Katliam iktidar provasıydı
Karabilgin, 2 Temmuz 1993'teki provayla birilerinin iktidara gelip gelemeyeceklerini test ettiklerini vurgulayarak "Halkın inançları üzerinden siyaset yaparak seçim yoluyla iktidara gelmenin yolu da bulundu en sonunda" dedi. Yargılanmaktan korkmayacağını söyleyen Karabilgin, Arınç'ın hedef şaşırtmak istediğini savundu.
Zamanaşımıyla davası düşürülen katliam döneminin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, 2 Temmuz 1993’teki “başkaldırı provasıyla” birilerinin iktidara gelip gelemeyeceklerini test ettiklerini vurgulayarak “Siyasi iktidara nasıl gelebileceklerini taassupla öğrenip sonucu da aldılar. Halkı inanç konusunda sömürerek onların inançları üzerinden siyaset yaparak seçim yoluyla iktidara gelmenin yolu da bulundu en sonunda” yorumunu yaptı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “dönemin yetkilileri yargılanmalı” açıklamasını “hedef şaşırtma, gündemi değiştirme” çabası olarak nitelendiren Karabilgin, “Kendileri hükümette. Diledikleri yasayı çıkarıp bizlerin yargılanmasını sağlayabilirler. Hiçbirinden korkmam bunların. Ben hesabını veririm” dedi.
2 Temmuz’daki Pir Sultan Abdal etkinliklerini, Alevi yurttaşların yoğun olarak ilgi gösterdiği kültür hareketini kimilerinin içlerine sindiremediğine dikkat çeken Karabilgin, “Tümüyle Alevi yurttaşlara yönelik ve oraya gelen sanat, kültür insanlarına yönelik bir saldırıydı. Saldırı bilahare gerçek amacına doğru yöneldi. Laik cumhuriyete, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun kurucu liderlerine yönelik bir saldırıya dö-nüştü. Orada atılan sloganlar da unutulmasın” diye konuştu.
Ahmet Karabilgin, katliamı “Tümüyle laik cumhuriyete yönelik bir başkaldırı provasıydı” sözleriyle değerlendirdi.
‘Zaten soruşturuldum’
Karabilgin şöyle devam etti: “Bu tür hareketlerle iktidara gelip gelmeyeceklerini test ettiler bunlar. Daha başka yöntemler de kullandılar. Siyasi iktidara nasıl gelebileceklerini taassupla öğrenip sonucu da aldılar. Halkı uyutarak, halkı inanç konusunda sömürerek, onların inançları üzerinden siyaset yaparak seçim yoluyla iktidara gelmenin yolu da bulundu en sonunda” yorumunu yaptı.
Arınç’ın “dönemin yetkilileri yargılanmalı” açıklamasının hedefindeki kişinin kendisi olduğunu vurguladı. Ahmet Karabilgin, kıyımın ardından hakkında soruşturma açılan iki kişiden birisinin kendisi, diğerinin ise Emniyet müdürü olduğunu anımsatarak şöyle konuştu:
“Mülkiye müfettişleri araştırdı. Onların ön raporuyla Bakanlar Kurulu kararıyla görevden alındım. Dosya tamamlandı ve İçişleri Bakanlığı benim ve Emniyet müdürünün görevi ihmal suçuyla yargılanmam için Danıştay’dan izin istedi. Danıştay yargılanmamıza gerek olmadığına karar verdi. İçişleri Bakanlığı’nın itirazı üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na gitti dosyamız. Aynı gerekçeyle genel kurul da yargılanmamıza gerek olmadığına, kusurlarımız olmadığı yönünde karar verdi. Emniyet müdürü ve benim dışımda da soruşturmaya muhatap olan duyduğum kadarıyla kimse olmadı. Sayın Bakanın açıklamasının zamanlamasına bakıldığında 5 kişiyle ilgili davanın zamanaşımıyla düşmesiyle, hedefi bize yönlendirme amacıyla açıklamada bulunduğunu sanıyorum.”
Hedef saptırma amaçlı
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kıyım davasını zamanaşımıyla düşürmesinin ardından Bülent Arınç’ın değerlendirmelerini “hedef şaşırtma, gündemi değiştirmeye” çalışma olarak nitelendiren Karabilgin, “Kamuoyunun ilgisinin bir taraftan alıp (zamanışımından) bu tarafa (yöneticilerin yargılanması) yoğunlaştırma çabası. Bir taktik bu” yorumunu yaptı.
“Biz bunun hesabını verdik” diyen Karabilgin, “Kendileri hükümette. Diledikleri yasayı çıkarıp bizlerin yargılanmasını sağlayabilirler. Hiçbirinden korkmam bunların. Çıkarım, gereken görüşlerimi, yaptığım çalışmalarımı, düşüncelerimi yargıda da yeniden ifade ederim. Yargıdan korkacak bir durum yok. Korkacak hiçbir şey yapmadım. Yıllarca benim yüreğimde hâlâ yanar o yangın, olayları önleyemediğimiz, o aydın insanları kurtaramadığımız için. İçimdeki yangın, benim başka bir dünyam. Ama yargılanmaktan korkmam. Yeniden hesap sorulması gerekiyorsa sorulsun, ben bunun hesabını veririm” diye konuştu.
Dilim varmıyor
Davanın zamanaşımıyla düşürülmesine ilişkin sorularımız üzerine Ahmet Karabilgin, kıyımdan sonra Sivas’ta 1 hafta görevde kaldığını anımsatarak o dönemde yapılanları şöyle anlattı:
“Bir hafta içerisinde Emniyet ve jandarma, olaylar sırasında yapılan kayıtları sabahlara kadar tekrar tekrar incelemek suretiyle, failleri belirlemeye çalıştık. Yaklaşık 120 civarında kişi Emniyet tarafından gözaltına alındı. Kısa sürede bu çalışma yapıldı. Büyük bölümü zaten mahkemede yargılanan kişiler. Bizden sonra neler oldu bir şey söyleyemem. Ama şu bir gerçek ki, gerek güvenlik güçleri, gerekse yargı bu faillerin/sanıkların bir ölçüde yakalanması konusunda tam bir duyarlılık göstermediler. Daha ağır bir söz söylemeye dilim varmıyor, çünkü onlarla yıllarca iç içe çalıştım. Bu kişiler gidip Emniyetten ehliyet alıyor, evleniyor, iş düzeni kuruyor, bir tanesi gelip kızının evinde aylarca yaşıyor. Bu bölgenin güvenlik sorumlularının hiç mi suçu, ihmali yok? Bu tarafa nedense hiç değinilmedi. En ufak bir araştırma yapılsa, güvenlik güçleri açısından görevi ihmalin gerçek tanımı bu insanların yakalanmamasıdır, en küçük çabayı göstermemeleridir. Nedense kimsenin bu boyutuyla ilgilendiği yok.”
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti