Kart'tan "Heron" suçlaması

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart İnsansız Hava Aracı alımı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türk İnsansız Hava Aracı (TİHA) projesi kapsamında 10 uçağın alımı için yürütülen çalışmalar sonucunda bu uçakların asgari 30 bin fit irtifada ve en az 24 saat görev yapacak nitelikte olmasının kararlaştırıldığını söyleyen Kart, İsrail firmasıyla imzalanan sözleşme kapsamında ilk Heron sisteminin 24 ay içerisinde, Eylül 2007'de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne tesliminin taahhüt edildiğini kaydetti.

Ağustos 2007'de Heron'ların tesliminin gecikeceğinin ortaya çıktığını belirten Kart, İsrail firmasının gecikmeye gerekçe olarak Aselsan'ın Aselflır-300 kamerasını henüz teslim etmemesini gösterdiğini ifade etti. Kart "Oysa TİHA projesi kapsamında, teklife çağrı dosyası gereğince, teslim süresi ve performans dahil olmak üzere her türlü akdi sorumluluk İsrail firmasında olmasına rağmen, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın 8-9 ay boyunca cezai yaptırım sürecini başlatmayarak, bir anlamda yüklenici firmaya sözleşme dışı kolaylık sağladığı süreçten anlaşılmaktadır" dedi.

Heron'ların tesliminin gecikmesi üzerine Milli Savunma Bakanlığı'nın, Güneydoğu'daki acil istihbarat ihtiyacını karşılamak amacıyla yüklenici firmanın iştiraki olan alt firmadan iddialara göre 10 milyon dolar bedelle bir adet Heron uçağını personeliyle birlikte kiraladığını söyleyen Kart, sözleşmeyi ihlal eden İsrail firmasının ceza ödemesi gerekirken, 'bürokratik ve siyasi iradenin yönetim zafiyeti ve hatayı aşan sorumsuzluğu' nedeniyle firmaya ek gelir sağlandığını kaydetti.
 

"Telafisi mümkün olmayan zararlar doğdu"

İsrail firmasının sözleşmeye uygun teslimat yapmayacağının büyük ölçüde açıklık kazanmasına rağmen Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün Ekim 2008'de İsrail'e yaptığı ziyaret sırasında Heron'ların mükemmel araçlar olduğunu, görevlerini en iyi şekilde yapacaklarını ve 2 uçağın Kasım ayı sonunda Türkiye'ye getirileceğini açıkladığını hatırlatan Kart şöyle konuştu:
"Tedarik modeli ve ürünün özellikleri sebebiyle sözleşmenin oluşumu aşamasından itibaren yerine getirilmesi mümkün olmayan bir sözleşmenin yapıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşme aşamasındaki bu kötü yönetim sebebiyledir ki, müteakip aşamalarda sözleşme ihlalleri süreklilik kazanmıştır. Milli Savunma Bakanı'nın sözkonusu açıklamayı yapması, görev ve yetkiyi kötüye kullanmanın ötesinde, Türkiye'yi telafisi mümkün olmayacak mağduriyetlerle karşı karşıya getirme sonucunu da zorunlu olarak yaratmıştır. Milli Savunma Bakanlığı'nın öngörüsüz tavırları ve kötü yönetimi sebebiyle, terörle mücadelede yeni bir zafiyet unsuru yaratılmıştır. Siyasi otoritenin bu ihlallere iştirak etmesi sebebiyle 200 milyon dolar seviyesinde bir kamu zararına yol açılmıştır."

"Bakan, İsrail firması tarafından manipüle edildi"

Başbakan Erdoğan'a "Bir taraftan bürokratik kadronun görev ve yetkisini kötüye kullanması diğer taraftan da siyasi otoritenin bu ihlallere seyirci kalması ve iştiraki sebebiyle oluşan 200 milyon dolar üzerindeki kamu zararı nasıl giderilecektir?" diye soran Kart, yaşanan gelişmelerin Milli Savunma Bakanı'nın görev ve yetkilerini kötüye kullanması ve İsrail firması tarafından manipüle edildiğini gösterdiğini söyledi. Kart "Sorumsuz ve duyarsız bir hükümet, yaşanan gerçekler ve vahim tablo karşısında panikleyen ve yeni yanlışlar yapan yetersiz bir bakan" ile karşı karşıya olunduğunu belirterek "İstifa kavramını aklına getirmeyen ve makamında oturmaya devam eden Milli Savunma Bakanı, Şırnak, Gabar, Dağlıca ve Aktütün saldırılarının siyasetin sorumlusudur" diye konuştu.