Kıbrıs'ta barış 38. yılında

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Türk Barış Harekatı öncesinin Kıbrıs Türkleri için "dipsiz bir kuyuda zifiri karanlık, sonrasının ise hep aydınlık, daimi özgürlük ve umut demek olduğunu" belirtti.

Kıbrıs'ta barış 38. yılında
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.07.2012 - 10:49

KKTC'de 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın 38. yıl dönümü çerçevesinde Barış ve Özgürlük Bayramı resmi kutlamaları, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun televizyonda yaptığı konuşmayla başladı. Konuşmayla aynı anda 21 pare top atışı yapıldı.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, konuşmasında, kendileri için yaşamsal önemi olan, "Mehmetçik" ve "Mücahid"in birlikte gerçekleştirdiği Kıbrıs Türk Barış Harekatı'nın sevincini yaşadıklarını söyledi.

"Bu topraklarda başı dik, özgür, güven içinde yaşamanın, tüm sıkıntılara rağmen geleceğe umutla bakabilmenin koşullarının 20 Temmuz sabahı başlayan Barış Harekatı ile yaratıldığının bilinci içindeyiz" diyen Eroğlu, 20 Temmuz 1974 tarihinin kendileri için en değerli gün olduğunu vurguladı.

"20 Temmuz olmasaydı"

20 Temmuz 1974'e kadar gelen sürece dikkat çeken Eroğlu, şöyle devam etti:
"20 Temmuz olmasaydı 15 Temmuz'da başlatılan faşist Rum-Yunan darbesi başarıya ulaşır Kıbrıs adası Yunan egemenliğine girerdi. Muratağa-Atlılar-Sandallar, Taşkent, Aleminyo'da yaşanan Türk katliamları diğer yerleşim birimlerimiz de yaşardı.
Anavatan Türkiye güneyden de tamamen kuşatılmış bir duruma düşer, bugün kendisine oynanmak istenen oyunların çok daha büyükleri ile karşı karşıya kalırdı.

20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı bugün sahip olduğumuz coğrafya ve devletimiz olmazdı. Kısacası 20 Temmuz öncesi bizler için dipsiz bir kuyuda zifiri karanlık; sonrası ise hep aydınlık, daimi özgürlük ve umut demektir.

Kıbrıs Türk halkı olarak geçen 38 yıl içinde Anavatan Türkiye'nin büyük desteği ile çok önemli işler başardık. Kendi kendimizi gerekenden çok eleştirmenin, moralsizliğe itmenin anlamı yoktur. Elbette çok daha iyisi de olabilirdi ama başardıklarımızı hiç unutmayalım ve küçümsemeyelim, küçümsetmeyelim."

Gelecekten umutlu olduğunu, Kıbrıs Türk halkına anavatan Türkiye'ye güvendiğini ifade eden Eroğlu, "Giderek ekonomisi, stratejik konumu güçlenen, önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Anavatan Türkiye'nin desteği, devletimizin alacağı kararlarla daha güzel günlere ulaşacağımız kesindir. Yeter ki birlik-beraberliğimizi bozmayalım" dedi.
Yıllarca üzerinde önemle durdukları, Türkiye'den borularla su transferi projesinin 2014 yılı Mart ayı başında tamamlanmış olacağını kaydeden Eroğlu, "Şimdiden gereken planlamalar yapılmalı hiç bir şey son dakikaya bırakılmamalı, hükümet bu proje için daha fazla mesai harcamalıdır" ifadesini kullandı.

Kıbrıs sorunu

Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik görüşme sürecinde tüm yapıcı girişimleri sergilediklerini, Rum tarafının ise sadece ve sadece oyalamayı, ertelemeyi ve Avrupa Birliği dönem Başkanı olarak siyasi avantaj elde etmeyi hedeflediğini kaydeden Eroğlu; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Rum tarafı ve Kıbrıs Türk halkına mesajlar verdi.
"Rum tarafı 20 Temmuz 1974 öncesine dönüşü hayal etmekten vazgeçmediği sürece Kıbrıs'ta mevcut gerçeklere dayalı, yaşayabilir bir anlaşma yapılması mümkün değildir" diyen Eroğlu, Rum tarafının hala BM'de 4 Mart 1964'te alınan kararı kendi lehine kullanarak Kıbrıs Türkü'nü azınlık olarak sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne "yamalayabileceği" inancında olduğunu ifade etti.

BM'nin, sürece yönelik tutumunu Rum Kesimi'nin uzlaşmazlığına prim verecek anlayıştan uzaklaştırması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, Rum tarafının uzlaşmazlığındaki bir diğer önemli etkenin de Avrupa Birliği'nin (AB) yanlış tutumu olduğunu belirtti.

"AB eşit davransın, verdiği sözleri yerine getirsin"

AB'nin Kıbrıs'ta bir çözümü kolaylaştırıcı değil nerdeyse imkansızlaştıran etken durumda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, şöyle devam etti:

"AB tüm uyarılarımıza rağmen, kendi ilkelerini hiçe sayarak çözümlenmemiş Kıbrıs sorununun başlıca sorumlusu Rum tarafını tüm Kıbrıs adına tam üye yapmakla işlediği hataya, Rumları dönem başkanı yaparak yeni ve tamiri zor bir hata eklemiştir.
AB Kıbrıs'ta bir çözümü kolaylaştırıcı değil nerdeyse imkansızlaştıran etken durumdadır.
AB'ye bu tarihi günde şu çağrıda bulunuyorum; Türk tarafına Rumlarla eşit davranın. Bize verdiğiniz sözleri süratle yerine getiriniz. Rum tarafının haksız bir şekilde Kıbrıs Türk tarafına izolasyon ve ambargo uygulamasına izin vermeyiniz. Bu ambargo ve izolasyon anlayışı Kıbrıs Türk halkının AB'ye tepkisini her geçen gün artırmaktadır."

Rum tarafına "barış, akıl, eşitlik adalet yoluna gelmelerini" öneren Eroğlu, "Gerginlik, gasp politikası ile bir yere varmanız mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkını kendi kendini yönetme kararlılığından geri götürmeniz, bizim ambargolar, izolasyonlarla çözüleceğimizi, gerileyeceğimizi, haklarımızı sizlere teslim edeceğimizi düşünmeniz yanlıştır" dedi.
Kıbrıs Türk halkının ne istediğini ve nasıl bir sonuca varmayı arzuladığını bilen biri olarak sabırla ve kararlılıkla masa başında haklarını savunmaya devam edeceğini kaydeden Eroğlu, anavatan Türkiye ile gerek hedef gerek hedefe giden yolda tam bir görüş birlikteliği içinde olduklarını vurguladı.

20 Temmuz'un Kıbrıs Türkü için bir milat oladuğunu altını çizen Eroğlu, şöyle devam etti:
"Başta 20 Temmuz Barış Harekatı döneminin Başbakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve 20 Temmuz Barış Harekatı dönemi Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve dönemin tüm komutanları, tüm şehitlerimiz olmak üzere o büyük özgürlük savaşının başarı ile sonuçlanmasına vesile olan ve bugün aramızda olmayan herkesi rahmetle, minnetle anıyorum.

Rahat uyuyunuz. Dünya durdukça 20 Temmuz sabahı doğan güneşin aydınlığı Kıbrıs Türkü'ne yol gösterecek, özgürlüğümüz ve Anavatan Türkiye ile kader birliğimiz hep devam edecektir."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler