede dansçı olmam beni bugün buraya taşıdı. Hiç kimse bir yerde boşuna olmuyor ya da kimseyle boşuna karşı karşıya gelmiyor. Bu yüzden bu projede çıkış noktam kader. Biz kaderimize doğru koşan insanlarız.

(‘Anuş Olmak’ bugün, 13, 19 Mart ve 4 Nisan’da Şişli Kent Kültür Merkezi’nde)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler