Kanun Hükmünde Kararnameler

Kanun Hükmünde Kararnameler
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.09.2011 - 06:13

KHK’lerle yapılan değişiklikleri halka anlatmak, halkın ve STK’lerin tepkilerinin eyleme dönüştürülebilmesi gerekir, yetki kanunu görüşülürken dile getirdiğimiz somut eleştiriler tutanaklarda kaldı. Şimdi yetki kanununa göre çıkarılan kararnamelerin yarattığı tahribatı kamuoyuna anlatmak ve halkın tepkilerini eyleme dönüştürmek gerekir.

TBMM 23. dönemi sona ererken AKP Meclis’ten aldığı kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisini kullanarak devlet düzenini altüst ediyor. Danıştay ve Yargıtay’daki seçimlerden TÜBİTAK ve Bağımsız Kurulların bağımsızlığının kaldırılmasına kadar pek çok KHK çıkarılıp yürürlüğe konuldu. Herhangi bir platformda konuşulup tartışılmadan ilgili bürokratların çalışarak hazırladıkları KHK’ler bakanların önceden imzaladıkları imza kartonlarının üstüne iliştirilerek Resmi Gazete’ye gönderiliyor.

Kamuoyu ve ilgili çevreler STK, çeşitli KHK içine gizlenen düzenlemeleri şaşkınlıkla izliyor. Adalet Bakanlığı ile ilgili KHK’nin içine bağımsız kuruluşlarla ilgili düzenleme konuluyor. Vergi denetimiyle ilgili KHK’nin içine Hazine mülklerinde imar planı yapma yetkisi Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne verilebiliyor. Bu KHK’lerle pek çok üst düzey yönetici görevden alınıyor. belediyelerin imar yetkileri kaldırılıyor.

Doğal sit alanlarına, tarihi sit alanlarına müdahale ediliyor. Rant için doğa ve çevre yok ediliyor. Yetki kanunu TBMM’de görüşülürken CHP grubu adına yaptığım konuşmada bu yetki kullanılarak bürokrasinin, yargının altüst edileceğini, kazanılmış hakların ortadan kaldırılacağını ifade etmiştim.

Yetki Kanunu neden çıkarıldı?

Anayasanın 91. maddesindeki KHK çıkarma yetkisi 12 Mart’tan sonra 1961 Anayasası’na konulmuştur.

AKP iktidara geldiği 2002’den 2011 yılına kadar KHK çıkarmamıştır. Çünkü daha önce çıkarılan yetki kanunlarının pek çoğu Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Temmuz 2010 referandumuyla yürürlüğe giren anayasa değişikliğinden sonra Anayasa Mahkemesi’nin yapısını kendi istediği şekle sokunca yetki kanunu çıkarmıştır. Yetki yasasının ve ona göre çıkaracağı KHK’lerin Anayasa Mahkemesi’nce kolay kolay gündeme alınmayacağı ve iptal edilmeyeceğinden emin olduğu için bu yetki kanununu çıkarmıştır.

KHK çıkarma yetkisi belli durumlarda ve istisna olarak kullanılacak bir yetkidir. AKP bu yetkiyi her konuda kullanarak TBMM’yi işlevsiz hale getirmiştir. Yetki kanununun çıktığı 23. dönem Meclisi’nde AKP’nin büyük çoğunluğu vardı. 2011’de yapılacak seçimlerden de büyük çoğunluk sağlayacaklarını biliyorlardı. Ancak Meclis görüşmelerindeki tartışmalardan ve kamuoyunun görüşmeleri izleyerek yetersiz de olsa tepki koymasından rahatsız oldukları için Meclis’i işlevsiz kılan yetki kanunu çıkardılar.

Kimsenin bilmediği kanunlar çıkarılıyor

Tarihi ve doğal sit alanlarıyla ilgili düzenlemeler Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği tam gün düzenlemeleri, geniş yönetici kıyımları Meclis ortamında şeffaf görüşmelerde kolay kolay yasalaşamazdı. Şimdi kapalı kapılar arkasında, sadece ilgili bürokratlar ve o düzenlemelerden çıkarı olan çevreler dışında kimsenin bilmediği kanunlar çıkarılıyor.

KHK, kanun niteliğindedir. İdari yargıya götürülemez. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne dava açılabilir. O davayı da 110 milletvekili veya ana muhalefet partisi açabilir. Bazı STK’lerin KHK’ler için dava açacakları yönünde beyanları oluyor. Ne yazık ki böyle bir hakları yok. İtirazlarını, ana muhalefet partisine ileterek dava açılmasını talep edebilirler. CHP yetki kanunu ve bazı KHK’lerle ilgili davalar açmıştır. Yürürlüğü durdurma talebi içeren bu davaları ne yazık ki, Anayasa Mahkemesi gündeme almamıştır.

Kararname devletine geçiş

Anayasa Mahkemesi geçmişte verdiği kararlarla, içtihatlarına, ilkelerine sahip çıkarsa 3 Mayıs 2011gün ve 6223 sayı yetki kanununu iptal etmesi gerekir. İleri demokrasiye geçtiğimiz için artık hukuk devletine ihtiyaç kalmadı. Artık hukuk devletinden kararname devletine geçmiş bulunuyoruz.

AKP çoğunluğu eline geçirdiğine göre istediği konuda istediği düzenlemeyi yapabilir. Yaptığı düzenlemenin hukuka uygun olup olmadığına kendisi karar verir. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği düzenlemeleri (tamgün yasası gibi) yeniden aynen yürürlüğe koyabilir. Yüce mahkeme içtihatları yok sayabilir. Çünkü artık yargı iktidarın yargısına dönüşmüştür.

Yetki kanunu ve KHK’leri hararetle savunan AKP yöneticileri, Fazilet Partisi’nde muhalefette iken KHK’lere şiddetle karşı çıkmışlardı. KHK’lere karşı çıkan Anayasa Mahkemesi’ne dava açan Fazilet Partililer arasında Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Salih Kapusuz gibi çok sayıda AKP’linin imzası var. AKP’liler pozisyonlarına göre görüş değiştiriyorlar.

CHP yetki kanunu ve bazı KHK’lere karşı Anayasa Mahkemesi’ne dava açarak hukuksal bir görevini yerine getirmiş oluyor. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü yapısıyla istenen kararları vermesini beklemek gerçekçi değil. Bu durumda yapılması gereken, KHK’lerle yapılan değişiklikleri halka anlatmak, halkın ve STK’lerin tepkilerinin eyleme dönüştürülebilmesi gerekir, yetki kanunu görüşülürken dile getirdiğimiz somut eleştiriler tutanaklarda kaldı. Şimdi yetki kanununa göre çıkarılan kararnamelerin yarattığı tahribatı kamuoyuna anlatmak ve halkın tepkilerini eyleme dönüştürmek gerekir.

Mustafa ÖZYÜREK 22. ve 23. Dönem Milletvekili


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler