Karadeniz'de kirlilik balık stoklarını tehdit ediyor
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, kirlilik, aşırı avcılık ve yaşam alanlarının bozulması nedeniyle balık stoklarının yüzde 60'ının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını ileri sürdü.
Erüz, dünyada deniz, okyanus ve iç sularında 25 bin civarında balık türü olduğunu belirterek, ''Bu türlerin ekonomik değere sahip olanlarının sayısı ise birkaç bin adet, balık üretimi ise 130 milyon ton civarındadır. Gerek avcılığı yapılan, gerekse kültüre alınan türlerin yüzde 70'i gıda olarak tüketilmektedir. Balıkçılığın ekonomik katma değeri ise 130 milyar dolar civarındadır'' dedi.
Çoğu fakir ve gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere yaklaşık 200 milyon insanın tek geçim kaynağının balıkçılık olduğunu ifade eden Erüz, ''Balık milyarlarca insan için ucuz protein kaynağı durumundadır. Son yıllarda aşırı avcılık ve insan kaynaklı habitat bozulmaları, türlerin kendine özgü özelliklerinden kaynaklanan problemler, iklim değişimi ve çevresel etkiler neticesinde balıkçılık olumsuz sinyal vermektedir. Günümüzde kirlilik, aşırı avcılık ve yaşam alanlarının bozulması nedeniyle balık stoklarının yüzde 60'ı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır'' diye konuştu.
Erüz, Türkiye'de balık avının önemli miktarının Karadeniz'de yapıldığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Özellikle hamsi avcılığına bağlı balık üretimimiz yıllara göre, 450 bin ile 700 bin ton aralığında önemli dalgalanmalar sergilemektedir. Yaklaşık 150 bin insan doğrudan geçimini balıkçılıktan sağlamaktadır. Son yıllarda nüfus artışı ile ters orantılı olarak kişi başı tüketim azalmaktadır. Zaten ülkemizde balık tüketim miktarı dünya ortalamasının yarısı, AB üyesi ülkelerin ise üçte biri kadardır. Balıkçılığı olumsuz etkileyen birçok faktör söz konusudur ancak bu faktörlerin hiçbirisi deniz kirliliği kadar uzun vadeli değildir. Deniz kirliliği ise fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif kirlilik olmak üzere dört ana başlık altında toplanabilir. Denizlerin doğal yapısında değişimlere neden olabilecek her türlü madde kirletici olarak değerlendirilebilir.''
''Petrol kirliliği önemli boyutlara geldi''
Karadeniz'in kapalı bir havza olduğunu, etrafındaki yerleşim ve tarımsal faaliyetlerin yüksek oranda gerçekleştirildiğine dikkati çeken Erüz, şunları söyledi:
''Karadeniz'e akan akarsuların uzunlukları da küçümsenemeyecek derecededir. Özellikle Tuna Nehri ve kolları Doğu Avrupa'yı kapsamaktadır. Balıkçılık açısından faydalanabileceğimiz hacim son derece sınırlı ve büyük bir kısmı kıyısal bölgedir. Karadeniz'de kirliliğin ana unsurlarından biri Tuna Nehri'dir. Son yıllarda artan petrol taşımacılığı sonucu petrol kirliliği önemli boyutlara gelmiştir.''
Erüz, biyoçeşitlilik ve balıkçılık üzerine etki eden diğer önemli faktörün iklim değişikliği olduğunu anlatarak, ''İklim değişikliğinin pratikte akla gelen ilk etkisi yaşam alanları değiştiği için göç yapan balıklar olmaktadır. Bugün Kızıl Deniz orijinli balıkların Akdeniz'de, Akdeniz kökenli balıkların Batı Karadeniz bölgesinde görülmeye başlaması bununla ilişkilendirilmektedir'' dedi.
Erüz, kirliliğe neden olan her türlü unsurun, besin zincirinde bozulma, kırılma ve kopmalara neden olarak balık stoklarının başta üreme olmak üzere gelişmesini engellediğini kaydetti.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!