'Kıran kırana çalıştık'
Bakan Çağlayan, dünya ekonomisinin olağanüstü bir dönemden geçtiğini ve 1929 büyük buhranından sonraki en derin ve kapsamlı sıkıntılı dönemin yaşandığını kaydetti.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndaki makamında yaptığı basın toplantısında, 2009 yılına ilişkin ihracat rakamlarını açıkladı. Bakan Çağlayan, 2009 yılı Aralık ayı ihracatının 9 milyar 513 milyon dolar olduğunu açıkladı. Zafer Çağlayan, bu rakamın 2008 yılı Aralık ayındaki 7 milyar 180 milyon dolarlık kayıt rakamına göre yüzde 32,2, 2009 yılı Kasım ayındaki 8 milyar 825 milyon dolarlık kayıt rakamına göre de yüzde 7,8 üstünde olduğunu bildirdi.
Çağlayan, 2009 yılı genel ihracatının 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleştiğini bildirirken, şunları söyledi: ''Kıran kırana çalıştık. 2009 yılında yıllık ihracatımızın 80 milyar dolarlar civarında olacağı, 90 milyar doları geçemeyeceği belirtiliyordu. Biz farklı bir hedef koyduk ve (100 milyar doları aşacağız) dedi. Bütün planlarımızı buna göre yaptık. Gece-gündüz, saat farkı, zaman, dilim farklı demeksizin, hem müsteşarlığımız tüm kadrolarıyla hem de ihracatçılarımızla uyum içinde çalıştık.''
Zafer Çağlayan, 2009'da ithalatta, ihracattan daha yüksek bir oranda, yüzde 30'lar seviyesinde bir daralma olacağını hesapladıklarını, bu çerçevede ihracatın ithalatı karşılama oranının da yüzde 73'ler düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bakan Çağlayan, özellikle son aylarda, ithalatta ortaya çıkan artış eğiliminin önümüzdeki dönemde ihracattaki artış eğilimini de beraberinde getireceğini kaydetti.
'Dünya ekonomisi olağanüstü bir dönemden geçiyor'
Bakan Çağlayan, dünya ekonomisinin olağanüstü bir dönemden geçtiğini ve 1929 büyük buhranından sonraki en derin ve kapsamlı sıkıntılı dönemin yaşandığını kaydetti. Küresel ekonomik kriz ortamında, konuya gerçekçi yaklaştıklarını ve ''2009 yılında 100 milyar dolar ihracat gerçekleştirmek zor olabilir, ama mümkün'' dediklerini kaydeden Çağlayan, ihracatçılarla birlikte bunun için gece gündüz çalıştıklarını söyledi.
Çağlayan, Aralık ayı ihracatıyla birlikte 2009 yılı genel ihracatının 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, Türkiye'nin, 2007 yılında girdiği 100'ler kulübündeki yerini, krizin getirdiği bütün olumsuz şartlara rağmen koruduğunu kaydetti. 2008 yılında 100'ler kulübünün 36 üyesi olduğunu, 2009 yılında bu sayının 33'ün altına düşmesinin beklendiğine dikkat çekerek, ''Ama kaç ülke olursa olsun, onların arasında Türkiye bulunacak'' dedi.
Bakan Çağlayan, 100 milyar dolarlık ihracat eşiğini hedef pazarlardaki ticaret hacminin çok ciddi ticari daralmasına rağmen aştıklarının altını çizerek, şöyle devam etti: ''İhracatçı Birlikleri kayıtlarına göre 2009 yılı Aralık ayında, 9 milyar 513 milyon dolar olarak gerçekleşen ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,8 artan ihracatımız, aynı dönemde, sanayi ürünlerinde, yüzde 33,7 oranında artarak 7,7 milyar dolara ulaşmıştır. Madencilik ürünleri yüzde 98,1 gibi çok yüksek oranda artarak 305,8 milyon dolara çıkmıştır. Tarım ürünleri de yüzde 25,7 oranında artarak 1,5 milyar dolara yükselmiştir. Aralık ayında ürün grubu bazında; fındık ve mamullerinde yüzde 79,6;luk, taşıt araçları ve yan sanayinde yüzde 64'lük, kimyevi maddeler ve mamullerinde yüzde 54,4'lük, demir ve demir dışı metallerde yüzde 43,5'lik, elektrik-elektronik ürünlerinde yüzde 41,2'lik, tekstil ve hammaddelerinde yüzde 35,5'lik ve hazırgiyim-konfeksiyon ürünlerinde yüzde 24,7'lik ihracat artışı yakalanmıştır. Aralık ayında Kasım ayına göre genel ihracatta yakalanan yüzde 7,8;lik artışın yanında, aynı dönem itibariyle sanayi ürünlerinde yüzde 6,3;lük, madencilik ürünlerinde yüzde 26;lık ve tarım ürünlerinde de yüzde 12,8;lik artışlara ulaşılmıştır. Kasım ayına göre Aralık ayında yaş meyve sebze ürünlerinde yüzde 42,3;lük, zeytin ve zeytinyağında yüzde 36,7;lik, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerinde yüzde 23,7;lik ile taşıt araçları ve yan sanayinde yüzde 21,6;lık artışlar yaşanmıştır.''
'2010 yılı umut yılı'
Bakan Çağlayan, Aralık ayında ortaya çıkan artışların 2009 yılında oransal olarak ilk kez karşılaşılan ve krizden çıkışa geçildiğinin işareti olarak değerlendirilebilecek veriler olduğunu kaydetti. Çağlayan, ''2010 yılı için hepimize umut veren rakamlardır. İnanıyoruz ki, Aralık ayında ortaya çıkan artış eğilimi 2010 yılında da sürecektir'' dedi.
2009'un bütününe bakıldığında ise ihracatın, 2008 yılına göre yaklaşık yüzde 23 oranında azaldığının görüldüğünü, Ancak bu daralmaya rağmen, tarım ürünleri ihracatımızın yüzde 2,3 gibi oldukça düşük bir oranda azalarak 13,3 milyar dolar olduğunun görüldüğünü ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti: ''Diğer yandan, talep esnekliği yüksek sanayi ürünleri ihracatımızın yüzde 26,6 azalarak 81,3 milyar dolar, madencilik ürünleri ihracatımızın ise yüzde 23,1 azalarak 2,5 milyar dolar olarak gerçekleştiği görülmektedir. Söz konusu üç ana sektörün 2009 yılı ihracatımızdaki payları sırasıyla yüzde 13,7, yüzde 83,8 ve yüzde 2,5 olmuştur. Küresel krizle birlikte ihracatımızda sanayi ürünlerinin payının 2008 yılına göre yüzde 86,8;den yüzde 83,8;e gerilediği, tarım ürünlerinin payının ise 2008 yılındaki yüzde 10,6;lık paydan yüzde 13,7;ye yükseldiği dikkat çekmektedir. Arkadaşlar elbette ki, ihracatımızdaki bu gerilemeden biz de hoşnut değiliz. Ancak, dünyanın yaşadığı küresel kriz ortamında, bütün ülkelerin hali ortada.''
Bakan Çağlayan, Dünya Ticaret Örgütü'nün en son yayınladığı 2009 yılı 3;üncü çeyrek toplam verilerine göre, dünya ihracatının yüzde 30,1 oranında azaldığını, 12 trilyon 536 milyar dolardan 8 trilyon 762 milyar dolara indiğini söyledi. Türkiye'nin 2009'un 3;ncü çeyrek sonundaki ihracat gerilemesinin, dünya gerilemesine paralel olarak yüzde 30.5 olduğunu belirten Çağlayan, ''Bizim ihracatımızdaki gerileme pek çok gelişmiş ihracat ülkesinden daha düşüktü. Ancak yine de biz, son 3 ayda gerçekleştirdiğimiz performans ile gerileme oranını yüzde 23'e çektik'' diye konuştu.
'İhracattaki düşüş, talep daralmasından'
Bakan Çağlayan, Türkiye'nin ihracatında kaydedilen düşüşün birincil ve en önemli sebebinin şüphesiz krizle birlikte küresel talepte yaşanan büyük daralma olduğunu belirterek, en önemli ihraç pazarlarını oluşturan AB ülkelerinde GSYH'nın önemli ölçüde azaldığını, 2009 yılının ilk dokuz ayında AB'nin yüzde 4,71 oranında küçüldüğünü söyledi. Çağlayan, IMF tahminlerine göre ise AB bölgesindeki ekonomik küçülmenin yıl sonunda yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini ifade etti.
Bir diğer önemli etkenin de emtia fiyatlarındaki gerileme olduğunu belirten Çağlayan, değer olarak 2008'e göre yüzde 23 seviyesinde gerileyen ihracatın miktar bakımından değerlendirildiğinde, gerilemenin yüzde 10 civarında olduğunu kaydetti ve şöyle devam etti: ''Bu da açıkçası, emtia fiyatlarındaki gerilemelerden kaynaklanmaktadır. Krizle birlikte talebin düşmesine paralel olarak, fiyatlar gerilemiş ve sattığımız mal karşılığında aldığımız değer düşmüştür. Dünya ekonomisinde görülen kriz kaynaklı yavaşlama, küresel emtia talebinde ve dolayısıyla da emtia fiyatlarında düşüşe sebep olmuştur. Özellikle petrol ve türevleri ile demir-çelik fiyatlarında meydana gelen bu gerileme, ülkemiz dahil birçok ülkenin ihracatının değer bazında düşmesine neden olmuştur. Bununla birlikte, 2009 yılı şubat ayından itibaren tedrici olarak gözlenen toparlanma, özellikle son aylarda artan ekonomik düzelme beklentileri ile ivme kazanmaya başlamıştır.''
Bakan Çağlayan, DTM bünyesinde TÜİK'in açıkladığı miktar ve değer endeksi üzerinden, 2009 yılındaki miktar bazındaki ihracatın, 2008 yılı birim değerleriyle yeniden hesaplandığını belirterek, 2009'un ilk 10 ayı ile 2008 yılının ilk 10 ayının kıyaslandığını anlattı. 2009 yılı ilk 10 ayındaki ihracatın 2008 yılı fiyatlarıyla gerçekleştirilmiş olsaydı, hali hazırdaki rakamın yüzde 23,8 üzerinde bir ihracatın gerçekleştirilmiş olacağını kaydeden Çağlayan, ''Yani 2009 yılı ilk 10 ayında 83,2 milyar dolar değil de 103,1 milyar dolar tutarında bir ihracat gerçekleştirilecekti'' dedi.
Bakan Çağlayan, Ekim ayı gerçekleşmeleri ışığında Kasım ve Aralık ayına dönük olarak da öngörülerde bulunan uzmanların, dünyada emtia fiyatlarında Ekim ve Kasım aylarında görülen artışların Aralık ayında da pozitif kalacağını ve TÜİK tarafından henüz açıklanmamış olan Kasım ve Aralık ihracat değer endekslerinin de pozitif olacağını varsayarak bir simülasyon yaptığını kaydetti. Çağlayan, bu çerçevede, emtia fiyatlarında değişiklik olmasaydı, 2009 yılı ihracatının bugün gerçekleşenden yüzde 18,8 daha yüksek 120,7 milyar düzeyinde olacağının ortaya çıktığını ve böylelikle ihracattaki gerileme oranının yüzde 8,5'da kalacağını söyledi.
TİM ve TÜİK rakamları arasındaki farklılığa da değinen Çağlayan, TÜİK'in her ay sonunda bir önceki ayın gümrüklerdeki gerçekleşmelere göre kesinleşen ihracat rakamını açıkladığını, TİM'in açıkladığı rakamlar içinde de işlenmemiş altın, uçak ve gemilere verilen kumanyalarla akaryakıtlar ve turistlere yolcu beraberinde yapılan satışlarla elde edilen ihracat gelirlerinin bulunmadığını ve mevzuat gereği bunların gümrük kayıtlarında tutulduğunu ve TÜİK tarafından değerlendirilerek ihracat rakamlarının kesinleştirildiğini sözlerine ekledi.
2010 yılı hedeflerini değerlendirdi
Çağlayan, bugün Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde 8. ayını doldurduğunu belirterek, göreve geldiklerinde öncelikli işlerinin küresel krizin gelişimini inceleyerek yapılan öngörüleri değerlendirip, krizin dünya ve Türkiye'nin dış ticaretine etkilerini analiz ederek, projeksiyon ve yol haritasını hazırlamak olduğunu söyledi. Çağlayan, önce ülkeleri, ''hangi ülke küresel krizden ne kadar etkilendi, tüketim kalıpları nasıl değişti, ithalat projeksiyonu nasıl değişti? Hangi ülke, hangi malı, hangi ülkeden alıyor ve biz bu ülkelere hangi yöntemlerle bu malları satabiliriz? Krizden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen ülkeler hangileridir, biz bu ülkelere nasıl ulaşırız?'' şeklinde analiz etmeye başladıklarını kaydetti.
Çağlayan, Ekim ayında Türkiye'nin AB-27'ye yönelik ihracatının ise Eurostat'ın avro bazındaki analizlerine göre, AB'nin genel ithalatındaki daralmadan daha düşük oranda azaldığını ifade etti. Bu kapsamda aynı dönemde Almanya'nın toplam ithalatı yüzde 25 oranında azalırken, Türkiye'nin bu ülkeye yönelik ihracatının yüzde 28.5 oranında düştüğünü, İtalya'nın toplam ithalatı yüzde 31 azalırken, Türkiye'nin ihracatının da yüzde 31.2 oranında gerilediğini ifade eden Çağlayan, Fransa'da ise Türkiye açısından olumlu bir gelişme yaşandığını ve Fransa'nın toplam ithalatı yüzde 28.6 gerilerken, Türkiye ihracatındaki daralma oranının yüzde 14.6'da kaldığını söyledi. Bu pazarlarda ortaya çıkan daralmaların bir şekilde karşılanması gerektiğini, ihracatta psikolojik sınır olarak kabul ettikleri 100 milyar doları yakalamak için krizden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen ülkelere yönelik analizleri yoğunlaştırdıklarına işaret eden Çağlayan, bu analizlere göre, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin en az etkilenen ve doğal zenginlikten gelen ciddi bir kaynak birikimi olan ülkeler olduğunu, Güney Amerika ülkeleri Brezilya ve Şili ile Asya'da Çin'in de aynı kategoride olduğunun görüldüğünü ifade etti. Çağlayan, IMF'nin izlediği 50 Afrika ülkesinin 42'sinin, Orta-Doğu'daki 14 ülkenin 11'inin 2009'u büyümeyle kapatacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
Yurtdışı ziyaretleri
''Bu analizler sonucunda belirlediğimiz hedef pazarlara yönelik planlamalar yaptık ve çalışmalarımızı buna göre yoğunlaştırdık. Bir plan dahilinde, Mayıs ayından bu yana 26 ülkeye ziyaret gerçekleştirdik ve toplam 203 bin 428 kilometre yol yaptık. Yaklaşık 200 işgününde günde 1000 kilometre yol yaptık, 313 saatimiz, yani 13 günümüz uçakta geçti. Adeta toplantıları havada, uçakta yapar olduk. Çoğu kez, bir ülkeden gelip sadece uçak değiştirerek başka bir ülkeye gittik. 85 günümüz yurt dışında geçti. Yani 8 ayın 3 ayını yurt dışında geçirdik. 8 ayda dünyanın çevresinde 5 tur attık 6. turda da mesafe katettik. Ortalama net 45 günde bir dünyanın çevresinde tur attık. Biliyorsunuz dünyanın çevresi de 40 bin kilometre.''
Çağlayan, bu süre zarfında Azerbaycan, Polonya, Kosova, Makedonya, Çin, Endonezya, Senegal, Şili, Brezilya, Irak, Litvanya, Türkmenistan, Almanya, Romanya, Libya, Suriye, Mısır, Cezayir, Pakistan, İran, Güney Afrika, İsviçre, Arnavutluk, Karadağ, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri'ne gittiklerini anımsatarak, Çin ve Irak'a 3'er kez, Libya ve Suriye'ye 2'şer kez gittiklerini vurguladı. Yurt dışı seyahatlerinde toplantılar ve özel görüşmelerle birlikte toplam 124 görüşme gerçekleştirdiklerini, 43 değişik ülke yetkisiyle görüşerek, 45 kenti ziyaret ettiklerini bildiren Çağlayan, bu çalışmalar çerçevesinde, 16 mutabakat zaptı, 2 Serbest Ticaret Anlaşması ve 3 de çerçeve anlaşması olmak üzere toplam 21 belgeye imza attıklarını söyledi.
Gittikleri her ülkede iş bağlantıları kurulmasını sağladıklarını, ihracatçının uluslararası pazarlama görevlisi gibi çalıştıklarını belirten Çağlayan, 23'ü genel ve 14'ü sektörel olmak üzere toplam 37 ticaret heyeti organize ettiklerini, bahse konu organizasyonlara Türkiye'den 2.350 girişimcinin katılımını sağladıklarını kaydetti. Ayrıca, ihracatın artırılmasına yönelik pazarlama faaliyetleri kapsamında 34 adet alım heyeti programına ülke olarak ev sahipliği yaptıklarını ve dünyanın değişik bölgelerinden 2.310 işadamını Türkiye'ye getirerek Türk ihracatçılarla buluşturduklarını belirten Çağlayan, şunları söyledi:
''Ekonomik kriz ortamında elimizdeki mevcut tüm dış ticaret politikası araçlarının top yekun ve azami seviyede harekete geçirdik. 2009 yılı içerisinde mevcut pazarlarda derinleşebilmek, tutunabilmek ve pazar paylarımızı koruyabilmek, bazı durumlarda da azalışı asgariye indirebilmek amacıyla olağanüstü çaba sarf ettik. Yaptığımız bu çalışmalar neticesinde AB'nin son dönemde yayımladığı bir raporunda da belirtildiği gibi, AB'ye olan ticari bağımlılığımızı azaltırken aynı zamanda krizden doğan riskleri de dağıtmış olduk. Pazar bağımlılığının azaltılması için yaptığımız çalışmalarla, Kuzey Afrika'ya ve Ortadoğu'ya olan ihracatımızda önemli artışlar yakalandı. Bu gelişmeler de pazar ve ürün çeşitliliğini artırma yönünde uygulamakta olduğumuz politikaların ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir.''
86 ülkeye olan ihracat arttı
2009'da 86 ülkeye olan ihracatta artış kaydedildiğini, söz konusu ülkelere ihracatın geçen yıla göre 5,2 milyar dolar arttığını belirten Çağlayan, bu artışın 3,9 milyar dolarının, yani yüzde 76'sının bu yıl içinde ziyaret edilen ülkelerden kaynaklandığına dikkati çekti. Çağlayan, Türkiye'nin ihracatının 2008'e göre 2009'un 11 ayında, Libya'ya yüzde 62,7, Cezayir'e yüzde 10,5, Mısır'a yüzde 91,7, Senegal'e yüzde 3,4, Brezilya'ya yüzde 10,9, Suriye'ye yüzde 25,9, Irak'a yüzde 32,4, Pakistan'a yüzde 3,7 oranlarında arttığına işaret etti.
Son 8 yıllık süreçte ihracatın nicel artışının yanında niteliğinde de önemli değişiklikler meydana geldiğini, artık Türkiye'nin ihracatta, emek yoğun katma değeri düşük ürünlerden sermaye ve teknoloji yoğun ürünlere doğru yöneldiğini vurgulayan Çağlayan, bu çerçevede, ileri teknoloji ve yenilikçiliğe dayalı ihracata altyapı teşkil etmek amacıyla ciddi çalışmalar yürüttüklerini bildirdi. Bu bağlamda, Turquality, tasarım, Ar-Ge, pazara giriş, yurt dışı ofis mağaza gibi ihracat araçlarını en etkin şekilde kullandıklarını belirten Çağlayan, bu kapsamda, 2008 yılında sağlanan 357 milyon TL'lik destek miktarını 2009 yılında 575 milyon TL'ye yükselttiklerini hatırlattı.
'107,5 milyar dolarlık ihracat hedefini aşacağımıza inanıyoruz'
Çağlayan, 2010 yılı hedeflerine de değinerek, dünya ekonomisinde 2009 yılı son çeyreğinde başlayan toparlanmanın Türkiye ekonomisi ve ihracatına da ciddi bir ivme kazandıracağını ümit ettiklerini belirterek, ''Biz hükümetin orta vadeli ekonomik planda 2010 yılı için öngördüğü 107,5 milyar dolarlık hedefi de, TİM'in (bence mütevazi davranarak) kendisine hedef olarak koyduğu 111 milyar dolarlık hedefi de rahatlıkla aşacağımıza inanıyoruz. Bunun için her şeyi yapacağız'' dedi. Bu kapsamda, olağanüstü bir dönemde olunması nedeniyle devlet, özel sektör, sivil toplum örgütleri, iktidar ve muhalefet olarak birlikte hareket edilmesinin önemini samimiyetle ifade etmek istediğini söyleyen Çağlayan, Türkiye'nin çok yüksek bir potansiyel enerjiye sahip olduğunu, beşeri sermayesi, jeopolitik konumu, tarihi ve kültürel altyapısıyla bu potansiyel enerjiyi ekonomik dinamizme dönüştürmesi gerektiğini anlattı.
Ekonomide lokomotif vazifesi gören ihracata daha yüksek bir sıçrama yaptırabilmek için halihazırda yaşanmakta olan ekonomik dönüşüm ve zihniyet değişiminin hızlandırılması, girişimci tipolojisinin güçlendirilmesi, katma değer ve pazar yaratmada, yenilikçilik ve teknolojik üretimde işbirliği süreçlerinin derinleştirilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: ''Dünya ekonomisindeki durgunluktan çıkış emarelerine rağmen, küresel pazarlara yönelik rekabetin en yoğun olduğu bir dönemi tecrübe ediyoruz. Bırakın yeni pazarlara girmeyi, eski pazarlarda tutunmak bile birçok köklü ekonomi için çok ciddi çabalar gerektirmektedir. Bu noktada, girişimcilerimizin, imalatçılarımızın ve bilhassa ihracatçılarımızın hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Halihazırdaki çok çetin şartlarda ihracat yapan girişimcilerimiz adeta birer küresel uçbeyi gibi faaliyet gösteriyorlar. Bizler de bu yıl, ihracatçılarımızla birlikte çok yoğun bir ticari ve ekonomik diplomasi faaliyeti yürüteceğiz. Yerine göre diplomat, yerine göre uçbeyi akıncı vazifesi göreceğiz. Pazar paylarımızı artıracağız. Yeni pazarlar bulacağız. Bulduğumuz pazarlarda daha sıkı tutunacağız. Her daim, gerek içeride gerek dışarıda girişimcilerimizin ve ihracatçılarımızın yanında olacağız.''
Bu konuda yeni bir strateji, yeni bir yol haritası hazırladıklarını bildiren Çağlayan, dünyanın artık eski dünya olmadığını, bu küresel krizle birlikte kapitalizmin tarifi ve tarihinin değiştiğini söyledi. Çağlayan, Mevlana'nın ''dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım'' sözünü anımsatarak, değişen yeni dünya düzeninde Türkiye'nin dış ticaret stratejisiyle ilgili yeni şeyler söylemek için hazırlandıklarını kaydetti. Dış ticaret stratejisini geleceğin güçlü Türkiye'sinin önünü açacak bir hedefe odaklayacaklarını belirten Çağlayan, bu konudaki hazırlıkları da bu ay içinde paylaşacaklarını bildirdi.
'Türkiye'nin ihtiyacı ihracat odaklı büyüme'
Türkiye'nin ihtiyacının, ''gerçek bir ihracat odaklı büyüme modeli'' olduğunu ifade eden Çağlayan, bunu getireceklerini, çünkü ihracatın, üretimin de istihdamın da verginin de gelirin de refahın da teminatı olduğunu söyledi. Yeni dünya düzeninde, yeni ekonomik yapılanmada ihracat olmadan iş ve aş yaratmanın imkanı kalmadığını, bu küresel krizin dünyaya bırakacağı en önemli mirasın, işsizlik olacağını ifade eden Çağlayan, ''kimsenin bu mirası reddetme lüksü olmadığına göre, çözüm bulmak da bizim görevimizdir. Bunun da yolu, daha fazla üretim, daha fazla gelir, daha fazla istihdam yaratmak yani daha fazla ihracat yapmaktır'' diye konuştu.
Bu yolda görevlerinin yol göstericilik, vatandaşın, girişimcinin, ihracatçının önündeki yolu temizlemek, yolu açmak olacağını ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti: ''Ancak girişimcilerimizden, ihracatçılarımızdan, vatandaşlarımızdan da beklentimiz olacaktır. İşiniz ne olursa olsun, dünyayı düşünün. Yaptığınız işin, ürettiğiniz ürünün ya da hizmetin, dünyanın her yerinde rekabet edebilecek kalite ve düzeyde olması için çaba gösterin. Büyük düşünün, dünyayı hedefleyin. Büyük Atatürk'ün dediği gibi; 'Dinlenmemek üzere yürümeye koyulanlar, asla ve asla yorulmazlar.' Biz de yorulmayacağız. Evet, Önümüzdeki yol meşakkatli ve çetrefillidir. Dünya rekabeti tarihin en acımasız dönemine girmiştir. Ancak, Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında, ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi ve 500 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmesi konusunda kendimize, insanımıza, sanayici ve ihracatçımıza olan güvenimiz ve inancımız tamdır.''
'Benim dizim ihracat, dış ticaret üzerine'
Bakan Çağlayan, 2009 yılı ihracatını değerlendirdiği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. ''Türk dizilerinin farklı ülkelerde yayımlandığını ve bu durumdan ihracatta nasıl yararlanılacağına'' ilişkin bir soru üzerine Çağlayan, gittiği ülkelerde bunu kendisinin birebir yaşadığını ve söz konusu ülkelerde bakanlar ve iş adamlarının ''Bu sizin dizileriniz bizi mahvetti diyor. Bizim günlük hayatımızı değiştirdi, randevularımızı ve iş yapma saatlerimizi sizin dizilerinize göre ayarlıyoruz'' dediklerini aktardı. Çağlayan, kendisinin dizileri, zaman uymadığı için izleme fırsatı olmadığını ifade ederek, ''Benim dizim ihracat, dış ticaret üzerine'' dedi.
'İlk converse'
Ancak geçmişte izlenilen filmlerden, dizilerden gerek imaj, gerek orada kullanılan ürünlerle ilgili kullanım taleplerimiz değiştiğini anlatan Çağlayan, ''Amerikan kotunu kovboy filmlerinden, Converse ayakkabıyı Amerikan filmlerinde gördüm. Öğrenciliğimde maddi durumumun yeterli olmamasından dolayı Converse ayakkabı alamamıştım Dedim ki ilk zengin olduğumda bir Converse ayakkabı alacağım diye bir hedef koydum. Ama geçtiğimiz ay Sayın TİM Başkanı Büyükekşi ile İstinye Park'ı gezerken, Sayın Başkan (benim de burada yerim var uğrar mısınız diye sordu) ve Sayın Başkanla gittik. İlk Convers'ime orda sahip oldum'' diye konuştu.
Gazetecilerin ''kaça aldınız ve yerli üretim mi'' şeklindeki sorusu üzerine de Çağlayan, aldığı ürünün yerli üretim olduğunu ve 40 liraya aldığını söyledi. Çağlayan, Türk dizilerinin 20'nin üzerinde ülkede yayımlanması üzerine bir çalışma başlattıklarını kaydederek, şöyle devam etti: ''Bu sefer su akar, Türk bakar demeyelim dedik. 3 ana esasa kilitlendik. Türkiye'nin imajı, Türk insanının imajı, Türk malı imajı bizim için öncelikli 3 kriter olacak. Reklam konusundaki yasakları bilerek, şöyle bir çalışma içine gireceğiz. TV dizilerinde oynayanlar, onların giyim kuşamları, onların içtikleri kahveler, içecekler, kullandığı ürünler, evleri, ev tekstili bir çok şey bir marka haline gelebilir. Bunu değerlendirmemiz lazım. Bu noktada, yönetmenler, Turizm Bakanlığı, RTÜK, ilgili birimlerle bir araya geleceğiz, arkadaşlarımızla beraber bir yol haritası yapacağız. Bunlarla beraber o dizilere katılabilecek birtakım objeler, kriterlerle reklamlara yapılabilecek düzenlemenin nasıl yaparızı görüşeceğiz. Önümüzdeki hafta ya İstanbul'da ya da burada bir toplantı yapacağız. Buradan ümit ediyorum ki bizim ihracatımızı tanıtan, Türkiye'ye gelen turisti artıran Türk imajını gösteren bir yol haritası çalışmayı gerçekleştireceğiz. Ciddi manada destek çalışması var. Gazeteci ve akademisyenlerle görüşeceğiz, Ocak ayı sonunu geçmeyeceğiz. Bu konuda yapılması gerekenleri ve destekleri tanıtım grubu faaliyeti şeklinde destek verebileceğimizi ifade etmek istiyorum.'' Merkez Bankası enflasyon raporu ile ilgili soru üzerine de Çağlayan, meseleye çok yönlü bakmak zorunda olduklarını, ülkelerin ekonomik projeksiyonlarını şu anda izlediklerini kaydetti.
'Silah çıktı, mertlik bozuldu'
Dünyada uygulanan korumacı tedbirlere ilişkin soru üzerine de Çağlayan, ''silah çıktı mertlik bozuldu'' dedi. Küresel krizle beraber dünyada korumacı önlemlerin yeniden artmaya başladığına dikkat çeken Çağlayan, Türkiye olarak korumacılığın her türlüsüne karşı olduklarını ifade ettiklerini hatırlattı ve şöyle konuştu: ''Bunu yaparken de Türkiye'deki üreticimizi, tüketicimizi korunması noktasında bize uluslararası anlamda sağlanmış olan bütün kozlarımızı kullanıyoruz. En ufak bir şekilde geri çekilmedik. Önemli olan oyunu kural içinde yapmaktır. Yani grekoromen güreşinin nasıl yapılacağı bellidir, grekoromen güreş yaparken yağlı güreş kurallarını uygulayamazsınız. Gerek üreticilerimizin başvurularda, gerek tüketime zarar verecek gerek başka kılıflarla, başka elbise giyerek gelen ürünlere bizde soruşturmaları yaptık ve önlemler konusunda bizde yoğun çalışma yapıyoruz. Bizim ülkemizin ürünlerine ve ihracatımıza engel koymak isteyen ülkelere yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz.''
Önümüzdeki dönemde devlet yardımlarına ve yeni teşviklere ilişkin soru üzerine de Çağlayan, 2010 yılında ihracatın artırılmasına yönelik 2009 yılında yapılan çalışmaların son derece önemli olduğunu belirterek, 2003'den itibaren ciddi manada yoğunlaşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan seyahatlerin çok önemli olduğunu ve ciddi sonuçların elde edildiğini kaydetti. Bu seyahatlerin devam edeceğini kaydeden Çağlayan, devlet desteğinin de bu yıl için 600 milyon lira olarak belirlendiğini hatırlatarak, bu rakamın artırılması için yıl içinde yoğun çaba sarf edeceklerini söyledi. Bakan Çağlayan, devlet yardımlarının desteklenmesi konusunda iç bünyesinde değişikliklere gidildiğini de kaydetti.
Körfez ülkeleri ile ilgili soru üzerine de Çağlayan, Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi çerçevesinde yürütülen çalışmaların meyvesini verdiğini belirterek, ''Komşularımızla son 6 yılda, 7 katlık bir dış ticaret artışımız oldu. STA'lar yapıldı'' dedi.
'GB'de iyi müzakere yapılamamış'
Türkiye'nin Gümrük Birliği konusunda 1995 yılında iyi müzakere yapamadığını da kaydeden Çağlayan, şöyle konuştu: ''Maalesef Avrupa'nın peşinden nal toplamaya çalışıyoruz. STA'yı AB yapacak bekliyoruz, ondan sonra biz bu hakkı elde etmiş olarak onun peşinden koşturuyoruz. AB üyesi ülkelerin ihracatçısı o pazarları kapıyor, sonra biz o pazarlara yeniden girmeye çalışıyoruz. Bu problem 1996'da yürürlüğe giren GB Anlaşmasının bir notunun eksik konmasından kaynaklanan bir problemdir. Körfez İşbirliği Üyesi ülkelerle bu ayın 21-22'de STA'ları görüşmek üzere tekrar bir araya geleceğiz.''
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı